Öncelikle yanılgıya düşülen bir nokta var. Mehmet Güven, bundan önceki maçlarda defansif orta saha özellikleri çerçevesinde görevlendirilmiş olsa da, altyapıda kimi zaman oyunu yönlendiren bir orta saha oyuncusu da olmuştur. Tekniği gayet iyidir, pas alışverişleri başarılıdır, ara pası özelliği vardır kısaca hücum özellikleri olarak üzerine düşülmesi gereken bir oyuncudur.
Bu oyuncu değişikliği tercihi esnasında ;
-------Barış-------Topal-----
Arda------Ayhan------Yaser
------------Baros-------------
şeklinde bir 2-3-1 formasyonuna sahipti takım, 4'lünün önünde. Baros'un veriminin azalmasında ve pozisyon üretemeyişimizdeki en ciddi sıkıntı da Ayhan, Arda ve Aydın'ın yaratıcı özelliklerini sahaya yansıtamaması kaynaklıydı. Bunun yanında bu 3 oyuncu, ceza sahasında da çoğalamadılar. Ayhan'ın 2 defa ceza sahasına girmesi, gol ve net gol pozisyonu doğurdu, Skibbe'nin Lincoln ekseninde oluşturduğu sistemin temel etkisi buydu zaten, Baros'un arkasındaki 3'lünün gol yollarına pas alışverişleriyle sarkması ya da kanat akınlarında ters kanattaki oyuncunun ve 3'lünün ortasındaki oyuncunun ceza sahasına girmesi üzerine kurgulanmış bir hücum sistemi yani. Arda sol kanattan ceza sahasına yöneliyorsa, Lincoln ve ters kanatta bulunan Kewell ceza sahasına girip, gol vuruşu yapabiliyorlar, gelen ortaya ya da pasa.
Sivas maçında bunu hiç yapamadılar, elbet bazı sebepleri vardı. Bunlardan ilki Ayhan'ın görevini yadırgaması ve oyunu organize edememesiydi. Zaman ilerledikçe baskının da artmasıyla doğru pasları dahi veremez oldu, bırakın pas trafiğine katkıda bulunmayı. Skibbe'nin Ayhan'dan Lincoln yaratma çabası bir anlamda hüsrana uğradı. Bir başka sebep de Arda ve Aydın'ın ceza sahası içerisine hiç girmemeleriydi.
Skibbe sistemin zaafı olmayan ancak oyuncular tarafından yaratılan bu açığı gidermek adına, Lincoln'un yerinde kötü oynayan Ayhan'ı geriye yani 2'liye, eski yerine, M Güven'i de Lincoln'un yerine 3'lünün ortasına koydu. Bu değişiklik, iyice rakip yarı alana yığılmış oyunda Ayhan'ın oyun görüşünün de açılmasına sebep oldu, M Güven'in başarılı pas trafiği koordinasyonuyla da birleşince, orta bölgeden kanatlara akan top, ceza sahasına indirildi ve gol de bu sistem çerçevesinde gelişti.
Son durumda formasyon ;
--------Ayhan----Topal--------
Arda-------M Güven----Yaser
--------------Baros--------------
şeklindeydi. Fakat bu anlayış bize bir gol kazandırsa da, maçın başlangıcından itibaren pozisyonsuzluk yaşamamızın da temel sebebiydi.
Lincoln'ün olmadığı dönemlerde 4-2-3-1 formasyonu, büyük bir tercih hatası.
Neden mi?
2 net pozisyonumuz var maçta, 2'si de Ayhan'dan, biri gol, biri de ilk yarı altı pastan yan ağlara gönderdiği pozisyon. Ayhan 2 kez ceza sahasına giriyor ve 2 net gol pozisyonuna giriyoruz. 4-2-3-1'de arkadaki 3'lü çok önemli ve bu 3'lünün kesinlikle ceza sahasında çoğalması gerekiyor. Ne Arda ne de Aydın bu anlamda başarılı olamadılar bu gece. Bu ceza sahası etkenliği olmayınca da Bilica her topa rahatlıkla yetişti, müdahale etti ve maçın adamı oldu kanımca.
Ayhan'dan Lincoln yaratmak çabası yerine geçen yıl uygulanan 4-4-2 formasyonu üzerinden bir görev dağılımı yapılsaydı daha başarılı olabilirdik. Barış, Ayhan ve Mehmet Topal'a farklı görevler vermek, sanırım ezberlerini bozuyor ve geçen yıl gösterdikleri performansın yanından bile geçmiyorlar bu durumda. Michael Skibbe bu maçta taktik düşünce olarak ciddi yara almıştır benim gözümde. Oyuna hiçbir açılım getiremedi başlangıç ve maçı bitiriş olarak.
Aydın'da ısrarcı olmak takıma zarar veriyor, kendisi için en uygun 2'ye 2 kontraatakta bile adam eksiltemiyor, yere düşüyor, fizik gücü çok yetersiz.
Yaser'in bu gece Baros'un yanında 2. bir forvet gibi oynaması gerekiyordu. Böylelikle hem ceza sahasında çoğalabilecek, hem de savunmanın bu kadar rahat her topa vurmasını ve Baros'a odaklanmasını da engellemiş olacaktık.
Umarım Skibbe ders alır bu karşılaşmadan, Lincoln'un olmadığı bir 4-4-2 formasyonunun geçen yıl kullanıldığını ve çok başarılı olduğunu mutlaka biliyordur, uygulamak istemedi Steaua maçlarında olduğu gibi ve yine ciddi bir yanlış yaptı kanımca. Aslında Sivas'la olan lig maçında bunu kullanmış ve ilk yarı başarılı da olmuştu, Ümit'in bireysel olarak kötü oluşu ve Arda'nın oynadığı sol bölgede su birikintisi olması pozisyona girmekte zorlanmamıza neden olmuştu sadece, bu gece bu 2 durum da olmayacaktı, Skibbe bunları görmeliydi.
Maçın hakemi 92. dakikada Petkovic'e sarı kart göstererek, sertliğe aşırı prim tanıyarak, iyi niyetli olmadığını bir kez daha gösterdi. Kadıköy'deki maçın da hakemiydi kendisi, hani şu direk vuruşu endirekt yapan, kararın değiştiğini görenin olmadığı anın yaratıcısı.
28 Ocak 2009
A. Eren Loğoğlu
Galatasaray:3-2:Tottenham Hotspur
-
Ayaktopunu İngilizlerin icat edip, sömürgeler vasıtasıyla gittikleri
ülkelerde tanıtmaları sonrası geçen yıllarla birlikte her millet kendi
çapında bir ...
2 hafta önce
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder