27 Mart 2008

Play Off'lara Yaklaşırken



Dün akşam kazanmalıydık.

Maçı 36-14'ten 2.31 kala 57-62'ye, 0.30 kala 64-66'ya ve son topu kullanma şansına getirmemize karşın kazanamadık.

Muhteşem bir geri dönüş ve Galatasaray ruhu barındıran mücadele adına bütün oyuncularımıza ve teknik ekibe teşekkür ediyorum.

Futbol Takımımızın 2000-2001 sezonunda başlayan Fenerbahçe deplasmanında 11 maç üst üste kazanamama serisinden sonra, Basketbol Takımımız da Fenerbahçe deplasmanında 6 maç üst üste kazanamama serisine geldi. En son 2002-2003 Play Off'larında -Koch'un olduğu yıl- kazanmıştık. Bu serilerin oluşma sebebinin sadece saha içi güç dengesi olmadığını pek çok saha dışı unsuru da içerdiğini biliyoruz. Fenerbahçe'nin geriye düştüğü anlarda TV'ye yansıyan taraftar profili de bunun en güzel ifadesi. Yüzlerinde oluşan, zihinlerinde dolaşan duygu ve düşünce bütünlüğü, tarihlerinin en önemli maçını oynuyorlar algısı yaratıyordu. Bu ezilmişlik halini sosyologların tez konusu yapması gerekir. Bu kitlenin kendisine ve ortama verdiği gerilim, heyecan, korku, çaresizlik gibi duyguların oluşma sebepleri ciddi olarak incelenmelidir. Adnan Polat'ın başkan olmasının da dün akşam oluşan yüz yansımalarında katkısı vardı. Olmasa Antu 'Adnan Polat ilk Fenerbahçe mağlubiyetin hayırlı olsun' başlığını atmazdı herhalde.

Dün akşam biraz da bu yukarıda bahsettiğim sebeplerden ötürü kazanmalıydık. Bir seriyi sonlandırmak, psikolojik üstünlüğü ele geçirmek, yüzlerdeki korku ve endişeyi uykulara götürmek, Adnan Polat geldi ve kazandılar gibi sonuçları olabilirdi bu maçın. Olmadı.

Bu sebeple çok üzüldüm.

Biraz da teknik analize girelim ve olası Play Off eşleşmesinde şansımız nedir bir bakalım.

Öncelikle neden 36-14 geriye düştüğümüzü iyi irdelemek gerekir. Hüseyin'in olmadığı bir maçta pota altında büyük sıkıntılar yaşadık. Çözüm olarak özellikle geri dönüş bölümünde Fath Solak'ı kullandık. Ancak onun da her maç olduğu gibi çok kolay faul problemine girmesi maçı kaybetmemize neden oldu. Solomon'ın drive'ında aldığı 4. faulle kenara geldiğinde sanırım öndeydik ve az bir süre vardı. Cüneyt-Hite-Cenk-Owens-Fatih beşini bir şekilde bu son dakikalarda sahada tutabilseydik maçı son topa getirmeden kazanabilirdik. Önce Cüneyt'in sonra da Fatih'in çıkması ritmimizi bozdu ve maç uzatmaya gitti. Cüneyt'in Dee'ye göre avantajı hem şutunun hem de drive üzerinden asist yeteneğinin olmasıydı. Solomon'u her 2 maçta da yavaşlatmış olmamız takımın en önemli artılarından biriydi. Bunda sanırım Dee'in de payı vardı. Ancak Dee Brown beklenilen hücum katkısını yapacak oyuncu izlenimi vermekten çok uzak bu sebeple Cüneyt'in ve Hite'in zamanlarının Play Off'ta artması gerektiğini düşünüyorum. Tufan'ın da takıma yerleşmesiyle, Cenk'le birlikte oyunun her 2 yönünde istikrarlı olmasa da gayretli ve ritmini bulduğunda iyi birer skorer olan iki oyuncuyla Play Off'ta daha iyi işlere imza atılabilir. Maçın başlarında Gaines'in boş bırakıldığı Fenerbahçe savunması için de farklı hücum setleri geliştirmemiz gerekecek. Burada da devreye Hüseyin'in pivot oyunları ve Hite'nin dış şutu girmeli.

Fenerbahçe'den kalite olarak aşağı değiliz. Tek fark belki de Solomon, bayanlarda da Pondextor. Ancak bu onları Play Off'ta eleyebileceğimiz anlamına da gelmiyor. Solomon faktörünün şampiyonluk noktasında devreye gireceğini düşünürsek bu gerçekten çok zor. Takımın daha iyi bir yere gelebilmesi için yapması gereken hamleler, Fatih Solak'ın faul problemine girmemesi adına maçın daha kritik olduğu 3. ve 4. çeyrekte oynatılması, riske girilerek 4 faulle oynatılması, Gaines'in anlamsız şut girişimlerinde bulunmaması, Cüneyt-Hüseyin, Cüneyt-Owens, Cüneyt-Gaines ikili oyunlarının özellikle tepe bölgesinden çok sık oynanması, yine drive'larla dış atıcılar Cenk, Tufan ve Hite'a boş şut sağlayacak set hücumları, en önemlisi tabi ki Play Off düzeyine yakışır sert savunma. Dee'den bir beklentim yok, belki bir kaç hızlı hücum ve bir kaç set üstünden pas olabilir. Murat Özyer zaman zaman ciddi teknik hatalar yapsa da bunun farkına varabilen ve alternatifler deneyebilen bir coach. Daha çok genç olması da bu hatalarını telafi edebileceğini gösteriyor.

Umarım Play Off'larda Fenerbahçe'yle eşleşiriz, en azından gelecek sene adına gücümüzü test etmiş olacağız. Ulep Cup'taki Beşiktaş maçı da diğer bir test noktası olacak. Bu senenin analizi iyi yapılır ve doğru bir kaç yeni oyuncu takıma eklenirse o zaman şampiyonluktan bahsedebiliriz.

27 Mart 2008

A. Eren Loğoğlu

Hiç yorum yok: