21 Kasım 2010

Yeni Hedefler ve Hagi Dönemi



6 maç sonunda 2 galibiyet 2 beraberlik 2 yenilgisi var takımın. Atılan 5 gole karşılık 6 gol yenildi ve ligde son 3 maç gol atılamadı. Daha gelirken söylendiği gibi Hagi, kontrol ve denge adamı.

Rasyonel olma zamanı geldi de geçiyor. Galatasaray bu sezon için kendine yeni hedefler koyarken, önümüzdeki sezonun planlamasına da bir an önce başlamak zorunda.

Trabzonspor 13 maç 30 puan
Bursaspor 28 puan
Kayserispor 28 puan

Büyükşehir Belediye 23 puan
Fenerbahçe 12 maç 21 puan
Beşiktaş 21 puan
Gaziantepspor 20 puan
Antalyaspor 19 puan
Karabük 18 puan
Galatasaray 17 puan
Ankaragücü 16 puan
Manisaspor 15 puan

Ligde ilk üç takım bir grubu, sonraki 9 sıra ikinci grubu oluşturuyor artık. Puan bariyerleri oluşmuş durumda. Borsada kullanılan bir tabir vardır, psikolojik eşik diye ya da at yarışında gruptan kopup son 400, hatta 200 metre başa baş kalan ve sprint atan atlar olur, Trabzonspor, Bursaspor, Kayserispor 28 puan barajıyla eşiği oluşturdular, virajı dönüp düzlüğe çıktılar. Onları zorlayacak tek takım da Fenerbahçe, futbol tarzından ötürü.

Bunları kabullendikten sonra ikinci grubun başını çeken Büyükşehir Belediye'nin üzerine çıkmalı, yani ligi 4. sırada bitirip Avrupa Kupaları'na katılmalıyız. Hagi de daha ilk basın toplantısında bunu dile getirip, aslında gerçekçiliğini ortaya koymuştu.

Fenerbahçe'nin bir maçı eksik, kazanırsa Belediye'nin konumunu onlar alacak ve işler daha da zorlaşacak.

Hagi neler yaptı ve bundan sonra neler yapabilir, biraz ona bakalım, sonra tekrar bu hesaplara döneriz;

Savunmayı oturtma konusunda yol kat etti, Trabzonspor maçında kazanmaya oynamayıp yanlış strateji uygulasa da, oradan da gol yemeden ayrılabilirdi takım, yani ligin nerdeyse en zor üç deplasmanından kalesinde gol görmeden bitirebilirdi maçı. Keza tersi de geçerli, savunmaya odaklandıkça takım gol atmayı da unuttu, Necati ve Ribery'sini hala bulamadığından bir süre daha bocalayacağı kesin, Baros ve Arda'yı beklemesi de bundan.

Cana'yı takıma katmayı başarmıştı ki sakatlandı oyuncu. Barış daha iyi, Elano kendini buluyor, Pino oynaması gereken bölgeyi keşfetti, Kewell sakatlıktan çıkıyor, sol bek sorunu devam ediyor, Sabri'nin merkeze gelmesi, Barış ve Ayhan'la birleşince daha dirençli bir yapı ortaya konuyor. Eksik belli, yaratıcılık, Elano, Arda, Baros, hatta Misi'den beklenen şey.

Misi A2 takımına gönderildi, bir operasyon olacağı ufukta gözüküyor, devre arasında ya da sezon sonunda Hagi'nin alacağı radikal kararların uygulanıp uygulanmayacağını göreceğiz. Hagi, daha önceki dönemde olduğu gibi, yönetimle ters düşerse, sözünü sakınmadan bunları taraftarla paylaşacaktır. Biraz takımın iyi duruma gelmesini bekliyor olabilir, Gürsoy'la olan tartışmaları esnasında zirveye oynanıyordu ve Hagi gücünü biraz da -çoğunu taraftardan olsa da- buradan alıyordu. Misi konusuna olan bakışın, operasyonun devamıyla birlikte değerlendirilmesi şart, acele etmeden. Olayın diğer parçası yönetim, leasing konularındaysa çok fahiş hataların olduğu açık. İhtiyaç olunmayan bir pozisyona, son dakika, göz boyama amaçlı yapılmış pahalı bir transfer, üstelik Lincoln gibi bir tecrübe yaşanmışken. Geçti gitti diyebiliyorum ancak çok sorgulamadan, çünkü kazdıkça altından başka şeyler çıkıyor ve çukura uzanıp daha fazla kürek sallamayı istemez bir ruh haline bürünüyorsun.

Net bir 4 - 2 - 3 - 1 takımı olacağız, modern futbola ve bu coğrafyaya uygun şekilde. Üç blok ve bütün olarak hareket etmeyi gerektiren formasyonlar bize şimdilik uygun değil.

Zaman kaybetmeden, yerli oyuncu kalitesinin artırılması gerekiyor. Kayseri maçında oyuna Aydın, E Çolak ve M Batdal'ın girmesi ve etkenliğin tamamen azalmasından daha çarpıcı bir örnekleme olamazdı bu konuda. 10 yabancı transfer hakkının olduğu bir statüde sahaya 4 yabancıyla çıkıp kenardan 3 yerli oyuncu getirmenin ne denli bir organizasyonsuzluk fiyaskosu olduğuna hiç girmeyeyim. Yerli oyunculara dünyanın parasını ödemektense, üç beş kuruşa ortalama iki yabancı getirilip oynatılabilirdi.

Hagi şunu biliyor, bu ligde üstte yer almak için böyle oynanması gerek, Kayseri ve Bursa bunu çok iyi beceriyor, Trabzon biraz daha farklı, onlar daha iyiler futbol olarak. Ustası Lucescu'nun bu ülkede dominasyon kurmasının temelinde de bu düşünce yatıyor, önce kontrol ve dengeli bir takım, sonra yaratıcılık ve hücum.

Hagi'nin mevcut kadroya bu anlamda çok da inandığı zannetmiyorum, devre arasından başlamak üzere bir takım değişiklikler olacaktır, bavulunu toplayanlar ve Florya'ya yeni bir ruh katmak için toplananlar, bu şart!

Bu süre zarfında ekonomik konular dışında yönetimin hiçbir konuya müdahil olmaması da önemli, kararların sağlıklı olabilmesi adına.

Öngörüye dayalı bu türden gelecek düşüncelerinden tekrar hesap kitaba dönelim, yere ayak basalım;

4 hafta var ilk yarının bitimine. Beşiktaş, Kasımpaşa, Gençlerbirliği ve Konya ile oynanacak. Kasımpaşa ligin açık ara en kötü takımı, İnönü'de az biraz izlediğim Konya'da toparlanma var, özellikle uçta oynayan üç yabancısı ve arkasında Hakan & Erdal ikilisi iyi işler çıkarıyor, savunmayı önde kurup çizgi savunma oynatan ve başına bela alan Schuster'in bu taktiğini Pino ile kesinlikle cezalandırmalıyız, yani sözün özü 4 maç 12 puan, Hagi'nin yeni hedeflerinin başlangıcı olmalıdır, ilk 6 haftayı tanıma ve ısınma evresi şeklinde varsayıp.

21 Kasım 2010

A. Eren Loğoğlu

2 yorum:

anilkos dedi ki...

elinize sağlık,gerçekten okumazsam o haftanın boş geçtiğine inandığım bir kaç yazardan birisiniz. umarım yorum azlığına aldanmadan son gaz yazmaya devam edersiniz.

Adsız dedi ki...

Güzel bir değerlendirme olmuş, öncelikle ellerinize sağlık..

Ben Pino'nun dönüşüyle Hagi'nin çift forvete geçeceğini düşünüyorum, düşünüyorum demeyeyim de geçmesini isterim diyeyim. Arda solda, Baros ile Pino forvet, ortada Ayhan-Cana. Sağ kanatta da Elano, arkasında Sabri. Elano zaman zaman içe kayabilir, bu sıralarda da Sabri'ye bırakılır sağ kanat ki çok da sorun olacağını sanmıyorum.

Bu arada, beklerim :) ;

http://jaimelesport.blogspot.com/