18 Ekim 2010

Köpekler istedi diye atlar ölmez!



Rijkaard gitmeye bu denli yakınken bir derleme -uzun olmayan, artık çok sıkıldım ve tekrar tekrar aynı şeyler söyleniyor- sunacağım, son 2 yılı barındıran ve yeni öneriler içeren.

Kısa kısa başlıklar halinde mevcut sorunlar;

1 - Teknik Adam

Lucescu, Terim, Hagi, Gerets, Feldkamp, Skibbe, Bülent Korkmaz, Rijkaard, 2000 yılından bu yana sırayla görev alan isimler.

Şu liste bile, asıl sorunu Rijkaard'la sınırlandırmanın garip duracağına işaret ediyor. Rijkaard başarısız oldu, şüphe yok ancak onu tercih ederken, model Teknik Adam olduğu ve sağlıklı bir ortamda kusursuza yakın bir sistem üreteceği tahmin edilmeliydi. Cesur davranıp gençlere yeterince yönelmemesi, stratejik hamleler konusunda kararlılığından vazgeçmemesi ve yetersiz kalması, diğer unsurlardı performansı adına. O geldiğinde Galatasaray'ın güzel oyun felsefesine dayanan bir model kurabileceğine inanan biri olarak, iletişim, futbolcular, yönetilme, kadro mühendisliği gibi konularda ihanete uğrayacağını, yalnız bırakılacağını hesaba katamadım. Skibbe'nin Feldkamp'ın savaşan, mücadele eden Galatasaray'ın futbol karakteristiğine çok uygun takımını, Almanya'da uyguladığı futbol modeliyle harmanlamak yerine, ikinciye doğrudan geçiş yapma çabası tahmin edilemez tahribatlar yarattı, pek çok oyuncunun pas bile yapamayan, temel eksiklikleri olan sıradan isimler olduğunu gözler önüne serdi. Aynı durum Rijkaard dönemine de sirayet etti, bulaşıcıydı.

Son başarıdan -2008- yola çıkarak, tekrar Almanların düzenine dönmenin bir çözüm olabileceğini düşünüyorum, hele de Almanlar bu denli yükselirken ve yurt dışında altyapı eğitimi almış yerli oyuncular bulmamız gerekirken.

Ottmar Hitzfeld'den daha iyi bir isim aklıma gelmiyor. Genç, başarılı, yeni jenerasyon isimlerden çekiniyorum Skibbe tecrübesinden ötürü, riske girmemek gerekir. Disiplinli, sıkı çalışma hastası, otoriter ve müthiş kariyerli, dil sorunu olacağını da zannetmem, iletişim kopukluğu yaşanmaz.

Riskli görünse de tekrar Hagi olabilir, potansiyeli vardı gösterdiği performansla. Camiayı iyi tanıyan, kimin kendisini arkasından hançerleyeceğini iyi bilen, futbolcuların sevip sayacağı türden bir isim, teknik taktik konusunda da kesinlikle yetersiz değildi.

Son olarak Abdullah Avcı, model + günü kurtarma projesi. Hayalini gerçekleştirecek birisinin çok özveriyle çalışacağını, daha önce altyapıda görev aldığını, medyanın başarılı bulduğu bir isim olduğunu, yerli olması sebebiyle oyuncularla çok iyi bir uyum göstereceğini düşününce çok makul duruyor.

Bu sezon, başlarken sona ermişti zaten, değişiklik için bir gün dahi beklemeye gerek yok kanımca.

2 - Tercüman

Rijkaard & Neeskens ikilisinin, antreman ve maç esnasında detayları oyunculara aktaramadığını zannediyorum. Çözümü en kolay olan gibi gözükürken nasıl göz ardı edilen bir duruma düşüyor bu konu, aklım almıyor.

3 - Kaleci Antrenörü

Aykut'un bir adım bile ilerleyememiş olması, malesef iyi bir antrenörü olmamasının sonucudur. Arda'nın menajeri Ahmet Bulut için, onu zaten Galatasaray'a ben transfer ettim diyebilme özgüvenini ve futbol ulemalığını kendinde gören Adnan Polat'ın şapkadan çıkardığı tavşanlardan biridir Nezihi de. Gerçi uzun yıllardır takımdadır ancak Rijkaard'ın gelişiyle kurulan organizasyonda nasıl ve neye istinaden görev aldığı hala bilinmemektedir.

Taffarel ve Mondragon ilk akla gelenler.

4 - Kaleci

Mondragon'dan sonra çözüm bulunamayan saha içi sorunların en önemlilerinden biri. Tecrübeli, şöhreti olan, önündeki isimlere güven verecek bir isim şart. Ufuk ve Aykut ile sahaya çıkan oyuncuların kaleye giden her topu psikolojik çöküntüyle izledikleri gerçeği mutlaka değişmelidir.

Stekelenburg biçilmiş kaftan, Taffarel gibi Dünya Kupası Finali oynamış, Ajax'dan koparılabilir iyi paraya.

5 - FDD

Zurnanın zırt dediği yer. Çözümü en zor vaka, devrim gerektiren operasyon, temizlik. Arda dışında geride kim varsa gönderebilmek, Ayhan, Sabri, Servet, M Sarp, H Balta, S Özkan, Aykut ve daha akla gelmeyen pek çok yerli isim. Arda'yı yalnızlaştırıp, bir kenara çekip, bu düzenin sona erdiğini ve aklını başına alırsa, Galatasaray'ın yeni felsefesinde kendisine yer olduğunu, almazsa kapının gösterilmesi de iç hesaplaşmanın parçalarından biri olmalıdır.



6 - Transfer Stratejisi & Yabancı Kontenjanı

FDD operasyonundan hareketle yepyeni bir strateji. Baros ve Kewell dışında -Cana & Lucas da kalabilir duruma göre- yabancıları da gönderip -para kazanarak- Türkiye'de oynayan ve başarılı olan ekonomik yabancılara yönelmek, Cernat, Emenike, Colman gibi. Yanlarına Selçuk / Hamit / Nuri / Gökhan Inler'den en az birini transfer edip orta bölgeyi, Eren Derdiyok / Volkan Şen / Sercan / Mevlüt'ten en az birini transfer edip hücum bölgesini yerli kontenjanından güçlendirmek ve kadroyu altyapıdan umut vaad eden takviyelerle derinleştirmek. Bu isimlerin yanına yurt dışında -özellikle Almanya- futbol eğitimi almış genç isimler katmak da gerekiyor.

Stekelenburg / Emirhan

Lucas / Serkan / Berk / Ahmet Kesim

Selçuk / Colman / Hamit / Cana / Musa / Cumhur

Arda / Kewell / Serdar Eylik / Cernat / Emre Çolak

Baros / Sercan / Emenike / M Batdal / Cem Sultan

2 yabancı hakkı daha var, box to box / geri dörtlü / hücum bölgesinin sağı gibi kullanma opsiyonları sağlanabilir. Savunmaya mutlaka yerli oyuncular da bulmak gerekecek, Ömer Toprak gibi.

İlla bu isimler olsun diye yazmadım, eksikler de var hatta onbir oluşturulduğunda, gözle görülür biçimde, iskelet buna benzer yapıda kurulmalı, dengeli, savaşan, lider yabancıların yanında burda başarılı olmuş yabancılar ve yurt dışından gelen yerliler.

7 - Futbol Şube Sorumluluğu & Sportif Direktör

Adnan Sezgin, Abdurrahim Albayrak, Haldun Üstünel ile falan olmayacak bu iş. Rijkaard'ın bulunamayan muhatabı da, onun erişemediği alanlara giren, sorun çözen, oyuncularla ilişkileri düzenleyen birisinin varlığı gerekiyor. Barcelona ve Real Madrid, bu ismi efsane oyuncularından seçiyor ve bence bu doğru yöntem, akla Hagi geliyor hemen, Sportif Direktör olarak. Transfer konusunda Popescu'yla birlikte tarayacağı Doğu Avrupa, İspanya geçmişiyle kuracağı ilişkiler, Kewell & Lucas üzerinden Premier League bağlantıları da cabası.

8 - TT Arena

Ocak ayında ön açılış, yazın gala düşünülüyor. Pek çok eksiklik olacaktır, Rijkaard'ın gidişinden ve takımın potadan uzaklaşmasından sonra takıma bu sezon hava katma şansı yok. Çevre düzenlemesi yapılmazsa uzunca bir süre stada benzer tarafı da olmayacak yanına yaklaşıldığında. Her yanı uçurum, arazi. Büfeler, aslanlı yol vs. herhalde yazın yapımına başlanacak işlerdir. Matbaaya bürünüp basacağı para konusunda performans / beklenti grafiği ön plana çıkacaktır, satılan kombineler dışında.

9 - Taraftar

Ali Sami Yen Spor Kompleksi'yle yakalayabileceği yeni bir soluk şansını iyi değerlendirmesi gerekiyor. Saha içi ve dışında verilen tepkilere, kulüp üzerinde etkiye, yarattığı atmosfere bakıldığında bu noktayı haketmişiz gibi gözüküyor. Heyecan yok, asıl irdelenmesi gereken husus bu.

10 - Yönetim & Kongre, Lise

Tüzük, kongre vs. topa hiç girmek istediğim ve cahil olduğum alanlardır. Adnan Polat'ın istifa etmesi -yerine gelecek ve projelerine konacak ismin Lise zihniyetinden Adnan Öztürk olduğu düşünüldüğünde- çözüm değil çözümsüzlük sunuyor. Polat, sportif konularda düşüncesini bile belirtmemeli, işi profesyonellere -Hitzfeld, Hagi- devretmelidir.

11 - Ekonomi

Elano, Misimovic, Sabri, Servet, H Balta'dan üç beş kuruş elde edilir herhalde. Değer biçilebilecek diğer oyuncular da takas olarak kullanılır.

TT Arena sonrası herhalde bir iyileşme olacaktır. Başka projeler de var, Riva vs. gibi, çingene pazarlığından vazgeçip hedef - market değeri üzerine bir transfer politikasının uygulanmasına da bir an evvel başlanmalıdır.

***

Sorunlar bir değil üç değil ki devamlılık içeren bir başarı gelsin. Bu yıl şampiyon olunsa diğer sezonun garantisi olmuyor her seferinde, Gerets ve Kalli örnekleri karşımızda. Kaset hep başa sarıyor, bir sorun çözülse diğeri karşınıza çıkıyor, durum vahimden de öte.

Çare var da, uygulayacak güç, cesaret, kararlılık, gözü peklik, metanet, profesyonellik yok kulübün bünyesinde. Polat'ın ekibinin yerine gelecek bir yönetim de gözükmüyor ufukta.

18 Ekim 2010

A. Eren Loğoğlu

6 yorum:

Ozan dedi ki...

ya hocam ben başakn olsam yada futbolcu olsam yabancı hoca gelse dil kursuna giderim dil öğrenmek bu kadar mı zor ya

Anoz dedi ki...

Inanilmaz, cocuk gibiyim su an... calisamiyorum is yerinde, kafam birsey almiyor. Rijkaard gidecek diyorlar, ben halen kalsin diyorum, gitmez diyorum... Rijkaard o diyorum kendi kendime. Hani cocukken bir akrabaniz, bir yakininiz bi kac hafta sizin evde kalir, sonra gitmesi gerekir... siz ise alismisiniz ona, aileden birisi olmus, her gün gördügünüz biri... gitmesin istersiniz, gitmesin!

büyümek kötü birsey be hocam!

Ozan dedi ki...

@Anoz aynen bende öyle bir durum içindeyim hiç birşey zevk vermiyor

Gemici Düğümü dedi ki...

FDD ne demektir? Aydınlatırsanız sevinirim. Basit bir kısaltma herhalde ama ben bulamadım.

Adsız dedi ki...

polat, post-polat'ı, üstünel'i tasfiye etti ve her şey daha bir hızla boka sardı. galatasaray -bunu söylemek de klişe oldu ama- aynen 90'ların fenerbahçesi gibi. kriz ve hizipleşme eksik olmuyor. fenerbahçe'yi kadıköy'de yenerse tablo tam aynı olacak.

A. Eren Logoglu dedi ki...

@ Gemici Düğümü

Diğer başlığa da yazmıştım, görmediniz herhalde, yineleyeyim;

FDD bir kısaltma, Futbolcuya Dayanan Düzen anlamına geliyor, bu deyimin literatüre girmesi benden çok önceye dayansa da, yazdığım incelemelerle konunun derinlemesine tartışılması hususunda bir katkı sağladığımı düşünüyorum. Eski yazılara buradan ulaşılabilir;

http://erenlogoglu.blogspot.com/2010/08/futbolcuya-dayal-duzen-v20.html