FC Barcelona'nın bu noktaya -gelmiş geçmiş en güzel oynayan takım, en başarılı olmadılar daha, yakınlar ama- geleceğini 3 yıl önce, Pep'in göreve gelmesinden 7 - 8 maç sonra fark edip, bu sürecin nerdeyse tamamını yakından gözlemleyen ve her platformda analizlerle bu durumu -tarihe tanıklık- anlatmaya çalışan biri olmanın yoğun hazzını yaşadığımı itiraf etmeliyim son zamanlarda.
***
Pique sarı kart sınırındaydı ve Mascherano gibi pahalı bir transferin süre alması, takıma uyum sürecinin kesintiye uğramadan devam etmesi gerekiyordu.
Pep bunları düşündü Sociedad maçına çıkmadan. Pique aynı sebepten Madrid maçından önceki Almeria deplasmanında da görev almamıştı. Pep, daha zor geçeceğini düşündüğü maçlardan önce bu tür hamleler yapıyor. Haftaya da Espanyol maçı var ve Pique'nin son 4 haftada 2. defa ilk 11'de olmamasının sebebi burada gizli ve Guardiola'nın futbol mantığının Mourinho'dan ne denli farklı ve olumlu işlediğinin de göstergesi Pique'nin oynatılmaması. Madrid maçında bilerek sarı kart görse cezasını Osasuna'ya karşı çekebilirdi veya Osasuna maçında kart görüp Sociedad karşısında kartları sıfırlayabilirdi, yapmadılar. Gerektiğinde oyuncuyu oynatmayarak rakibe ve oyna olan saygılarını kaybetmiyorlar. Süreç olağan şekliyle işlesin, Pique daha önce gördükleri gibi bir sarı kart alsın ve cezasını çeksin istiyorlar, doğru olan da bu. Ders veriyorlar -takımını bilinçli olarak sert oynatan ve buna karşın sarı kartlara itiraz eden, oyuncularından komik yöntemlerle sarı kart görmesini isteyen- Jose'ye, her yönden.
Pique ve Sergio kenarda, kalan 9 ideal oyuncu onbirdeydi. Abidal merkez savunmacı, onun bölgesinde bu sezon az forma şansı bulan ve küstürülmek istenmeyen Maxwell görev aldı. Değerli bir oyuncu ve Barça'ya katacakları olan Mascherano da, Busquets'in yerine ön süpürücüydü Xavi ve Iniesta'nın arkasında.
Pep, bu sene bir şeyi çok iyi irdelemiş. Xavi ve Iniesta'yı yan yana ve birbirine çok yakın oynatmaya çalışıyor. Daha önce Iniesta'yı kanada atıp, ters taraftan -sol- da etkili olmak istiyordu. Santrforsuz düzende Messi içeri ve daha çok sağ kanada doğru oynamaya eğilim gösterdiğinden, Iniesta sola, Xavi sağa doğru koridorları kontrol ediyorlar. Inter maçında sıkışan ve Iniesta'sını arayan Xavi figüründen eser olmuyor bu yerleşimde.
Ayrıca son maçlarda Barcelona, Pedro'yu sağ kanatta çok etkili kullandığından ötürü Dani Alves'in sürekli taç çizgisine paralel bindirme yaptığı bir hücum setine de ihtiyaç duymuyor, bu çok enteresan çünkü son 2 yıldır oynun temel şekillendiği bölge sağ kanad idi Messi'den dolayı ve Xavi ona yaklaşıyor, arkasına da Alves her pozisyonda geliyordu. Messi merkeze kayınca, Alves'in içe kat etmeleri de artış gösterdi, taç çizgisine yakın oynayan Pedro oluyor özellikle set hücumlarında ve Alves'e gerek kalmıyor. Barça bir anlamda oyunun ağırlık merkezini sağdan biraz içe doğru alıyor ve yanlış da yapmıyor açıkçası. Ters kanada da David Villa'yı atıp, sağdan gelen her pozisyonda ceza sahasına girmesini sağlıyorlar ve dokunmak kalıyor Villa'ya. İlk gol böyle gerçekleşti zaten.
İkinci golde de yine sağ koridor kullanıldı ve bu kez devreye giren Iniesta'ydı, Pedro verkacıyla. Pedro çok faydalı bir oyuncu, giderek büyüyor bu sistemin içersinde. Messi 10 yılda bir kez çıkar ama altyapılar Pedro gibi tamamlayıcı oyuncuları sürekli çıkarmak zorunda ve La Masia, bu konuda işinin ehli.
Xavi iyi bir gününde değildi dün gece. Daha önce de dile getirdiğim sakatlığının etkisi olabilir, çok dikkatli kullanıyor Pep Xavi'yi. Sakınıyor adeta. 68'de oyundan çıkarıldı bu sebepten. Milito iyileşince Puyol da dinlendirilecektir bazı maçlarda, şimdiden bu durum öngörülebilir.
3. golden bahsetmemek olmaz. Messi'nin resitaliydi, Alves'e haksızlık etmeyeyim ama. Aldı, verdi, aldı, verdi, aldı ve golü yaptı Leo. Barcelona'nın İspanya'dan farkının ve göze çok hoş gelmesinin sebebi Messi'nin bu deliciliği, skora katkısı. Barça'nın çok gol atması Messi'ye bağımlı, güzel futbol oynamasıysa ondan bağımsız, kültürünün bir sonucu. Messi'nin La Masia'dan yetişmiş olması ve bu sistem içersinde yoğrulması büyük şans gerçekten. Aynı istatistiksel verimi bir başka takımda gösterebileceğini zannetmiyorum ama bu durum, şu an dünyanın en iyi oyuncusu olduğu gerçeğini de değiştirmiyor.
Messi, maç sonu açıklamalarında güzel noktalara temas etti;
"Şu an formumuzun zirvesindeyiz ancak zamanla normale düşeceğiz, bu unutulmasın. Her hafta aynı oynu sahaya yansıtıyoruz, kolay gibi gözükse de bu çok zor bir iş."
Pep, sezon öncesi planlama yaparken Kasım sonunda takımı en üst seviyeye çıkarmayı tasarlamıştı ve ilk maçlardaki puan kayıpları biraz da bunun -ayrıca oyuncu tercihlerinin- sonucuydu. Madrid maçında doruğa çıkan form durumu, Pep'in ayarlamalarına göre mutlaka düşüş gösterecek ve tekrar yükselişe geçilecek. Bilimsel çalıştıkları ve oyuncuların da bunun farkında olduğu her söylemlerinden belli oluyor.
4. golü de es geçmeyelim, müthiş bir slalom, ilk anda bir şut feyki, Messi sağdan dalınca ceza sahasına, her salise şut çekme olasılığı doğuyor ve rakip savunmacılar da buna göre pozisyon alıyor. Messi sonuna kadar zorladı pozisyonu ve en uygun anı yakalayıp topu köşeye gönderdi. Messi klasındaydı.
Maçtaki ilginç tercihlerden biri Pep'in Mascherano'yu 53'de oyundan alıp Sergio'yu sahaya sürmesiydi. Tahminim haftaya zorlu maç öncesi Sergio ve önündekilerin ritminin korunmasıydı, kısa bir alıştırma yaptırdı Sergio'ya. Bir de Mascherano'nun sarı kartı vardı, kırmızı görmesini istememiş olabilir.
Pep, Pedro'yu da Bojan ile değiştirip, Bojan'a süre vermek istedi, o da golünü atarak güzel bir karşılık verdi bu hamleye. Zamanı geldiğinde ona da ihtiyaç olacak, seviyesini koruması gerekiyor.
Barcelona, rotasyonu da iyi ayarlıyor görüldüğü gibi. Her maç 5 - 6 oyuncu değiştirmek yerine 2 - 3 farklı ismi sahaya sürüp hem ideal olanları sıcak tutuyorlar hem de kenardan gelenlere süre verip küsmemesini sağlıyorlar, bu çok önemli kanımca.
Bir fotoğraf her şeyi özetliyor. Ayağının ucuna gelen topu Ronaldo'ya vermeyip önünde eğilmesini isteyen Jose Mourinho ve gözüne kirpiği kaçan Sergio'ya bizzat kendi yardım eden Joseph Guardiola, fark sadece futbol değil tamamen bir anlayış üzerine kurulu.
13 Aralık 2010
A. Eren Loğoğlu
Bodrumspor:0-1:Galatasaray
-
"Türkler otobüse binmeden maç kazanılmış sayılmaz" diye Cristiano
Ronaldo'ya atfedilen ama kimin söylediği anonim olan Türkiye ulusal
takımının EURO ...
10 saat önce
2 yorum:
Yine harika bir yazı.Özellikle pique 'nin kart durumuna olan yaklaşım ve son paragraf.Ellerinize ve fikirlerinize saglık
Üstad yazılarınızı merakla bekliyor ve büyük bir hevesle okuyorum.
Barça sevgime müthiş bir katkı yaptığınızı itiraf etmeliyim.
Bu yazıdaki son cümlede mevzuyu can damarından yakalamışsınız, hayran kaldım.
Aklınıza, ruhunuza sağlık...
Yorum Gönder