03 Haziran 2010

Mahmudi vs. Ataman



Oktay Mahmudi Galatasaray'da, Cem Akdağ ne olacak belli değil, Ergin Ataman bir başka bahara kaldı. Bence Akdağ kalmalıydı ama eğer ayrılma olasılığı ya da başka pozisyona geçme şansı varsa tercih Ataman olmalıydı, Mahmudi değil.

Ataman bildiğim kadarıyla iyi Galatasaraylıdır, gazetelerden hatırladığım -hafızam kuvvetlidir- 2000 yılında UEFA Kupası'na giden yolda Efes takımını Leeds United maçına getirmiştir. Bu değil tercih etmemin sebebi, sadece anımsanması gereken bir dipnot diyelim.

TBL Şampiyonluklarına göz atalım önce;

2010 F. Ülker 4 - 2 Efes
2009 Efes 4 - 2 F. Ülker
2008 F. Ülker 4 - 0 Efes
2007 F. Ülker 4 - 1 Telekom, SF 3 - 0 Efes veri olarak
2006 Ülker 4 - 0 Efes
2005 Efes 4 - 1 BJK, SF BJK 3 - 1 Efes veri olarak
2004 Efes 4 - 2 Ülker
2003 Efes 4 - 3 Ülker
2002 Efes 4 - 2 Ülker
2001 Ülker 4 -2 Efes
2000 Tofaş 4 - 1 Efes

2 dönem var 2001 - 2005 Efes ve 2007 - 2010 F. Ülker şeklinde. İlkinin kahramanı Oktay Mahmudi. Her yıl finale gelen Ülker'i her seferinde eli boş gönderen isim. Bugün olanlar hala 2006 Final serisinden kalanın ürünü. Efes, Ülker'e 4 - 0 kaybediyor ve Ülker oluyor Fenerbahçe Ülker. Mahmudi 4 - 0'a rağmen Efes'in başında kalıyor ve ertesi yıl da 3 -0 ile süpürülüp İtalya'nın yolunu tutuyor. Efes, Ülker ile baş edemezken, bir de Fenerbahçe'nin derin gücü olan yönetimiyle ve psikolojisi bozuk, haksız kazanma arsızı taraftarlarıyla uğraşmak zorunda kalıyor. Çareyi Avrupa'nın en iyi isimlerinden birini getirmekte bulurlar, David Blatt'ı, yok olup gider o da 4 - 0 ile. Ergin Ataman çağrılır İtalya'dan. Bilmem kaç maç üst üste Efes'e yenilmeyen F. Ülker'i 4 maç üst üste yener Ataman'ın Efes'i. Fenerbahçe düşman yaratırken yine Galatasaray'ı baz almış ve Efes'i onun yerine koymuştur ve öyle davranmıştır her maçta. Yendiğinde aynı hazzı alıp kaybettiğinde çirkin yüzünü göstermiştir. Ligde 1 - 1 olsa da seri, Abdi İpekçi'de uzatmada maç verilmiştir.

Ergin Ataman için en önemli referans her türlü faktörün aleyhine olduğu, inanılmaz bir ortamdan, eze eze bir şampiyonluk çıkartmış olmasıdır. Maçtan sonra tekme tokat dayak yemiş, türlü tehditler almış, yıllarca Galatasaray'ın Kadıköy'de yaşadığı Fenerbahçe terörüne -haksız ve hırla gürle kazanma kültürsüzlüğüne- maruz kalmış, boş tribünler önünde kupa kaldırabilmiştir. Federasyon Başkanı kupa vermeye bile gelmemiştir, düşünün ahval ve şeraiti. Çok büyük saygı duyuyorum kendisine. Devamını getiremedi bu yıl, seri aslında bu gece 3 - 3 olmalıydı, 15 sayıdan kaybedilen maç yüzünden sona erdi.

BJK ve İtalya macerası da başarılıydı. Siena'yla Saporta Kupası'nı kazandı. Ülker'de 2 yıl varlık gösteremedi Mahmudi'ye karşı hatta ikinci yıl Khaled El Amin'in Beşiktaş'ına elendi. 2006'da şampiyon olup Mahmudi'nin Efes'ini süpüren takımın yaratıcısıydı, Mart ayında ayrılmak zorunda kalmıştı keza.

99 Kasım'ında Örs ayrılınca Mahmudi geçti iki maçlığına. Sonra Ergin Ataman geldi, Efes ilk defa Final Four'a yükseldi. 2001 Şubat'ında Ataman ayrıldı bu sefer, Mahmudi devam ettirdi ve yine Final Four geldi. Mahmudi'nin bir dönem yaratan takımı Ataman'dan kalmaydı, o takımla sonra Ataman'ı da alt etti. Ataman'ın Final Four'a yükselttiği takım Aydın Örs'ten kalmaydı ki o dönem Tofaş muazzam bir grafik yakalamıştı. Örs de Halil Üner'den almıştı emaneti. Efes geleneği.

Her başarı diğerinin devamı niteliğinde ve Efes geleneği sürekli başarılı teknik adam üretiyor ancak Ergin Ataman geçen yıl başardığı işle bence Mahmudi'den ayrılıyor.

3 Haziran 2010

A. Eren Loğoğlu

2 yorum:

onur dedi ki...

Katılmıyorum. Ataman'ın son serideki hali gösterdi ki uzun bir tatile ihtiyacı var. 1 sene ara verip kendini toparlaması, güç toplaması faydalı olur. Sonrasında zaten piyasası olan bir koç, heryerde iş bulur. Dinlenmiş ve sakin tabiatı ile Mahmudi bizim camia için biçilmiş kaftan (bence)...

A. Eren Logoglu dedi ki...

Adsız bir yorum, yanlışlıkla silindi, ekledim:

hala mahmudi değil ataman gelmeliydi diyor musun? Ve ataman iyi bir galatasaraylı mı acaba hala?