27 Ocak 2009

And The Oscar Goes To...



The Curious Case of Benjamin Button'ı izleyene kadar En İyi Film ve Yönetmen Oscar'ını Slumdog Millionaire ve Danny Boyle alır düşüncesindeydim. Oscar normlarına uymuyordu ama No Country For Old Men de bu uyumsuzluğa rağmen ödül almıştı geçen yıl. Frost / Nixon, Milk ve The Reader fimlerinin de rakip olamayacağını düşünmüştüm National Geographic Belgeseli tarzı, eğik açının ustası Danny Boyle filmine.

David Fincher'in filmini görünce, buraya kadarmış dedim. Film başından sonuna kadar Oscar kokuyordu. İlginç hikayesi, kurgusu, Titanic tarzı anlatımı, oyunculuklardaki değişkenlikler -yaşlılık- gibi pek çok özelliğiyle Oscar normlarını açıklar gibiydi. Olağanüstü bir film ve yönetmenlik, her iki dalda da rahatlıkla ödül alacağı inancındayım.

Oyunculuklar konusunda şüphelerim var. Brad Pitt filmin tamamında yaşlı bir karakteri canlandırsaydı, daha kuvvetli bir En İyi Erkek Oyuncu Adayı olabilirdi ancak zamana bağlı olan rolü gençliğini de içerdiğinden bir farkındalık yaratmayabilir Akademi'nin gözünde. The Wrestler'dan Mickey Rourke ve Milk'den Sean Penn kanımca ödüle daha yakınlar. Mickey Rourke, ilk Oscar adaylığı olması sebebiyle ödülü kazanabilir.

Benjamin Button'ın üvey annesi Queenie rolüyle Taraji P. Henson da En İyi Yardımcı Kadın Oyuncu dalında aday gösterildi. Çok başarılıydı, özellikle konuşma tarzı etkileyiciydi ancak bu dalda ödülün Salma Hayek'in söylemiyle "lunatic, neurotic, fantastic, enigmatic, extraordinarily beautiful ex-wife" Maria Elena rolüyle Penelope Cruz'a gideceğini düşünüyorum.

Oscar kazanan film normuna pek uymayan Se7en ve Fight Club ile aday bile olamayan David Fincher, bu ilk Oscar adaylığıyla En İyi Yönetmen ödülünü alacaktır. En büyük rakibi Trainspotting sonrası The Beach filmi ile devamı gelmeyecek mi sorusuna yol açan ancak Slumdog Millionaire ile gerçek bir dönüş yapan Danny Boyle olacaktır.

Heath Ledger Joker performansıyla En İyi Yardımcı Erkek Oyuncu, alacaktır demeye bile gerek yok, aldı.

The Curious Case of Benjamin Button filminin Sinematografi, Sanat Yönetmenliği, Makyaj, Kostüm Tasarımı ve Uyarlama Senaryo dallarında da ödüle yakın olduğu kanısındayım. Uyarlama Senaryo ve Kostüm Tasarımı dışında kalan diğer üç dalda bu filmin en büyük rakibi Christopher Nolan'ın The Dark Knight filmi olacaktır, özellikle Sinematografi ve Makyaj dalında. Bu üç dalda ödülün bu iki filmin dışına çıkması büyük süpriz olur.

David Fincher'in filmi 13 dalda aday olmuştu, muhtemelen çok da hüsrana uğramadan 6 ödülle evine dönebilir.

En İyi Kadın Oyuncu ödülü en çekişmeli geçmesini beklediğim dallardan biri. The Reader'den Kate Winslet, daha önce ödül almamış olması ve Golden Globe ile de ödüllendirilmesi destekli olarak ödüle en yakın aday gibi gözükse de, güzelliğini kullanmadan da rol kotarabilen bir Angelina Jolie ve ödül avcısı Meryl Streep de kazanabilirler. Streep'in dezavantajı pek çok ödülünün olması, Akademi ödülleri dağıtırken bu duruma önem verdiğini pek çok defa göstermişti.

En İyi Animasyon Filmi Wall-E, tartışmasız. Andrew Stanton, Toy Story ve Finding Nemo'dan bile daha iyi bir iş çıkarmış, imkansız diye bir şey olmadığını kanıtlamış aslında. Pixar geçtiğimiz yıl da Ratatouille ile ödüle uzanmıştı. Muhtemelen En İyi Özgün Senaryo ödülünü de Wall-E kazanacaktır.

Film Editing, Sound Editing, Sound Mixing, Visual Effects gibi teknik dallarda The Dark Knight'ın ödüller alacağı kanısımdayım. Sound dallarında Slumdog Millionaire filmi The Dark Knight'i zorlayabilir.

En İyi Şarkı Slumdog Millionaire filminin adaylıklarından birine gidecektir. En İyi Özgün Müzik dalında ise zihnime kazınan bir film hatırlamıyorum.

Belgesel, yabancı ve kısa film adaylarının hiçbirini izlemedim, herhangi bir yorum yapma şansım yok.

27 Ocak 2009

A. Eren Loğoğlu

Hiç yorum yok: