20 Aralık 2010

66 | Zar



4 - 2 - 3 - 1 formasyonuyla sahadaydı takım.

Kalede Aykut, Lucas sağ bek, Servet & Zan savunma merkezi, Çağlar sol bek, savunmanın önünde Cana & H Balta, hücum üçlüsü S Özkan, Ayhan, Kewell, en uçta da Anıl tercihi vardı. Ayhan, Cana ve H Balta'nın arasına da girerek, zaman zaman H Balta'yla değişmeli oynadığından üçlü bir yapı izlenimi de doğurmuş olabilir.

Hagi, Flavio & Ergün ikilisine duyduğu özlemi Cana & H Balta ile gidermeyi denedi bu hafta. H Balta'dan Ergün yaratma çabasında ancak bunun en azından bu maç özelinde çok işe yaradığını söylemek zor, gol katkısı dışında.

Galatasaray'ın çok temel sorunları var. Bunlardan biri beklerle ilgili ve Lucas'ın o bölgede oynaması tesbitin netliğini artırdı, sorunun sadece Sabri'de olmadığına kanaat getirdim.

Sağ bek, merkez savunmacıdan topu alıyor, 5 metre kadar sürüyor taç çizgisine paralel ve orta saha çizgisine geliyor. Haliyle tam karşısına ve 90 derece soluna -ilk yarı atak yönüne göre- iki rakip oyuncu dikiliyor ve pas açılarını kesiyorlar. 90 - 180 derece arasına, yani çapraza, b2b diye tanımlanan merkez orta saha oyuncusunun -Okan, Emre 2000'den- gelip topu istemesi gerekiyor, atağı olgunlaştırmak için. Lucas kafayı kaldırıyor, bakıyor, kimse yok, kendisi topla tam da o açıdan -135 olsun- içe katediyor, bu defa da yanına üçlünün ortasındaki oyuncunun -Misimovic biçilmiş kaftan olabilirdi burada- verkaç veya topu bir süre tutup sağ bekin ya da santrforun önüne ara pası olarak gönderebileceği bir pozisyon oluşturması şart, orda da bulunan yok. Lucas bu tür bir pozisyonda eliyle daha önde durulması gerektiğini de işaret etti orta saha oyuncularına, çıkmıyorsunuz, oynun akışkanlığına göre kaymıyorsunuz demeye getiriyordu.

Golü attıran adam yine Lucas, Kewell'dan sonra, H Balta'dan önce. Verdiği tavsiyenin mutlaka etkisi vardır pozisyonda.

Galatasaray'ın gol kısırlığı çekmesinin sebeplerinden biri bu türden temel özellikleri tamamen arındırılmış bir anlayışa sahip olması. Beklerin topu alıp sırtı dönük kanat oyuncularına pas atmasından vazgeçilip, çapraza gelebilen orta saha oyuncularına pas verilebildiğini gördüğümüz gün, daha verimli nasıl hücum edildiğini anlayacağız. Kanada atılan hücum oyuncularının sırtı dönük değil de markajda olmadan, koşu yoluna top atılabildiği an hatırlayacağız rakip yarı sahada baskılı oynamayı.

Okan & Ü Davala & Arif, Emre & H Ünsal & Hagi üçgenlerini kurabildiğimiz an duyumsayacağız hücum etmeyi, çok gol atabilmeyi.

Ümit ve Hakan'ı bek yapanın, yanına gelen, pas alan, veren, tekrar alan, onları ileri iten Okan ve Emre olduğunu kestirip doğru yere transfer yaptığımız an çözebileceğiz modern futbolu ve yeniden.

Keşfe gerek yok aslında, daha önce başardığımız örnekten dersler alıp, günümüze göre birkaç ekleme & çıkarma yapılması gerekiyor.

Tecrübeli, güven veren bir kaleci, önünde markajcı & oyun kuran, birbirini dengeleyen iki stoper, kenarlarda çabuk, hücuma çıkabilen iki bek, savunma dörtlüsünün önünde iyi pozisyon alan, top kazanan bir ön süpürücü, yanında rakibe basan, pas yapan, top alan ve veren iki merkez orta saha. Buraya kadar noktasına, virgülüne dokunmadan uygulayıp, en uçta sağa deplase olan forvet, sola deplase olan, serbest oynayan, ceza sahasına sık giren bir orta saha daha ve hava toplarına hakim, son vuruşları düzgün bir santrfor. Bu son kısma türlü varyasyonlar düşünülebilir mevcut yapıya ve dünya futbolunun geldiği noktaya göre.

Kastım şu;

Temel futbol niteliklerini yitirdik biz, elbette bunun oyuncu kalitesiyle de doğrudan ilişkisi var ve öncelikli olarak düzeltilmeli bu iş.

***

Lucas'ın futbol aklına yakın üç dört oyuncu daha sahada olsa, Galatasaray bu konumda asla olmazdı.

Bir takım her daim lider oyuncular barındırmalı, Kewell, Cana ve Lucas bu açıdan çok güzel örnekler.

Kewell'ın fiziksel olarak da kendini toparlamaya başladığı daha net gözlemlendi Konya'da.

Cana'nın katkısını göz ardı edenleri de anlamakta güçlük çekiyorum. Olması gerektiği yer neresiyse orada bu adam, topu takımına kazandırmak için.

G Zan, Servet'ten çok daha iyi pas yapıyor ancak bu yeterli değil. Servet'se ucuz faulleriyle ve yediği basit vücud çalımlarıyla takımı çok zor durumlara sokuyor, veremediği paslara değinmiyorum bile.

Sezon başından bu yana, bir şey bildiğimden ya da takip ettiğimden değil ama eldekilerden sağlıklı bir yapı çıkmayacağından emin olduğumdan, altyapıdan bazı oyunculara şans verilmesi gerektiğini dillendirip durdum. Anıl Dilaver, ilk maçına değil de sekizinci maçına çıksa ne kaybedilirdi gerçekten, merak ediyorum!

Cumhur, Berk, Emirhan, Musa oynatılsa zaman zaman, 23 değil de 13 puan mı alınırdı!

Kendi değerlerimize sabredelim, sahip çıkalım, nerdeyse her şeyin kaybedildiği bir sezonda birkaçını kazanalım!

66 ve Konya hikayelerinin kesiştiği bir maç oldu. Arda'dan -düğündeymiş dün gece diye rivayetler var- miras numarayla, Aydın'dan hatıra bir golü yeniden yaşattı Anıl, yolu uzun, açık olur umarım. Uğur'un yaşadığı şanssızlığa ve sakatlığı sonrası tekrar eski formuna kavuşmamasına sebebiyet veren, o sahada maç oynatanları da bir kez daha analım.

***

Real Madrid yine yırttı. Lige tutunmayı bir şekilde sürdürüyorlar.

Osasuna maçı ikinci yarı tek gol 2 puan,
Sociedad maçı 74. dakikada galibiyet golü 2 puan,
Hercules maçı 82. dakikada galibiyet golü 2 puan,
Gijon maçı 83. dakikada galibiyet golü 2 puan,
Valencia maçı 74. dakikada galibiyet golü 2 puan,
Sevilla maçı 76. dakikada galibiyet golü 2 puan,

toplamda 12 puan çok zor kazanıldı. Çekirge zaten birkaç defa sıçrayıp Camp Nou'a lider olarak erişmeyi başarmış ancak bataklığa saplanıp kalmıştı o gece. 5 - 0'dan sonra bataklıktan hakemler çekip çıkardı onları Valencia maçında, sıçramaya yeniden başladılar sarı kartları çoğaltarak, sonları hiç iyi olmayacak.

Hak ettiklerinden fazla puan alıp, lig yarışında kalmayua devam etseler de, kazanamayacaklar sonunda.

20 Aralık 2010

A. Eren Loğoğlu

1 yorum:

nusret dedi ki...

"Cana'nın katkısını göz ardı edenleri de anlamakta güçlük çekiyorum. Olması gerektiği yer neresiyse orada bu adam, topu takımına kazandırmak için."

Cana,"günah keçisi" oldu bu sezonun.Hayata olduğu gibi futbola bakış açıları da dar olan insanların ülkesinde bundan doğal ne var!

Paris Saint Germain ve Marsilya'da 222 maç (211'i ilk 11'de) yapmış olan Cana...

Doğru ya Paris Saint Germain ve Marsilya takım değil!