07 Mayıs 2011

Günahlar ve Gönüller



GSCimbom Fanzin 44. sayı (sayfa 48) için kaleme aldığım yazı;

http://www.gscimbom.com/fanzin/44/

Puanlar eşit, kalan maçlardan kanımca en dişe dokunur olanı -Karabük - aynı rakiple, denklik durumu ligin sonuna kadar sürecek gibi. Fenerbahçe ve Trabzonspor'dan bahsediyorum. İkili averaja kalırsa şampiyonu belirleme hususu, Fenerbahçe önde.

Dışarda Karabük, içerde Ankaragücü ve son maç dışarda Sivas ile sarı lacivertliler tarafında. Dışarda Buca, içerde Büyükşehir Belediye ve son maç dışarda Karabük ile bordo mavililer tarafında.

Geçtiğimiz sezonun 33. haftasında Ankara'da Fenerbahçe'yi ağırlayan ve beklentiye girenleri hüsrana uğratan MKE'den medet ummak zorlama olur. Serkan Kırıntılı'nın müthiş performansı sonrası günahların takımı Fenerbahçe'ye ödülünü alırcasına transfer olduğu düşünülürse, belki onun olmaması bir şans şeklinde algılanabilir. Bülent Uygun, Mecnun Odyakmaz ve sahada alınan sonuçlar dolayısıyla Fenerbahçe sicili temiz olmayan Sivas'ın da çelme takması olasılığı zayıf.

Geriye yalnızca Karabük kalıyor, enteresan olan da son hafta aynı takımın Trabzonspor'u konuk etmesi.

Trabzonspor, geçtiğimiz sezonun 34. haftasında şampiyonluğu Fenerbahçe'den onuruyla çalıp Bursaspor'a vermişti. Bir de kupayı alıvermişti Kadıköy'ün elinden. Bir hayli kesişen hikaye ve alınmak istenen intikam var. Daha eski, sararmış solmuş gazete küpürlerinde, görüntü kalitesi yerlerde sürünen görsellerde kalmış olanlar.

1995 - 1996'da Karadeniz diyarında Oğuz ve Aykut'un golleriyle kazanıp şampiyon olan Fener, 2004 - 2005 sezonun 30. haftasında tartışmalı bir maçla -pek hatırlanmaz nedense- Trabzonspor'u ve 33. hafta Galatasaray'ı yenip şampiyon olan Fener. Özellikle 30 Nisan 2005'te oynanan maçı unutmak olası değil.

Serkan'ın ayağına temas olmadan atlamasına verilen faul, vuruşu kullanan Alex ve aktif ofsayt olan Luciano -kafayı vuran başkası- ile Fenerbahçe 1 - 0 öne geçiyor. Ardırdan Aurelio'nun eli es geçiliyor ve Rüştü'nün Fatih Tekke'ye yaptığı sert müdahaleye penaltı çalınamıyor. Burada kalsa gene iyi, Trabzon beraberlik golünü buluyor ve hemen ardına Anelka'nın kendini yere bırakmasına çalınan bir penaltı, akıl alır gibi değil. Maç bir takımın elinden alınıp diğerine altın tepsiyle götürülüyor.

Her iki sezonda da Trabzonspor'un başında Şenol Güneş vardı ve geçtiğimiz sezon ligin son haftası artı kupada Fenerbahçe'yi üzen adamdı o, daha önce üzüldüklerini hesabını sorarcasına.

Asıl defter dürme zamanıysa bir kez daha çıktı karşısına. Fenerbahçe ve Trabzonspor'un kaderi üst üste sert bir şekilde çakışıyor ve her birinde Şenol Güneş ana parça. Yardımcı oyuncu da Aykut Kocaman, geçen sezon Daum'un yanındaydı.

Buca maçı zor, Fener'e karşı 3 - 1 öne geçip 5 - 3 kaybeden bir takım oldukları zihni kurcalayınca. İBB'yse bir o kadar kolay gibi. Lige havlu atıp kupayı kovalıyor Abdullah Avcı, hanesine artık salt başarı yazdırmak istiyor. Son haftaysa Karabük, bilinmeyen bir denklem.

Fenerbahçe'nin son hafta psikozundan kurtulma adına ligi o noktaya bırakmak istememesi üzerinde bir baskı oluşturur mu veya tam tersi Trabzonspor'un rakiplerini motive eder mi, hep birlikte izleyeceğiz.

Emenike transferi ve dedikoduları bir koz olabilir Karabük maçları üzerinde, dikkatle takip etmek gerekir.

1 Mayıs 2010’da Taksim meydanına çıkan ve işçi bayramını kutlayan Karabük tayin edebilir şampiyonu, emeğe bu denli önem veren bir kulübün adalet terazisine güvenmek zorundayız. Her iki maçta da kan ter içinde kalıncaya dek mücadele sergileyeceklerdir.

Şenol Güneş teknik direktör olarak da şampiyon olmayı seneler öncesinde hak eden bir adam ancak 9 puan öne fırlayıp Fenerbahçe’ye geçilmesiyle belki de bir defa daha boynu bükük ayrılacak sahadan. Günahlar ve gönüller, bakalım kim uzanacak zafere?

7 Mayıs 2011

A. Eren Loğoğlu

Hiç yorum yok: