Teoman'ın şarkısında söylediği gibi, bir o kadar genç gözüküyor çimlerin üzerinde ve daha 17. Grand Slam diyor kupayı eline aldığında Ekselansları.
Fedex yeniden zirvede. Evinde, en çok şampiyonluk kazandığı yerde. Dünyanın neresinde olursa olsun, hangi turnuvaya çıkarsa çıksın her zaman en fazla destek alan İsviçreli oyuncu için belki de ilk kez durum farklı. Bütün Büyük Britanya, İskoç Andy Murray'nin hasrete son vermesini bekliyor. Prenses Kate Middleton ve kardeşi orada, İngiltere Başbakanı David Cameron orada, Sir Alex Ferguson, David Beckham ve moda ikonu eşi Posh orada, üstad Rod Laver ve daha birçok isim. Bir de Federer'in babalarını kupa kazanırken görmesini istediği ikiz kızları orada, motivasyonu en yoğun sağlayan sanırım onlar, bir ülkenin özleminden çok daha öte masumiyetleri (Cameron'ın jest ve mimiklerini hatırlayın Murray sayı aldığında) saf bir alkış, hatta el çırpma daha çok ne olduğunu çözemeden, az biraz ortamdan sıkılmış bir halleri de yok değil.
Roger başardı, üç yaşına girecek iki kızı olan bir baba Wimbledon Şampiyonu. 31 yaşına bir ay kaldı. ATP sıralamasında 1 numaraya yükseldi. Hayranı olduğu Pete Sampras'ın kırılamaz denilen 286 haftalık birinci sırada kalma rekorunu tarihe gömüyor. (285 hafta) 33 yaşında bir numaraya yükselen A. Agassi'den sonra bunu başaran en yaşlı isim aynı zamanda. 17. Grand Slam'ini kazandı. Tenis tarihinin en çok GS kazanan oyuncusu hala. Sampras 14 idi, Nadal 11 şu an. 26 yaşında olan ve dayanıklılık temelli oyunuyla Rafa'nın bu sayısı geçeceğini öngörmek kehanet. Federer erişilmez bir seviyede. Spor tarihinin en önemli isimlerinden biri artık, sayılardan bağımsız. Michael Jordan, Michael Schumacher ne ise, Roger Federer de o, saygın.
Rekabetin bu denli yoğun olduğu ve tarihe şimdiden yazılan isimlerin çıktığı (Rafa & Novak) bir dönemde üstelik de 30 yaş sonrasında Grand Slam kazanmak & 1 numara olmak sadece Federer'e yakışırdı. Roger Wimbledon tarihinde sekizinci kez final (7/8) oynayan ilk isim olup yedinci şampiyonluğuna erişti. (Sampras 7/7 ve Becker 3/7) Sampras 2000 Wimbledon şampiyonluğu ardı 9. Grand Slam mücadelesinde yeni bir zafere -son- erişmişti, yaşı 31 idi. (2002 US Open) Ve Federer 2010 Avustralya Açık ardı 10. GS olan Wimbledon'da zafere ulaştı & yaş 31 sayılır. Ustasına saygı kuşağı. 2001 Wimbledon'da efsane şampiyon Sampras'ı elediği gün başladı zaten her şey.
Roland Garros'a dönelim süreci daha iyi anlamak adına. Djokovic vs Nadal rekabeti 353 dk. süren ve tarihin en uzun finali unvanını elde eden 2012 Avustralya Açık ile taçlanmıştı, yorulmazlar. Bir başka halka daha eklendi bu kapışmaya. Nadal, Djokovic'e karşı kariyerinin en uzun Roland Garros finalini (artı maçını) oynadı, 229 dakika ile. (2011, vs Fedex, 220 dk.) Nadal'ın önceki altı final maçı ort. 174 dk. sürüyordu. 05-204 dk. & 06-182 dk. & 07-190 dk. & 08-108 dk. & 10-138 dk. & 11-220 dk.şeklindeydi. Nadal önünde Fransa Açık'ta yedi kez servis kırmak, sekiz oyun üst üste kazanmak imkansız ötesi işlerdi, Djokovic başardı, maçı alamasa da. Djokovic'in son iki senede (2011 YF & 2012 F) Fransa Açık zirvesine çıktığı düşünülürse performansı gelecek adına umut vericiydi. 2013'te Djokovic Nadal'ı daha çok zorlayacak ve şampiyonluğa bir adım daha yaklaşacak tahminimce. (Birkaç sene sonra da kazanır, Kariyer GS için) Nadal ise 7. Fransa Açık & 11. GS'ini kazanıp duraklama dönemini sonlandırmıştı. Paris'te sekiz yapıp tarihe geçecektir. (Sampras & Fedex 7 Wimbledon) Bunun yanı sıra Nadal, GS finallerinde üst üste üç kez kaybettiği Djokovic karşısında psikolojik olarak yeniden doğrulmuştu. Nadal'ın tribüne çıkıp ağlayarak ailesine sarılması "devrinin sona ermediği" mesajıydı. (2008 Wimbledon aynı reaksiyonu vermişti, orası devrin başlangıcıydı) Nadal'ın 2 ya da 3 Fransa Açık ve bunun yanına birkaç Wimbledon ekleme şansı bulunuyor. (Sert zemin zor, Djokovic var ve Murray geliyor sonunda) Rafa Nadal'ın karşısındaki en büyük engel yine Nole Djokovic olacak, Wimbledon, Amerika & Avustralya Açık Finalleri'nde. Nadal, Fedex'ten altı şampiyonluk çalmıştı (4 Fransa Açık) ve şimdiden Djokovic, Rafa'dan üç şampiyonluk çalmış durumda. (17-11) Nadal, savunma stratejili oyun & toprak kortta (12-2) daha çok oynayıp Fedex'e üstünlük kurunca (18-10) rekabetin değeri azaldı. Savunmayı ön plana alan, tarzları birbirine benzeyen Djokovic ve Nadal mücadelesinin çok daha çetin (dengeli) geçmesini bekleyebiliriz. Muhtemelen üç dört sene boyunca Rafa ve Novak arasında, Sırp raketin bir adım önde olduğu şekilde şampiyonluk dağılımı görülebilir. Murray de birkaç şampiyonluk elde edecek gibi duruyor. Fiziksel gücü, dayanıklılık seviyesini en üst sınırda kullanan Novak & Rafa için sakatlıklar da belirleyici olur süreçte. (Fedex bu yönden de farklıydı) Son iki sezon fırtına gibi esip 4/7 GS kazanan ve yenilmez görünen Djokovic, bu sürede Fedex'e iki kez kaybedip bir kez kıl payı kazandı (iki galibiyeti daha var elbette) aslında bu da Federer'in kendisine ters gelen Nadal dışında hiçbir oyuncu tarafından en iyi zamanlarında bile zorlanamayacağının göstergesi. Nadal eğer Wimbledon'ı da kazanıp psikolojik üstünlüğü tamamen ele geçirseydi işte o zaman apayrı bir tenis tarihi senaryosundan bahsedebilirdik. (varsayım 16-12) Her şey değişti. Rafa fırsatı tepti. Fedex eğer 2012 yazı çifte zafer (2 X Wimbledon) gerçekleştirirse tarihin en iyi oyuncusu olduğuna dair şüphesi olanlar da susacak. Federer için kanımca son hedef çim kortta (Wimbledon) oynanacak 2012 Londra Olimpiyatları'nı kazanmak, tek eksik ödül altın madalya ve yapabilir. Mutlaka US Open (ona uygun) ve 2013 Wimbledon (8. kez, rekor) için motivasyon sebepleri bulacak ancak mental olarak bu saatten sonra buna ne kadar hazır olabilir, belirsiz.
Fedex'in kariyerinde en can yakan üç yenilgi 2008 Wimbledon ve 2009 Avustralya & Amerika Açık olmalı bu açıdan. İlki Nadal'ın yükselişiydi, Roger'ın tek Wimbledon yenilgisiydi finalde. Diğeri Nadal'a kariyer Grand Slam şansı sağladı. Üçüncüsü Rafa dışında birine kaybetmesiydi, Del Potro'ya. Şu an 20 GS kazanmış olabilirdi, imkansızlık gibi bir şey.
