13 Nisan 2011

B o j a n



Uzun uzadıya yazmanın bir anlamı yok, formalite maçıydı, Lucescu tur geçme yerine maç kazanma üzerine bir strateji kurmuştu.

İlk maça göre istatistiklerde hafif gerilemeler vardı.

Barça topa sahip olma % 62, gol girişimi 15, kaleyi bulan 6 şut, 638 başarılı pas
Shakhtar topa sahip olma % 38, gol girişimi 12, kaleyi bulan 5 şut, 326 başarılı pas.

Ayrıca faul sayıları da olağan bir Barça maçına göre fazlaydı, 22 ile.

Shakhtar evinde oynamanın avantajıyla biraz daha çok pozisyona girmişti o kadar. Bunun dışında herhangi bir fark bulunmuyordu maçın gelişimi açısından. Az gol olmasının sebebi kaleciler ve beceriksiz hücum ayaklarıydı.

Barça klasik 4 - 3 - 3'üyle ama yine üst üste 3. maç zorunlu yer değiştirmeleriyle sahadaydı.

Valdes, Alves, Sergio, Xavi ve Messi ideal konumlarındaydı.

Pique - merkez savunmanın sağından soluna
Adriano - Abidal'ın yokluğunda sol bek görevine
Javier - Puyol'un yokluğunda merkez savunmanın sağına
Keita - Iniesta'nın yokluğunda orta üçlünün solu görevine
Villa - ileri üçlünün solundan sağına
Afellay - Pedro'nun yokluğunda ileri üçlünün soluna

şeklindeydi farklılıklar. Toplamda 6 / 11 gibi bir oran. Puyol, Abidal sakat, Iniesta cezalı ve Pedro yedekler arasındaydı. Kusursuzluk denklemini bozan unsurlar bunlardı.

Shakhtar zafiyetlerden ve alışkanlıkları olmayan onbirden yararlanıp aktif başladı maça ancak Barça 25. dakikadan itibaren oyunu tamamen kontrol altına aldı ve % 55'e kadar düşen topla oynama oranını normal düzeye çekmeyi başardı.

En ilgi çekici tercih Mascherano'nun merkez savunmanın sağında, Pique'yle yan yana oynamasıydı. Pep bunu Almeria maçının ikinci yarısında da denemişti.

Puyol ve Abidal'in yokluğunda, formsuz olan Milito'ya da güvenemeyen Guardiola'nın bir başka çözüm arayışıydı Javier'in geriye çekilmesi. Daha önce sıklıkla Sergio oynatılmıştı orada, sebebi de fiziksel özellikleriydi, Javier kısa olduğundan ilk anda düşünülmemişti. Ancak Busquets'in ağır kalması savunmayı zora sokan başlıca meseleydi. Hamleli oluşundan ötürü Javier'i kullandı Pep ve hiç sırıtmadı oyuncu. Barça ceza sahasına yıkılan bir oyun da olmadığından Javier'in fiziksel zaafları ön plana çıkmadı. Kritik müdahaleleriyle de alkış aldı.

Bunun dışında değinilmesi gereken Afellay'dı. Adaptasyon aşaması devam ediyor, hız, şut, top kontrolü gibi konularda müthiş yetenekleri var, Ronaldo'ya benziyor tarzı. Tüm bunlara karşın futbol aklı üst düzey değil, ceza sahasına top gönderirken ortaya sallıyor, bilinçli pas veremiyor.

Barça adına maçın en kötüsü Villa'ydı. 9 resmi maç üst üste gol atamadı, üzerindeki baskı artıyor.

Messi'yse 48 gole erişti ve İspanya futbol tarihinde bir sezonda en çok gol atan Barça oyuncusu ünvanını şimdiden elde etti. Puskas'ın Madrid'de oynarken attığı gol 49 idi, onu da geçecektir.

Guardiola'nın Barça'sı 8. ŞL eleme turu deplasman maçında ilk galibiyetini aldı. Daha önce 5 beraberlik ve 2 yenilgi -Inter, Arsenal- bulunuyordu. Bu zincirin kırılması adına galibiyet önemliydi.

Camp Nou'da 8 maç 7 galibiyet 1 beraberlik. En çarpıcı kısmı bu maçlarda 26 gol atmasıydı takımın. Pep'in iç sahada zorluk derecesi yüksek herhangi bir maçı kaybetmediği de biliniyor.

Barça 4 sene üst üste ŞL'de yarı finale kalmayı başardı. Los Galacticos bu başarıyı daha önce yaşayan iki takımdan biriydi, 2000 - 2003 yılları arasında. Her iki kadronun da ne denli efsanevi olduğunu anlatıyor bu veri. Ve iki kulüp 3 Mayıs'a kadar tarihi bir dönem daha yaşatacaklar bizlere.

Not:

Diğer takım da 1996 - 1999 yılları arasında Juventus. Bu tablo Zinedine Zidane'ı işaret ediyor. Ayrıca 1998 Dünya Kupası ve 2000 Avrupa Şampiyonası zaferleri, bunun yanında 2002 Dünya Kupası'nda olmaması ve Fransa'nın gruplarda elenmesi, 2006 Dünya Kupası finaline kadar takımını yükseltmesi var, kariyer olarak. Çok etkileyici ve Zidane'nın futbol üzerine nasıl bir imza attığını anlatıyor.

13 Nisan 2011

A. Eren Loğoğlu

Hiç yorum yok: