Oyuncu karakterleri ve taktiksel düşünceler takımların belirli formasyonlarla -simetrik ya da geometrik- sahada yer almalarına sebep olurlar. En yalın ifadeyle futbol sahasının 105×68 metreden oluşan bir dikdörtgen, geometrik bir unsur olduğu göz önüne alındığında, bu alanı en iyi kullanabilme adına 11 oyuncunun en verimli şekilde sahaya nasıl yayılması gerektiğinin zihni yorması, tutarlı, sağlıklı ve daha çok dikkat verilmesi gereken konulardan biri olmak zorundadır. Formasyonu, oyuncular hep bu belirtilen yerde duruyorlar şeklinde de algılamamak gerekir, her oyuncunun formasyon üzerinde konumlandırıldığı bölgeyi bir dairenin merkezi kabul ederek, oyuncunun yoğun olarak bu bölgeyi savunması ya da hücum anlamında kullanması istenir.
Şu da kabul edilmelidir, futbol sadece formasyona dayalı bir oyun da değildir. Fiziksel güç, psikoloji, rakibin taktiksel yapısı ya da oyun akışkanlığı bu duruma örnek teşkil edebilir. Oyun akışkanlığını biraz açayım;
Fenerbahçe ile oynuyoruz, Yeni Açık Tribün tarafında bulunan kale seçimi yapıldı, Eski Açık'a doğru hücum ediyoruz diyelim. Arda'nın taktiksel tercih gereği sol bölgede, Kapalı'nın önünde oynadığını varsayalım. Taç çizgisine paralel bir top alsın ve topla ilerlesin bu bölgede, oyun rakibin sağ bölgesine, Galatasaray'ın sol bölgesine Arda'nın topu tutabilme ve pas verme anına kadar -pas verme eylemindeki tercihi de önemli, oyunu açmak adına ters kanat düşünebilir- yığılacaktır. Bu yığılma esnasında, maç öncesinde ve oyunun genelinde oyuncuların sıklıkla durması gereken yeri belirten 4 - 3 - 3 formasyonu kaymalar yaşayabilir. Sol bek Arda'nın yanına kadar gelmişken, sağ bek 3. bir merkez savunmacı gibi çizgi savunma oluşturabilir, yine Arda'ya simetrik düşen sağ bölge oyuncusu, Keita olsun, ceza sahası içine girip 2. bir forvet gibi davranabilir. Bu tür oyun akışkanlığına bağlı eylemler, 4 - 3 - 3 gibi oyun formasyonlarının, oyun anlayışına, felsefesine, oyun içi karaktere dönüşmesi olarak da ifade edilebilir. FC Barcelona'nın sıkça başvurduğu oyun akışkanlığı içerisinde üçgenler kurmak, pas açısı yaratmak adına kısa koşular yapmak futbolun matematikselliğine dair örneklerdir.
Formasyon, sistem, taktiksel strateji, model, anlayış gibi konuları içeren eski bir yazımı referans sunuyorum, okumanız adına;
http://erenlogoglu.blogspot.com/2009/05/tek-model-yok.html
Ayrıca ProZone isimli futbolu tamamen matematiğe çeviren bir Futbol Analiz şirketi var. Çok profesyonel ve bilimsel bir algıyla bakıyorlar futbola. Yakın zamanda Real Madrid kulübü, bu şirketin programlarını satın alıp kameralarını Santiago Bernabeu'ye koyma kararı aldı. Futbolun simetrisinin, geometrisi olduğunun varlığına dair bir başka örnek de budur;
http://www.prozonesports.com/news_real_madrid_new_client.htm
Bunların yanına İran Milli Takımı Asistan Teknik Adamı Human Afazeli'nin "Modern 4 - 4 - 2 Formation Theory" isimli araştırma makalesinden grafik içeren kısımlar ekliyorum matematiksel olmaya, simetriye dair ve 4 - 4 - 2, 3 - 5 - 2 karşılaştırması üzerine;
Bu siteden makalenin tamamı bulunup okunabilir:
http://www.osysa.com/coach/coacharticles.htm
Tüm bunların yanında FC Barcelona'nın 2008 - 2009 sezonunda oynadığı 4 maçın başlama görüntülerini sunuyorum;
4 - 1 biten Copa Del Rey, Athletic Bilbao maçından;
6 - 2 biten La Liga, Real Madrid maçından;
1 - 1 biten CL Semi Final, Chelsea maçından;
2 - 0 biten CL Final, Manchester United maçından;
4 maçta da Barcelona, aynı şekilde yayılarak başlıyor oyuna. Dairenin içine giremediklerinden dolayı öndeki 3'lü biraz farklı sadece. Her seferinde, simetrik ve aynı formasyonu 4 - 3 - 3'ü sergiliyorlar, bu çok net görülüyor. Geri 4'lünün önünde, Xavi ve Iniesta'nın arkasında tek bir oyuncu duruyor örneğin, orta 3'lünün yayılış şekli olarak bu isteniyor çünkü. Madrid maçında bekler önde kalmış. 4 - 3 - 3 şablonunu koruyarak oyun akışkanlığı -üçgen, pas açısı- sağlıyorlar maç boyunca. Bu yayılışların aynı olması tesadüf eseri değil, taktiksel ve sistematik sebeplerden ötürü. Bir başka deyişle futbolda matematiğin devreye girmesinin sonucu.
Matematiksel futbol, teknolojinin sunduğu olanaklarla birlikte, vazgeçilmez bir araştırma konusu olarak karşımızda duruyor. Bunun üzerine eğilmek, yeni düşünceler üretmek, hem analizlerin gelişimi hem de okuyucuların daha bilinçli birer izleyici olmaları açısından büyük önem taşıyor.
13 Temmuz 2009
A. Eren Loğoğlu
Galatasaray:3-2:Tottenham Hotspur
-
Ayaktopunu İngilizlerin icat edip, sömürgeler vasıtasıyla gittikleri
ülkelerde tanıtmaları sonrası geçen yıllarla birlikte her millet kendi
çapında bir ...
2 hafta önce
4 yorum:
Ellerine sağlık Barcelona'nın daha düdük çalmadan sistemi ve makine düzeni net görülüyor.
Büyük bir ihtimal İngiliz dominasyonunun yerini Barcelona alacak.Bu makine düzeni maçın herhangi bir anında gol bulduğunda artık önlenmesi imkansız oluyor.
Bu yılki final maçında olduğu gibi maça sakin başlamak yeterli olacak.
İngiliz takımları=Fizik güç+kondisyon+hız
Barcelona=Pres+Makine düzeni+Teknik kapasite
Bu iki denklemden ilki kolay bozulabilir.Yorgunluk ve bireysel hatalar İngilizler'i kayba uğrattı, uğratacak.Barcelona denklemi ise takım en kötü haldeyken bile işlerliğini kaybetmeyen pas düzeni ve her an skoru ve maçı değiştirebilecek teknik kapasiteli birçok futbolcu nedeniyle kolay kolay bozulamayacak bir yapı.Hiddink'in Chelsea'si dahil, maçın başındaki şans golü olmasaydı o maç çok daha farklı olacaktı.
Bu takımı artık yalnızca kendisi kendi içinden çökertebilir.
Bu takım kendi içinden çökertilebilir demiştin, Eto'o gidişi böyle bir sonuç yaratabilir.
Eren.
Tam tersi, içeriden çökertecek biri gitti ve daha iyi bir futbolcu geldi.
Daha yetenekli bir oyuncunun geldiği kesin, Eto'o kadar sorun yaratır mı tartışılır, Aceto'nun Eto'o yazısında da olduğu gibi Guardiola'nın zihninde Eto'o'nun gitmesi gerekliliği hep vardı, Ronaldinho ve Deco'dan sonra. Ibra Eto'o kadar sisteme uyacak mı, bekleyip göreceğiz.
Eren.
Yorum Gönder