21 Eylül 2008

Yeni Sezonun Başlangıcı



4-1-3-2 dizilişi ile sahadaydık.

Kalede Sanctis, Hasan ve Volkan bekler, Servet ve Meira göbekteydi. Önlerinde Ayhan, ona yakın olarak hareketli, istekli yine de fiziksel olarak eksik bir Lincoln, Kewell sol açık, Aydın sağ açık, Nonda ve Baros forvet olarak hücum bölgesindeydi.

Yenilen gol Lincoln'un -Aydın da olabilir- top kaybının sonucuydu ama Lincoln ya da Aydın top kaybetse bile 70 metre içerisinde o top kazanılmalıydı mutlaka. Bunda Ayhan'ın savunmanın önünde tek oynamasının etkisi vardı. Yaratıcı oyuncuların estetik oyunlarının yanında futbol emekçilerini de unutmamak gerekiyor. Ayhan ve Hasan görevlerini çok iyi yerine getirdiler. Volkan da görev bölgesinde başarılı işler yaptı kademeye girmek ve top kaybı yapmamak gibi.

Takımın en kötüsü açık ara Aydın'dı, yedek sıkıntısından dolayı yerine Yaser girdi sanırım. Aydın'ın fizik gücü yetersiz, ikili mücadeleleri sürekli kaybediyor ve oyun içinde çok dağınık bir görüntü çiziyor. Nonda da yine iyi bir gününde değildi maçın akışını değiştiren golü atmış olsa da. İlginç olan bir önceki pozisyonda kaçırdığı vuruş tekniğinde ısrar etmesi ve golü atmasıydı, kendisine ne kadar güvendiğinin bir göstergesiydi bu durum. Özgüven bir hücum oyuncusu için çok önemli bir özellik. Nonda'nın sakatlık durumu umarım ciddi değildir. Ne kadar formsuz olsa da Ümit Karan'ın da sakatlığı düşünülünce rotasyon iyice daralıyor bu bölgede. Büyük bir alçakgönüllülük göstererek Lincoln'ü onurlandırması gecenin en güzel hareketiydi. Nonda çok karakterli bir oyuncu.

Lincoln çok istekli, hareketli, ara, duvar ve gol pasları aradı, başarılı da oldu. Sezonun ilk iyi performansıydı onun açısından. 2 asist, kaleye uzaktan şut denemeleri, hareketli oyunu çok yararlıydı bu gece. Savunmaya da yardım etmeye çalıştı ilk kez her ne kadar dağınık olsa da. Biraz daha fantastik hareketlere kaçmayıp düz oynasa daha faydalı olabilir, topuk pası denemeleri ve topa vuruş şiddetini ayarlayamaması sebebiyle top kayıpları oldu. Bir de Ayhan'ın bölgesine yakın oynarken, ona yardımcı olurken, geriden oyun kurarken, takımın daha çok topa sahip olmasına ama bunu sağlarken skora etkenlik sağlamayan bir bölgede zaman kaybına sebep oluyor. Bu bol paslaşma şeklini Skibbe'nin istediğini düşünüyorum ancak daha dikine paslar düşünülse takım daha hızlı bir oyun akışına sahip olabilir.

Baros'un fizik gücü yerinde, savunmayı hareketli oyunuyla zorluyor, savunmanın arkasına kaçışları çok başarılıydı. Görünen o ki, bu sezon çok gol pozisyonuna girecek, kaçırdıkları kadar da goller atacak.

Servet ve Meira daha iyi gözüktüler ancak bu maçın onlar için ölçü olmayacağını hepimiz biliyoruz. Yenilen golde de hataları yoktu, orta bölgeden bir oyuncunun, ceza sahası önüne gelene kadar topu kazanması gerekiyordu. Bu oyuncu ya Mehmet Topal ya da Linderoth olacaktır, bu bölgeye bir oyuncu eklendiği zaman sanırım Skibbe'nin istediği asıl oyun şablonuna geçişi göreceğiz, hücum bölgesinden bir oyuncu eksilecek ve 4-2-3-1'e dönmüş olacağız. Savunma sorunlarının çözümünde ön bölgede bir oyuncu daha oynatmak -Mehmet Topal, Linderoth, Barış, Ayhan'dan ikisi- savunma özellikli bek oyuncularından sakatlık sonrası faydalanmak -Uğur, Hakan Balta- ve Emre Güngör'ün takımı katılımı düşünülebilir.

Birkaç cümle de Alpaslan için, haketti. Kısa süre oynamasına rağmen, topa hakimiyeti, kararlılığı ve hız özelliğiyle güzel ve oyunu bitiren golün asistini yaptı. Savunma özelliklerini geliştirdiği zaman iyi bir solbek olarak takıma yerleşebilir.

Gol sevinçlerinde kendimi bir garip hissettim, yıllardır "I will survive" eşliğinde kurulan çember önce oluşturulamadı, sonraki golde güzel bir çember olabildi. Garip olan hemen hemen bütün futbolcuların yabancı olmasıydı, Galatasaray'da pek görülen bir şey değildi bu daha önce.

Yaratıcı özellikleri yüksek oyunculardan kurulu bir takım! olma yolunda ilerliyoruz. Hala oyun disiplininden uzak bir tablo sergiliyoruz, 2. gol ile 3. gol arasında çok dağınık bir görüntü vardı sahada, takım çok bocaladı, bunda Lincoln ve Kewell'in payı büyüktü. Top alıp oyunu yönlendiremedikleri gibi geriye de gelemediler. Daha ciddi, önemli ve belli bir düzen içerisinde oynayan rakipler karşısında, yani üst düzey maçlarda başarılı olabilmek için, bu takım olma yolundaki futbolcular topluluğunun takım oyunu adına daha çok yol katetmesi gerekiyor. Özellikle de Barış, Ayhan, Mehmet Topal gibi oyunculardan orta bölgede yararlanılmalı takım olabilmek adına. Topun gerisine takım olarak geçmek ve blokları birbirine yaklaştırmak konusunda ciddi zaaflarımız var, bugün Ayhan'ın savunma ve Lincoln'un hücum bölgesindeki oyunu bu sıkıntıyı bir nebze olsun azalttı. Orta alanda çok büyük boşluklar veriyoruz, takım zaman zaman 4-1-5 gibi bir düzende yakalanıyor.

Güzel bir hafta sonu, devamını getirir umarım bu futbolcular, teknik heyet, yönetim ve taraftar.

21 Eylül 2008

A. Eren Loğoğlu

Hiç yorum yok: