04 Mart 2011

Çıkmaz Sokağın Duvar Yazıları



Neler değişmeli Galatasaray'da, önceden de sunduğum sorunları başlıklar halinde incelersek;

1 - Sportif Direktör

Tolunay Kafkas iyi scout, kötü teknik direktör, Ersun Yanal gibi. Araştırma, oyuncu bulma, geliştirme, takım oluşturma konularında başarılı bir profil çiziyorlar ancak saha içersinde oyuna müdahale eden, model oluşturan teknik taktik hamleleri yok, stratejik kararlar alamıyorlar. Hagi de bu yönden benziyor onlara. Sportif Direktör tercihi bu üç isim üzerinden değerlendirilebilir.

2 - Teknik Direktör

Ottmar Hitzfeld türü biri. Mourinho'nun söylediği gibi belirli bir modele bağlı olmayan, gittiği ülkeye ve ortama uyum sağlayıp ona göre stratejiler üretebilen bir isim gerekiyor. Yerli ve yeterli birisi kanımca yok, Abdullah Avcı da dahil. Alman disiplini olan ve yeni jenerasyon bir teknik adam da olabilir. Son dönemlerde burda başarılı olan yabancı teknik adamların neden va nasıl başarılı oldukları iyi incelenmeli, Lucescu, Daum ve Zico yani. Lucescu'yu anlatmaya gerek yok, Daum tanıma uyuyor ancak eskimiş bir yüz olmaması da önemli, Zico'nun da Brezilyalı oluşu, Fenerbahçe'ye uygunluğuydu. Bu isimleri önermiyorum, sadece bu süreçler doğru analiz edilirse, hata yapma olasılığını azaltır ve bize uygun teknik adamı bulabiliriz.

Hagi'nin bu saatten sonra kalabileceğini zannetmiyorum.

Yabancı Teknik Adam & Yerli Sportif Direktör kombinasyonun Fenerbahçe'de -Daum & Aykut Kocaman- başarılı olamadığını ve efendiliğiyle kamuoyunda takdir edilen Aykut'un Daum'un kuyusunu kazdığını da biliyoruz. Bizim ülkemizde işler biraz böyle yürüyor, çok zor bir uzlaşma alanı aslında ve çatışmalar, beklentiler, yerine geçme arzuları engellenemiyor isimlerin. Kötü bir deneme karşımızda dursa da yine de başka alternatif göremiyorum.

3 - Yönetim

Adnan Polat'ın yerine gelecek birilerini göremediğimden, en azından futbolu profesyonellere devredip yönetimsel işlerle uğraşması durumunda çok zararlı olmayacağına inanmak istiyorum.

4 - Tercüman

Teknik direktör yabancı olursa, oyunculara teknik taktik bilgileri aktarabilecek futbol aklı olan bir tercüman da şart, yeniden bu sorunu yaşamamak için.

5 - Kaleci

Yabancı olmak zorunda. İspanya Ligi'ni incelesinler, yığınla iyi kaleci var, Hercules'ten Calatayud bile olur. Ya da kaleci transferi için 4 - 5 milyon Euro gibi bir para ayırıp, Almeria'dan Diego Alves, Ajax'tan Stekelenburg gibi savunmaya güven aşılayan birisini getirmenin hesabı yapılmalıdır.

6 - Kaleci Antrenörü

Yabancı kaleciyle bitmiyor aslında mesele. Kenarda bekleyen ve altyapıdan yükselecek 3. kalecinin de yetiştirilmesi önemli bir konu. Taffarel ya da Mondragon.

7 - FDD

Bu anlayışa kalıcı bir çözüm bulunamazsa mehter marşı devam edecek ve hangi yöne gittiğimizi de bilemeyeceğiz. Yerli oyuncuların tamamını göndermek bir adım olabilir, Arda'nın harcanmasına hala gönlüm elvermese de. Yekta'yı da kategori dışında tutuyorum.

8 - Transfer Stratejisi

Teknik direktör & sportif direktör sorunu çok hızlı bir şekilde sonuca ulaşırsa, transfer konusunda da ortak bir akıl oluşturulabilir. Eldeki yerlileri takas yoluyla gönderip yerlerine ligin etkili birkaç isim alınabilir, Servet & Selçuk değişimi gibi. Bunun yanında daha önemlisi yurtdışındaki yerli oyuncu havuzundan pek çok ismi ikna edip transfer etme zorunluluğu var, yabancı kontenjanından ötürü. En az 17 ay Avrupa Kupası oynayamayacak bir takım, sadece teknik adamının ve sportif direktörünün şöhretiyle oyuncu getirebilir, bunu da not etmek gerekir. Oyuncu maaşları da belli ve dengeli bir seviyeye çekilip gelecek isimlerin bu yapıyı bozmamaları da elzem. 6 + 2 + 2 kuralı doğru yorumlanmalı, 8 yabancı farklı bölgelerde oynayan isimlerden seçilmeli ve yakın seviyede isimler olmalı, geriye kalan 2 isim az forma şansı bulma olasılığından dolayı genç birileri düşünülmelidir.

Ayrıca teknik direktör ve sportif direktörün belirlediği isimlere de güvenilmelidir. Rijkaard ilk geldiğinde istediği bazı oyuncular alındı, Keita, Elano gibi. Sezon ilerledikçe, Rijkaard 2008 Avrupa Şampiyonası'nda izlediği bazı yerli isimlerin beklentilerini karşılayamayacağını gördü ve takviye istedi devre arasında. Bu noktada ya bazı teşhisleri yanlış koydu ya da birkaç isteği göz ardı edildi. Gio, Jo ve Lucas getirildi, oysa Baros yoktu ve orta sahanın mutlaka bir isme ihtiyacı vardı. Düşüş de bu noktada başladı ve bir daha durdurulamadı. Bu yaz Rijkaard'ın hiçbir düşüncesi uygulamaya konulmadı, Cana'yı oynatmadı zira. 4 - 3 - 3'ünden asla ödün vermeyen bir teknik adama, bu sistemi asla beceremeyecek klasik 10 numara Misimovic'i, üstelik de transferin son günü takıma katarak, hakaretin en büyüğünü yapmışlardı.

Yönetim, scout ekibi vasıtasıyla takip ettirdiği kimi genç, yerli isimleri takıma teknik adamına danışmadan kazandırabilir ancak kadronun iskeletini oluşturacak yabancıları, özellikle 25 yaş üstü olanları, asla kendi kararıyla transfer etmemelidir. Bu olaya bakışın da değişmesi gerekiyor.

9 - TT Arena & Taraftar

Eksiklerin büyük bir kısmı bu yaz bitirilmeli ve önümüzdeki sezonun hazırlığı şimdiden başlamalıdır stad için. Taraftarın yapması gereken sabretmek ve lige konsantrasyon göstermek olacak, tepki vermek yerine.

10 - Daha Lise, Kongre, ekonomik meseleler gibi pek çok konu var ama onlara değinip moralimi iyice bozmak da istemiyorum.

Yazdıklarımın çoğu gerçekleşmeyecek, belki hayal ama umut etmekten vazgeçemiyorum kahretsin ki!

4 Mart 2011

A. Eren Loğoğlu

1 yorum:

Adsız dedi ki...

Galatasaray'a ayırdığınız yeri azalttığınızı söyleyerek sitemde bulunmuştum. Yeni yazılarınızı bugün okudum. Çok değerli bir yazı. Teşekkürler. Önümüzdeki sezon matematiksel olarak kesinleşmese de -gerçekçi olmak gerekirse- UEFA kupasına katılamayacak olmak bence çok önemli bir avantaj. UEFA'ya katılınca, hele de lig 4.sü olup katılınca sezonu çok erken açmak zorunda kalıyor takım. Ve bunun mental ve fiziksel sıkıntıları daha sezon ortasına gelmeden doruğa çıkıyor. Bu sezon da elden gittiğine göre, önümüzdeki sezonu sakin kafayla planlamak için bundan iyi bir fırsat olamaz. Yani önümüzdeki sezon başarılı olunur olunmaz orası ayrı mesele, ama iyi bir planlama yapmamanın hiçbir özrü yok bu şartlar oluştuktan sonra.