26 Mayıs 2008

Nuri Bilge Ceylan'a Teşekkür



Ne demeli şimdi, nasıl başlamalı yazıya, bir şiirimde O'nun eşsiz sinema yaratımına saygı duruşunda bulunmuştum birkaç dizeyle, hatırlayalım.

Gözlerin
İster düşümde olsun, ister düşüşümde
Beraber yaşlanmak gözlerinle
Yaşamak İklimler’i (*)
El ele...

(*) Uzak Kasaba’larında bir Mayıs Sıkıntısı var biliyorum
Ve saklı sözleri yüreğine söylüyorum...


61. Cannes Film Festivali'nde en iyi yönetmen ödülü Nuri Bilge Ceylan'ın. Büyük ve haklı bir başarı. Gazete ve televizyonlarda sürekli hayat hikayesinden bahsediliyor artık. Nuri Bilge Ceylan'ın hayat hikayesinde pek çoğumuza tanıdık gelen bir durum var. "Boğaziçi Üniversitesi Elektrik-Elektronik Mühendisliği bölümünden mezun olduktan sonra Mimar Sinan Üniversitesi’nde iki yıl sinema eğitimi gördü." 12 Eylül sonrası bilinçsiz, siyasi yaşamdan uzak, yeteneksiz ve tekdüze bir toplum yaratma çabasının ana damarlarından biriydi eğitim sistemi. YÖK'ün kurulduğu ve 90'lı yıllarda hızla küreselleşen dünyanın da etkisiyle gençlerin artık tamamen bir yarış atı oldukları bir sistem. Nuri Bilge Ceylan'ın hayat hikayesinde karşılaştığımız gibi, ailenin ve çevrenin yönlendirmesiyle başka yetenekleri de olsa ülkenin ekonomik şartları gereği mühendislik/tıp/öğretmenlik okuyan gençlerle dolu bir ülke. Nuri Bilge gibi ideallerinden, tutkularından, sevdalarından vazgeçmeyip mühendislik üzerine 2 yıl da sinema okuyabilecek kaç cesur genç var. Evet soruyorum kaç cesur genç var? Yok, olmadığı için zaten bugün Nuri Bilge Ceylan Cannes'da, bizler ise onu anlatan yazıları okuyanlar konumundayız. Türk Sineması'nda bir devrimdir bu ödül. Aslında devrimi zihinlerimizde yapabilsek, bu çok kültürlü coğrafyadan kimbilir kaç Nuri Bilge Ceylan, kaç Orhan Pamuk daha çıkaracağız.

Koza'yla başlayan sinema yolculuğu, Kasaba, Mayıs Sıkıntısı, 2002'de yine Cannes'da Grand Prix ödülü alan Uzak, 2006'da kendisi gibi fotoğraf sanatçısı olan eşi Ebru Ceylan'ın da oynadığı İklimler ve son olarak 2008'de Üç Maymun ve en iyi yönetmen ödülü. Nuri Bilge'nin sanat yaşamında fotoğrafa da yer var. O'nun fotoğraflarıyla ve filmleriyle hayatın herhangi bir anında rastlaşmamış olanlar, sanatın o kuytu derinlikler barındıran görsel yönünü bulamamışlar demektir. Kimi zaman filmlerinde az diyalog, az olay örgüsü olması eleştirildi. Üç Maymun'la bu eleştirilere yanıt verdiğini söylemişti Nuri Bilge Cannes'a gitmeden önce. Ne ironik değil mi!

Fotoğraf sanatı nedir, ne değildir anlayabilmek için, uğrayınız derim :

http://www.nuribilgeceylan.com/photography/gallery.php?mid=3

Türk Sineması'nda son 10 yılın en iyi 2 yönetmeni Zeki Demirkubuz ve Nuri Bilge Ceylan'dan birinin ödül almış olması da ayrı bir mutluluk. Fatih Akın ve Ferzan Özpetek'in de yerleri ayrı gönlümüzde.

Sanatın daha çok sinema yapımlarında yer alması adına da bir başlangıç olur umarım bu ödül. Güzel kızların, argo tabanlı komedilerin, sığ temaların yer bulduğu sinemadan, imgeler, alt metin ve derinlik dolu retorik bir yapıya kavuşmak arzumuzu da bu ödülle dile getirmiş olalım.

Teşekkürler Nuri Bilge Ceylan,

cesaretin için, sinema için, fotoğraf için, sanat için, bu çok kültürlü coğrafyayı yansıttığın için, aşk için, tutkularımız uğruna sabırla koşmamız gerektiğini gösterdiğin için, yeni ufuklar açtığın için ve son olarak o güzel, duygu dolu, samimi konuşma için, teşekkürler.

"I would like to dedicate the prize to my lonely and beautiful country which I love passionately."

26 Mayıs 2008

A. Eren Loğoğlu

Hiç yorum yok: