17 Aralık 2010

Şampiyonlar Ligi Son 16 Eşleşmeleri & Arsenal: Karbon Kopya



Wenger'in Arsenal'i, Barça'nın bir alt modeli, oyna bakış nerdeyse aynı, formasyon konusunda farklılıklar oluyor bazı zamanlar.

Net bir 4 - 2 - 3 - 1 oynuyorlar, Song & Denilson ikili blok önünde Walcott & Cesc & Nasri üçlüsü, en uçta da Chamakh yer alıyor. Maçına göre veya maç içersinde 4 - 1 - 4 - 1'e döndükleri oluyor, Song'u da ileri atarak. Bazen de -aslında sıklıkla- Cesc ya da Nasri, Song'a sokularak oynuyor ve Nasri'nin bölgesinde Arshavin yer alıyor, bu yerleşimde Denilson yok. Chamakh'ın yerinin asıl sahibi de Robin Van Persie, sakatlığı yeni yeni düzeliyor.

Bir nevi Wenger, Cesc & Nasri'den Xavi & Iniesta yaratmaya çalışıyor ve bence başarılı da bu anlamda. Her iki oyuncu da Wenger'in elinde inanılmaz gelişti.

Barça'ya en çok yakıştırdığım ilk iki oyuncu da haliyle Cesc ve Nasri. Sonrasında yine Arsenal'den Henry vuruşları ve hızıyla Walcott, Arshavin, sol bek Clichy geliyor.

Barça daha önce Hleb, Slyvinho, Henry, Gio Van Bronchost, Overmars, Petit gibi isimleri transfer etmişti Arsenal'den.


***

Arsenal hakkında bunları yazmıştım bu sene, devam edeyim kaldığım yerden, geçen sene oynanan maçlara da değinerek;

Kuradan önce bir istek sıralaması yaptığımda Lyon, Marsilya, Arsenal, Roma, Milan ve Inter gibi bir tablo çıkmıştı ortaya. Ne en kötü, ne de en iyi eşleşme oldu bu listeye göre. Arsenal'i daha güçlü bir takım olmasına karşın 3. sıraya koymamın sebebi, Barça'yı durdurmanın yolunun savunmadan geçtiğini bilen biri olarak İtalyan takımlarından çekinmek gerektiğini düşünmem idi, en zayıfı bile becerir sert ve profesyonel oynamayı.

Arsenal, Barça gibi topa sahip olmayı ve yerden pasa dayalı oynamayı ilke edindiğinden Barça için daha uygun bir eşleşmeydi, geçen seneden kalma bir tecrübe vardı ayrıca.

Kurayı izleyenler ince bir ayrıntıyı kaçırmamışlardır muhtemelen. 2. Torbadan Lyon çıktığında, rakip olarak Real Madrid, FC Barcelona, Manchester United ve Chelsea kalmıştı. Barça'yı çekseydiler orada Lyon'un rakibi olarak, bu kez Real Madrid, Arsenal ile eşleşecekti. Wenger'in Barça aşkından -Cesc hamlesinden sonra bile övmeye devam etti Katalanları- ve Mourinho nefretinden söz etmeye gerek yok sanırım, çok ilginç bir eşleşme olabilirdi.

Geçtiğimiz sezona gidelim, Londra'ya;

Gördüklerim arasında tarihin en iyi oyun başlangıcıydı Barça'nın sergilediği. 15 dakikada kaleye atılan 9, kaleyi bulan 5 şut ile sayısız pozisyon, varyasyon, hız ve müthiş tempo içeren bir süreç idi yaşananlar. 30. dakikada Barça'nın topla oynaması % 70 idi, Wenger'in Arsenal'i karşısında.

Ağızları açık bırakan bir performans denebilir o gecenin ilk devresine, gol atılamamasına karşın. Performansın kaynağı Barça'ya oynama şansı veren Arsenal'in benzer mantalitesiydi.

Devrenin ardından 0 - 0'ın da etkisiyle güven tazeleyip savunmayı biraz daha öne alan Arsenal, Ibra gibi ağır bir oyuncunun iki kez arkaya sarkmasına engel olamayıp 2 - 0 geriye düştü. Skoru bulduktan sonra, biraz da ilk yarıdaki insanüstü gayretin sonucu olarak yorulan ve motivasyonu düşen Barça, çok sık yediği -bek ve stoper arasına atılan top- bir golle karşı karşıya kaldı. Walcott'un hızına engel olamadılar. Bir sonraki turda Maicon, Milito, Sneijder'i durduramadıkları gibi. Barça'nın zaafı son 2 yılda ani kontrataklara çözüm bulamamasıydı. Bu sezon Pep, hem Mascherano transferiyle hem de Sergio'yu üçüncü stoper gibi arkaya atarak bir formül geliştirdi, şimdilik başarılı da oldu. Maçın sonlarında Puyol'un Cesc'e yaptığı hareketi hakem penaltı diye yorumladı ve Puyol'u oyundan attı, skor da dengeye geldi, yanlış karardı.

Londra'dan Barselona'ya geçildiğinde, maç baskın bir Arsenal golüyle başladı, yine Walcott'un eseriydi. Barça'nın kontratak zaafiyeti nüksediyordu. Ardından Messi sahneyi ele geçirdi, onu o gece durdurmak olası değildi, 4 gol birden gönderdi ağlara, hem de ne estetik becerilerle.



Arsenal savunma ve ön oyuncuları, ne o gece ne de şu an Messi'yi durduracak özelliklere haiz değiller. Sert oynamıyorlar, ters çalıma hamlede geç kalıyorlar, hız olarak yetişmeleri -Clichy dışında- imkansız, hal böyle olunca da Barça zaten tek oyuncusuyla bile bir avantaj yakalıyor bu eşleşmede.

Kaldı ki Ibra kamburunu da sırtından attığı için, ikinci bir avantajı da kazanmış durumda Guardiola. Topa sahip olma, kontratak sorununa çözüm bulup savunmayı daha da sağlamlaştırma gibi verilere hiç girmiyorum bile.

Maçlara daha çok var, kimler oynayacak, iki takım da tam kadro sahaya çıkabilecek mi elbette önemli bu sorular. Cesc'in geçen sene ikinci maçta oynamadığını, keza Barça'nın Puyol, Pique'den ikinci maçta, Iniesta'dan da her iki maçta yararlanamadığını unutmayalım.

Barça'nın bu eşleşmede tur atlamak için çok büyük bir şansa sahip olduğu sonucu çıksa da, Arsenal çok tehlikeli bir takım, özellikle hücum hattıyla.

Cesc Fabregas, Samir Nasri, Andre Arshavin, Theo Walcott, Robin Van Persie, Maroune Chamakh gibi inanılmaz yetenekli isimlere sahipler.

Barçalı oyuncuların arkadaşları Cesc ile yeniden buluşmaları da enteresan olacak. Fabregas elinden geleni yapacaktır ama elenirse de artık Arsenal'in beklentilerini karşılayamadığı düşüncesi iyice yerleşecektir zihnine, Barça bu psikolojik şansı da yakaladı bu eşleşmeyle.

Çok güzel iki maç izleyeceğiz, keyfini çıkaralım, Wenger'in Arsenal'ine her ne kadar üzülsek de.

***

FC Barcelona'yı kura çekiminde Pique'nin dedesi Amador Bernabéu temsil etti. Maça dair sorulara, Cesc ve torunu Gerard'ın çocukluktan bu yana çok iyi arkadaş olduklarını ve evinde çok zaman geçirdiklerini anlatarak cevap verdi. Ayrıca umarım Fabregas'ı bu sefer Camp Nou'da görürüm diye de ekledi.

Dede - torun, baba - oğul gibi pek çok hikaye barındıran bu kulübün, ne kadar özel olduğu, aile bağlarından da anlaşılıyor.

***

Roma - Shakhtar

Tahmin yürütmesi çok zor bir eşleşme. Lucescu'nun yine buralarda dolanması raslantı değil, onun olayı istikrar.

AC Milan - Tottenham

Genel kanının aksine Milan'ın turu geçeceğini düşünüyorum. Ibra Inter'den sonra Milan'ı da kendine uydurdu ve ortada başarı varsa sorun teşkil etmiyor bu iş. İlk maç çok belirleyici olacak, İngilizlerin deplasman performansı iyi değildir, Milano'ya gelip Inter'den bir puan almıştı Gareth Bale, bakalım yine büyüleyici kanat oynunu sunabilecek mi?

Valencia - Schalke

Üçüncü maç da denge üzerine kurulu. Magath'ın Schalke'sini bir adım önde görüyorum nedense. Raul yeniden sahnesine kavuşabilir.

Inter - Bayern

Benitez ve Inter'den umudunu kesenlerden değilim. Mourinho'nun bıraktığı enkazdan -fiziksel ve mantalite olarak, takım hücum yetisini yitirdi- sonra geçiş süreci yaşıyorlar, kolay değil. Düzelecekleri ve bu eşleşmenin şanslı tarafı olacakları kanaatindeyim, şampiyonlar kolay elenmez.

Lyon - Madrid

Akıllara hemen geçen sene geliyor, gerçekten süpriz idi Madrid'in elenmesi, bir kez daha olacağını zannetmiyorum.

Marseille - M. United

Sir Alex, takımı yeniden gol yememe konusunda toparlamaya başladı. Nasıl gol atacaklarıysa muamma, elde Rooney ve Berbatov dışında olağanüstü bir yetenek yok, destek Nani'den. Turu geçeceklerdir.

Kobenhavn - Chelsea

Gruplarda en başarılı bulduğum takım Danimarkalılardı. Chelsea'yi elemeleri çok zor, oyunlarına en ters gelebilecek iki takımdan biri -diğeri AC Milan- çıktı karşılarına, Drogba var, müthiş alan savunmalarının işe yarama olasılığı oldukça düşük. Belki Solbakken başka tavşanlar çıkarır şapkadan.

17 Aralık 2010

A. Eren Loğoğlu

1 yorum:

nusret dedi ki...

"Milano'ya gelip Inter'den bir puan almıştı Gareth Bale..."

4-02dan 4-3'e gelmişti maç.Gareth Bale'nin golleriyle.