26 Mayıs 2011

8 Selçuk İnan, Omurga Şekillendiricisi



Selçuk forma numarası olarak 8'i tercih ediyor, atıf buraya değil, Barış Özbek yolcu anlamı da taşımıyor, yine Barça üzerinden. İspanya'nın 8 numarası Xavi, 6 numarası Iniesta, aralarındaki bağın tezahürü, asıl numaraları kulüplerinde ve çaprazlama 6 Xavi, 8 Iniesta.

Türkiye'nin Xavi'si benzetmesi elbette forma numarasından bağımsız sahaya yansıttıklarıyla ilgili. Barça modelinin yarattığı hüsran ve bünyede bıraktığı hasar, onun aracılığıyla bir nebze aşılabilir. Aksi durumda lanet devam edecektir.

Takım iskeletini oluşturmak adına Selçuk / Hamit türevi bir orta saha transferi, üç sezondur kangren olmaya yüz tutan bölgeye dışardan yapılan atardamar takviyesi gibi. Bacak / kol kesmeye gerek kalmadan vücudu kurtarma operasyonun başlangıcı, omurga / iskelet şekillenmesinin merkezi.

Sonunda Galatasaray, taraftarının orta saha zaafiyeti yoluyla oluşturduğu derin psikolojiyi de kırarak, Fenerbahçe oyuncularının bile son haftaya kadar şampiyonluğu kovalayıp kendilerini yerinden yurdundan edebilme olasılığına karşın Selçuk İnan'ı transfer etti. Türkiye'nin en iyi oyuncusu tanımlaması kayda değerdir, özellikle de futbol aklına güvenilen Alex'in.

Transferin tek psikolojik kırılma noktası Galatasaray tarafında değil suyun öte yakasında ve Maslak dolaylarında da ayrı bir şaşkınlık, ne yapacağını bilememe, yüksek ateş sonucu afallama, dengeyi kaybetme gibi semptomlar görülüyor.

Türkiye'nin en iyi yerli oyuncusu Arda Turan, su götürmez bir gerçek, herhangi bir milli maçı seyretmek bunu anlamak için yeterli. Karşı yaka Arda'yı lacivert içinde görmek istiyor, özel futbol yeteneği ve Galatasaray'ı yüreğinde yaşatan bir çocuğun sevdasını yüreğinden söküp alma kudreti taşıyan bir mesajı kamuoyuna iletme ihtiyacından.

Gökhan Gönül ve Emre Belözoğlu çıktıkları bir programda Arda'nın yurtdışına gitmesinin hayırlı olacağı yönünde açıklamalar yapıyorlar, kendilerine ve takım arkadaşlarına bakmadan. Gökhan Gönül, Volkan Demirel, Mehmet Topuz gibi isimler Avrupa'da oynayabilir demeyi ihmal ve imtina ederek. Fenerbahçe'liler Avrupa standartlarında oyuncu kalitesine sahip olsa da burda kalsınlar ama Galatasaray'ın veya bir başka ülke kulübünün takımında çıkan birisi hemen pasaport kontrolünden geçip sınırı aşmalı, kendi sağlığı ve ülke futboluna hizmet için. Hem ortamı yaratıyorlar, Arda'nın üzerine gidiyorlar, hem de büyüğü gibi yönlendirmeyi de gerçekleştiriyorlar, özellikle medya kanalıyla. Fenerbahçe'nin yerli omurgası bozulmasın, zaten çok fazla alınabilecek isim de olmadığından Galatasaray'ın çölleşmiş yerli oyuncu borsasında çökmesini istiyorlar.

Strateji temel olarak doğru çünkü 6 + 5 kuralı olduğu süreci en az 4 iyi, sürekliliği olan yerli bulundurmayan bir takımın zirveye oynama şansı yok, hastalığın farkında olup ilaç tedavisi önermiyorlar. Fenerbahçe'yi taşıyan omurga belli, Volkan, Gökhan, Emre, Mehmet Topuz, Lugano ve Alex, geri kalanlar destek timi.

