04 Ekim 2008

Hangi Eylül?

I

Karanfil Sokağı'nda
Tedirgin, ürkek, çocuksu bir yürüyüştüm

Birdenbire, Eylül'dü, sedye boyunca düştüm

Düşüşüm kırık dökük bir hastane odasından önce ve sonra diye ikiye ayrılıyordu

Her iki durumda da iç açıcı olmayan bir şeylerin varlığı anlaşılıyordu

Birdenbire, Eylül'dü, gök ağlayışlarda, çe(Che) doktorum,
Sedye boyunca düştüm

Oysa kendi ayakları üzerinde durmaların yeriydi üniversite
Öyle söylüyorlardı

Ve daha pek çok başka şey söylüyorlardı okumaya dair

Olaylardan uzak, kavgası olmayan, afişsiz

Sessiz kalmanın işsiz
Acemi ve yalan kurgulu bir Eylül'ü canlandırdığı...

Birdenbire, Eylül'dü, annesizliğimi bölüştüm

II

Ey Eylül
Ey hüzün kütüphanesi

Acemi uyanışım

Sarsıcı
Ağlamaklı yanışım

Çocukluğum beslenme çantasında
Omzumda düşlerin yükü

Büyüyor
Ve böyle bir yere kadar doğurup çoğalmalarda

Deniz tuzu tadı var
Yazdan kalma bir öpücük yakınlığında
Ve yakıcılığında

Oysa sonbaharın ördüğü boğazlı bir kazak gibi
Sıcak tutan bedeni
Ve Eylül'de geçip gitmelerin nedeni

Aynı...

İlkokul sıralarında
Kara tahtaya yazılan ak sözcükleri bırakıp
Duvarlarından atlamak kitapların

Ey Eylül
Ey ilacım

İhtiyacım

Götür beni bilinmeyen bir adaya
Şiirler oku
Ve uyut gecenin koynunda

Boynunda çıplak dokunuşlar

Bir yere kadar Eylül
Bir yara kadar acıtıyor sevişmelerim

Zamanın işkence arayışı

Kayboluş
İntihar ve ihtiyar huysuzluğunda...

3 Ekim 2008

A. Eren Loğoğlu

Hiç yorum yok: