17 Nisan 2011

M o u r i n h o > M a d r i d



İstatistiklerle başlayıp değerlendirmelere geçelim.

Barça vs. Mourinho

12 maç, 5 galibiyet 4 beraberlik 3 yenilgi

Pep vs. Madrid

6 maç 5 galibiyet 1 beraberlik

Pep vs. Mourinho

6 maç, 3 galibiyet 2 beraberlik 1 yenilgi

- Leo Messi, Madrid'e karşı 8. golünü kaydetti, Jose takımlarına karşıysa ilk defa ağları buldu. Üst üste 2 sezon ligde 30 gol barajını geçen ilk oyuncu oldu aynı zamanda.

- Ronaldo, Barça'ya ilk golünü attı.

- Kasım ayında oynanan El Clasico'yla Real Madrid, tarihinde ilk kez aynı takıma karşı üst üste 5 kez kaybetmişti. Barça kazansaydı seri 6 maça çıkacak ve 1962 - 1965 arasında oynayan Di Stefano, Puskas'ın Madrid'inin Barça'ya karşı elde ettiği bir başka istatistiği yakalayacaklardı. Ayrıca ev sahibi takım, Bernabeu'de aynı rakibe üst üste 3 maç kaybetmemişti, geleneği sürdürdüler.

- Barça, 1979 - 1980 sezonu Real Socidead'ının deplasmanda üst üste 16 maç kaybetmeme istatistiğini egale etti. Ligin 2. haftasında Hercules'e yenilmişlerdi, bu seriyi de 30 maça taşıdılar. Rekor 32 maç ile aynı Sociedad'a ait ve rekor haftası Barça Sociedad ile oynayacak.

- 501 maç sonunda % 68 galibiyet oranı var Mourinho'nun ve onu geçen tek isim var, Pep Guardiola. 173 maç sonunda % 74 gibi bir oran ve elbette bunu Jose kadar götürebilir mi, bekleyip göreceğiz. Mourinho'nun bu istatistiği 6 farklı takımla elde ettiğini de ekleyelim.

- Guardiola 173 maçta sadece 15 kez kaybetti ve hiçbir teknik direktör onu iki defa yenemedi. 15 maçın 11'inde tek, 4'ünde 2 farkla sahadan yenik ayrıldı.

- Barça, sahaya 8 altyapı oyuncusuyla çıktı, kenarda da 2 La Masia öğrencisi bekliyordu.

- Hakem Muniz Fernandez daha önce Madrid adına 10 penaltı, Barça içinse sadece 1 penaltı çalmıştı.

- Tam 20 yıl sonra -Ekim 1991 Koeman- Barça Bernabeu'da penaltı kazandı.

- Jose Mourinho, bir hafta boyunca çimlerin kesilmesini yasakladı ve 3 - 4 santim daha uzun olmalarını sağladı.

- Al Jazeera televizyon kanalında maç önü, devre arası ve sonu yorumlar yapan, 1984 - 1987 arası Barça'yı çalıştıran Terry Venables'in El Clasico karnesi, 12 maç 6 galibiyet 5 beraberlik ve 1 yenilgiydi.

- El Clasico üst üste yenilmeme istatistiği 8 maç ile 2001 - 2003 arası Los Galacticos'una ait. 2008 - 2011 Barça'sı 6 maç şu an.

- Barça topla oynama % 72, gol girişimi 10, kaleyi bulan 6 şut, 5 ofsayt, Madrid topla oynama % 28, gol girişimi 12, kaleyi bulan 7 şut, 21 faul

- Real Madrid son 5 lig sezonunda ilk kez topla oynamada % 30 altına düştü. 5 - 0 biten maçta % 33 idi oran. Geçen sezon Bernabeu'de 0 - 2 kaybedilen maçtaysa % 45 şeklindeydi.

- Geçtiğimiz sezon ligi 96 puanla kapayan Pellegrini'nin takımını yakalama şansı kalmadı Jose'nin, 77 puanı ve önünde sadece 6 maçı bulunuyor.

- İlk yarı (11'e 11) başarılı pas sayıları: 383 - 116, % 91 - % 68 oranlarıyla.



Kadrolar:

Barça, 4 - 3 - 3, Valdes, Alves, Pique, Puyol, Adriano, Sergio, Xavi, Iniesta, Pedro, Villa, Messi

Madrid, 4 - 3 - 3, Casillas, Ramos, Carvalho, Albiol, Marcelo, Pepe, Xabi, Khedira, Di Maria, Ronaldo, Benzema

Sürprizler vardı, Puyol'un sahada olması ve Pepe'nin savunma önünde oynaması gibi.

Barça, son oynadığı üç maçın aksine ideal formatından sadece bir oyuncu -Abidal- uzaklıktaydı, kusursuzluğa erişme şansı fazlaydı.

Jose'yse mutlaka farklı bir şeyler denemek zorundaydı. Pepe'yi önde oynatarak, merkezden içeri kat eden Messi'yi durdurmayı planlamıştı. Ayrıca Pepe'nin kazanacağı toplarla da çok hızlı bir biçimde atağa çıkılacaktı.

Mourinho dün gece, kendisini ve kazanmayı Real Madrid'den daha çok önemsediğini açıkça ifade etti. Jose'den önce Madrid'in evindeki bir El Clasico'da geride rakibini beklemesi ve kontrataklarla gol arayıp topa çok az sahip olması düşünülemezdi. Jose, Real'e gelirken oluşan algı, Inter'de yarattığı savunma kurgusunu Madrid üzerinde denerse tepki göreceğiydi. Öyle olmadı, Barça'yı yenmek her şeyden önemliydi artık. Jose kendi büyüklüğünü, yüzyılın en büyüğü olduğunu iddia eden kulübe zorla kabul ettiriyordu.

Topla sadece % 28 oynadılar, mahkumdular, aşağılandılar, Barça'dan daha iyi bir takım olmadıklarını, hücum yaparak onları yenemeyeceklerini kabullendiler ve bunların tamamı kendi tarihi stadlarında ve taraftarlarının önünde gerçekleşti, acı vericiydi. 20 küsür yıldır futbol izliyorum ve Madrid'i sahasında hiç bu kadar aciz görmemiştim, keza Terry Venables da söylüyordu aynı şeyi. Barça'nın ezeli rakibi bu olamazdı ya da kimilerine göre dünyanın en iyi ikinci takımı.

Türkiye'de İsmail Güldüren'i, Emre Toraman'ı, Ayman'ı savunmanın önünde kullanan bizim teknik direktörlerden ne farkı vardı Jose'nin Pepe hamlesinin? Yine ikinci yarı Adebayor'a atılacak uzun toplardan medet ummak, Mehmet Yıldız'ı oyuna almakla eşdeğer değil miydi? Ziya Doğan'ın ön kesici ve Bülent Uygun'un hava toplarına hakim santrfor sevdasının Jose'ye de sirayet edebileceğini kim düşünebilirdi?

Bence bir tarafı yererken diğer tarafı övmek tutarlılık içermiyor. Geçtiğimiz sezon Alves'e son dakikada yapılan penaltı verilse ilk maç 3 - 2 veya Bojan'ın golü sayılsa ikinci maç 2 - 0 bitecek ve Jose'nin futbol literatürüne kazandırdığı otobüs park etme hadisesi de tarih olacaktı. Bu şans tepildi ve geleneğinde, büyüklüğünde zerre savunma olmayan Madrid bile çaresizlik içinde bu stratejiye sarıldı.

Bu kadar ileri gidebileceğini beklemiyordum Mourinho'nun. Kazanma hırsı gözünü kör etmişti, hiçbir şeyi doğru göremiyordu, rekabeti, Madrid'in buralara böyle gelmediğini. İtalyan takımı olan ve genlerinde savunma yatan 300 küsür milyon Euro'luk Inter'i bu denli katı oynatması yeryüzünün her yerinde eleştirilmişti çizme dışında, onlar alışıktı. Şimdiyse 500 küsür milyon Euro'luk, evinde 16 maçta 50 gole yaklaşmış, % 60 topla oynayan, Ronaldo'ya her maç en az 5 dribling şansı veren bir takımı aynı duruma soktu.

10 kişi kalacak formatta bir oyun kurgulayıp 10 kişi kalmaktan yakınması ve bunu özellikle maç öncesi dile getirip hakemi etki altına almaya çalışması bir Mourinho klasiğiydi. Bunun üzerine antrenmanlarda çalışmalar yaptığını da söylemekten çekinmedi.



Madrid 10 kişi kaldığı için değil, rakibi geride beklemediği ve savunmayı öne çıkararak hücumcularına yeteneklerini sergileme fırsatı verdiği için beraberliği kurtardı ve 70 dakikaya göre daha iyi oynar gözüktü. Puyol'un oyundan çıkmasının ve Sergio'nun merkez savunmaya geçip, önde Keita'nın oynamasının da etkisi vardı bu süreçte. Mesut'un kazandığı topla oluşan penaltıyı hatırlayın, pası veren Sergio ve Xavi topu kaptırdıktan sonra müdahale etmesi gereken Keita'ydı.

Çimlerin uzun tutulması pas şiddeti konusunda da sıkıntılar yarattı Barça adına. Topa sahip oldular ancak topu daha hızlı çeviremediler ve oyunu ters kanada genişletip akışkanlığı sağlayamadılar. Guardiola'nın konuya dair yorumu her takımın kendi sahasını kurallar dahilinde istediği gibi kullanabileceği şeklindeydi.

Bu maç, diğer üç maçın önizlemesiydi Jose adına ve feda edildi. Asıl kıyamet, Madrid'in gerçek potansiyelini kullanmaktan çekinip kendi bildiği yöntemle yola devam edecek olan Jose'nin kupada ve ŞL'de hüsrana uğramasından sonra kopacak. Eleştiriler alıp başını gidecek, Ronaldo'nun ne kadar az topla buluşturulduğundan dem vurulacak, Madrid sahasında böyle oynatılamaz serzenişleri yükselecek. Maç öncesi basın toplantısına çıkıp konuşmayarak zaten Madrid tabanlı gazetecilerin salonu terk etmesine sebep olan ve maç sonunda da aynı isimlerden -yoklama yaptı herhalde- soru almayan, kendi dışında kimseye saygısı olmayan küstah bir adamı, düştüğü anda çok fena hırpalarlar.

Madrid Pepe'yle kazandığı toplar dışında en tehlikeli pozisyonlarını duran toplardan yakaladı. Barça'nın bu konuda bir boy zaafının olduğu biliniyor. Bu sıkıntı diğer maçlara da yansıyacaktır. Hakemin ceza sahası önünde Ronaldo serbest vuruş kullansın diye uydurduğu faullerin de haddi hesabı yoktu. Keza Pepe maçı sarı kart bile almadan tamamladı. Casillas'ın Villa'ya yaptığı müdahale tartışmalıydı, Albiol'un çekmesi kırmızı kart ve penaltıydı ancak Marcelo'nun pozisyonuna penaltı çalmak insafsızlıktı. Alves orda topa dokundu. Maçın sonlarında Messi'nin Ramos'dan çaldığı top çok temizdi, korkusundan veremedi hakem. Madrid'in sert ve aşırı faul yaparak oynamasına müsamaha gösterdi. Görevini iyi yaptı denebilir!

Mourinho'nun topu nasıl olsa kazanamam, kazansam da onlar kadar iyi kullananam çekincesiyle yarattığı savunma kurgusunun ana amacı Barça'nın daha az pozisyona girmesini sağlamaktı ve bunda da başarılı oldu. Pozisyon yönünden dengeli ve kısır bir maç idi.



İşin ironisi, puan farkının kapanıp şampiyonluk şansının devamı için Madrid'in saldırması gerekirken, Barça'nın hücum oynamasıydı ihtiyacı varmış gibi. Mesele de burda işte, Barça kazanmak zorunda olmasa da hücum, güzel ve iyi oynuyor, Mourinho takımları kazanayım da son dakikada olsun diyor, stratejik her yönüyle. Mesut ile başlamıyor ve sonradan girince doğru hamle oluyor birden. Oysa 5 - 0 biten maçta da 45. dakikada oyundan almıştı. Topu rakibe verip basmayarak, tamamen yarı sahasında bekleyen bir anlayışla az pozisyon verip ilk maça göre daha çok pozisyon -çoğu da duran top, kalanlar kontratak- bulduğu için Barça'dan daha iyi olduğu iddia edilebiliyor, komik! Rakibi üzerine çekiyorsun ve saldırmaları şart değil ama geliyorlar, senin yarı sahanda paslaşıyorlar, boşluk arıyorlar, arkaya adam kaçırmaya çalışıyorlar, isteseler geride kalıp Madrid'in oyununu baştan bozabilirlerdi, stratejik olabilirlerdi ama yakışmazdı onlara, yapmayacaklarını biliyorsun onlar dürüst çünkü, değişken değil. Bu sebepten onlar Barcelona ve onların kazanması gerekiyor futbolun geleceği için.

