Fatih Terim'in Milli Takım meselesiyle ayrılmasının ardından biraz da Grande'nin isminin altında ezilen bir TD olmasın diye getirilen Mancini'den Türkiye'yi, kurallarını, futbol kültürünü iki ayda öğrenmesini beklemek haksızlık olurdu. Bu süreç zarfında GS'nin birçok hedefinden uzaklaştığını ve büyük yara aldığını da belirtmekte fayda var. Ekim ayında gelen bir yabancı antrenörün taşıdığı hayalkırıklığı riski gözardı edildi ve gelindi bugünlere. Geçmişi eşelemeye çok fazla gerek yok, kazdığınız yerden petrol çıkmayacak çünkü. O yüzden biraz da ötelere, bundan sonrasında takım nasıl toparlanır, yapılan yanlışlar nereden başlayıp düzeltilir buna bakmak gerekir.
Geçen sezona dönüş: 4-3-1-2
Sezonun ikinci yarısına Hamit Altıntop'un yetişeceği söyleniyor. Bunun anlamı açık. Merkez orta sahada topu ileri taşıyan, top saklayıp takımı üçüncü bölgeye yerleştiren, savunma yardımlarını esirgemeyen ve en önemlisi 6+0+4 yabancı kuralına ilaç olan Hamit, onun yokluğunda birçok zaaf yaşayan arkadaşlarına yardımcı olacaktır. Sneijder-Drogba transferleri sonrası Terim'in doğru bir hamleyle her iki oyuncudan ve onlara bağdaşık olarak Selçuk-Burak'tan maksimum verim alabildiği 4-3-1-2 formasyonuna da geri dönüş sinyali taşıyor Hamit. Fatih Hoca'nın en çok şikayet ettiği sol bek mevzusu -sürekli bindirme yapan- ise kanat oyuncusuz bu sistemin olmazsa olmazı. Riera geçici bir çözüm ancak idare ediyor, üstelik savunmadan oyun kurmada ve en çok pas yapan isim olmada da sıkıntı yaşamıyor. Gelelim ana soruna. Tandem. Chedjou ve Dany oynadıkları her maç yaptıkları bireysel ve kurgusal hatalarla büyük handikap yarattılar. Her maç gol yiyoruz. Uyumsuz ve birbirini -özellik olarak- tamamlamayan stoperlerden oluşuyor kadro. (Dany geçen sezon iyiydi ama şu an bek vs. derken tamamen zarar veriyor) Chedjou yanında Rami gibi onu toparlayacak -pozisyon bilgisi yüksek- bir isimle başarılı olabilir ancak atletik yönünü öyle ortaya çıkarabilir. (Onun yanına bir yabancı daha alma lüksümüz yok yeterince para ve hedef kaybı oldu zaten) Semih-G Zan ikilisi en azından Riera'ya yer açmak adına önemli. Gökhan'ın geniş alanda yakalanmamak için kendini çizgi savunmanın gerisine atan ve ofsaytı bozan anlayışının da uyarılması şart.
Sezonun ikinci yarısında:
Muslera Eboue Semih G Zan Riera Hamit Melo Selçuk Sneijder Drogba Burak
Hiç riske girmeden deneme yanılmaya uğramadan en kuvvetli 11 bozulmayabilir. (Bruma sorunsalı?) Drogba-Umut ve Hamit-Bruma gibi 4-4-2'ye evrilme değişimleri de görülebilir zaman zaman. Aslında Eboue/Riera'dan birinin yerine kısa vadede yerli bir oyuncu transfer edilip Bruma'ya yer açmak ve onu en azından sezonun bitimine kadar kazanmak da değerli bir hamle olur. (Ribery potansiyeli yok ilk şaşalı zamanında demiştim. Nani'ye yakın bir şey olursa büyük başarı, karar mekanizması ve son vuruşu çok yetersiz)
Yani devre arası ligde ilk 11 oynayabilecek yerli sağ bek/sol bekten biri ve Semih-G Zan ikilisini yedekleyecek üçüncü bir yerli stoper transferi öngörülebilir. En azından denenir ve tutarsa sezon sonu 11 için +1 yerli oyuncu kazanılmış olur. Riera veya Eboue yerine yabancı oyuncu transferi ise Sneijder-Drogba gibi fırsat çıkarsa değerlendirilebilir bence. Bu kararı sezon sonuna bırakmak en doğrusu takımla çok oynamadan. Bruma'da ısrar edilmesi -verilen parayı yaşını ve az çok potansiyelini de hesaba katarak- diğer kanadın yerli olması gerekliliğine de işaret. Bu yüzden Aydın'ın tek kalmaması adına bir transfer de kenar oyuncusu için kullanılmalı. Amrabat'a elveda denir. Belki son bir atak da merkez orta sahaya -alınamayan Alper Potuk- destek amaçlı bir yerli isim olur. Toplamda 1 bek 1 stoper 1 kenar 1 orta saha şeklinde 4 yerli oyuncu transferi beklenebilir kadro mühendisliğini geçici olarak düzeltirsin böylelikle. 6+0+4'ten başka türlü bir kaçış görünmüyor.
Devre arası gerekli bölgelere 3-4 yerli transferi için:
Bek - Koray Altınay (Rize) Tarık Çamdal (Eskişehir) Ziya Erdal (Sivas)
Stoper - Uğur Demirok (Akhisar)
Orta Saha - Bilal Kısa (Akhisar)
Kanat - Erkan Zengin (Eskişehir) Sercan Kaya (Rize) Serdar Gürler (Elazığ)
Hem maliyet bakımından ciddi külfet getirmeyecek hem de tek oyuncu bile ilk 11'e monte olsa 6+0+4'den kaçmak için bir tünel kazılmış olacak. Tünelin ucunda karanlıktan az da olsa süzülebilen bir ışığın varlığına inanacağız.
İsmi geçen oyuncuların yalnızca ekranlara yansıyan performansı değil bizzat verilerde de (toplam pas, orta alanda pas, hücumda pas, ceza alanında savunma, rakipten top kazanma gibi datalar) ligin yabancılardan sonra en iyileri olduğunu da ifade etmeliyim.
http://tr.matchstudy.com/TSL2013-14/TSLp.aspx
Peki. Sezon bittiğinde nasıl bir manzara bizi bekleyecek, kadroyu iyileştirme ve 6+0+4'e yakalanmadan hem ligde hem Şampiyonlar Ligi'nde başarıya ulaşabiliriz? Şu soruyu kendimize yöneltmeliyiz; Galatasaray'ın ilk 11'ine girip üstün performans sergileyecek çok üst düzey kaç yerli oyuncu var? Mesut Özil, İlkay Gündoğan, Arda Turan gibi isimleri yazıp komik duruma düşürmeyin kendinizi. Melo'yu Gökhan Inler'e değişir misiniz? Ben asla değişmem Selçuk'u da düşünerek. Gökhan Gönül Galatasaray'a gelir mi, elbette hayır. Nuri Şahin, Klopp elinden mükemmel tasarlanmış Dortmund yerine Türkiye'de başarılı olabilir mi? Sanmıyorum, o iyi bir parça hep, sorumluluk almak değil onun işi. Milli Takım kariyeri ortada. Semih Kaya'nın yanına eğitici, öğretici, lider, pozisyon bilgisi yüksek, tecrübeli (1,85 m üstü) bir stoper gerekiyor. Semih'in yanına diyorum çünkü bu çocuğu harcamamalıyız. İki yıldır sürekli oynayan günahıyla sevabıyla kendini kabul ettiren Akademi'den yetişmiş pırıl pırıl bir Galatasaraylıdan bahsediyoruz. Üstelik 22 yaşında ve Bülent Korkmaz'ın 1990'daki (68 doğumlu) halinden daha iyi durumda. O yüzden Semih Kaya'nın yanında oynayacak stoper tanımı önemlidir, değerlidir, altı çizilmelidir kapkara haykıran puntolarla. Ömer Toprak veya Spartak'a giden Serdar Taşçı bu özelliklere haiz mi sizce? Türkiye'de uzun süre birlikte oynayıp Avrupa düzeyinde başarı yakalayan yerli stoper ikilisi var mı? (Bülent-Alpay ve Bülent-Emre Aşık kısa aralıklarla) Tandemi yabancılardan oluşan hep şampiyon olmadı mı bu ülkede? Song-Tomas, Uche-Högh, Zago-Ronaldo-Ahmet, Bülent-Popescu, Lugano-X, Luciano-Y, Semih-Ujfalusi, Semih-Dany diye uzar gider. En az bir yabancı stoperde ve yanındaki yerliyi yüceltecek cinsten. Rio Ferdinand, John Terry gibi. Emre Can Hakan Çalhanoğlu Tolgay Arslan gibi isimler artık gelmiyor üç büyüklere. Onların rol modeli Mesut. Bremen'den memleketi Zonguldak'a değil dünyaya açılan adam. Kadife bilekleriyle. Bu hayalden uzaklaşalım artık. Çok bilinmeyen Almanya'dakilerin piyasasına girmeliyiz yavaştan.
Kim kaldı geriye? Var mı Galatasaray kalibresinde Sneijder-Drogba Selçuk-Burak ile oynayabilecek ve formunun zirvesinde bir yerli? Sadece Onur Kıvrak. Simoviç-Taffarel-Mondragon-Muslera şeklinde başarıya giden bir yabancı kaleci geleneğin var. Eyvallah. Bundan şaşmak ne derece doğru? Çok tartışılır. Tamam da yerli sağ bek sol bek yok etti mi iki yabancı. Melo üç. Drogba dört. Yabancı stoper beş. Sneijder altı. Wes ayrılsa desen -ki mantıklı- kanada gene yabancı almak zorundasın. (Valencia Nani vs) Drogba bıraksa desen tek forvet Burak (yedeği Umut) yeterli gelecek mi Şampiyonlar Ligi'nde. O da hayır. Didier yerine yabancı alsan gene oldu sana altı. (Dzeko) Mevcut yabancıların düzeyinde veya onlara yakın sırıtmayacak yerli bek var mı tekrar soralım kendimize? Yok. İkisi de Fener'de. Ee hadi iki stoperi yerli yapalım. Semih-Ömer Toprak ile bu iş yürür der misin, savunma emin ellerde hissi verir mi sana? Bana vermez. Milli Takım orada duruyor, aç bak, izle tekrar. Melo'yu Inler ile değişir misin, bir daha hatırlatayım. Asla ve kat'a. Geç o forma meselesini, eskilere say, gösterdiklerine Kadıköy'de. Duygusala bağlama hemen. Felipe senden romantik, isyancı zaten. Mayıs'tan beri onun hakkında yazdıklarımı aç oku, hemen vazgeçersin başka ön kesicilerden. Ki o bir çapadan daha ötesi. Cerrahpaşalı, anla. Arda Arda Arda diye debelenme, gelmez o adam. Geldi diyelim 20-30 milyon Euro arası. Atletico'daki performansı burada sergileyemez. Unut, yazma deftere, paraları verme sipsiye.
Dön dolaş dur. Çaren yok. Kaleciyi değiştirmek zorundasın. Ben de senin gibi severim Muslera'yı. Ama Onur Kıvrak gibi yabancı oyuncularının seviyesine bu kadar yaklaşmış bir yerli varsa ve üç büyüklerde oynamıyorsa transfer edeceksin. Hem sen değil misin yıllardır yerli kalecimiz olsa diyen. Kırılsın bu algı diye. Al sana fırsat. Eray'dan kötü mü olacak, asla. Dön dolaş dur. Çaren yok. Onur'u almak zorundasın. Geçen yaz da söyledim, gene söyleyeceğim. Yabancı kuralı buna zorluyor seni. Dört ayı boşa harcadın. Kibirle. Bir şekilde olur diye düşündün. Menajerlik oyunu sandın. Rotasyonla yürür zannettin. Psikolojiyi hiç ettin. Ruhu naftalinden kurtarıp yıkadın, balkona serdin. İstek sereserpe. Neyse. Uzadı bu bahis. Yeter yoruldum. Cumartesi'yi harcadım. Cuma'dan kalmayım. Güler Ocakbaşı'nda ıslandım. Queen'den "The Show Must Go On" dinledim bütün gece. Uyandım. Bana müsaade. Denklemi sen tamamla işte...
Muslera (Onur Kıvrak)
YE GK - ?
Ufuk
Eboue (Darijo Srna / Maxi Pereira)
YE DR - Koray Altınay
G Zan
Semih
YE DC - Uğur Demirok
YA DC - John Terry / Andrea Barzagli / Philippe Mexès / Doria / Kurt Zouma
H Balta
YA DL - Kolarov / Patrice Evra / Fuchs (4-3-1-2 için bindiren bek)
YE DL - Yusuf Erdoğan / Tarık Çamdal / Ziya Erdal
Hamit
Melo
Selçuk
E Çolak
Aydın
Sneijder
YE MC - Bilal Kısa
YE MC - ? (Ah Alper Potuk ah)
YE AMR - Erkan Zengin / Gökhan Töre / Sercan Kaya / Serdar Gürler
Bruma
Umut
Drogba (Edin Dzeko)
Burak
Para işlerini siz yaparsınız. Bence kurulur bu kadro. Değiştir hatta Eboue'yi iyisiyle. Drogba'dan kestin mi umudu, bakınıver sağa sola. Olur olur. Haa. AB yasası uygulanır da her şey tepetaklak olursa tüm senaryoları alaşağı edebilirsin ey okuyucu. Keyfine bak.
Endüstriyel Koreografi
-
Bursaspor'lu taraftarın Atatürk Stadyumu yıkılmadan önce kale arkasında
"Yeni Linea" için yapmış oldukları koreografi çok konuşulmuştu.
"Endüstriyel F...
6 saat önce