Barça nasıl ve nerede top kazanıyor sorularının cevabının daha anlaşılır olması açısından görsel argümanlar sunacağım;
İlk fotoğraf, Barça'nın Santiago Bernabeu'de -bu isim Franco döneminde 35 yıl, ölene kadar kulübün başkanlığını yapmış ve 47'de bu stadı inşa ettirmiş- rahat bir oyunla 0 - 2 kazandığı maçın başlangıcından;
Klasik Barça 4 - 3 - 3'ü görülüyor. Orta üçlü 1 - 2 şeklinde yerleşiyor, ileri üçlü 2 - 1. Maxwell biraz önde kalmış.
Bu yerleşim sahanın her bölgesine eşit dağılmak gibi bir avantaj sunuyor, bu da topun kazanımında ve pas alışverişinde doğru tercihlerde bulunmayı sağlıyor. Taktik disiplinden kopmayıp pozisyonu kaybetmeyen oyuncuların önemi de burada ortaya çıkıyor. Daha profesyonel düşünen ve davranan bir oyuncu topluluğu olmaları farklılık yaratıyor. Galatasaray bu şartı sağlayamıyor bir kere, oyuncu zeka ve becerisinden önce. Neeskens, taç esnasında topun atılması ve oyuncuların durması gerektiği yer konusunda bile sıkıntı yaşadıklarını belirtmişti.
Top kazanımı için çok kolay bir yolu bile uygulayamıyor Galatasaray. Barça'dan bağımsız, degaj ya da aut atışı yapan kalecinin topu rakibin merkez savunmacılarına yani merkeze doğru değil, beklerine doğru yöneltmesi ve Baros'un -ileri üçlünün merkezi- kanatlara gelip beklere göre zamanlama ve boy artılarını kullanıp, hava topu mücadelesini kazanması ve takımın rakip sahaya yerleşimini sağlaması. Fenerbahçe maçını anımsıyorum Leo'nun her degajı, aut atışı Lugano ve Bilica, kimi zaman da Selçuk tarafından karşılandı ve topu tekrar kazanma çabası harcandı boş yere.
Barcelona'nın diğer takımlardan en çok ayrılan, onlar gibi yapamayacağımız yönü topa sahip olma oranları. Camp Nou'da 1 - 0 kazanıp elendikleri maçta, Inter'in mi yoksa Barça'nın mı daha iyi savunma yaptığı tartışma konusuydu, bardağın yarısının hem dolu hem de boş olması gibi. Kanımca her ikisi de, bu da üçüncü bakış açısı olsun. Topa sürekli sahip olan, kalesinde pozisyon görmeyi bırakın, yarı sahasına bile rakibi getirmeyen bir oyun felsefesi elbette savunma anlamında kusursuzdu. Yani iyi bir savunma hücumdan başlar tezini doğruluyor Katalanlar.
Nasıl ve nerede top kazanıyorlar sorusuna gelince. Yine Real maçına gidelim. Başlama vuruşunu Madrid yapıyor, savunmaya oynuyorlar, Messi baskı yapıyor merkez oyuncuya ve uzun oynamak zorunda bırakıyor. Topu da kendi ceza sahasının önünde Milito göğsüyle karşılayıp oyunu sağ bölgeye yönlendiriyor hemen. İkinci toplarını yine merkez savunmacının pas hatasından kazanıyorlar. Rakibe kendi sahasında pas hatası yaptırmak önemli bu anlamda. Atağın olgunlaşma süresi kısalıyor, rakip uzun oynarsa topu dolaştırmak ve set hücumuna yerleşmek zaman kaybına sebep oluyor.
Devreye bir başka farklılığı sokmak gerekiyor burada. Barça pas alışverişi ve hücumun olgunlaşması için top dolaştırma sırasında en az sürede ve topu kaybetmeden pozisyona girebilen bir takım, bu oyun zekası, beceri, yerleşim ve bir de kümelenmeyle ilgili. Servet, Sabri, Topal gibi oyuncuların pas tercihleri ve sonrasındaki hareket yönleri hep yanlışlıklar içeriyorken, Barcelona bunu makina düzeninde gerçekleştiriyor. Galatasaray'da oyuncular geride oyunu açamadıklarından zorunlu bir pas alışverişinde bulunuyorlar. Bu da pasın şiddeti, merkez oyuncuların beklere ileteceği topu, beklerin tam ayağına mı önüne mi atacağı hususunda zafiyet doğuruyor. Servet topu ya taca ya Sabri'nin koordinatlarının uzağına, gerisine atıyor, pas şiddetini ayarlayamıyor ayrıca atak nasıl olgunlaşır, Sabri pası aldığında rakip onu sıkıştır mı gibi bir oyun görüşüne haiz değil, top benden çıksın da nasıl olursa olsun telaşında. Bunu yapmak istemeyenler ise kaleciye dönüp -Emre Güngör gibi- onarılmaz hatalar yapabiliyorlar. Barça'da ise atak olgunlaşırken Puyol'dan Pique'ye, topla ilerleme olanağı varsa yarı sahayı geçiyor Pique yoksa Alves'in önüne, koşu yapacağı şekilde gönderiyor. Galatasaray da bunu zaman zaman uyguluyor Lucas ile ancak fark şurda Alves topu aldığında Xavi ona yaklaşıyor merkezden ve sıkışıp topu kaybetmesi engelleniyor, olmadı oyunun yönünü değiştiriyorlar hemen. Biz bunu asla yapamıyoruz çünkü oyuncular arası mesafeler çok geniş. Barça takım olarak tek bir küme halinde hareket edip, yakınlıkları hiç bozmuyor. Arda ve Elano bu konuda kesinlikle yetersiz. Barça özellikle geride pas yaparken, oyuncular topun bir sonraki noktaya ulaşması için istasyon görevinde bulunuyor, bir araç olarak topa dokundukları bile oluyor sadece, özellikle Sergio'nun. Ön süpürücü pas dağıtımına çok az katılıyor ama merkez savunmacılar paslaşırken geriye ve ileriye doğru koşular yaparak rakip hücumcuların kendisine de yönelmesini sağlayıp bek bölgesini rahatlatıyor, çok boş bırakılırsa da top alıyor zaten. Galatasaray'da bunu göremiyoruz. Bir de merkez savunmacıların kanada doğru açılmaları hususu var, böylelikle bekleri de öne itmiş oluyorlar, Puyol ve Pique taç çizgisine yaklaşıyor, ceza sahasına paralel kısımda bile bunu deniyorlar baskı olduğunda, 39. dakikada mevcut. Galatasaray bunu sezonun başlangıcında denemiş ve kısmen başarılı olmuştu. Xavi ve Keita, pas açısı yaratacak şekilde Puyol ve Pique'nin merkezden çaprazına gelip, topu alıyor ve ön çaprazdaki beklerle paslaşıp topu rahatlıkla ileriye taşıyorlar, bunu da yapamıyor Galatasaray.
Tekrar top kazanımına dönersek, Puyol ve Pique öne çıkıyor yani merkez savunmacılar. Topu sırtı dönük alan hücum oyuncularından top çalma konusunda uzmanlar ve her ikisi de hamleli oyuncular. Onların rakibi bozduğu anlarda ortaya düşen topları yakın duran Busquest topluyor. Bunu da yapamıyoruz malesef.
İkinci fotoğraf 7. dakikadan, oyun nerede oynanıyor ve mesafeler, yerleşim nasıl, çok açıklayıcı sanırım;
Casillas kale vuruşu kullanıyor, orta üçlünün sol bölgesinde yer alan Keita hava topunu karşılayıp pas olarak -Servet, Zan, E Güngör, Uğur, Topal, Sarp sadece uzaklaştırmak için vuruyor hava topuna ve atak daha başlamadan bitiyor kazanılan bir hava topu sonrası- merkez savunmacıya veriyor. Oradan bek bölgesine yönleniyor oyun ve üçgenler kurarak kısa paslarla ilerliyor küme. Top kaybedildiğindeyse her oyuncu bölgesine doğru, yerleşim kaybetmeyi en aza indirgeyecek açılarla koşuyor.
Bir hesap yapalım bu fotoğraf üzerinden, sahanın boyu 106 metre. Yarı saha 53 ve 9 eşit çim ayrımı var, her çim tonu yaklaşık 6 metre. Barçanın savunma dörtlüsüyle en uçtaki oyuncusu arası mesafe 4 çim tonu, 25 metre. Oyunu açarken hemen genişliyorlar ve uzaklık 30 metreye çıkıyor 5 saniye içinde. Kısa paslarla üçgen kurarken -sol bek, sol iç, sol açık- tekrar 25 metreye düşüyorlar. Topu kaybedip geride eksik yakalandıklarında da mesafe 25 - 30 metre arası, gerçekten inanılmaz. Sürekli blok halinde hareket ediyorlar, sürekli sağa ve sola doğru kayıyorlar, buna kaleci bile dahil, 14.16'da.
Her pozisyonu tek tek fotoğraf ile anlatmak da olası değil, devamları var çünkü maçın videosunu bulup bu kısımları incelemek daha açık düşünceler oluşturacaktır. Misal 13.04'de geride pas yapan Milito'dan topu alan Xavi'nin oyunu diğer yarı alana nasıl sürüklediği Galatasaray için en önemli eksikliğin box to box denilen oyuncu olduğunu da gözler önüne seriyor bir başka deyişle box to box oyuncu modelini anlatıyor Xavi sekansı. 25 metre top sürüyor, ona yolu açan da sağa doğru koşu yapıp bir Madridliyi sürükleyen Sergio, Topal'ın yine yapmadığı bir şey.
Üçüncü fotoğraf 14. dakikadan, yine benzer bir senaryo var;
Casillas bu kez kale vuruşunu ters kanada yapıyor, Keita'nın yerine Xavi'nin karşılaması gerek hava topunu, orta üçlünün sağ bölgesinden sorumlu oyuncu olarak teorik anlamda. Pratikte farklılık var, hemen görev paylaşımı yapılıp hava topuna daha uzun olan Sergio çıkıyor, Xavi onun bölgesine kayıyor, bu da oyuncuların birbirini tanıması ve doğru yardımlaşma açısından önemli bir örnek. Keita'dan dönen topu Milito almıştı, Sergio'dan gelen topu Pique alıyor. Pique boş olan Xavi'ye oynuyor, Xavi yine sola doğru sürüklüyor topu 20 metre ve atağı olgunlaştırıyor.
Dördüncü fotoğraf kalınan yerden;
Xavi'nin pası Pedro'ya, ceza sahasına orta yapıyor Pedro, bu esnada 2 merkez savunmacı en geride, Pique en uçtaki Madrid oyuncusuna yakın duruyor, ani müdahale için, bu sebeple biraz da gerisinde kalmış Milito'nun x ekseninde. (X saha boyu, Y saha eni olsun iki boyutlu bir çizimde) Herhangi bir uzun top anında rakibi kollayıp ofsayta düşürme yoluna da başvurma şansı sunuyor bu pozisyon alış biçimi Pique'ye. X ekseninde aynı hizada olmaması da pas açısı yaratmasına yol açıyor. Ayrıca oyun soldan geliştiğinden sol bek çok ilerde, sağ bek daha dengeli bir konumda. Ön süpürücü hemen Milito ve Pique'nin ortasında y ekseninde ve x ekseninde biraz ilersinde. Umarım hayal edilebiliyor yazdıklarım, video analiz ile daha açıklayıcı olurdu aslında.
Beşinci fotoğraf 19. dakikadan;
Orta sahada yapılan faul sonrası paslaşma başlangıcını içeriyor. Yerleşim yine aynı, taktik disiplinden kopma yok, oyuncular birbirine çok yakın, mesafeler kısa, sağa doğru kayan oyuncu sağ bek sol bekten daha önde x ekseninde. Pique'nin uzun topuyla bir anda oyun yönü sola çevriliyor. Bu defa da Milito Pique'nin gerisinde, o açıyı hep koruyorlar topu hızlı dolaştırmak için.
Altıncı fotoğraf 31. dakikadan;
Teknik bir şey değil, takım olmanın sonucu. Bir önceki pozisyonda Real Madridli oyuncu elle oynuyor serbest vuruştan gelen topta ve oyun durduğu an neredeyse bütün Barçalı oyuncular hakemin etrafını sarıyor. Çok ender başvurdukları bir yöntem bu. 20 - 30 dakikaları arasında iyi oynayamadıklarını fark edip, bir nevi takıma yeniden dirilme şansı sunma hareketi, başarılı da oluyor bir dakika sonrasında Messi canlanıyor, pas istiyor, faul alıyor, hızlı kullanıyor, koşusunu yapıyor ve golü atıyor, toparlanıyorlar. Hagi zamanında abartılı biçimde Galatasaray'da da uygulanan ve şimdilerde Fenerbahçe'nin sık sık bunu kullandığını söyleyebilirim. Takım olma, hak arama, psikolojik savaş konusunda Barça bile olsanız bu tür işlere kalkışmanız gerekebilir tabi Inter gibi abartmamak koşuluyla, yoksa sevimliliği bir anda yitirmeniz de söz konusu.
Yedinci fotoğraf 36. dakikadan;
Madrid korner kullanıyor. Adam paylaşımı yok, alanı paylaşıyor Barça, kornerlerde de alan savunması devam ediyor, önemli bir uygulama ki Madrid'in bu yıl pek çok kornerde tehlikeli olduğu düşünüldüğünde.
İkinci yarıda 8.37'de başlayan ve 9.29'da sona eren paslaşmalar üzerinden de değerlendirmek de gerekiyor oyunu. Bu denli dinamik, kayan bloklardan oluşan ve akıcı bir trafik yaratması çok zor Galatasaray'ın. Oyun önce sağa yöneliyor, oradan açık bulunamayınca bağlantılar yoluyla -merkez savunmacılar- sola geçiş yapıyorlar, tam pozisyon bulacakken Messi topu kaybediyor -bütün sezon boyuncaysa buralarda Xavi'yle alışverişe girip golü buluyordu, keza ilk gol de böyle geldi- ve anında Sergio baskı yapıp rakibi pas hatasına zorluyor, Pedro da ters kanattan kayma sonucu merkeze geldiğinden araya girip topu kazanıyor. 10.03'e kadar devam ediyor pas sekansı, yaklaşık 90 saniyelik sürede Madrid topa sadece bir kez değiyor ve paslaşmanın çoğunluğu Madrid yarı sahasında gerçekleşiyor. Bu elbette yerleşim, beceri, altyapı eğitimi, uyum ve çok çalışmanın ürünü. Pozisyonun devamında Ronaldo'nun şutu Valdes'de kalıyor, ani bir atak ve Real biraz önde yakalanıyor. Valdes hızlı başlatıyor elle, Messi'den Xavi'ye, Xavi'den Pedro'ya, savunma arkasına ve sonuca ulaşılıyor.
Benzer senaryo iki defa daha gerçekleşiyor ve Julio Cesar ile birlikte dünyanın en iyi iki kalecisinden biri olan Casillas engelliyor Messi'nin Xavi'den gelen pasları filelere eriştirmesini.
Barça'nın saat gibi işlediği ve çok pozisyona girdiği bir maç değildi ancak rahat bir karşılaşmaydı çünkü doğru yerleşim, top kazanımı, pas dolaşımı gibi temel noktalarda çok az hata yaptılar, Milito ve Alves gibi zorunlu yanlış tercihlere karşın.
Galatasaray'ın topu kazanma -özellikle hava toplarında- kazandıktan sonra dağıtma ve sahaya yayılma, pas açısı yaratma, pas tercihini baskıda olmayan oyuncuya yapma gibi temel altyapı eksiklikleri var. Sabri örneğin, top dolaşımında hep merkez savunmacı ve ileri üçlünün sağ bölgesindeki oyuncuya pas veriyor, üçüncü bir alternatifi yok. Alves öyle değil. Top aldığında hemen Xavi yanına yaklaşıyor, paralel paslarla oyun merkeze doğru da açılabiliyor böylece. Savunma oyuncuları topu verdikten sonra tekrar almak için açı oluşturucu koşu yapmıyorlar -Lucas ve Balta hariç- keza Elano savunmadan top alıp ilerleyebilen bir oyuncu olamadı Xavi gibi. Galatasaray'ın savunmanın önünde mutlaka hareketli, pas alışverişine katkı sağlayan, savunmayı rahatlatan, top sürükleyen bir oyuncuya ihtiyacı var. Bir de Topal kadar top çalma yeteneği olmasa da nerede durması gerektiğini çok iyi bilen, sert müdahaleler yapabilen -Grella değil kanımca bu- bir de ön süpürücü bulması şart.
Daha fazla uzatmak yersiz, başka maçlar da incelenebilir, başka etmenler de bulunacaktır, benzer durumlarla da karşılaşılacaktır. Özellikle Madrid maçını seçtim, Barça'nın iyi savunma yaptığı ve topa en az sahip -% 60 civarı- ve top kazanma şansının yüksek olduğu bir maçtı.
6 Haziran 2010
A. Eren Loğoğlu
Galatasaray:3-2:Tottenham Hotspur
-
Ayaktopunu İngilizlerin icat edip, sömürgeler vasıtasıyla gittikleri
ülkelerde tanıtmaları sonrası geçen yıllarla birlikte her millet kendi
çapında bir ...
2 hafta önce
1 yorum:
Türk futbolcularda inanılmaz konsantrasyon eksikliği var bir de. Bırak 90 dakikayı, 60 dakika bile tam konsantre olamıyorlar maça. Biraz fark olsun rahatlasınlar, hemen oyundan düşerler.
Yorum Gönder