30 Haziran 2011

Barça Futbol Modeline Uyan Birkaç İsim & Cesc



Alexis Sanchez'in Barça futbol modeline uygunluk içermediği analizinden sonra şimdi de kimler böyle bir DNA taşıyor, kısaca değinelim;

Savunma

David Luiz -Puyol tarzı-
Victor Ruiz -Katalan, Espanyol oyuncusuydu-
Gareth Bale -Dani Alves'in sol bölge versiyonu olabilir-

Orta Saha

Cesc Fabregas -Xavi tarzı, 24 yaşındaki hali ondan iyi, pas organizasyon lideri-
Mesut Özil -Kaçan balık büyük oldu, tam bir Barça oyuncusuymuş-
Samir Nasri -Iniesta tarzı, topla ilerlemede uzman, Thiago aynı meziyetli-
Javier Pastore -Çok farklı, derinlemesine sahayı gören Xavi + Iniesta gibi-
Javi Martinez -Busquets, Javier tarzı, önde de oynuyor-

Hücum

Samuel Eto'o -Sahte 9 numaranın Messi'den önceki uygulayıcısı-
Carlos Tevez -Hem sahte 9 hem de solda Henry etkisi yaratabilir, Villa varken zor-
Kun Agüero -Sahte 9 için çok uygun-
Juan Mata -Mesut Özil tarzı, gol pası konusunda kusursuz, topa hakim-
Guiseppe Rossi -Messi kopyası, sahte 9 ve pas futboluna alışkın-
Andre Arshavin -Kenarlarda Pedro etkisi, doğru koşu, yapabilecek ender isimlerden-



Mutlaka listeye dahil edilecekler olabilir, aklıma ilk anda gelenler bunlar ve en önemli isim modelin uzun yıllar devam ettirilebilmesi adına Cesc Fabregas.

Xavi'nin 25 yaşından bu yana çok iyi -en iyi zamanları 29 yaşında başladı- performans gösterdiği hesaba katıldığında gelmesi için tam zamanı.

Xavi 31, Iniesta 27, Cesc 24 ve Thiago 20 yaş kategorilerden birbirlerini takip etmeleri de önemli bir artı. Iniesta'dan doğruca Thiago'ya geçme birtakım beklenti / performans tabanlı sıkıntıları da beraberinde getirecektir, buna hiç gerek yok. Thiago'nun gelişimi için evrelerden geçmesi daha doğru olacaktır.

Birkaç eski Cesc yazısıyla da konu pekiştirilebilir.

Beklemedeyiz, gelsin 4 numara artık!

30 Haziran 2011

A. Eren Loğoğlu

26 Haziran 2011

Hakan Ünsal'ın Kehaneti



Küçük, Hürriyet'te kaptığı köşeden "Dünyanın en önemli 5 forvetinden biri mutlaka sarı kırmızılı formayı giyecek" gibi çok iddialı bir yorumda bulundu. Üzerinde yaşadığı dünyayı ve sırtına geçirdiği parçalıyı bildiğini zannederek, forvetten ne kast ettiğine bakalım biraz;

Hakan Ünsal'ın forvetten anladığı santrfor kavramıdır, Hakan Şükür tipi oyuncudan başkasını bilmez.

Bu bağlamda liste şöyle olabilir;

1 - Torres
2 - Eto'o
3 - Ibrahimovic
4 - Dzeko
5 - Berbatov
6 - Gomez
7 - Drogba
8 - Benzema
9 - Falcao

şeklindedir. Transfermarkt değerleri üzerinden sıraladım. Hakan Ünsal'ın forvet kriterine takılan isimler, Messi, Ronaldo, Rooney, Tevez, Higuain, Agüero, Pato, Hulk, Balotelli, Rossi, Sanchez diyerek ilerliyor, "çift forvet - uzun, hava topuna hakim santrfor & kısa, pır pır, aralara sarkan forvet kombinasyonu" kavramının "tek santrafor, arkasında üçlü yapı veya kenarlarda iki forvet" şekline dönüşmesi sonucu değerleri katlanarak artan, modern futbolun öncü isimleri aslında. Ronaldinho gibi kanada mahkum kalan -aynı sorun Arda için de geçerli, Marc Overmars devri kapandı artık, kenarlar içe kat etmek ve skor üretmek zorunda- yetenekler yok olup gidecektir.

Tevez, Higuain, Agüero gibi merkezde oynayan isimler de listeye eklenebilir. Messi / Ronaldo / Rooney / Rossi gibi 4 - 6 - 0 oynatabilen, sahte 9 numara gibi davranan yapıya ve oyunculara Türkiye daha hazır değil, Gio & Arda deneyimleri bize bunu gösterdi. Gio tekrar La Liga'ya döndü ve gayet iyi oynayıp sonucu da değiştiriyor, ligin yapısı ve rakiplerin size karşı konumlanması çok önemli bu noktada. (Meksika maçlarında da fark yaratıyor)

Klasik 9 numara kolaycılığına kaçmak daha garanti bir yol bizim için, bu sebeple Drogba'nın gelmesini çok istemiştim.

Villas Boas'ın Mourinho çizgisinde ilerleyerek tahmin edildiği üzre Chelsea'ye geçmesinin ardından, takımdan ayrılması muhtemel oyuncular hakkında da spekülasyonlar aldı başını yürüdü.

Malouda'nın gol / asist sayılarına bakılırsa modern futbol algısına kendisini nasıl adapte ettiği görülebilir, müthiş bir oyuncu ancak set hücumu üzerinden oynadığı da doğru.

Essien imkansız.

Alex ve Zhirkov harika transferler olur, ihtiyaç ekseninde. Ve elbette Kalou gibi gol atabilen kenar oyuncusu bulmak zorundayız hala. Colin Kazım yetmez tek başına, Culio'yu da iç olarak düşünürler, başka alternatif kalmadı Selçuk'un yanı için.

Kamp yarın başlıyor, mevcut oyuncular üzerinden bir kurgu yapalım, her sene olduğu gibi transferler yetişmediğinden;

Ufuk
Aykut
Emirhan

Sabri
Serkan Kurtuluş
Ujfalusi
Servet
Gökhan Zan
Hakan Balta
Çağlar
Berk (temenni)

Ceyhun
Mustafa Sarp
Cana
Selçuk
Ayhan
Culio
Yekta
Emre Çolak
Aydın
Berkin (temenni)
Arda
Colin Kazım
Pino
Stancu

Baros
Elmander
Anıl

Ayrılan Oyuncular: Zapata, Lucas, Insua, Barış, Kewell

Ayrılması Muhtemel Oyuncular: Aykut, Serkan, Mustafa Sarp, Cana, Stancu, Pino

İdeal Onbir: Ufuk, Sabri, Ujfalusi, Servet, Berk, Selçuk, Culio, Yekta, Arda, Colin Kazım, Baros

Onsekiz: Emirhan, Hakan Balta, Ceyhun, Cana, Emre Çolak, Berkin, Elmander

Hiç fena değil, yolumuz açık olsun!

26 Haziran 2011

A. Eren Loğoğlu

25 Haziran 2011

Alexis Sanchez: Yanlış Hesap Bağdat'tan Döner!



Guardiola, Cruyff ile buluşup golf oynadı, basına yansıyan son buluşmaları 5 - 0 biten efsanevi Madrid maçı sonrasındaydı, bir nevi kutlama babında.

Umarım Johan, Alexis'in transfer edilmemesi konusunda Pep'i ikna eder. Geçtiğimiz yaz açıklandığı üzre Ibrahimovic transferine birlikte karar verdiklerini ve bunun bir hata olduğunu Josep'in geç de olsa fark ettiğini belirtmişti.

Udineseli oyuncu neden Barça'ya uğramamalı, tek tek ele alalım;

1 - Barça DNA barındırmıyor. "Barça'nın Futbol Şifreleri" yazımda dile getirdiğim özelliklere haiz değil Şilili.

Topla fazla oynuyor, takım için zaman kaybı. Bu özerkliği Messi dışında birine daha vermek fazla lüks ve Messi'nin etkenliğini azaltacaktır, takımın isteyeceği son şey bu olmalı. Sanchez'in topu ayağında tuttuğu ve dribling yapmaya çabaladığı her sekans, takımın kalanı için bir ızdırap sahnesidir.

Tek pas, rakibe baskı, yer değiştirmeler, kompakt davranıp alan paylaşımına katkı vermek, takım savunmasına katılmak, takım arkadaşları için boşluk yaratmak adına sürekli sahte / gerçek koşular yapmak gibi nitelikleri yetersiz Sanchez'in.



2 - Yüksek bonservis bedeli, bir başka oyuncunun transferini de zorlaştırıyor. Ayrıca Barça profiline uygun olmasa da -Cristiano Ronaldo da öyle- birkaç sene içinde yeteneklerinden ötürü en iyi 10 oyuncudan biri olarak anılacağını da görebiliyoruz aslında oyuncunun ancak bu gözlem, Barça'da oynamak adına bir referans değil. Elimizde Pedro ve Ibrahimovic emsalleri var.

Pedro çok yetenekli bir oyuncu mu, hayır! Pedro çok yararlı bir oyuncu mu, kesinlikle evet!

Teorik futbolun geldiği kusursuz nokta derken, parçalarının birbirleriyle olan uyumundan bahsediyoruz sürekli, tamamlayıcı görev tanımlarından. Pedro bu yönden çok önemli bir isim. Ve pek çok ismin La Masia'dan yetiştiğini unutmayalım. Xavi, Iniesta, Messi dünyanın en iyi üç oyuncusu olabilir şu an, asıl bakış açısı onların Barça sisteminin içersinde bu mertebeye erişmeleridir. Dışardan sisteme adapte edilmek istenen Ibrahimovic'in dolaylı yoldan üç yıl üst üste Şampiyonlar Ligi Şampiyonluğu'na engel olmasının altında yatan sebep de budur işte!

David Villa, Ibra'dan daha mı yetenekli bir oyuncu, hayır! Daha çok katkı sağladı mı, kesinlikle evet!

Ve siz bunu istatistiklerde çok fazla göremezsiniz, oyun içinde şekillenen bir olgudur. Takımın topla oynama oranının geçen yıla göre artmasına olan etkisi veri olarak alınabilir.

En yetenekliyi almak değil, düzen içersinde yeteneği ortaya çıkarmak Barça'yı başarıya götüren, kusursuzluğa yaklaştıran davranış biçimidir, bundan vazgeçmek sorunları da beraberinde getirecektir.

Pep'in Ronaldinho, Deco, Henry, Eto'o, Ibrahimovic gibi isimleri gönderip çok daha güzel oynayan bir takım yaratmasının temelinde de bu anlayış oturmaktadır. Pedro, David Villa, Afellay ve Bojan sistem içersinde yıldız isimlere göre daha verimli olabildiklerinden Messi, Iniesta'nın özgürlük çerçevesi genişleyebilmektedir. Topun daha az paylaşılıp cambazların ayağında kaldığı ve pastan ziyade estetik hareketlere yönelilen bir tarz, Barça'yı başarıya götürmeyecektir, ki takım içersinde aşırıya kaçan kimseyi göremezsiniz bu anlamda. Dizinde top sektiren, çalım atarken verdiği imajı daha çok önemseyen yoktur, aslolan en hızlı biçimde adamı eksiltmek veya oyun akışkanlığının devam ettirilmesidir. Sanchez'in görsellerine bakılırsa Ronaldinho gibi topla cambazlık yapmayı çok sevdiği ve bunun takıma zarar vereceği daha net anlaşılır.

3 - Ödenen bedelden dolayı oynatma zorunluluğu doğacak ve Pedro / Villa'nın süreleri azalacak. Hatta patlama yapmasını beklediğim, Barça DNA içeren ve ayrıca hızı olan Afellay'ın da önünü kesecek, kenarlarda. Jeffren'den bile umutluydum oysa.

Dikine bu kadar çabuk gidebilen Alexis Sanchez'in gitmesi gereken takım Real Madrid gibi "transition game" geçiş futbolu oynayanlar aslında. Barça set hücumu oynuyor, kaostan ve rakibin eksik yakalanmasından değil, kendi organizasyonundan ve düzen içinde bulacağı boşluklardan besleniyor. Xavi ve Iniesta'nın Pedro ve Messi'yi bulmalarını anımsayın. Birkaç özel oyun seti var ayrıca, Alves & Messi kombinasyonu veya sol bek pozisyonundan birinin arkadan gelip bindirme yapması, ayrıca Messi'nin boşalttığı uç bölgeye orta saha oyuncularının girip çıkması gibi.

Sanchez, Ronaldo gibi kendi başına gol atan bir oyuncu, çok kolay adam eksiltip kaleye akabilen bir isim, tam Mourinho'nun aradığı türden.

Ronaldo / Alexis gibi iki kanadı olsa Madrid'in çok daha tehlikeli olabilirler ancak Barça için bu geçerli değil, istenen eylemler ve oyun yapıları farklı çünkü.

Mesut Özil nasıl Barça profili taşıyorsa, Alexis Sanchez de Madrid profili barındırıyor, umarım Barça'ya gelmediği gibi oraya da gitmez, aksi taktirde çok baş ağrıtır.



4 - Alexis Sanchez, yetenek ve potansiyel bakımından dünyanın en iyi oyuncularından biri olarak görülebilir veya o konuma geleceği iddia edilebilir, ben ikinci gruba dahil ediyorum kendimi ancak an itibariyle bunu söylemek en azından istatistiksel açıdan doğru değil, hele de Messi, Ronaldo, Rooney, Tevez gibi isimlerin neler başardığını görünce.

Patlama yapıp 4 gol birden attığı Palermo maçı çıkarılırsa 8 gol atıp 11 asist gerçekleştirmiş bir oyuncu gözüküyor. Hücumun kenar bölgesinde oynayan ve bu veriye sahip biri için "Süper Yıldız" tanımlaması yapılabilir mi, sanmıyorum.

Barça'dan gönderilen Eto'o 37 gol 17 asist -bence Barça seviyesi bu tür çift haneli sayılar ama biri daha yüksek Mesut Özil gibi ya da Rossi & Cesc emsalleri- ve Ibra 22 gol 13 asist performansları. İkisi de Sanchez'den iyi sonuca etki bazında.

Napoli'den Cavani de onun üstünde 33 gol 11 asist ile. Sanchez'in Cavani kadar, hatta Eto'o ve Ibra'dan daha az asist yapması gözden kaçırırılmaması gereken bir detay.

Barça DNA'ya sahip olduğu öne sürülen -çok izlemedim- Pastore'nin de 11 gol 5 asisti var, bir orta saha için gol sayısı yeterince iyi.

Fabregas, bu sezon sakatlıklardan ötürü çok az süre almasına karşın 9 gol 16 asist yaptı, keza Rossi 32 gol 11 asist sundu La Liga'da. Artı Villarreal'in Barça stilini kopyaladığını biliyoruz, ayrıcalık sağlayan bir unsur.

Alexis'in diğer oyunculara göre daha az maç oynadığını da belirtelim, takımından ötürü.

9 gol 18 asist ile sezonu tamamlayan Valencia'dan Juan Mata'nın bile daha iyi bir tercih olacağı söylenebilir İtalya Ligi'nden gelecek Alexis'e göre. Mesut Özil'i andırıyor tarzı.

Sanchez verisel olarak kendini Barça'da oynayabilecek kadar kanıtlamadı, bir çok yıldız olması beklenen isim gibi sönüp gidebilme riski var, az olsa da.

5 - Rossi'nin Messi'ye sahte 9 numara alternatifi olması da Alexis Sanchez'e göre bir başka hesaba katılması gereken faktör, rotasyon açısından.

Puyol, Xavi, Alves, Messi zaman zaman dinlendirilmesi gereken dört temel isim. Messi içgüdüsel oynama arzusuyla rotasyona girmiyor ama kanımca maç sayısının 45 - 50 arasına düşürülmesi daha sağlıklı olur. Keza Alves'in de Puyol veya genç oyuncu Montoya ile yedeklenmesi ve 5 - 6 maç daha az oynaması gerekir.

Haddinden fazla süre alan Villa var, Afellay'ın ısınmasıyla biraz daha dengelenecektir durumu.

Messi + Villa + Pedro + Bojan + Afellay + Jeffren 15503 dakika sahada kalmış toplamda. Bojan'ın 1630, Jeffren'in 374, Villa'nın Pedro seviyesine çekilip 500 ve Messi'nin de 475 dakika vermesi durumunda süre pastasına 2979 dakika geliyor. Iniesta'nın da üçlünün solunda faraza 400 dakika oynadığı ve Nolito + Vazquez'in 236 dakikası düşünülürse yaklaşık olarak 3600 dakikalık bir havuz var ortada. Afellay + Rossi için. Sezonun ikinci yarısı gelip 1053 dakika oynayan Afellay 1300 dakika daha süre alırsa, Rossi'yle birlikte 2600'er dakikayı paylaşmış olacaklar.

62 maç x hücum üçlüsü (3) x 90 dakika = 16740 dakika maksimum süre

Messi 4200
Villa 3600
Pedro 3600
Afellay 2600
Rossi 2600

gibi bir yayılım son derece ideal olacaktır kağıt üzerinde. Bu hesaplamayı yaparken sakatlık / ceza / La Masia'dan gelen yeni isimler gibi etkenleri denkleme katmadığımı da ekleyeyim. Değişkenler oldukça daha karmaşık bir yapı ortaya çıkacaktır. Bojan / Jeffren'in ayrılacağı üzerinden yapıldı ayrıca değerlendirme, bu olasılık da gerçekleşmeyebilir ve Barça için sorun teşkil etmez.

Sanchez'i böyle bir rotasyona yedirmek kolay değil Güney Afrika'dan sonra, şöhreti, bonservisi, ondan beklenti ve potansiyeli ağır basıyor ve en az 3200 dakika süre verilmesini arzulayacaktır. Takımın ideal parçalarından biri gibi olmayı, Güney Amerikalı olması, bunun gerçekleşmemesi halinde problemler yaratacağının da ön habercisidir. Aynı mesele, Neymar, Ganso ve Lucas gibi Brezilyalılar için de geçerli ve gelmeleri taraftarı değilim.

Rossi çok daha uyumlu biri, kenarda beklemeyi çok sorun etmez, United'da oynadı, önemli bir referans, Forlan'a benziyor kariyer yolu, keza Forlan da Barça profili taşıyan ender oyunculardan biri ve 32 yaşında olmasına karşın alternatif olabilir diye düşünülüyor.

Benzer durum Javier de yaşandı ve Pep çözümlendirdi konuyu. 3094 dakika süre aldı Mascherano, özellikle sezonun sonuna doğru stoperde oynatılarak ve bu tercih Sergio'nun da kesilmemesine yol açtı, akıllıcaydı.



6 - Barça'nın oyun akışkanlığını kusursuza yakın devam ettirmesi için, Xavi sonrası bir organizatöre ihtiyacı var, bu isim Thiago değil çünkü Mazinho'nun oğlu daha çok Iniesta'ya benziyor topla haşır neşir tavırlarıyla.

Sahada iki Iniesta olması sistemi sekteye uğratır, merkezde Messi'yle bütünleşen iki ismin birbirinin eşleniği değil tamamlayıcısı olması gerekiyor. Bu da görece Xavi'ye nazaran daha az pasör olan ama içeri kat etmeleri çok üst düzey Iniesta'nın, Xavi'nin olağanüstü oyun görüşü ve pas yeteneğiyle dengelenmesi anlamına geliyor. Thiago, Iniesta rolünü görecekse ilerde, onda biraz Xavi'nin pas yeteneği ama daha çok Andres'in driblingle adam eksiltmesi var, yanında Xavi tarzı pasör biriyle oynamak zorunda. Bu tercih onu dünyanın en iyi orta sahalarından biri yapabilir. O parça da Cesc Fabregas.

Xavi'nin 25 yaşındaki halinden çok daha önde bir oyun görüşü var şu an ancak Xavi'nin şu anki halini geçebilir mi, ben inanıyorum buna, o potansiyeli görüyorum Xavi'yi 7 yıl önceyle karşılaştırınca. Fabregas çok daha iyi olabilir. Pas organizasyonu için mükemmel bir tercih ve merkezde Iniesta'yla, rotasyonel olarak da Thiago'yla harika bir ikili olabilir birkaç yıl içinde.

Barça'nın er ya da geç bu transferi yapması gerekiyor ve bence başarı ivmesini Madrid'in eline vermemek adına önümüzdeki sezon çok önemli, bu yaz transfer edilmeli bu yüzden, şevkleri kırılacaktır bir parça.

Xavi / Cesc, Iniesta / Thiago, Keita orta üçlünün ikilisi rotasyonuna bakalım bir de. Sergio / Javier ön alanda hiç tercih edilmediğinden onları ayrıca değerlendireceğim.

Xavi + Iniesta + Keita + Thiago 11828 dakika süre almışlar. Iniesta'nın ileri üçlünün solunda 400 dakika oynadığı kısım çıkarılırsa geriye 11428 kalır.

62 maç x merkez orta saha ikilisi (2) x 90 dakika = 11160 dakika maksimum süre

Sayının fazla çıkma sebebi Iniesta'nın muhtemelen üçlünün kenarlarında daha çok süre alması ve Afellay'ın ilk zamanlar birkaç maç merkezde oynatılmasıdır.

Çok yakın bir sayıya ulaşmamız Barça'nın maksimum seviyede oyuncularından yararlandığı ancak bunun yanında sırtlarına aşırı bir yük de koyduğunu gösteriyor.

Iniesta 3600
Fabregas 3000 - 2700
Xavi 2400 - 2700
Thiago 1500
Keita 700

İki pozisyonu beş oyuncu arasında paylaştırmak çok zor bir iş. Cesc geldiğinde Pep'in Xavi / Iniesta / Fabregas üçlüsünün süresini artırmak ve her birini merkezde kullanmak için ekstra formasyon - yer denemeleri (3 - 4 - 3) olacaktır, sola kaydırma yapıp sistemi sekteye uğratmadan. Çünkü Xavi & Cesc'in yan yana merkezde oynatılması oyun akışkanlığı açısından iyi bir tercih değil, her ikisi de pasör ve adam eksiltme konusunda Iniesta'ya nazaran görece zayıflar. Parça uyumu yok. Xavi / Cesc + Iniesta olmak zorunda, birkaç yıl sonra da denkleme Thiago'nun katılması.

Ön süpürücüye de göz atalım. Sergio + Javier 6977 dakika süre almış.

62 maç x savunma önü süpürücü (1) x 90 dakika = 5580 dakika maksimum süre

Sergio'nun 3883 dakikasını düşünce geriye 1697 dakika kalıyor Javier'in bu pozisyonda oynadığı süre olarak. Genellikle yedek beklediği söylenebilir ya da ideal onbirin parçası olamadığı. Mutsuzluk belirtisi Liverpool'da sürekli oynayan ve Arjantin'in kaptanı için. Açığı kapatıp onu mutluluğa sürükleyen, önce Puyol'un sakatlığı, sonra Abidal'in hastalığı sonrası kendini birdenbire merkez savunmacı bulması. 1397 dakika oynamış bu bölgede.

Sanırım onu seneye de savunmada sıkça izleyeceğiz, Busquets tercihinden vazgeçilecektir orda ve Puyol da o kadar sakat kalmayacaktır, artı Abidal de var ve Fontas daha çok süre alabilir.



7 - Son söz olarak kadro mühendisliği çok önemli bu yapının devam etmesi ve bizlerin bu eşsiz futbol güzelliğini üç - beş sene daha doyumsuz bir zevkle seyredebilmemiz için. Bunu da en iyi yapacak olan, daha önce hatalar da yapsa ciddi doğrular bulan -biz sadece onun doğrularını gözlemleyip analiz edebilecek yeterlilikteyiz, bulmak ona mahsus- Guardiola'dır, Johan'ın izinden gitmeyi sürdürerek.

25 Haziran 2011

A. Eren Loğoğlu

24 Haziran 2011

Twitter Duyuru

Daha fazla kayıtsız kalamayıp twitter platformuna adım -emekleme- attım, adres şöyle, beklerim;

https://twitter.com/#!/erenic

24 Haziran 2011

A. Eren Loğoğlu

21 Haziran 2011

Karmaşa

Kaybedildi mercan
Kaydedilmiş sözler edildi mistik

Donuk yüzlerden süzülen buz
Katatonik şizofreni haline geçiş habercisi

Oksijen tüpü bile yetmez uyandırmaya
Kronikleşen dumanlı ortam sızmalarından

Göçüp gitti
Bilinmez bir yer yazar adresinde

Geride bırakılan çaput bağlanmış ağaç
Ve onu besleyen toprağa yaşam aşılayan su

Bidon hacmi kadar ömür
Esmer çocukların gel git mesafesi

***

Mutluluğun saklama kabında
Son kullanma tarihi geçmeden tüketilen düğün

Davet içeren bir zarfın içersine
Sığmaz hiçbir başlangıç

Hazırlanma, binbir gündüz masalları
Tertiplenen tek gecelik (ilişki) eğlence

Orda, alkışların ardında
Desibeli sıfıra yakınsayan bir salon

Dağılmış saçlar ve akan makyajıyla

Duvarlarında siyah beyaz boya katmanları

Uzun soluklu geçen hafta sonu mesaisi
Bir avuç nikahsız şeker

Ev(lenme) toplum zoruyla girilen sığınak
Meşru bir zemin -etüdü- üzerine inşa edilen

Hayali bile güzel olmalı

Matruşka denilen hediyeyi verip yeryüzüne
Sırt üstü uzanmanın...

21 Haziran 2011

A. Eren Loğoğlu

20 Haziran 2011

Zihinden Geçen Ne Varsa 6!



Son topa kadar oynadı Galatasaray. Göz yaşları sel oldu, en çok yabancı oyuncular ağladı, kimse bir şey anlamadı bundan, suyun öte tarafındakiler hele, şaşkınlıklarını gizleyemediler. Fotoğraf her şeyi anlatıyor, fazla söze gerek yok, sımsıkı sarılıyoruz birbirimize.

Hiçbir şampiyonluk sizin yüreğinizden büyük değil!

Teşekkürler Oktay Mahmuti ve oyuncularımız.

****

Tomas Ujfalusi transferi sonrası yerli sağ bek ve yabancı stoper alınmayacağını düşünerek kadroyu güncelleyelim;

XXX: Yabancı Oyuncu
YYY: Yerli Oyuncu

XXX - Muslera / Handanovic / Frey / Stekelenburg
Ufuk

Sabri
Ujfalusi
Servet
G Zan
H Balta
Çağlar
XXX - Bastos / Zhirkov

XXX / YYY - Kallström / Gökhan Inler
Ceyhun
Selçuk
XXX - Arteta / Diego
Yekta
Colin Kazım
Arda
Culio
XXX - Gervinho / Reyes / Kalou / Xabi Prieto / Valencia
YYY - Olcan / İbrahim Akın

Elmander
XXX - Drogba / Cisse / Pavlyuchenko / Milito / Forlan / Ibisevic
YYY - Mevlüt / Necati

Bu listenin dışında kalan Cana, Pino, Stancu, Baros'un ne olacağı meselesi var bir de. Şahsi görüşüm Culio'nun kalması ve Stancu'nun da kiralık verilmesidir. Cana, Baros ve Pino bedelleri daha fazla düşmeden satılmalıdır. Federasyon seçimleri sonrası çıkması muhtemel yabancı kontenjanı = 6 + sınırsız kuralı da beklenebilir, karar vermek için.

Forlan ve Reyes gelse bile 6 oyuncu -en az 4- gereksinimi açık şekilde gözüküyor. Bu isimlerin yanı sıra Drogba da konuşuluyor. Drogba / Forlan arasında bir tercih mi olacak, ikisi bir arada düşünülür mü, bu da bir başka stratejik hamle esasında. Drogba + Forlan planı orta sahaya yazılan diğer XXX'e (Diego / Arteta) gerek kalmaması anlamını taşıyor. Elmander'in de transfer edildiği hesaba katıldığında Baros'un kesin gideceği yorumunu da rahatlıkla yapabiliriz, her iki isim gelirse.

Ujfalusi bu kadar çok ücret almasaydı, acaba Terim çok doğru bir mühendislik ile ilk onbirde yer almayacak yabancı haklarından birini sağ bek ve stoper pozisyonunu yedeklemek için kullanmış denilebilirdi. Tıpkı Elmander'i Baros / Drogba / Forlan'dan hangisi olursa olsun arkasına yazmak gibi. Elmander de omurga parçası değil, onbir için zamanla ihtiyaç duyulacak bir parça olabilirdi.

Ujfalusi / Culio / Elmander üçlüsü herhangi bir sakatlık / ceza / dinlendirme durumunda rotasyona dahil olacak ve geçmiş sezonlarda yapılan "yabancı yerine yerli oynatıp oyun seviyesini düşürme" hatasını engelleyecekti. Kadro mühendisliği açısından kusursuza yakın bir programlama hissi verebilirdi bana bu hamle. Şimdilik öyle olmadığını görüyorum.

Üstelik bu üçlü yedekleme opsiyonu bir yabancı stoper transferi olasılığını doğuracak ve omurgayı daha da sağlamlaştıracaktı.

Önümüzde bariz olarak iki yol var;

Sabri, Servet, Selçuk ve Arda yerli kontenjanından sahada.

1 - Kalan tek isim Colin Kazım veya Yekta'dan biri olacak.

2 - Gökhan Inler / Hasan Ali Kaldırım alternatifleri zorlanmaya devam edilecek. Yerli oyuncu alınabilecek iki bölge var takımda, sol bek ve ön orta saha. Eğer stoper / kaleci / sol bek mevkileri için yerli düşünülürse Türkiye Ligi'nde başarı sağlayan takımların yakaladığı kaleci + stoper + bek için 3 / 5 veya kaleci + stoper + bek + ön orta saha için 4 / 6 yabancı oranı tutturulamıyor. Rijkaard ve Skibbe döneminde önem verilmeyen en belirleyici konu buydu işin kadro mühendisliği kısmında. H Balta, Çağlar, G Zan, Ceyhun'dan birisine forma şansı vermek ve hatalardan ders almayıp kendini tekrarlamak şeklinde bir yol da olasılıklar içersinde.

- Stoper: 1 / 2 Yabancı Oranı
- Bek: 1 / 2 Yabancı Oranı
- Kaleci + Stoper: 2 / 3 Yabancı Oranı
- Kaleci + Stoper + Bek: 3 / 5 Yabancı Oranı
- Kaleci + Stoper + Bek + Ön Kesici: 4 / 6 Yabancı Oranı ( 3 / 6 da yeterli olabilir ancak 2 / 3 kaleci + stoper şartını sağlamak kaydıyla)

Daha önce başarı göstermiş takımlarda bu şartları arayalım;

Fenerbahçe 2010 - 2011

Volkan, Gökhan, Lugano, Yobo, Santos, Emre, Topuz, Alex, Niang + 2

Gökhan / Santos şartı sağlıyor. Stoper her ikisi de yabancı çünkü kaleci yerli. 2 / 3 ve 3 / 5 yabancı oranı tutuyor. Christian ile 4 / 6 oranı da sağlanıyor.

Trabzonspor 2010 - 2011

Onur, Serkan, Giray, Egemen, Cale, Selçuk, Colman, Jaja, Burak, Umut + 1

Serkan / Cale şartı sağlıyor. 2 stoper de yerli ancak sezon başı planlaması 1+1 şeklindeydi, Glowacki ile. Kaleci de yerli. Yabancı oranı tutmuyor, kadro incelendiğinde konservatif kalıyor, yerel bazda, Avrupa programı daha yapılmamış. 2 / 5 yabancı oranı var.

Galatasaray 1999 - 2000

Taffarel, Capone, Bülent, Popescu, Ergün, Suat, Okan, Emre, Hagi, Arif, Hakan Şükür

Capone / Ergün şartı sağlıyor. Zaman zaman Ümit, Fatih sağ bek, Hakan Ünsal sol bek, Capone stoper olabiliyor. Bülent / Popescu şartı sağlıyor. 2/3 ve 3/5 yabancı oranı tutuyor. 4 / 6 yerine 3 / 6 oranı var, anlaşılır.

Galatasaray 2001 - 2002

Mondragon, Perez, Bülent, Emre Aşık, Ergün, Fleurquin, Ayhan, Sergen, Hasan Şaş, Arif, Ümit Karan

Victoria sol bek, Ergün orta sahaya kayıyor bazı zamanlar. Fleurquin stoper olabiliyor. Perez / Ergün şartı sağlıyor. 2 stoper de yerli, 1 / 3 oranı var. 3 / 5 oranı Victoria'yla birlikte tutuyor. 4 / 6 oranı da sağlanıyor.

Galatasaray 2005 - 2006

Mondragon, Cihan, Tomas, Song, Orhan, Saidou, Ayhan, İliç, Hasan Şaş, Necati, Ümit Karan

2 bek de yerli, şartı sağlamıyor ancak kaleci + 2 stoper yabancı, ordan kotarıyor. 2 / 3, 3 / 5 ve 4 / 6 şartlarının tümünü sağlıyor.

Fenerbahçe 1995 - 1996

Rüştü, İlker, Uche, Högh, Erol, Kemalettin, Oğuz, Tayfun, Bülent, Boliç, Aykut

2 bek de yerli, elbette yabancı kontenjanı 3 ile sınırlı. Yine de 2 / 3 şartı sağlanıyor, 2 stoper yabancı çünkü.

Beşiktaş 2002 - 2003

Cordoba, Kaan Dobra, Ronaldo, Zago, Ahmet, Guinti, Tayfur, Sergen, Pancu, İlhan, Nouma

Tümer ve İbrahim Üzülmez de sık sık katılıyordu onbire. 2 / 3, 3 / 5 ve 4 / 6 oranlarını sağlıyor. 2 stoper yabancı gene.

Fenerbahçe 2004 - 2005

Rüştü, Önder, Luciano, Servet, Ümit, Aurelio, Appiah, Tuncay, Alex, Anelka, Nobre

1 / 2 stoper oranını sağlıyor, 1 / 2 bek oranı da Önder'in Belçikalı olmasıyla yakalıyor. 3 / 5 ve 4 / 6 oranları yok ancak Appiah'ı da katınca 3 / 7 gibi anlaşılır bir noktaya tutunuyorlar.

Fenerbahçe 2007 - 2008

Volkan, Gökhan, Lugano, Edu, Wederson, Aurelio, Selçuk, Uğur Boral, Alex, Deivid, Kezman

2 stoper yabancı, 2 / 3 şartı var. 1 / 2 bek şartı bulunuyor. 3 / 5 ve 4 / 6 şartları da rahatlıkla sağlanıyor.

***

Sözün özü;

1 / 2 bek, 1 / 2 stoper, 2 / 3 kaleci + stoper, 3 / 5 hatta 4 / 6 yabancı şartlarını (en kötü 3 / 6) dengeleri bozmadan uygulama zorunluluğu var.

Galatasaray'ın mevcut şartlarında;

İdeal onbirde aynı anda iki Stoper yerli olursa akışkanlık sekteye uğruyor.
İdeal onbirde aynı anda iki Bek yerli olursa akışkanlık sekteye uğruyor.
İdeal onbirde Kaleci kesinlikle yabancı olmak zorundadır.
İdeal onbirde Santrfor kesinlikle yabancı olmak zorundadır.
İdeal onbirde Sağ Açık kesinlikle yabancı olmak zorundadır. (Sol Açık Arda olması kaynaklı)

Tüm bu analizler ışığında son durum bence şöyle olmalı;

XXX - Muslera / Handanovic / Frey / Stekelenburg
Ufuk

Sabri
Ujfalusi
Servet
G Zan
XXX - Lucio / Alex / Zapata / Hangeland
H Balta
Çağlar
XXX / YYY - Bastos / Zhirkov / Hasan Ali Kaldırım

XXX / YYY - Cambiasso / Gökhan Inler
Ceyhun
Selçuk
Yekta
Colin Kazım
Arda
Culio
XXX - Reyes / Gervinho / Xabi Prieto / Valencia
YYY - İbrahim Akın / Olcan

XXX - Forlan / Diego

Elmander
XXX - Drogba / Cisse / Pavlyuchenko / Milito / Ibisevic
YYY - Mevlüt / Necati

Drogba, Reyes, Forlan aynı anda gelse dahi, daha 6 transfer şart. Terim'se muhtemelen 3 transfer düşünecek, yabancı kaleci, yabancı ön orta saha ve kenarlarda oynayan yerli. Kısaca % 50 riske girecek, sol bek, stoper eksildiğinde listeden.

Umarım 6 yabancı ve güvenebileceği yerli oyuncu sayısı hesabını iyi yapıyordur, aksi taktirde çok pahalıya patlar her şey, hem ekonomik hem de sportif başarı çerçevesinden. Unutulan, önemsenmeyen detaylar "yaramı deşmeyin" lafıyla hatırlanır birdenbire.

Madem kısa vadede başarı hedefleyen bir harita üzerinden değerlendirme yapılacak, kalan 2 ayda olmasını umduğum ve adı geçip olma şansı artan isimlerden oluşan yapı şu;

Muslera
Ufuk

Sabri
Ujfalusi
Servet
G Zan
Zapata
H Balta
Çağlar
Zhirkov

Gökhan Inler
Ceyhun
Selçuk
Yekta
Colin Kazım
Arda
Culio
Reyes
İbrahim Akın

Forlan
Elmander
Drogba

İdeal onbir, 4 - 2 - 3 - 1;

Muslera, Sabri, Servet, Zapata, Zhirkov, Gökhan, Selçuk, Reyes, Forlan, Arda, Drogba

Alternatif onbir;

Ufuk, Ujfalusi, G Zan, H Balta, Çağlar, Ceyhun, Culio, Colin Kazım, Yekta, İbrahim Akın, Elmander

Bir başka ifadeyle, pozisyon rotasyonları;

Muslera / Ufuk

Sabri / Ujfalusi
Servet / G Zan / Ceyhun / Ujfalusi
Zapata / Ujfalusi / G Zan / Ceyhun / H Balta
Zhirkov / H Balta / Çağlar

Gökhan / Ceyhun
Selçuk / Culio / Yekta

Reyes / C Kazım / Yekta
Forlan / Elmander / Arda / Yekta / Reyes / Colin Kazım
Arda / İbrahim Akın / Reyes / Culio / Colin Kazım

Drogba / Forlan / Elmander / Colin Kazım

Alternatifler içeren ve sahada 6 yabancı 5 yerli denklemini en olumsuz koşullarda bile belirli bir oyuncu seviyesi altına düşmeden kotarabilen bir kadro başarılı olabilir, özellikle savunmayı tamamen yerlilere bırakmayan bir düzen. Yoksa Drogba / Forlan / Reyes bile olsa başımız çok ağrır, Hakan Balta ve Çağlar'a güvenilemeyeceğinden tek mantıklı umudumuz Yekta veya Colin Kazım'ın ilk onbir ayarında bir performans tutturması ve 7 yerlinin -Sabri, Servet, Selçuk, Ceyhun, Arda, Yekta, Colin Kazım- istikrarlı bir sezon geçirmesidir. Çok dua etmemiz gerekebilir kapsamlı bir kadro çalışması yapılmazsa, Rijkaard, Skibbe dönemlerini ve önceki sezonlarda başarılı olan takımları çok iyi incelemeliyiz, isimlerden ve transferlerden bağımsız olarak.

***

Oyuncu Değerlendirme

Forlan'ı, Hagi'nin reenkarnasyonu olarak görüyordum 2010 Güney Afrika Dünya Kupası'nda. Klasik 10 numaraların son temsilcilerinden ve günümüz futbouna, ritmine, fiziksel yeterliliğine uyum sağlamayı başarmış olanlarından biri, forvet oynayarak. Alex de öyle. Misimovic, Lincoln bu tür isimler olamadılar.

Forlan çok özel bir oyuncu, her şekilde gol atabilen, hücum hattının her bölgesinde oynayabilen olağanüstü yetenekli bir isim. Uzaktan şutları, son vuruşu ustalığı gibi muazzam özellikleri bulunuyor.

Hakkındaki tek endişe 2010 yaz performansı sonrası bu sezon düşüş göstermesiydi, bunu da anormal görmüyorum, FIFA virüsünün sezona yayılmış hali denebilir onun için. Bu sezon tekrar DK kadar zirve yapmasa da belirli bir seviyeye çekecektir oyununu. Türkiye Ligi'ne fazla gelecek bir isim.

Burada tercihin Drogba / Forlan gibi tarz üzerinden nasıl şekilleneceğine de değinmek gerekir. Drogba benzeri oyuncular bizim coğrafyanın fiziksel gerekliliği bakımından daha yararlı. Şansımız Elmander'in de kadroda olması, yani yeri geldiğinde Forlan yoksa Elmander oynatılıp hücum etme formatı rahatlıkla dönüşüme uğrayabilir, hatta bazı koşullarda -iç sahada berabere biten bir devre sonrası- ikisi bir arada da sahada yer alabilir.

Aynı terazide tartınca Drogba ağır gelir ancak Forlan'a da hayır denmez.

Reyes de kolay adam eksiltebilen, ayak içi vuruşları çok etkili olan, topu sürerek ceza sahasına inebilen, pas görüşü muazzam olan, ters ayakla sağda oynayıp kendisine ve takımına avantaj sağlayabilen bir isim.

Ujfalusi için de acele etmeyelim, çok beğendiğim biri olduğunu söyleyemem ancak mücadeleci yapısıyla taraftarın gönlünü çabucak kazanabilir.

***

Kadın Basketbol

Son durum;

TBL'de 5 yabancı oyuncuyla sözleşme - Prince, Taurasi, Torrens, Charles ve sonradan katılacak olan Fowles.

TBL'de 12 kişilik kadroda 4 yabancı oyuncu - Fowles gelene kadar yukardaki dörtlü, Fowles geldiğinde muhtemelen Prince dışarda kalır. Rakibin pota altına göre de bir tercih yapılabilir.

TBL'de sahaya çıkan beş içinde 3 yabancı oyuncu - Taurasi, Torrens, Charles ilk tercih Fowles gelene kadar. O geldiğinde Taurasi / Prince, Torrens, Fowles / Charles şeklinde bir rotasyon.

Euroleague Women'da 2 kıta dışı oyuncu - Prince, Taurasi, Torrens, Fowles / Charles dörtlüsü aynı anda sahada yer alabiliyor. Prince Rusya, Torrens İspanya vatandaşı statüsünden yararlanıyor.

Maç kadrosunda bulunabilen 1 devşirme oyuncu - Melisa Can

Burada soru işareti kaç devşirme oyuncuyla sözleşme imzalanabileceği, buna dair bir argüman bulamadım yönetmeliklerde. Eğer tek oyuncu şartı yoksa Sophia Young da hala radarımızda kalabilir.

Yerliler: Işıl, Bahar, Tuğba, Şaziye, Nihan, Yasemen, Gülşah

Tamika Catchings gelemiyor gibi gözüküyor, yabancı kontenjanından ötürü. Yerli rotasyonuna da takviye yapılabilecek mi, o da merak konusu.

***

Alexis Sanchez Barça yolunda

Yanlış hesap Bağdat'tan dönebilir. Barça'nın ihtiyacı olan iki oyuncu var, Cesc Fabregas ve Guiseppe Rossi, üçüncü bir isim her zaman risk, Gareth Bale sayılmazsa.

Sanchez, sağ açık oynayan, dikine çok iyi gidebilen, rahat adam eksilten seri bir oyuncu ancak pas hiçbir zaman onun aklına gelen ilk düşünce değil ve Barça'ya uyum konusunda en ciddi sorun da bu, Ibrahimovic de olduğu gibi.

Rossi'nin bonservisini düşürmek için bir pazarlık aracıysa Sanchez sorun değil, ciddi olarak isteniyorsa büyük bir hata.

2009 - 2010 ile 2010 - 2011 arasında ne fark vardı da Barça daha kusursuza yakın bir takım haline geldi, bunu iyi irdelemek gerekiyor. Ibra'dan vazgeçmek, Messi'yi sahte 9 numara olarak merkeze almak ve David Villa'yı sol forvet gibi kullanmak. Bu yapıya esneklik kazandıran görünmez kahraman da Pedro. Arkaya sarkabilen, pas almak için orta sahayla bütünleşen, tek pas oynayan, son vuruşları bitirici olan müthiş bir parça. Alexis Sanchez gelirse onu kesecek, ödenen para karşılığı doğan oynatılma zorunluluğundan ötürü.

Kaldı ki bu sezon patlama beklediğim bir başka isim duruyor kenarda, Afellay. Onda kesinlikle Cristiano Ronaldo potansiyeli bulunuyor, Barça'ya uyumlu olduğunu da gösterdi, daha çok şans bulması için Pedro / David Villa'dan süre alacaktı.

Ayrıca Thiago / Fontas ikilisinin de beklentileri karşılayan bir seviyeye geleceği algısı yaratıldı ki hakikaten bunu başaracaklardır. Cesc gelirse, Keita'nın süreleri azalıp ve Xavi zaman zaman dinlendirilip Thiago'ya da yer açılabilir.

Ve Rossi. Messi'ye en uygun alternatif. Barça'nın dar bir versiyonu olan Villarreal'de oynaması da önemli bir artı. O dururken Sanchez riskine girmek aklın alacağı bir iş değil.

Umarım Pep işleyen makinayı bozmaz ve bizi bu güzellikten mahrum bırakıp, Mourinho gibi kötülerin sevinmesine imkan vermez.

20 Haziran 2011

A. Eren Loğoğlu

12 Haziran 2011

Barça'nın Futbol Şifreleri



Futbolun teorik olarak geldiği son seviye 2010 - 2011 Barçası'dır ve kusursuzluğa epey yakındır demiştim daha önce. Peki bu adamlar neler yapıyorlar saha içinde de bunu yakaladılar, biraz ona göz atalım, bu sefer görsel, geçmiş yazılarımda da detaylı incelemelerim olmuştu zaten, izleyin ve izletin futbolun selameti için;

http://www.youtube.com/watch?v=I6A_K8oWqfk

1974 Hollanda'nın yaydığı Total Futbol ana akım elbette ve Barça'nın da uyguladığı kurallar artı bunlara neler kattıkları;

- Topa rakipten daha fazla sahip olmak, en önemli unsur (Keep Possession)

Topa sahipseniz oyunun temposunu yönlendirebilirsiniz. Mental olarak ona sahip olmak onu kovalamaktan daha kolaydır. Ne kadar uzun süre saklarsanız rakibi o kadar çok sinirlendirir ve yorarsınız. Er ya da geç rakip oyuncular arasında boşluklar olacaktır.

Topa sahip olmanın aynı zamanda savunma görevi de vardır. Topa sahip olduğunuz sürece rakibiniz gol atamaz.

Guardiola 2008'de göreve geldiğinden bu yana yapılan 183 resmi maçın tamamında takım topla oynamada % 50'nin altına düşmedi. Ortalamalar 2008 - 2009'da % 65.8, 2009 - 2010'da % 68.7 ve 2010 - 2011'da % 73.4 şeklindeydi, sürekli bu yönde bir gelişim gösterildi.

- Aşırı / Şiddetli baskı yapmak, basmak (High Pressing)

Topa sahip olmadığınızda, bütün takım topu bir an önce kazanmak için çalışmak zorundadır. Neredeyse takımın tamamı rakip yarı sahada bulunduğundan, baskı rakiplerin işini çok zorlaştırır ve en önemli şey onları sadece hataya yönlendiren basmaktır, faul yapmak değil. Rakip kaleye 30 metre mesafede top kazanılırsa çabuk yaratılan tehlikeler doğar.

- Pozisyonları değiştirme (Switching Positions)

Hücum eden savunmacılar, savunma yapan hücumcular.

Pique'nin Madrid'de 2 - 6 biten maçta attığı gol, Alves'in top kaybı esnasında çok ilerde yakalanmasından doğan boşluğun Pedro tarafından kapatılması, köşe vuruşunda ceza sahasına gelen savunmacılardan dolayı oluşan kaos yapısının bir anda düzene dönüşmesi, Abidal'in oyunun gelişimine göre sağ bek bölgesinde kalması ve o görev tanımıyla kısa bir süre oynaması, Pique'nin keza sol bek olarak ve Dani Alves'in santrfor gibi. Messi'nin geri gelmelerinde o boşluğa Xavi'nin girmesi de bunun en güzel emsallerinden biridir, 5 - 0 biten Madrid maçının ilk golü.

- Savunma çizgisini ileri çıkarmak (High Defensive Line)

Savunma oyuncularının blok halinde hareket edip rakibi ofsayta düşürmesi, bunun yanında savunmayı orta sahaya kadar çıkarmak ve dönen topları ileri çıkarak basıp tekrar kazanmak ve hücumu yeniden olgunlaştırmak şeklinde özetlenebilir.

- Alanı genişletip daraltmak

Top rakipteyken ve takım savunma pozisyonundayken 10 oyuncunuzun yer aldığı alanı rakibin durumuna göre olabildiğince daraltırsınız. 1 / 7 oranı var resimde ve 20 oyuncu kareye giriyor.



Topu kazandığınız an, alanı genişletmeye başlarsınız. Oyun sizin istediğiniz normal haline döner, oyuncular arasında büyük boşluklar vardır.

Topa sahip olup, pozisyonları değiştirip, rakibin topu kovalamasını sağlarsınız.

- Topla rahat davranabilen kaleci

Kalecinizin top tekniği standart bir orta saha oyuncusu düzeyindedir ve yarım metre yakınında basan rakip olsa bile pas yapmayı tercih eder. Böylelikle savunmadan hücuma geçişin başlangıcını oluşturur ve topu uzun vurmadığından kaybetmeyi de engeller.

- Kısa kale vuruşları

Merkez savunmacılar taç çizgisine doğru ve ceza sahasına paralel olarak açılırlar ve kaleci atışını onlara pas olarak yapar.

- Kısa köşe vuruşları

Ceza sahasına orta yapıp savunmada eksik yakalanmak yerine burda da topun kaybedilmemesi önceliği vardır. Xavi & Messi ve ceza sahası çaprazında bekleyen Iniesta üzerinden kurgulanan organizasyonda köşe vuruşunu yapan oyuncu ceza sahasına kaçırabilir, topu Iniesta'ya aktardıktan sonra. Messi için de geçerlidir bu durum, savunma çok öne çıkıp risk alırsa ve köşe vuruşunun kullanıldığı tarafa doğru yığılırsa da arkaya koşu yapanlar ödüllendirilir.

- Takım arkadaşları için boşluk yaratma (Creating Space)

Pası veren ve alan oyuncunun sürekli yer değiştirip pas açısına çıkması üzerinden oluşturulur. Oyun akışkanlığının temel unsurlarından biridir. Ceza sahası çevresinde yapılan çapraz, yanıltıcı koşularla da gol pozisyonu doğmasının önünü açar. 5 - 1 biten Shakhtar maçında Iniesta ve Keita ters taraflara yaptıkları koşularla, dördüncü golü yaratmaları gibi.





Özellikle Alves'in Messi'yle yaptığı pas alışverişlerindeki topsuz koşularının, Messi'nin daha rahat şut olanağı bulmasını sağladığını gözlemleyebilirsiniz.



- Orta sahayı domine edip topluca hücum etmek

Messi'nin sürekli geriye gelip top alması ve sayısal üstünlüğü sağlaması dominasyon için yapılan hamlelerden sadece biridir.

- Formasyonlar

Klasik 4 - 3 - 3, pas akışkanlığını en çok artıran sistem, yayılımdan ötürü. Messi'nin sahte 9 numara oynamasıyla 4 - 6 - 0 dizilimi, yer yer 3 - 4 - 3 (veya 3 - 6 - 1 ve 3 - 3 - 3 - 1) ile savunmanın üçlenmesi ve iki stoperin arasına süpürücü bir orta saha oyuncusunun girmesi. Bunun sonucunda stoperler bek bölgesine kayıyor, bekler de açık oyuncusu gibi davranabiliyorlar.



(Youtube videosunda belirtilen bazı formasyon ve oyuncu dağılımları doğru değil, bunu da belirteyim)

Uygulamalardan bir kısmını bile belirli seviyelere taşıyan takımlar başarılı olma yolunda önemli bir adım atmış sayılıyorlar.

12 Haziran Pazar

A. Eren Loğoğlu

07 Haziran 2011

Barça'ya Dair Röportajlar (Xavi)



Cruyff, El Periodico gazetesindeki haftalık makalesinde "nasıl gelişme gösterileceğine dair oluşan dilemma" üzerinde durmuş ustalıkla;

Pep'in ilk iki yıla göre daha iyi, kuvvetli, akıcı ve rekabetçi bir takım yarattığını belirterek başlıyor sözlerine.

Bir kere çekirdeği oluşturan hiçbir oyuncunun ayrılmaması gerektiğini vurguluyor. Ardından ajandaya göz atıyor.

Mourinho'nun Madrid'iyle İspanya Süper Kupası, Shakhtar'ın daha iyi bir versiyonu olan Porto'yla Süper Kupa, Aralık'ta Japonya'da Dünya Kulüpler Kupası maçlarına ve yorucu yolcuğa değiniyor.

Real'in çok yaklaştığından -Sporting ve Zaragoza yenilgileri kadar- dem vuruyor, bunu ifade ederek futbol dışı unsurları kullanma sanatlarını da hesaplıyor.

Çözüm, öneri?

Aynı oyuncuların kararlılıkla oynayacağını düşünürerek, anahtar takviyeler yapılmasını koşulunu öne sürüyor. 11 - 12 olan çekirdeği 15 - 16'ya çıkarma ve böylelikle dinlenme şansını artırma.

İhtiyaçlar neler diye bir soruyla başlıyor. Geride, Javier ve Abidal muhteşem bir sezon geçirdi ve stoper oynayabiliyorlar. Puyol'un diz sorunları gelecek sezon azalacak, Fontas ve Pique'yi de listeye ekleyince merkez savunmada yeterlilik görülüyor diyerek devam ediyor.

Messi'nin alternatifsizliğinden yakınıyor biraz. Ibra'dan alınan dersin görülmesi gerekliliğini anlatıyor.

Cesc gelirse, üç bölge için dört alternatif -Xavi, Iniesta, Sergio, Cesc- olacak ve bu aynı zamanda her birinin çok fazla maç oynayacağı anlamını taşıyor şeklinde bir bakış açısı sunuyor. (Benzer bir yorumda bulunmuştum, Keita'nın süresinden kısıp Cesc'e vermek gibi) Javier'e ne olacak denildiğinde de, o çok şanslı iki farklı bölgede oynayabilir yorumunu katıyor.

Son olarak da eğer bütçe Pep'in isteklerini karşılamazsa diye bir alternatif plan çiziyor B takımı üzerinden. Alttan gelen bütün oyuncuların A Takıma yükselme şansı yok, bu yüzden geri alma opsiyonuyla bazıların satılmasının yolu açılabilir, ayrıca bu deney onların gelişimi içinde önemli detaylarına değiniyor. Bazı eşsiz görülen pozisyon ve oyuncuların (Deulofeu gibi) da satılmaması gerektiğini ekliyor yazısına.

***

Fabio Capello'nun Sport röportajı;

"Herkes onların oyununu topa sahip olmak zannediyor, hayır! Asıl yenilik topu kaybettiklerinde baskı yapmaları ve rakibin oynamasına izin vermemeleridir. Bunu Guardiola keşfetmedi ancak hiç kimse onlar kadar iyi yapamadı bu baskıyı.

Geleceğin tarzı bu Barça'dır. Futbolda üç evre var;

Cruyff ve Ajax dönemi. Burada neler oluyor, ne yapacağımızı bilemiyoruz diyordu rakipler. Yıllar sonra onların nasıl durdurulacağı keşfedildi ve tarz yok olup gitti.

Sacchi'nin Milan'ı. Herkes topun arkasında, bakışmalar başladığı an rakibe baskıya hazırsın.

Pep'in Barça'sı. Önceki söylediklerim tamamen geçerli. Topu anında geri kazanıyorlar. Rakiplerin nefes almasına müsaade etmiyorlar."

***

Xavi'nin El Mundo Deportivo röportajı;

"Oynadığımız tarz, kazandığımız kupalar, kendimi ayrıcalıklı hissediyorum.

Benim gibi zor zamanları da (2000 - 2003) yaşayanlar bugünlerin değerini daha iyi anlıyor.

Ben bir Barça taraftarıyım ve çocukluktan beri bundan keyif alıyorum. Kendimi hiçbir zaman başka yerde resmetmedim. Kulübün en tarihi dönemini yaşıyorum. Ancak yarışmak için gelişmeye devam etmeliyiz, önümüzde Avrupa Kupaları ve İspanya için turnuvalar var.

Bir sonraki hedef için kendimi her zaman motive ediyorum. Kariyerimin sona geldiğini düşünmüyorum ama Puyol ve ben yaşımızı hatırlayıp, boşa geçirilecek zaman olmadığını biliyoruz.

Biz Madrid'den iyiydik ancak onlar da yaklaşıyorlar, bizi yendiler. Futbolu seviyorsanız, bu kadar büyük bir takımın rakibine göre oynaması üzücüdür. Futbol için de iyi değildir. United kendi oyununu sergiledi, kaybetti ancak kendi tarzıyla. Bizi yenmeyi denediler, dürüst olmak gerekirse zorbalık, şiddet içermeyen bir şekilde."

***

Xavi'nin Sport röportajı;

"Medya istediğini yayınlayabilir. Sık sık futbol dışı meseleleri konuşurlar.

Doping olayı. Benim gibi yıllarca futbol oynamışsanız hiçbir şey şaşırtmıyor. Komik, saçma. Daha asil olmalısınız, doping sadece bunu azaltır.

Madrid basınının ne yazdığı hakkında konuşmayı sevmiyorum. Onların suçlamaları bizi güçlendirir. Mourinho figürü, Madrid'in kapasitesi dahilinde futbol oynamak istemeyişi. Kral Kupası harici her şeyi kazandık. La Liga, Şampiyonlar Ligi, sürekli futbol oynadık. Barça şu an her zamankinden daha güçlü, Madrid'e bu sezon yaptıkları için teşekkür ederim.

Seneye de Jose bu kadar agresif olacak ama daha tecrübeli. Ligin nasıl işlediğini gördü. Sadece Jose değil, genel olarak Madrid. Mourinho ortalığı karıştırmayı seven türden bir adam. Katalanları ve Barça'yı çok sinirlendiriyor. Onun gibi birine ihtiyacımız var Katalan olarak çünkü ayak parmaklarımızın hep yerde kalmasını sağlıyor.

Casillas'la Kral Kupası sonrası konuştum ve tebrik ettim. Endişelenmeyin (halka sesleniyor) yeniden konuşacağız ve bunları geride bırakmanın bir yolunu bulacağız.

Optimistik biriyim. Futbolda geleceği tahmin etmek güç. Şimdi beş yıl boyunca kazanacağız derim, seneye düşeriz ve sözlerimi yemiş olurum. Geleceği tahmin edemem ancak olumlu hislerim var. Sadece oynadığımız oyun değil, soyunma odamızı görmelisiniz. Fantastik.

İçinde olduğum en iyi soyunma odası atmosferi. Ego sorunları yok, sürekli şakalar, eğlence, biliyorsunuz. Farkı yaratan teknik heyet idi. 50 kişinin 35 ya da 40'ı burda yetişti, onların tamamı gerçek birer Barça taraftarı.

Pep zeki bir adam, dört ya da beş senelik sözleşme imzalasa, tembellik yaşayacak. Konsantrasyonunu kaybedecek. Eğer bir senelik imzalıyorsa, ben varken ne varsa kazanın ve bir sonraki yılın planlamasını yapalım diyor. Çok zekice.

Biraz belirsizlik var kaygıdan ziyade. Bir anlamda iyi. Pep Barça'yı seviyor, istese 10 senelik sözleşme imzalar ancak kimseyi hayal kırıklığına uğratmak istemiyor. Ömrünün sonuna kadar Barça'da kalmalı. Öyle ya da böyle kulüple hep bağlantısı olacak. Onun gibi birinin bırakmasına izin veremezsiniz.

Abidal'in kupayı kaldırması tamamen doğal gelişti. Egolar devreye girmiyor. Kupayı kimin kaldırdığının ne önemi var! Sadece 2 saniye. Zaferin azameti hepimize ait. Takım olmanın ifadesi. Puyol bana sen kaldır dedi, ben hayır dedim. Çok önce söylemedi bunu, oynamadığı için kötü de hissettim. Daha sonra Abidal'in kaldırmasını istedi, zorlama bir karar değildi.

Villa ve ben yakın arkadaşız. Harika biri, yüreği büyük, çalışkan, takıma mükemmel uyum sağladı, ego sorunu olmadı. Hep egosunu gol atmaya sakladı. Gol atamadığında kötü hissetti. Santrfor için gol bir gerekliliktir, acı çekti. Wembley'de gol attığında, kendim atmış gibi sevindim. İyi insanlar her zaman iyi işler başarmayı hak ediyorlar.

Yaşamımın en mutlu dönemi. Pek çok şey başardım. Eleştirildim, bazıları bana inanmadı. Ama artık daha değerliyim. İnsanlar bu noktaya gelmenin bana neye patladığını pek bilmiyorlar. Yaşanan onca zor zamanlardan sonra, bu başardıklarımız, takdir ediyorum."

7 Haziran 2011

A. Eren Loğoğlu

06 Haziran 2011

Her Telden, Bölüm 3



"Kayseri Türkiye'nin Arsenal'i olmaya mı çalışıyor? Şota'dan Wenger olur mu?"

"Bursa seneye sert bir düşüş yaşar mı, aynı Sivas'ta olduğu gibi zirve civarlarında geçen 2 yıldan sonra?"

"Beşiktaş bu transfer azmanlığıyla ne yapar? Tayfur Hoca bu işin altından nasıl kalkabilir?"

"Trabzon tıpkı Song'da yaptığı gibi, acilen Lucas Neill'i alsa, Zokora-Romaric-Henrique'yi de kadroya kattıkları düşünülürse, herkesi yanıltıp aynı performansı bir daha gösterir mi?"

Adını bizlerden esirgeyip üstteki eleştirel yorumu bırakan kişiye teşekkür ediyorum, harika bir yönlendirmede bulundu. Kısa kısa da olsa bazı cevaplar arayacağım;

Beşiktaş'ın stoper çılgınlığına başlangıçta bir anlam verememiştim ancak kadrolarını inceleyince mesele anlaşılıyor.

Kale: Rüştü / Cenk

Bek: Ekrem / Rıdvan & Tanju / İsmail

Stoper: Toraman / Sivok / Sidnei / Egemen / Ersan

Orta Saha: Necip / Aurelio / Ernst / Fernandes / Guti

Açık: Quaresma / Simao / Burak Kaplan / Hilbert / Veli

Santrfor: Almeida / Pektemek / Nobre / Mehmet Akyüz

İdeal onbir herhalde şöyle olur;

4 - 2 - 3 - 1 Cenk, Ekrem, Sivok, Egemen, Tanju, Necip, Fernandes, Quaresma, Guti, Simao, Almeida

Alternatif Rüştü, Rıdvan, Sidnei, Ersan, İsmail, Aurelio, Ernst, Hilbert, Burak, Veli, Pektemek

Yabancı Santrfor (Forlan) ve yerli kaleci (S Bolat) alıp transferi kapatacaklarını söylüyorlar. Aslında Guti'den feragat edip orada yerli -Selçuk & Hamit- kullanabilselerdi kaleciyi yabancı düşünebilirlerdi ve çok sağlam bir omurgaya sahip olabilirlerdi.

Sürekli stoper transferi meselesi de kadro mühendisliğinden doğuyor. Öndeki 5 yabancının değişme şansı yok, bu sebeple sakatlık / cezalı / rotasyon gibi durumlarda hep yerli stoper / bek ihtiyaçları oluyor, uzun bir maratonda takımın kimyasını bozmamak için. Bu yönden bakınca yığılma değil garanti altına alma gibi duruyor bu hamle.

9 yabancıları var, Hilbert sağ bek / sağ açık yedeği olarak kalacak sanırım, Bobo ve Ferrari yolcu bu durumda. Mevcut oyuncular beklentileri karşılar ve performans düşmeleri yaşamazlarsa kadro derinliği ve alternatif yaratma adına başarılı bir mühendislik gibi duruyor kağıt üzerinde ve teorik olarak.

Bakalım Tayfur Havutçu nasıl bir düzen yaratabilecek ve yönetebilecek yapılanmayı?

***

Kayseri'den ziyade takip edilmesi gereken takım Gaziantepsor ve Tolunay Kafkas Hoca. Daha önce bu işin piri Ersun Yanal'dı. İş olarak nitelendirilen şey de gurbetçi oyuncu ortamlarına yönelmektir ve çok akıllıca bir hamledir.

Sebebine gelince altyapı eğitimlerini Almanya, Hollanda, Belçika, İngiltere gibi ülkelerde almış oyuncular, taktiksel ve fiziksel yönden belirli bir seviyenin altına düşmüyorlar, bu çok önemli.

***

Bursa bir düşüş yaşadı ancak futbol ile yatıp kalkan bir şehrin daha da keskin bir gerilemeye gireceğini düşünmüyorum açıkçası.

Volkan & Sercan ikilisini piyasası olduğunda satmamak en ciddi hatalarıydı, ordan gelecek parayla Gaziantepspor gibi Cenk Tosun türevi isimlere yönelip daha yukarlarda kalabilirlerdi, doğru yapılanma gerçekleşmedi. Arjantin hamlesi sınıfta kaldı.

***

Trabzon için beklemek gerekiyor. Selçuk & Egemen'i kaybetmek büyük tahribat yaratacaktır. Burak'ın aynı seviyeye çıkamayacağı bir gerçek Selçuk'un ayrılışı sonrası. Zokora elbette önemli ancak yerli oyuncu bulmak zorundalar, Onur, Serkan, Giray, Burak şu an kesin, Umut ve Ceyhun da şüpheli.

6 Haziran 2011

A. Eren Loğoğlu

Galatasaray Dergisi 102. Sayı Çıktı



Galatasaray Dergisi, 102. Sayı Sayfa 182 - 184'deki Dosya "Parçalı Formalılar Kulübü" ve 186 - 187'deki "Dünyadan Futbol" bölümlerini -kalemimden çıkan- okumak için mecmuanızı bayinizden istemeyi unutmayın. :)

http://www.galatasaray.org/gsdergi/haber/10221.php

6 Haziran 2011

A. Eren Loğoğlu

04 Haziran 2011

Final Sonrası | Bıkmak Yok Barça'dan



Fazla söze gerek yok, Tanıl Bora Radikal'deki köşesinde, benim de daha önce defalarca üzerinde durduğum meseleye -futbolun selameti için Barça'dan sıkılmayın- değinmiş;

http://www.radikal.com.tr/Default.aspx?aType=RadikalYazar&ArticleID=1051304&Yazar=TANIL

Barcelona, Şampiyonlar Ligi finalinde de 'tikitaka'sını geçti; koca Man. United anca Malaga kadar zorladı onları. Bıkanlar da var.

Futbol tarihi boyunca sırtı yere gelmez, mütehakkim takımlar geldi geçti. Radikal Spor pazar günü hatırlattı bize bunları. Bu takımların hayranları olduğu gibi hoşlanmayanları hatta nefret edenleri de olur.
Kimileri kimliğine ısınamazlar zamanın büyüğünün, kimileri stiline. Veya kimseye ganimet hakkı bırakmamasına içerlerler.

Avrupa üzerinde şu birkaç yıldır dolanan heyulanın, Barcelona’nın, başka tür bir hoşnutsuzluk yarattığını gözlüyorum çevremde. Güzel oyuna tutkularından şüphe duyulamayacak hatta yıllarca El Classi-co’larda Barça için niyaza durmuş bazı futbolsever arkadaşlarım, Barça’dan bıktılar artık. İsim vermeyeyim, Real Madrid’den medet umanlar bile çıkıyor. Hem neticeye değil Hatice’ye bakıp, ‘güzel oyun’ derdinde olup, hem Barcelona’nın fantastik icraatından bıkmak olur mu?

Onlar, Barcelona’nın hep kazanmasından değil, başka bir şeyinden şikâyetçiler: Topu vermemesinden! Kaptırdığı anda dellenip behemahal geri almasından! Erguvanî-mavililerin obsesif topu sahiplenme politikasının, bir ‘maç’ın husule gelmesine mani olduğunu düşünüyorlar. Bu top göstermeme stratejisinin de bir tür ‘oyunu öldürmek’ olduğunu düşünüyorlar. Kısacası Barça’nın oyunu güzellikle öldürdüğünü düşünüyorlar.

Denge ‘gudalis’le gelir

‘Gudalis’ kelimesini duymuş muydunuz? Takım oyunlarında oyuncu sayısı çift olmadığında, değişerek iki takımda da yer alana deniyormuş. Kudret Emiroğlu’nun Trabzon-Maçta Etimoloji Sözlüğü’nden öğreniyoruz. Futbolda da olur; gudalis, maçın akışı içinde bir o takıma bir bu takıma geçer, böylece oyun dengelenir. Mahalle, arsa, sokak arası futbolunda, Hatice’nin henüz ruhunu teslim etmediği her yerde, oynayanlar bu dengeyi önemserler. Bazen maç durdurulup transfer yapılır, bir iki oyuncu takım değiştirir. Yeter ki oyun aksın. ‘Oyun olsun’. Bir taraf alıp götürüp maçın zevki kaçmasın.

Barça bıkkınlarına kızmayın, onlar bu temiz duygularla homurdanıyorlar.

Ama onlar da biz bıkmayanlara kızmasınlar. Barça evet, topu rakibinden esirgiyor ama o topla kurduğu pas demokrasisi hâlâ futbolun medeniyet kazanımıdır.

Bir Barça bıkkını arkadaşım, tikitakadan imanının gevrediğini söylüyordu. Vallahi benim Haticem de o; neticesinden bağımsız, kendisini seviyorum tikitakanın. Beşe iki şenliklerini, pres fırtınaları arasından topu sıyırıp felâha çıkartmalarını gol sahnesi gibi izliyorum.

Cruyff’un Barcelona’nın oyununun mimarı dediği, ‘la machina’ (makine) lakaplı Xavi Hernandez ocak ayında bir mülakat vermiş. Sözlerindeki akıl ve tutku, Barça’nın oyunu kadar sade ve güzel: “Futbol bir topla oynanır” diye başlıyor: “Topu bir o yana bir bu yana oynarsınız, ta ki rakibin yapılanması içinde bir boşluk oluşana, ta ki kanatlardan birinde üstünlüğü ele geçirene kadar. Sonra da sihrin o kısa anlarına bağlarsınız umudunuzu.” 1, 70’lik pas terminali, “Başarının sırrı çabuk düşünmek” diye devam etmiş: “Rakibim bastırana kadar ne yapacağımı, nasıl hareket edeceğimi, nereye pas atacağımı biliyor olurum.” Eh, bunu zaten hep söylerler. Devamında, slogan atar gibi coşmuş: “Topu tek harekette değil yarım hareketle ayağından çıkar! Bütün arkadaşlarının hareket halinde olmasını sağlayacak paslar at! Ve kendi stiline güven.” Zaten zorlama işler yapmamak gerektiğini söylüyor hep; saçlarına şekil yapan, rengârenk ayakkabılar giyen futbolculara kafa sallayıp “Neticede futbol oynuyoruz yahu” diyor, “sadece fut-bol!”

Hayal kırıklığına tahammül

Bir nevi futbol teodisesi; iyilik varsa kötülük de olacak. Şeytani güçler uyumuyor! Mourinho’nun oyuncu terbiyesinde ‘hayal kırıklığına tahammül’ melekesine özel önem verdiğini biliyoruz. Kastedilen, oyunun akışı içindeki kısa vadeli hayal kırıklığı; topu alamamaktan kaynaklanan heves kırıklığı. Özellikle geçen sezon Inter deneyiminden, oyuncularını dakikalar boyunca sinirlenmeden topu ve rakibi kovalamaya devam etmeye ayarladığını biliyoruz. Tam anlamıyla bir anti-Barça pususu!

Barça bıkkını halis futbolseverlerin, ruhlarını Mourinho’ya paslamamalarını diliyorum.


Final sonrası izlenimlere devam edelim burdan;

Mourinho ilk defa konuştu ve en iyi takımın ŞL'ni kazandığını açıkça söyledi, bir de ama ekledi elbette, çeyrek ve yarı final maçlarını iyi bir yolla geçmediler şeklinde.

Prosinecki, Barça'yı izlemeyi sevmiyorsanız, futbolu sevmiyorsunuz gibi çok iddialı bir demeç verdi.

Barça'dan sıkılanların ruhunu satmaması gereken tek adam, şeytan, Jose Mourinho hakikaten uyumuyor son zamanlarda. Kulübünden İspanya Süper Kupası rövanş maçının ve ligdeki ikinci El Clasico'nun Madrid'de oynanmasına dair İspanya Futbol Federasyonunu zorlamasını istemiş çıkan haberlere göre.

İspanya Süper Kupası'nda statü ilk maç Kral Kupası kazananının evinde, ikinci maçı Lig şampiyonunun evinde, doğal olan da bu sanırım.

Ayrıca fikstüre müdahale edilip, bu sezonki gibi bir seri olacağını öngörerek 2 iç saha maçını 2012'de oynamak ve psikolojik avantajı eline geçirmek istiyor özel biri.

Kazanmaya programlanmış robot gibi, masa başını da planlıyor, kazanma biçiminin hiçbir değeri yok. Bu işlere girmeden Barça'yı geçemeyeceğini biliyor, her şeyi kusursuz planlamak ve her şey tahmin ettiği gibi gitmek zorunda. Yoksa bir şansı olmayacak, farkında.

Fikstürde değişiklik talebini biraz daha açsın, kariyeri boyunca bir galibiyet bile alamadığı Camp Nou'ya uğramasın, çözüm işte!

Barça 21 maç üst üste Avrupa Kupaları'nda gol atıp, Bayern Münih'in 11 yıl önce 24 maç süren rekoruna 3 maç daha yaklaştı.

Pep Guardiola döneminde, takımın topla oynama yüzdeleri sürekli artış gösteriyor. 2008 - 2009'da % 65.8 idi, 2009 - 2010'da % 68.7 ve 2010 - 2011'da % 73.4 şeklinde. Bu durumu sık sık vurguladım zaten eski yazılarımda ve sebeplerine eğildim.

Ligde son 5 yıl topa sahip olma hususunda hep birinciydi Barça. Kendisini takip eden takımla farkın en çok açıldığı sezonsa 2010 - 2011 idi, % 16.4 ile ve ilginç olan bu takımın Madrid değil Valencia olmasıydı. Jose Mourinho'nun fazla topa sahip olmayı -2. bölgeyi- gerektirmeyen "alan savunması + dikine hızlı kontratak futbol" felsefesine dair güzel bir veri.

Avrupa'nın majör liglerinde de Barça % 73.4 oranıyla birinci. Bayern % 61.5 ile taki ediyor onları. Arsenal & 60.5 ile üçüncü, Real Madrid'se % 56.6 ile dokuzuncu sırada. Manchester United da % 56.4 ile onuncu.

Ligde en çok pas (ort.) yapan 10 oyuncudan 8'i Barçadan;

Xavi 126,
Alves, Sergio, Javier 91
Iniesta 86
Banega 80
Maxwell 75
Abidal 73
Keita 71
Xabi Alonso 71

Messi, rakip yarı sahada topa en çok dokunan (2665) oyuncu tüm Avrupa'da. Top 5 Avrupa liginde topla ilerlemede -dribling- (186) de ilk sırada Leo.

Puyol'un ameliyatı sonrası doktorunun yaptığı açıklamalara göre, kaptan 40 yaşına kadar futbol oynamayı düşünüyormuş ve kendisi de buna onay vermiş şu anki fiziksel durumundan yola çıkarak.

Amerikalı bir gazeteci Puyol'un heykelinin bir gün Plaça de Catalunya meydanına dikileceğini yazdı. Umarım saçlarını hiç kestirmez ve heavy-metal görünümüyle Katalan rüzgarında sürekli dans edecek diyor onun için.

Pep, stoper transferi istemiyor. Puyol, Pique, Abidal, Fontas, Mascherano ve Busquets yeterli çıkan bazı haberlere göre.

Fabregas takıma katılırsa, Thiago Pep'den yeterli süre alacağına dair garanti isteyecek, bir başka haber ve anlamlı.

İtalya Milli Takımı Teknik Direktörü Prandelli Rossi'nin 2. Messi olabileceğini iddia ediyor. Sezon başından beri aynı format ile bakıyorum olaya, tarzı bire bir aynı.

4 Haziran 2011

A. Eren Loğoğlu

23. Kez Finalde, Roger Yeniden Sahnede



Roland Garros Tek Erkekler'de Yarı Final maçları tamamlandı ve tarihin en iyi tenis oyuncusu Roger Federer ve tarihin en iyi toprak kort oyuncusu Nadal finale yükseldiler.

Son 6 yılda 5 Fransa Açık şampiyonluğu görüp sadece Soderling'e yenilen Rafa için bu durum olağandı.

Rafa'nın elendiği yıl Roland Garros'u kazanan ve kariyerinde eksik bırakmayan Fedex içinse muazzam bir iş Djokovic'i eleyip bir defa daha finale gelmek.

Çünkü Roger Ağustos ayında 30 yaşına girecek olan ve son 4 GS'de final görememiş, kariyeri düşüşe geçmiş bir tenis oyuncusuydu.

Kariyerinin 5. Fransa Açık Finali, oraya gelme konusunda Nadal'dan aşağı kalır yani yok.

Avustralya Açık'ta 5, Wimbledon'da 7, Amerika Açık'ta da 6 kez finale çıktı.

Dört farklı GS'de bunu başarabilecek, belki de yanına yaklaşabilecek tek isim Nadal ama hala çok çok zayıf ve bu istatistikler Federer'in ne kadar komple bir oyuncu olduğunu da açıkça gösteriyor.

Avustralya Açık'ta 1, Wimbledon'da 4, Amerika Açık'ta 1 kez finale çıktı. Nadal'ın performansları dönemsel 2008 ve 2010 gibi, süreklilik içermiyor.

Toplam finale çıkma sayılarında Federer'in 23'e 13 gibi müthiş bir üstünlüğü var.

Nadal 25 yaşına girdi ve karşısında Djokovic gibi stratejik oynayabilen bir rakip bulacak, arayı kapatabilir mi, hep birlikte izleyeceğiz.

Ne ironi ama! Aynı çorabı Rafa Fedex'in başına örmüş ve pek çok defa şampiyon olmasını engellemişti, ona özel taktiğiyle. Bir benzerini Novak yapıyor şimdi Rafa'ya.

Bir başka ilginç nokta üst üste 4 kez Nadal'ı yenme başarısı gösteren Djokovic'in Federer'le eşleşmese Roland Garros finaline geleceğiydi. Muhtemelen de Nadal'ı yenecekti, ona ters geldiği için.

Federer'in zaferini büyüten asıl unsur da Novak'ın 43 maç üst üste kaybetmeden bu noktaya erişmesiydi. Vilas'ın üst üste 46 maç yenilmeme rekorunu kıramadığı gibi, McEnroe'nın sezon başlangıcı olarak üst üste 42 maç yenilmeme rekorunu da yakalayamadı, 41'de kaldı.

Bunu ancak Federer başarabilirdi işte, keza Madrid ve Roma'da Nadal iki kez bu fırsatı, hem de toprak kortta değerlendirememişti. Tek detay o maçların 3 set üzerinden oynanmasıydı.

Tarihin en iyisi sıfatıyla, hafife alınan şampiyon yüreğini birleştirip alt etti yenilmez denilen Djokovic'i Fedex. Bunu en iyi olduğu kortta değil, en kötü olduğu yerde başardı üstelik.

Yarın Nadal'a kaybedebilir, bu hiçbir şeyi değiştirmeyecek ama ya kazanırsa ona dair şüphesi olanların zihninde zerre kadar bile olsa soru işareti kalır mı? Kalmamak zorunda.

Federer 30 yaşına doğru tenis tarihini yazmaya devam ediyor, Roger dönemi bitmedi daha diyor. Önünde Wimbledon var, evi. Hala 17, hatta 18, 19 GS'i kovalıyor ve biraz da 2012 Olimpiyatlarını.

O başarmayacak da kim başaracak!

Tarihin en iyisi, majesteleri yeniden döndü aramıza, geçiçi olmamasını dileyelim.

4 Haziran 2011

A. Eren Loğoğlu

01 Haziran 2011

ŞL Finali Video Analiz | Yaz Programı | Cesc Gelirse 3 - 3 - 3 -1 Senaryosu | Tarihin En İyisi Söylemleri



Barça asistan teknik direktörü (coach) Tito Vilanova'nın maç sonrası verdiği röportajın bazı detaylarına göz atalım;

"Topa çok sahip olmanın ana sebebi Xavi & Iniesta ve onlara yaklaşan Messi, artı olarak da Sergio ve Alves'in öne çıkışlarıydı. United eğer blokları içe doğru daraltırsa Alves tehlikesi doğuyor, dışa doğru açılırlasa da merkezde yer alan silahlar.

Bizimki gibi takımlarla oynamak zordur, çünkü sürekli bir çözüm söz konusudur, pek çok farklı yöntem karşısında oynamaya alıştık.

Ceza sahası dışından şut atmak maçtan önce konuştuğumuz bir şeydi. Bilinen oyunumuzu sergilediğimizde bizi ceza sahası içinde (Vidic & Rio) durdurabilirlerdi.

Bu olasılığı gelecek maçlara da taşımak istiyoruz. Pep'le buna devre arasında karar verdik."

Ekleme / çıkarma yapmaya gerek yok sanırım, net anlatıyor.

***

Şampiyonlar Ligi Finali'ne dair bir görsel var, ona da değinelim kısaca;

http://www.youtube.com/watch?v=NDsGMt0M4vc

0.50'ye kadar süren pozisyonda, başlangıç olarak takımın hücum bölgesine nasıl yayıldığı anlatılıyor.

Messi sahte 9 numara olarak orta sahayla bütünleşip 3'e 3 paylaşım yaratıyor, sayısal üstünlüğün rakibe geçmesini engelliyor. Pedro sol çizgide, genişlik katıyor, Villa en uçta ve Alves de sağ koridorda kalıp Park'ın orta bölgeye yardıma gitmesinin önünü kesiyor.

Messi, Xavi ve Iniesta paslaşma ve topsuz yer değiştirmelerle üç orta saha oyuncusunu (biri Valencia, kenar) aynı anda ekarte edip arkalarında bırakıyorlar. Karşılarında dörtlü bir çizgi savunma ve yardıma gelen Park var sadece, Alves de koşusuna başlıyor.

Ön kesiciler geride kaldığından Evra müdahale için bölgesini boşaltıyor ve Iniesta oraya sızan Messi'yi görüyor.

Gol pozisyonu. Ceza sahasında 4 Barçalı hemen dışında da Alves bekliyor.

Kazanılan topu Rio uzun oynamak zorunda kalıyor ve Sergio topu kontrol edemeyince Rooney açık alanda Javier'le yan yana koşusuna başlıyor. Savunmada 4 Barçalı ve sadece 2 United oyuncusu bulunuyor atağa çıkmak üzere.

1.46'ya kadar süren pozisyonda, Manchester United'in Barça'ya göre nasıl konumlandığı anlatılıyor.

Messi, Iniesta ile paslaşarak ve topsuz yer değiştirmelerle takımı öne çıkarıyor, trafiğe Sergio da katılmış durumda Xavi'yle birlikte.

Bekler Alves ve Abidal de yeterince öne çıkıp rakip kenar oyuncularının (Valencia, Park) içe gömülmesini engelliyorlar ve bu da Xavi, Messi ve Iniesta'nın merkezi domine etmesini kolaylaştırıyor.

United'in bariz 4 - 4 - 1 - 1 formasyonu Hernandez dışında görülebiliyor.

2.19'a kadar süren pozisyonda, ilk golün gelişimi anlatılıyor.

Pique Rooney'in çıkmadığı hava topunu karşılayıp takımının orta sahada sayısal üstünlük kurmasına ön ayak oluyor. Sergio, Xavi ve Iniesta'nın karşısında sadece Carrick ve Giggs var, Rooney gecikiyor.

Küçük bir pas / topsuz hareket oyunuyla Xavi kendini iki ön kesicinin arkasında ve geniş alanda yalnız buluyor.

United savunması yine çizgi halinde yakalanıyor, Giggs'in yetişmesi zor. Evra Messi'ye önlem almak isterken alanını boşaltıyor ve Pedro oraya sızıp golü kaydediyor.



3.07'ye kadar süren pozisyonda, Barça'nın ikinci golünün gelişimi anlatılıyor.

Rooney ve Park verkaçlarla atağa çıkmak isterken topu kaybediyorlar.

Oyun topun kazanıldığı bölgede yoğunlaşınca Barça kanat değiştirmeyi tercih edip oyunu genişletiyor.

Xavi, Iniesta ve Messi yine üçe iki durumunda orta sahaya karşı. Valencia ve Giggs pozisyonlarını tamamen yitirmişler. Messi'nin şutu esnasında yanına gelen Evra.

3.40'a kadar süren pozisyonda, Barça'nın savunmayı nasıl yaptığı anlatılıyor.

United tamamen ceza sahası ve çevresini savunuyor. Bu sebeple oyuncuların çoğu kendi yarı alanlarında. Kazanılan topu Park uzun aktarmak istiyor çünkü Barça yarı alanda hemen baskı yaparak onu bu tercihe zorluyor aslında. Ve tehlike doğmadan önleniyor isabetsiz girişimle.

4.30'a kadar süren pozisyonda, Barça'nın topu kaybettikten sonra nasıl kazandığı anlatılıyor.

Topun kaybedildiği an kovalamaca başlıyor. Barça her oyuncuya baskı yapıp topun ileri taşınmasını engelliyor. Oyun United sahasından diğer yarı alana geçmiyor ve kısa bir süre sonra hata yapıp topu Barça'ya teslim ediyorlar. Ve bu bölgede yapılan kayıplar gol pozisyonu anlamı taşıyor.

Son olarak, Busquets'in doğru tercihleri anlatılıyor.

Kaleciden aldığı topta rakibin koşusunu görüp yönünü değiştirmesi, dikine paslarıyla orta saha oyuncularına yarattığı boşluklar görülebiliyor.



***

Kulüp bu yaz gerçekleşecek maç programını açıkladı;

Hazırlık maçları

23 Temmuz Hajduk maçı Split'te

Audi Kupası

26 Temmuz Porto Allegre maçı Münih'de
27 Temmuz AC Milan / Bayern maçı Münih'de

Amerika Turnesi

30 Temmuz Manchester United maçı
3 Ağustos Chivas maçı
6 Ağustos Club America maçı

Resmi maçlar

İspanya Süper Kupası

14 Ağustos Real Madrid maçı Bernabeu'de
17 Ağustos Real Madrid maçı Camp Nou'da

La Liga

21 Ağustos ? Fikstür belli değil daha

UEFA Süper Kupa

26 Ağustos Porto maçı Monaco'da

Ayrıca ekleyelim bilgi olarak Aralık ayı içersinde Japonya'da Dünya Kulüpler Kupası oynanacak. Barça, Monterrey, Auckland City ve açıklanacak dört takım ile.



***

Teorik kusursuzluk denklemi, ideal 4 - 3 - 3 görseli;



Transfer listeleri şekilleniyor hafiften. Sezon içersinde sürekli vurguladığım gibi ana hedefler Cesc, Rossi, Alexis Sanchez, Javier Pastore, Agüero gözüküyor.

Omurgaya Thiago ve Fontas eklemeleri de düşünüldüğünde, stoper, sol bek de transfer edilebilir. Maxwell, Milito'nun ayrılması an meselesi.

Abidal daha çok merkez savunma olarak oynayacak önümüzdeki sezon, sözleşmesini uzatırlar.

Xavi / Cesc denklemini Guardiola çok istiyor, Rosell temkinli yaklaşıyor çünkü bu kadar para ödenecek oyuncunun kenarda bekleme olasılığı da var ve aynı bedel ile başka bölgeye transfer yapma şansı ellerinden alınmış oluyor onun düşüncesine göre.

Xavi, Cesc ve Iniesta'nın aynı anda sahada olduğu denklem bu sezonki kadar kusursuz olmayacaktır. Andres'in sola atılması, Xavi'yle olan topsuz yer değiştirmeler, paslaşmalar ve boşluk yaratma sekanslarını düşürecektir. Keza Xavi ve Cesc'in iki pasör olarak yan yana olmalarından aynı etkiyi beklemek de yanlış olur. Üçünün bir arada olup Xavi'nin geriye atılması olasılığı da var göz ardı etmeyelim, hatta Sergio'nun üçlü savunmanın merkezinde denenme sebebi biraz da bu yüzden. Xavi geriye atılırsa Sergio kadar top kazanabilir mi, bunun yanında Cesc en az onun kadar üretken olabilir mi, zaman gösterir. Elbette Xavi'nin de sürekli öne çıkacağını unutmamak gerekiyor.

Daha önce kullanılan ve olası Cesc transferiyle revize edilecek 3 - 3 - 3 - 1 görseli;



Burda oyunun kaymasına göre Pique ve Abidal'in kenarlara açıldığı Sergio'nun tamamen öne çıkarak Xavi'yle bütünleştiği, Xavi'nin de Sergio'dan güç alıp Cesc ve Iniesta'ya katıldığı, Villa'nın gezgin ama daha çok sola yatkın uç oyuncu modelini benimsediği, Messi'nin sahte 9 numaraya devam ettiği bir 3 - 3 - 3 - 1 (3 - 4 - 3'den türeyen) görülebilir. Villa'nın yanında en uç bölgede Alves ve Pedro var teoride.

4 - 3 - 3'e göre orta sahada bir oyuncu fazla oynatma şansı beliriyor. Alves'in kanat üretkenliği artıyor, nerdeyse forvet gibi davranabiliyor. Xavi, Cesc ve Iniesta aynı anda ve en önemlisi merkezde birbirine yakın oynayabiliyor. Messi de geriye gelerek onlara katılacak.

Rossi'nin tercih edilme sebeplerinden biri de bu sistem, Villa / Rossi değişikliğiyle özellikle Real Madrid gibi katı oynayan takımlara karşı daha seri, dikine giden isimlere ihtiyaç var, Afellay da bunlardan biri.

Yine Rossi, Villarreal'deki rolüyle Messi'nin sahte 9 numara görevine de en uygun isim, üç yılın ardından bazı zamanlar Leo'yu dinlendirmek gerekecektir.

Pedro / Rossi / Messi gibi çok keskin bir üçlü denenebilir veya Pedro'nun formsuzluğunda David Villa konumlanabilir. Daha atladığımız bir Afellay olacak, önümüzdeki sene müthiş bir patlama yapacağını şimdiden öngörebiliyorum, Di Maria'nın Madrid'e verdiği kadar bir katkı bekliyorum ondan.

4 - 3 - 3 içersinde Xavi'yi daha ekonomik kullanmak amaçlı Xavi / Cesc rotasyonuna da gidilebilir. Keita'nın 27 maç ilk onbir çıktığı düşünülürse Cesc de sorun çıkarmayacaktır 30 - 40 maç bandında kalmaya. Sezona Sergio'nun alternatifi olarak başlayan Javier'in 35 maç ilk onbir çıkması da önemli bir veri sağlıyor bize. Pep, oyuncuları küstürmeyecek şekilde rotasyona dahil etmeyi çok iyi beceriyor.

Aslında 3 - 3 - 3 - 1 formasyonunda Xavi'nin önde oynamasının büyüteceği sorunlar da baş gösterecek. Bu sezon Pep'in yaptığı deneylerde geride Sergio ya da Javier oynadı, önünde de duruma göre yine ikisinden biri. Yani asli tanımı ön kesici olan iki oyuncu kullanıldı bu kritik pozisyonlarda. Xavi'nin bu bölgeye adaptasyonu nasıl olur, bunu ancak sahada görebiliriz.

Alternatif 3 - 3 - 3 - 1 görseli, Pedro çok geride;



Ben çok taraftarı değilim bu sistemin ancak bazı maçlarda oyunu gerçekten açtığına da şahit olundu, göz ardı edemeyiz. Yeri geldiğinde bu sistemi kullanmak veya yine sezon boyunca Barça'nın yaptığı gibi maç içersinde bile sistemi dönüştürebilmek de önemli bir opsiyon sağlıyor anti tezler için.

Daha detaylı eski üçlü savunma deneyi incelemeleri;

http://erenlogoglu.blogspot.com/2010/12/barca-rubin-uclu-savunma-pas-says.html

http://erenlogoglu.blogspot.com/2010/10/3-3-3-1.html

http://erenlogoglu.blogspot.com/2011/03/bu-defa-olmad.html

http://erenlogoglu.blogspot.com/2011/03/uc-yl-ust-uste-sampiyonluk-yolunda.html

Valencia maçında yayılım;



Geçen yazdan kalma Cesc değerlendirmesi;

http://erenlogoglu.blogspot.com/2010/06/bkmadan-cesc-markajna-devam.html

Guardiola'nın gelecek sezon bulacağı yeni futbol sihrini (anti tezden doğan sentez) sahada görüp onaylamak en doğrusu, bekleyelim, hele bir Cesc gelsin önce!

***



Final sonrası izlenimler, birkaç not;

- İspanya futbol tarihinde en çok resmi kupa kazanan takım 77 ile Barça oldu, Real Madrid 76 kupayla ikinci sıraya düştü.

- Barça, futbol tarihinde 4 defa duble (Avrupa Kupası -ŞL-, lig şampiyonluğu) yapan ilk takım oldu, AC Milan, Ajax, Bayern ve Real Madrid 3'te kaldılar.

- Atletico Madrid CEO'su Gil Marin, Agüero her yere gidebilir, Real Madrid'e asla dedi. Pek inandırıcı bulmadım.

- Eski Dünya Kupası Gol Kralı Fontaine, 1958 ve 1970 Brezilya'sı, Cruyff'un Ajax'ı ve Di Stefano'nun Madrid'i olağanüstüydü. Futbol olarak bu Barcelona en iyi takım beyanatını veriyordu.

- Eski bir Barçalı, İngiliz Gary Lineker, büyük takımlar sadece kupa kazanmazlar, büyük takımlar futbolun oynanma şeklini de değiştirirler. Barça'nın yaptığı budur, tarihin en iyi kulübü olmaya doğru ilerliyorlar şeklinde konuşuyordu.

- Phoenix Suns oyuncusu ve 2 kez sezon MVP'si seçilen Steve Nash, Barça, bugüne kadar seyrettiğim en iyi takım diye belirtiyordu görüşlerini.

- 90'ların başındaki AC Milan'ı yaratan Arrigo Sacchi, France Football dergisi yıllar önce futbolun benim AC Milan'ımdan sonra aynı kalamayacağını yazıyordu, şimdi aynısı Barça'yla gerçekleşiyor. Bu Barça'nın tarihin en iyisi olup olmadığını bilmiyorum ancak efsanevi bir takım, onları izlemenin keyfini hissediyorum diyordu.

- İtalya Milli Takımı Teknik Direktörü Marcelo Lippi, bu Barcelona gelmiş geçmiş iyi takım, gördüklerim arasında, hiçbir takım geçmişte bu kadar güzel oynamamıştı, mutlaka Herrera'nın Inter'i, 70'lerin Ajax'ı, Sacchi'nin Milan'ı gibi istisnalar vardı ancak bu takım eşsiz bir fenomen diyerek sözlerine son veriyordu.

- Eski Liverpool oyuncusu Alan Hansen'e göre tarihin en iyi üç takımı;

1) 2009 - 2011 FC Barcelona 2) 1970 - 1973 Ajax 3) 1977 - 1981 Liverpool

1 Haziran 2011

A. Eren Loğoğlu