2012 Wimbledon'a bakalım. Maça dair detaylar çok ama en can alıcı olan Fedex'in ilk set dışında servisine hep tutunması ve kırdırmamasıydı. Birçok kez servis kırma şansı da yakaladı ki bu durum zaten onun ne kadar oyunun içinde olduğunu anlatıyordu. Murray çok iyi direndi tenis tarihinin en iyi oyuncusuna. Bir tarafta kariyerinin ilk GS'ini kovalayan ve bütün kalabalığı arkasına almış bir adam, diğer tarafta eşi ve iki çocuğu önünde 17. zaferini kovalayan yaşlanmış ama "onun devri kapandı" yorumlarına aldırış etmemiş bir efsane. İkinci setin son sayısını alırken vuruşundaki o asaleti başka hiçbir oyuncuda göremezsiniz. Federer'in sui generis bir tekniği oldu her zaman. Kitaba uygun oynadı, kitap gibi oynadı, kitapta yazdığı gibi oynadı. Servis atarken topu havaya attığı andan düşüşe geçen sürede rakip yarı sahanın neresine vuracağı hiç tahmin edilemedi. En kritik noktada bile o zerafet kokan estetik dokunuşlarından vazgeçmedi, boyun eğmedi stratejilere. İşin sanat kısmını atlamadı, biraz tembeldi, yeteneğine güvendi ve koşmadı topun arkasından fazlaca. Servis & vole Sampras'tan yadigardı, 90'ları hatırlattı her fileye gelişinde, her smacında, volesinde. Kimsenin aklına gelmeyen vuruşlar ondan çıkardı, çoğunlukla kısa keserdi. Barça'ya benzer bir oyunu vardı, çizgi gerisinde savunmak yerine öne çıkmak, hücum etmek, riske girmek, topu forehand tarafına alıp bitirici vuruşu yapmak gibi tercihleri vardı. Buz gibi görünürdü belki ama içinde fırtınalar kopardı. Ağlardı çekinmeden, "Tanrım bu beni mahvediyor" demişti Nadal'a kaybettiğinde, sözünü sakınmazdı. Rakipleri sürekli onun karşısında sakatlanıyor ya da öyle gözüküyordu fiziksel sınırlarını zorlayarak oynamalarından ötürü. Fedex bu işlere girmezdi. Gözü pek şahin gibi değildi, gerek duymazdı fazla.
24 kez finale çıktı, 17'sini kazandı. 7 Wimbledon, 5 Amerika Açık, 4 Avustralya Açık ve 1 Roland Garros şeklindeydi dağılım. Fransa'da beş final oynadı ama tarihin en iyi toprak kort oyuncusuyla aynı döneme rast gelince daha fazla sevinç yaşayamadı. En yakın rakibi Nadal 16 kez final oynayıp 11'ini kazandı. 7 Roland Garros, 2 Wimbledon, 1 Avustralya Açık ve 1 Amerika Açık şeklinde. Nadal'ın toprak kort (ve ona yakın Wimbledon) dışında dönemsel ve dominasyon içermeyen başarılar yakaladığı çok net görülüyor yayılıma bakınca. Fedex'in yüzlerce rekoruna değinmeye bile gerek yok böyle bir karşılaştırmada dengeleri bozma adına.
İki buçuk sene geçmişti aradan, artık bitti söylemlerine inat yeniden varoldu, ilk doğduğu yerde. Babaydı, büyüyen ikizleri izledi onu, anne Mirka yanlarında, kazandı. Gönülleri ve bolca saygıyı. Roger Federer, gelmiş geçmiş en büyük tenis oyuncusu olarak ayrıldı merkez korttan, üzdüğü insanların gözü yaşlı, hayranlık dolu bakışları önünde. Çok güzel durdu Wimbledon şampiyonluğu üstünde, bir ceketi vardı bir zamanlar, ona asardı apolet gibi.
C'mon Fedex! seslerinin yankılandığı kulaklarımızla, alkışlayan ellerimizle, estetik kusursuzluğunu seyreden gözlerimizle, seni yaşayabildiğimiz için çok şanslıyız...
9 Temmuz 2012
A. Eren Loğoğlu
1 yorum:
valla oyunculuğu ve kişiliğine bi şey denemez.lakin nadal daha izlenesidir.özellikle kortta her istediğimi yaparım havasındaki federerle yaptığı maçlarda bunu daha da hak eder.bravo federer vamos!rafa!
Yorum Gönder