8 puanlık fark korundu ve Barça istediğini aldı, üç yılda üç şampiyonluk uğruna son 6 maç. Cruyff'un hedef maçlar tanımına uygun ilerliyorlar El Clasico'larda. 0 - 1'den sonra Barça'nın maçı kazanması gerekiyor olsa sonuç beraberlik olmazdı.

Psikolojik olarak zarar gören yok kanımca. Madrid kazanamadı belki ama 10 kişi geri dönmeyi başardı, kazanabilirdi de. Jose oyuncularına bunu işleyecektir. Ligin kaybedildiğini kupa maçından sonra çıkacakları deplasman maçında hatırlayacaklar ve ŞL'ye bunun yansımaları olur. Daha üç zor deplasmanları -Valencia, Sevilla, Villarreal- var ve ikili averajda da gerideler, aslında diferans 9 puan şu an. Her iki taraf da sevindi maçtan sonra. Madrid, Barça'yı yenebilme umudunu korudu, Barça'ysa iki Bernabeu maçından birini hasarsız atlattı ve puan farkına dokundurmadı.

Jose'nin her iki penaltı pozisyonuna verdiği reaksiyon -gülme ve aşırı sevinç- psikolojisinin iyi olmadığını gösterdi. Keza Madrid taraftarının da ruh hali delirmeye yakın olduklarını anlatıyordu. Messi'nin bir pozisyonda top taca çıkarken refleks yoluyla topa vurması, pek çok savunmacının her maç yaptığı olağan bir hareket idi. Messi yapınca üzerine çullanmak istediler, taraftar tepki gösterdi Messi'ye, inanabiliyor musunuz, tek falso hareketi olmayan hatta bir pozisyonda ceza sahasında düşmeyip devam etmeye çalışan mütevazi Messi'ye? Yazık, rekabeti seviyorlar ama kazandıkları sürece, yenilmeyi sindiremeyen bir güruh. Köşe vuruşu noktasının ordan topu almaya giden Arnau'nun sırtına vuran gazeteciler unutulmadı daha. Ronaldinho'yu alkışladıkları dönem rekabetin içersinde bu kadar yoktular.

Kupa maçında Albiol cezalı, Pepe önde oynarsa Ramos merkeze çekilebilir yine ya da Garay hamlesi görebiliriz. ŞL ilk maçında da Carvalho cezalı, enteresan. Puyol'a karşılık bir oyuncu hep. Adriano'nun sakatlandığı söyleniyor, sağlıklı bilgi yok, Puyol'un da durumu belli değil ama oynayacağını düşünmemek için hiçbir sebep bulunmuyor. Javier dönüyor, Pepe'nin hayvanlığına karşılık verme adına oynatılabilir. Gene de savunma kurgusu izin veriyorsa Sergio, Xavi, Andres üçlüsünü bozmamak gerekir. Jose'nin tek maç stratejisi hamlesini -Pepe, Mesut- ligde kullanması şaşırtıcıydı, planını açık ediverdi ve yeni bir şey üreteceğini -belki Kaka- sanmıyorum kupada, 4 maçı seri olarak -ve maç maç- düşünmeyip ciddi bir hata yapmış olabilir, sırf psikoloji uğruna.

Ramos'un Dünya Kupası'ndan dolayı gittiğimiz yerlerde bizi onlar gibi alkışlamıyorlar, üstüne ıslıklıyorlar söylemi, maçı veya seriyi hangi tarafın kazanması gerektiğinin en açık ifadesidir.



Madrid kazanırsa sadece kendisi adına kazanacak ve Jose Mourinho ön plana çıkacak. Oysa Barça kazanırsa salt kendisi değil, güzel oyun felsefesi, arka mahlede top oynayan çocuklar kazanacak. Stratejik olmadan, sert oynamadan, zaman çalmadan, sinsice savunmada bekleyip kontratak kollamadan pozitif oynayarak da şampiyon olunabildiği algılanacak, örnekler çoğalacak, oyunun şekli değişecek.

Adalet, vicdan, gönül kazanacak ve bu yüzden Barça onlar için oynayacak.

6 maç kaldı, 3 yıl üst üste lig şampiyonluğuna. 1 maç kaldı Kral Kupası'na. Sonrasında 2 El Clasico daha ve Wembley. Uzak değil, görüyorum futbol kitabının yeniden yazıldığını.

17 Nisan 2011

A. Eren Loğoğlu

6 yorum:

Adsız dedi ki...

çok güzel bir yazı olmuş ellerinize sağlık.ama pepe gibi birini orta sahanın önünde oynatması gerçekden stratejik bir hamleydi.başarılı da oldu diyebiliriz.

Adsız dedi ki...

tabi canım hücum oynamalı ve her maç 5 yemeli rakipler. gerisi korkaklık acizlik. futbolda tek doğru var malum.

Ilaqwain dedi ki...

Müthiş bir yazı ancak bir kaç şey sormak isteyeceğim.
Madrid sahasından geleneklerine uygun oyunu "Jose" ile oynasa sonuç belli olmazmıydı. Yani çok mu yanlıştı Pepe'nin orada oynaması ? Hani cidden Mesut girince doğru hamle oldu yani öyle dendi. Ancak Mesut 11de başlasa böyle mi olurdu yani doğru bir hamle mi olurdu ? Sanki yorulmuş katalanlara karşı etkiliydi Mesut.

Hani tüm bu maçların sonunda belkide 4te 0 yapacak Jose'ye tepki çığla olacak. Sahamızda böyle olmaz diyecekler. Yani hırpalayacaklar Jose'yi. Ancak Jose Joselikten vazgeçecek mi ? Ya da Joseliğinden bir şey kaybedecek mi ? Buna yanıtı ben vereyim tabi ki kendimce. Hayır. Ne olursa olsun o Jose Mourinho. Tasvip etmesemde adam büyük.

İlk kez yazdım sana haddimi aştıysam affola.

A. Eren Logoglu dedi ki...

Madrid hücum oynasın denmedi, Mourinho'yu bu denli kendisinin önüne koyması doğru değil. Geçen sene topla oynaması % 45 idi ve 0 - 2 yenildiler, bu sene de Barça'nın kazanması gerekse maç 0 -2'ye taşınırdı. Önemli olan Madrid'in hücum geleneğinden ödün vermesidir. Sahanda oynadığın diğer bütün maçlarda topla oynaması % 60 ise ve ligde 50'ye yakın gol attıysa bu takım, % 30'un altına çekilerek, önde birazcık baskı yapıp geride eksik yakalanırım korkusuyla potansiyelini sergilememesi sorun.

Mourinho açısından bir sıkıntı yok, Real Madrid açısından var. Başarmaya giden her yol kabul demeleri dışında.

50 milyon Euro'luk Gijon da pekala bu oyunu sunuyor bize Barça karşısında, 4 El Clasico, futbolun bayramı gibi tabirler havada kalır Madrid böyle oynamaya devam ederse. 100 milyonluk Euro'luk Ronaldo'ya potansiyelini kullanma şansı vermiyor ve duran toptan, yakalayacağı tek tük kontrataktan gol atma olasılığına kalıyorsunuz.

Elbette Barça karşısında topa hakim olmak kolay değil ancak bu kadar da mahkum oynamamalısın.

Tekrar edeyim Jose adına yapılanların tamamı doğruydu ama Madrid adına da tamamı yanlıştı, lig gitti psikoloji ve deneme uğruna.

Ilaqwain dedi ki...

Evet lig gitti aynen de deneme uğruna. Haydi bakalım neler olacak özellikle ŞL'inde. Sabırsızlıkla bekliyorum o maçları ve senin yorumlarını. Burası dehşet bir yer, thanks to Lappappa :P (ordan öğrendim). Umarım Jose'yi yine üzeriz.

Adsız dedi ki...

jose ne derse madrid uymak zorunda. çalışabilecekleri daha iyi bir teknik adam yok dünyada.