Böyle karanlık bir ortamda yapılan Selçuk transferi, ülkenin en iyi ikinci, bölgesinin en iyi yerlisi olarak çok önemli, omurga şekillendirme evrelerinin ilk adımını atma yönünden. Üstelik Fenerbahçe'ye kaptırılmamış olmasına da ayrı bir parantez açmak gerekir, omurgalarını sağlamlaştırma şansları ellerinden alındığı için.

Ayrıca Selçuk İnan nasıl olur da Galatasaray'ı tercih eder temalı ve dram içerikli dizi filmler de piyasaya sürüldü hemen. Onu isteyen Fenerbahçe ve takımı Trabzonspor ŞL'ne giderken, Avrupa'ya transfer olma şansı varken. Arda'yı göndermeye çabalarken Selçuk transferini anlamlandıracak beyin lobu bulunmuyor birçoğunda.

Karalama yahut gölgeleme kampanyasına transferin ilk anından itibaren başladılar, bu da ayrı konu. Muhtelif televizyon kanalları -elbette tetikleyici Fenerbahçe resmi sitesi, Selçuk haberini bekleyip üzerine Emenike'yi kondurdular- Selçuk haberini arka plana alıp Emenike'ye yoğunlaştı. Ülkenin en iyi iki yerlisinden biri olduğuna dair ortak bir kanı oluşan oyuncunun Galatasaray'a gelmesi satır aralarına düştü. Üstüne bir de utanmadan sıkılmadan para hesabına girdiler ve yanıltıcı bilgilerle. Emenike'ye ödenen bonservis bedelini Selçuk'un alacağı ücretle değerlendirme gibi bir elma armut karşılaştırma gafletini gösterdiler. Bir şeylerin üzerini örtme, gündemi ve gözleri itinayla başka manzaralara çevirme telaşıydı ancak yakalandılar.

KAP'a bildirilen 5 yıllık sözleşme, her yıl 2 milyon Euro sabit ücret + maç başı 15 bin Euro şeklinde normal ödemelerdi. 40 maç üzerinden yapılacak bir matematik, toplamda (5 X 2 + 5 X 40 X 0,015) = 13 milyon Euro tahmini değer olarak karşımıza çıkıyor. El insaf, pes denir buna, ederinden fazla para ödediler algısı oluşturma girişimiydi, başarısızlıkla sonuçlandı. Amaç biraz da Emenike'ye ödenen fahiş paranın normal karşılanmasını sağlamak idi, bırakılan ilk intiba genelde kalıplaşmış ön yargı de düşünce ürettiğinden emellerine ulaştıkları söylenebilir ama gerçek bu değil işte.

Emenike'nin 7 + 2 milyon Euro ödenerek transfer edilmesine şaşırmamak gerekiyor. Karabük - Fenerbahçe maçından önce oynamaması Serkan Kırıntılı'nın geçen sezon 33. hafta 4 gol yiyerek transfer hakkı kazanmasıyla eşdeğer. Üçlemeyi Sezer Öztürk'le tamamlayabilirler, Trabzonspor karşısında canını dişine takıp Fenerbahçe maçında yan gelip yatan oyuncu hani. Sivas maçının bilet parasını Fenerbahçe Spor Kulübü'nün ödemesi de ayrı bir operasyon. Bir kulübün kasasından diğer kulübün kasasına giden en dolambaçsız yol. James Bond çantaları tarihe karışıyor.

Medyanın psikolojik harbi sürdürüp Galatasaray'ın imaj düzeltme çabasına köstek koyacağını artık rahatlıkla söyleyebiliriz. Olayın diğer boyutları bunlardı, gelelim teknik meseleye;

Barça'dan yola çıkarsak yine yazının başlangıcına benzer, 8 Selçuk ve 6 Arda / Yekta türü bir kombinasyon orta sahanın iki yönlülüğünü sağlayabilir. Bu tür bir kombonun arkasında Gökhan İnler gibi işin savunma kısmına daha çok odaklanan bir oyuncu gerekir.

-------------G Inler---------------
-----Selçuk----------Arda----------

şeklinde bir yayılım, Arda yerine Yekta da olabilir. Onu yeni Ayhan olarak görüyorum ve futbol aklını kısa Galatasaray macerasında beğendiğimi söyleyebilirim, farklı bölgelere adaptasyon sağlayacak bir tarzı var.

Selçuk, takım omurgasını şekillendirirken varyete konusunda da sınırsız bir portföy sunuyor. 4 - 3 - 3 ve 4 - 2 - 3 - 1 ağırlıklı bir kurguda, kritik iki pozisyonu sürükleyecek bir isim.

Takım omurgası demişken, hemen ona da değineyim. Yabancı Kaleci (Frey), Yabancı Stoper, Selçuk, Arda ve Yabancı Santrfor (Drogba) bunlara bir de orta sahada Gökhan İnler eklenebilir. Fenerbahçe'ye göz atarken 6 oyuncunun 4'ü yerliydi, Galatasaray ana omurgayı bunun üzerine kurmasa da yardımcı rolleri iyi dağıtma şansına sahip, Sabri, Servet, Yekta, Colin Kazım gibi isimlerle. En az 4 yerli koşulunu yerine getirmesi için de bu kısmın çok ciddiye alınması gerekiyor. Selçuk transferi bazı oyuncuların -Sabri, Servet, belki H Balta- performansını artırıcı bir etki sunabileceğinden de omurganın genişlemesine katkı veriyor.

Pozisyonlama işine tekrar dönecek olursak, Selçuk'un Milli Takım ve Trabzonspor maçlarına göz atmak gerekecek.

Son Avusturya maçında Hiddink;

--------Selçuk------Nuri-----------
-Hamit-------M Ekici-------Arda----
--------------Burak----------------

benzeri bir yerleşim vardı, zaman zaman Selçuk'un ön kesici gibi kaldığı ve Nuri'nin öne çıktığı da oldu, Selçuk & Colman birlikteliği gibi.

Selçuk şu alternatifi de değerlendirmeye sokuyor;

---------------Selçuk--------------
--------XXXXX----------YYYYY-------

Ancak Galatasaray özelinde aranan konumlamanın bu olduğunu zannetmiyorum. YYYYY Culio'nun tam pozisyonu esasen.

Gönüllerin şampiyonu Trabzonspor'un omurgasına geçelim burdan. Onur, Serkan, Egemen, Selçuk, Burak şeklinde en az 4 yerli koşulunu kolay sağlayan bir yapı. Bunun yanında Umut, Jaja, Colman gibi çok iyi tamamlayıcılar var.

Dikkat çekici nokta Serkan ve Egemen. Gençlerbirliği ve Bursaspor dönemlerinde de olumlu yaklaştığım bu iki oyuncunun Selçuk ile birlikte seviyesini artırması rastlantı değil. Galatasaray'da muadilleri Sabri ve Servet olacak gibi gözüküyor. Selçuk, top alan, topu saklayan, tutan, öne doğru rahat oynayan yapısından dolayı merkez savunmacıların hata riskini ortadan kaldırıyor ve beklerin daha çok gidip gelmesini sağlıyor.

--------Selçuk------Colman----------
-Burak--------Jaja-------Alanzinho--
--------------Umut------------------

düzeni, bilindiği şekliyle. Colman'ın ofansif özellikleri olsa da, alanını savunan yapısı formasyonu kullanışlı kılıyor. Özellikle Türkiye Ligi açısından, iç saha maçlarında çok etki bırakabilecek bir tercih. Burak, Umut, Jaja gibi sprinter oyuncularla da dış saha maçlarında başarı kolaylaşıyor. Zorluk derecesi yüksek bazı maçlardaysa Ceyhun opsiyonu düşünülebiliyor, üçlünün bir isminden feragat edilerek.
Selçuk & Colman uyumu ve birbirini tamamlamaları önemli, öndeki hücum üçlüsünün doğru yer ve zamanda topla buluşmalarını sağlama hususunda.

Selçuk, takım hücum bölgesine yerleştiğinde geride kalmayıp öne çıkarak ve bu sayede dönen topları kazanarak kendisine şut olanağı da yaratıyor. Ayrıca üçüncü bölgeye çıkışları, otomatik olarak savunma dörtlüsünün onunla öne doğru kayması, mesafelerin kısalması, takımın rakip yarı sahaya yerleşmesi ve baskı kurmasının da altyapısını oturtuyor aynı zamanda. Selçuk'un oyun görüşünün yüksek oluşu, pas dağıtımı ve tehlikeli ara pasları şeklinde de bir geri dönüşüm sağlıyor.

Kenarlardan atılan duran topları kavisli kullanması en çarpıcı bireysel özelliklerinden biri. Kafayı vuracak Alex, Ivanovic'in bulunması kaydıyla.

İlk alternatifi revize edersek;

-------------G Inler----------------
-----Selçuk----------ZZZZZ----------

ZZZZZ için nasıl bir oyuncu düşünülmeli, buna da kafa yormak gerekecek. Bu isim Kallström olamaz, eğer olacaksa Sabri türevi hıza dayalı bir bek daha ve bu üçlünün önünde yer alacak kenar oyuncularının gol bölgesine çok uğrayan, bu görevi gerçekleştirirken de çizgiyi ihmal etmeyen tarzda isimlerden oluşması gerekiyor. Elmander ve Arda bu tanımlamaya uymuyor. Sadece Colin Kazım iki işlemi aynı anda başarabilir.

Arda'nın hızını kaybetmesinden mütevellit ortaya çekilmesi ve sol için dikine gidebilen tarzda bir oyuncu düşünülmesi daha akıcı bir yapıya kavuşmamıza olanak tanıyacaktır.

--------Selçuk------G Inler---------
-C Kazım--------Arda----------AAAAA-
--------------Drogba----------------

gibi bir senaryo çalışması yaparsak, AAAAA'nın Kalou / Gervinho tarzı oyuncu olması gerekliliği gözler önüne serilir. Zorluk derecesi yüksek maçlarda Culio vb. bir eklemeyle C Kazım'dan vazgeçilmesi de B planı olarak zihnin bir köşesine yerleşir. Arda'nın solda kalması ortaya yeni bir ismin düşünülmesi ve Arda'nın arkasında oynayacak sol bek pozisyonundaki oyuncusunun sürekli onun arkasını doldurup, içe kat etmesini ve ceza sahasına yaklaşmasını gerçekleştirme zorunluluğu da doğar. Diğer türlü Arda'nın çizgiye yakın topu alıp sağına çekerek orta yapmasının stratejik bir yönünün olmadığı tecrübeyle sabittir.

Selçuk üzerinden genel bir senaryo üretelim;

---------------Frey-----------------
Sabri----Servet----BBBBB-------CCCCC
--------Selçuk------G Inler---------
--C Kazım-------Arda---------AAAAA--
--------------Drogba----------------

C Kazım bir sezon boyunca güvenilir olmadığından bu yapının da sekteye uğrama şansı var. Bu kadronun avantajı bilinmeyen 3 ismin de yabancı seçilmesinde kontenjan sorununa takılmamasdır. Arda solda kaldığında veya C Kazım alternatif görüldüğünde, 4 yabancı oyuncu hakkı da doğuyor.

---------------Frey-----------------
Sabri----Servet----BBBBB-------CCCCC
-------------G Inler----------------
------Selçuk---------ZZZZZ----------
---AAAAA---------------------Arda---
-------------Drogba-----------------

ZZZZZ ve Arda değişimi de bir başka alternatif. ZZZZZ Kallström olursa CCCCC'nin Zhirkov gibi, AAAAA'nın da Gervinho / Kalou / Burak benzeri bir oyuncu şeklinde planlamaya katılması gerekiyor. BBBBB'nin de Lucio / Alex türü olması takımın teorik olarak zirve yapması anlamını yükler bünyelere.

---------------Frey-----------------
Sabri----Servet----BBBBB-------CCCCC
-------------G Inler----------------
------Selçuk---------Arda-----------
---AAAAA--------------------DDDDD---
-------------Drogba-----------------

Burda da AAAAA ve DDDDD'nin orta saha özellikleri de olan bir isim düşünülmesi elzem. Culio'nun daha iyi bir versiyonu. Arda yerine Yekta da olabilir. Sabri'den dolayı AAAAA bahsettiğim türden olursa DDDDD yine dikine giden bir oyuncu, CCCCC ise savunmacı bek şeklinde öngörülebilir, Arda'nın yaratacağı zaaftan dolayı.

Çok alternatif var ancak takımı dengeli kurmak ve her bölgede birbirine yakın oyuncular seçmek adına bir transfer stratejisi çizmek Selçuk transferinden sonra daha da önem kazanıyor kanımca. Belirli bölgelere yoğunlaşıp -bu sezon da orta saha- diğer kısımları eksik bırakmak yine baş ağrılarına sebebiyet verecektir.

Ufuk, Sabri, Servet, G Zan, H Balta, Çağlar, Yekta, C Kazım, Arda, Selçuk, Elmander

Aydın, E Çolak, Anıl, C Sultan, A Kesim, SinanBerk, Berkin, Caner, Cumhur gibi isimlerden en az 3 - 4

Yabancı kaleci + Yabancı Stoper + Yabancı Sağ / Sol Açık + Yabancı Orta Saha + Yabancı Santrfor + Yerli Sağ / Sol Bek + Yerli Orta Saha İç / Açık + Yerli Santrfor) Frey, Alex, Zhirkov, Atila Turan, Taner Yalçın, G Inler, Kalou, Drogba gibi isimlerden en az 4 - 5

Culio, Stancu, Cana ve Pino gibi isimlerden ikisi

Santrfor transferi olmazsa Baros, üçüncü bir santrfor olarak alternatif bir yerli oyuncu da hesaba katılabilir.

Yaklaşık 22 - 24 aralığında bir kadro ve zor anlarda A2 takviyesiyle bu sezon hedeflenen kupa ve lig şampiyonluğuna ulaşılabilir.

Garip olan kadro mühendisliği yoluyla sağlam bir omurga oluşturup zirveye oynamanın en az 2 yıl sürebileceğine inanmışken Selçuk İnan'ın tüm bu düşünceleri al aşağı etmesidir. Bu denli başarılı bir transferdir.

Bir başka vurgulanması gereken de yeni yönetimle birlikte "Galatasaray kendisini isteyeni ve istediğini alır" mesajını dosta düşmana göstermesidir.

5 yorum:

Manuel Calavera dedi ki...

Elmander'i de bakkala yollariz artik :)

Mario Kempes dedi ki...

Eline sağlık bu derin yazı için. Diğer taraftan okuduğumu anladığımda, ilk onbir dışındaki oyuncuların toplam faydayı arttıracak şekilde var olması gerektiğini düşünüyorum senin gibi. İlk Terim döneminde, orta sahanın sürekliliği ana faktördü. Emre-Suat-Okan'ın kaçırdığı maç sayısının çok çok az olması, takımın devamlılığını sağlıyordu ve Ergün-Davala gibi 3-4 pozisyonda oynayabilenlerin varlığı, sistemin işleyişini bozmuyordu. 3. Terim döneminin ilk senesi bu toplam fayda ve süreklilik açısından zor bir dönem olacak gibi. Rijkaard'ın ilk senesi gibi bir sakatlık ve şanssızlık problemi, tüm takımı alt-üst eder. Son olarak, Selçuk İnan transferi açısından söylediğin, en iyi yerli ikinci oyuncu olması ve Fenerbahçe ile girilen yarıştan galip çıkılması çok önemli.

Adsız dedi ki...

Kağıt üzerinde güzel... Ancak G.Saray teknik heyetinin bu kadar derinlemesine düşünüp kadro yapılanmasını sağlayabileceği meçhul.Terim'in yardımcılarının kapasitesinin ötesinde zihinsel bir çalışma. Genelde ruhlarıyla ve gazlayarak oynayan adamlar.Bu kadar farklı diziliş kafalarını karıştırır.

Adsız dedi ki...

Bundan 3 ay evvel En beğendiğim ve en iyi Türk oyuncu, Selçuk inan diyen Alex'e Şimdi Sorun bakalım lig başlamadan aynı cevabı verecek mi herkese, Samimiyse söylediğinde, artık korkudan söyleyemez, Zaten söylediğinde samimi değilse, Selçuğu kendileri alması için yapılmış bir çakal açıklamasından başka birşey değil.

CaRtMaNtR dedi ki...

ufak bir ekleme yapmak lazım. yanılmıyorsam gökhan inler juventus'a transfer oldu. o nedenle kendisini yazılan planlara dahil etmemek lazım.