22 Mayıs 2011

Kadro Darlığından Büyüyen Gençlere



Bir konuyu açıklığa kavuşturarak başlayayım. Madrid ve Ronaldo'nun son düzlükte Barça ve Messi'yi gol sayılarında geçmeleri üzerinden argüman türetme çabaları oluşmaya başladı, bu durum biraz incelenirse nasıl yanıltıcı değerlendirmeler doğuracağı rahatlıkla görülebilir;

16 Nisan'da başlayan El Clasico serisinin başlangıcında Barça ligde istediğini alıp, dört gün sonra oynanan kupadan üzülerek ayrılmıştı.

31. hafta sonunda Barça 85, Madrid 72 ve Messi 30, Ronaldo 28 gol kaydetmişti.

ŞL öncesi arada tek lig maçı vardı ve Osasuna karşısında Messi, Iniesta, Xavi, Pique, Pedro, Puyol oynatılmadı, Abidal hala iyileşmemişti.

Mourinho da Valencia karşısında benzer tercihlere gitti ancak kadro genişliğinden dolayı sahada Kaka, Higuain gibi isimler de vardı. Ronaldo sonradan oyuna girdi. 8 puan fark korundu.

3. El Clasico'da kazanan Barça, Pep ve Messi'ydi.

Hafta sonu lig maçlarında son El Clasico düşünülüp yedek ağırlıklı kadrolar çıkacaktı sahaya. Jose Mourinho, Zaragoza karşısında Ronaldo'yu yine oynatmadı, savunma ideal kurgusundaydı ve takım iki farkla geriye düşünce 3 as oyuncusunu -Mesut, Di Maria, Marcelo- birden aldı oyuna.

Barça'ysa Messi, Xavi ve Pique'yi oynatıp diğer ideal isimlere yer vermedi. 8 puanlık fark gene korundu.

Camp Nou'daki ŞL maçının ardından Barça tur atlayınca iki takımın da stratejisi tamamen değişti.

34. hafta sonunda Barça 89, Madrid 81 ve Messi 31, Ronaldo 29 gol kaydetmişti.

Barça'nın odağı 15 gün boyunca El Clasico serisindeyken Wembley'e kayıyordu bu haftadan sonra.

35. hafta, şampiyonluğu Camp Nou'da kazanma uğraşıyla tam kadroya yakın bir onbirle sahadaydı Barça, Messi, Iniesta ve Xavi barındıran. Madrid'se biraz eziyet edercesine şampiyonluğu geciktirmek istiyordu, onlar da tam kadroya yakın bir onbirle sahaya çıktılar ve Ronaldo 4 defa ağları buldu. 3 hafta kala 8 puan fark korundu. Burada asıl mesele 2 - 0'dan sonra gol atmaya ihtiyacı olmayan Barça'yla, elinde kupadan başka hiçbir şey bulunmayan Madrid'in açlığını karşılaştırmamaktı.

36. hafta şampiyonluk için sahadaydı takım, ideal onbir yakınlığında bir kadroyla, Iniesta yoktu sadece ve beraberlik yetiyordu, buna göre oynadılar, zorlamadılar hiç, son 18 dakika orta sahayı geçmediler, izleyenlerin dikkatini çekmiştir. Madrid de nerdeyse tam kadro sahadaydı, Ronaldo 3 gol daha attı.

37. ve 38. haftalarda Barça tamamen yedek ağırlıklı oyuncularla sahaya çıkarken, Mourinho biraz da kaybedilen ŞL sonrası oyuncularını dinlendirmeyerek takımın sezonu en üst limitlerinde bitirmesini istedi.

Ronaldo 4 gol daha attı son 2 hafta ve gol sayısını 40 yaptı, Messi'yse 31'i geçemedi. Barça 95, Madrid 102 gol kaydetmiş oldu.

El Clasico serisinin ilk gününden bu yana -31. haftadan- Madrid 29 gol atarken Barça sadece 10 defa ağlarla buluşturdu topu.

Barça 61 maçta 148, Madrid 59 maçta 148 gol atıp aynı sayıyı yakaladılar. Son düzlüğün getirdiği haklı odak kayması olmasa Barça 10 - 15 gol aralığıyla öndeydi.

Messi 54 maçta 52 gol, Ronaldo 54 maçta 53 gol attı. Messi'nin ŞL'de 12, Ronaldo'nun 6 gol attığını da not düşelim. Son düzlük olmasa Messi de Ronaldo'nun önünde bitirecekti yarışı. Gol / Şut oranına bakmak bile gereksiz, Messi açık ara iyi.

Mourinho, son maçlarda Ronaldo'yu ve as oyuncularını sahaya çıkararak biraz da bu tartışmaların yapılmasını istedi. Yeri gelecek bir basın toplantısında öve öve bitiremediğiniz Barça'dan daha çok gol atan bir takım yarattım diyecekti. İşin iç yüzünü bilmeyen, La Liga'yı sıklıkla takip etmeyenler için yanıltıcı bir bilgiydi bu ama onun işi manipülasyon zaten. Keza Ronaldo'yu psikolojik olarak diri tutmak istedi ŞL yenilgisi sonrası, önümüzdeki sezonu düşünerek. Messi turu ellerinden alıp götürmüştü çünkü, Ronaldo'ya motivasyon gerekiyordu.

Gelelim Malaga maçına kısaca;

Gol istatistikleri ve özellikle Barça'nın son bir ay gösterdiği performans aslında kadro darlığının da bir sonucuydu. Mourinho geniş kadrosuyla istediği oyuncuyu dinledirirken, Guardiola B takımdan takviye yapmak zorundaydı.

Birkaç maç bocalayan La Masia'nın talebeleri sonunda A takımdaki bazı isimlerle birlikte bir arada oynayabileceklerini de gösterdiler. Aslında tek tek, ideal yapının, as onbirin içersine yerleştirildiklerinde daha verimli bir performans sunabilirler ancak hepsi birlikte de üç beş hafta sonra ligde ilk 5 yapabilecek bir seviyeye yükselebileceklerini de anlattılar.

----------------Pinto------------------
Adriano----Bartra-----Abidal----Maxwell
----------------Fontas-----------------
--------Thiago---------S Roberto-------
--Jeffren-----------------------Bojan--
----------------Afellay----------------

şeklindeydi yayılım, klasik 4 - 3 - 3 ile. Afellay'ın Messi imitasyonu görevi devam ediyordu. Bojan da Villa konumundaydı.

Alves & Adriano değişikliğiyle saha içinde bir farklılık olmadı, 67. dakikada Jeffren & Javier değişikliği sonrası Fontas Abidal'ın, Abidal Maxwell'in, Maxwell S Roberto'nun ve S Roberto da Jeffren'in yerine geçtiler.

----------------Pinto------------------
Alves------Bartra-----Fontas-----Abidal
----------------Javier-----------------
--------Thiago---------Maxwell---------
--S Roberto---------------------Bojan--
----------------Afellay----------------

4 dakika sonra hem Abidal'i daha fazla yormamak hem de takımın pozisyon dengesini sağlamak için Pedro & Abidal değişikliği geldi.

----------------Pinto------------------
Alves------Bartra-----Fontas----Maxwell
----------------Javier-----------------
--------Thiago---------S Roberto-------
--Pedro-------------------------Bojan--
----------------Afellay----------------

son haliydi takımın ve goller bu değişikliler sonrası geldi.

Devre Bojan'ın penaltısıyla -tekrar göstermediler net görülmedi- sona ermiş ve oyun benzer şekilde ilerlerken özellikle Alves değişikliği önemli bir katkı verdi hücum yönünden.

Bojan harika bir maç çıkardı ve fizik gücünü kesinlikle geçen sezonun son üç ayındaki seviyeye taşıdığını gösterdi. Bence her daim kadroda bulundurulması gereken bir isim.

Thiago, Fontas ve Bartra pişmeye devam ediyorlar A Takım için. Bartra'nın eksikleri var ancak üçü de gelecek vaad ediyor. Fontas'ın pas yeteneğiyle savunmanın önünde de oynayabildiğini gösterdi bize Pep. Daha önce de sol bek oynatılmıştı, orjini merkez savunma.

En çarpıcı gelişme S Roberto'ydu. Olağanüstü bir maç çıkardı ve gelecek adına çok iyi bir izlenim bıraktı bende. Guardiola da maç sonu basın toplantısında oyuncusunu övmekten çekinmedi. Barça B'nin her daim hazır olduğunu ve ek olarak bazı transferler de yapacaklarını söyledi.

Zor bir tercih gerçekten. La Masia'dan son dönemde yetişen her oyuncu müthiş değerli, Nolito 24 yaşında olmasına karşın Benfica'nın yolunu tutabiliyor. Barça'nın yine de birkaç üst düzey isme ihtiyacı bulunuyor.

Gecenin en etkileyici performansı Afellay'a aitti. Aslında maç içersinde çok fazla olumlu hareket yaptığı söylenemez belki ama performansın bütünü, özellikle Ocak ayından bu yana incelendiğinde ne tür bir ilerleme sağladığı anlaşılabiliyor. Bunun yanında dikine çok hızlı giden ve adam eksilten, bir de uzaktan şut çıkarabilen özellikleriyle takımın hücumuna derinlik kattığı da söylenebilir. Hep temkinli davranmıştım hakkında yorum yaparken ve zaman tanımıştım ona. Artık rahatlıkla önümüzdeki sene takımın önemli bir parçası olabileceğini belirtebilirim, hatta biraz daha ileri gideyim üç sene içersinde dünyanın en iyi oyuncularından biri olarak gösterilebilir, o potansiyel var, Ronaldovari yeteneklerinden dolayı.

Maçın kazanılması önemliydi, çünkü Barça biraz kazanma ritmini de kaybetmişti as oyuncuların sahaya çıkmamasından. Arsene Wenger, Sir Alex Ferguson'a Barça'nın iyice yorgun düştüğü ve bunun United için Barça'ya karşı en iyi şansı olduğu mesajını yolladı. Barça % 70 topa sahip olacaktır, maçın kaderini United'ın kalan % 30'u ne kadar verimli kullandığı çizecek diye de ekledi.

Haklılık payı var, Barça düşüş gösteriyor Şubat'tan bu yana. Özellikle son 1 ay sadece kazanmaya ve gerekli sonucu almaya odaklanmak zorunda kaldılar. Biraz İspanya Milli Takımı'na benzedi, kazanan ama zor bela bunu sağlayan bir tarz.

Xavi & Iniesta kazanmayı, Messi çok gol atmayı sağlıyor.

La Liga'nın en centilmen takımı Barça ve 2. ligin en centilmen takımı da Barça B, bu da bir şey, hem de birilerinin -üstelik fütursuzca ve 2 maça bakarak çok çirkef bunlar eleştirileri getirerek- hiç önemsemediği ama aslında değerli bir şey, kaybetmek kadar saygın.

Filistin Devleti Başkanı Mahmud Abbas, torunlarım Barça'yı tutuyor, ŞL'ni kazanmaları gerekir diyor. Ajax'ı şampiyon yapan eski Barça oyuncusu Frank De Boer, kalbim onlarla, bir gün döneceğim diyor. Ve Luis Figo, Wembley demeci vermiş kupayı Inter adına getirdiğinde. İtibar edilmez bir hainin sözlerine.

28 Mayıs'ta ada coğrafyasında hiç gol atamayan Messi'yle ve ona eşlik eden Xavi & Iniesta'yla kazanacaklar, şüphe yok.

22 Mayıs 2011

A. Eren Loğoğlu

9 yorum:

barça daima dedi ki...

yazılanlar tamamen açıklıyor barçanın durumunu.messi elbette çok önemli ama xavi ve de iniesta yanyana- yakın oynadığı sürece bir problem olacağını sanmıyorum.alvez de çok önemli.wembleyde ritm tutarsa hiç şüphem yok.ki manunun çok iştahlı başlayacağını sanmıyorum.

barça daima dedi ki...

ayrıca madrid ve ronaldo amaçsız kontrolsüz maçlarda kontrolsüz işler yaptılar.tercümanın tarzı değil bu ...rakiplerin de buna çanak tuttuğu belli.sadece 2 takım sevilla ve valencia çok savruk davrandılar.ki her iki takım da s t bernabö de madride kök söktürmüşlerdi.anlaşılan barça seneye daha hareketli olmak zorunda.forvet orta saha ve defansa 3 sıkı ve yaratıcı adam gerekecek ..zor günler için.

parasiempre dedi ki...

muniesa yı niye denemedi guardi...
fontas sanki yavaş ve de hamleli değil gibi.ne dersin

Adsız dedi ki...

Bu gibi tek taraflı bilgilerle Ronaldo'nun başarısını küçümsemek 'bence' yanlış. Kıyaslandığı futbolcuyla arasındaki maç sayısı farkı 1. Bu hafta 2 gol attığı takıma aynı şekilde Barça da zamanında 8 tane atmıştı. Geçen haftalarda Villarreal'e 2 frikik golü bulunuyor Ronaldo'nun. Geçen sezon Ronaldo'yla Messi'nin gol sayıları birbirine yakınken, son haftalarda Messi'nin ardı ardına 4'er gol attığı gerçeği de var. Ronaldo'nun gol krallığı ne kadar değerli veya değersizse, Messi'ninki de aynı şekildedir.
Sonuçta hiçbirimiz ne Barçalı ne Realliyiz, ne kadar kendimizi öyle inandırsak da, sadece Türküz ve komplekslerimiz de burdan geliyor :) Her şeye rağmen farklı tarzlara sahip dünyanın en iyi 2 futbolcusunu izlemek keyif verici..

parasiempre dedi ki...

bu barça madritle iilgilenmeyi kafa yormayı komplex olarak görenler.illa türklüğe bağlıyorlarsa ... fenerdeki alex ne kadar türkse biz de o kadar barçalıyız.ve ya deportivoluyuz.

Thiam Jaba dedi ki...

başkan konuyla ilgili değil ama cezasahasi.net ve artemiofranchi.net
açılmıyor, bazı bloglara girebiliyorum, bazılarına giremiyorum çok uzun süredir sebebi ne olabilir. ayrıca Visca Catalunya

Adsız dedi ki...

merhaba eren bey. cruyff'un şu demecini nasıl değerlendiriyorsunuz: http://acetobalsamico.blogspot.com/2011/05/ben-sizin-babanzm.html

A. Eren Logoglu dedi ki...

Muniesa 2 yıl önce Puyol'un yerine beklenen isimdi ancak Camp Nou'ya çıktığı ilk maç kırmızı kart gördü ve sahadan ayrılırken ağladı, 17 yaşındaydı sanırım, Pep teselli etti onu, hakemin kararına beyaz mendiller sallandı. O günden beri de psikolojik eşiği aşıp A Takım'a aynı veya daha iyi bir seviyeyle gelemedi Muniesa. 2 yıllık periyodda Fontas kendini çok geliştirdi, harika bir pas yeteneği var ve solak. Seneye daha çok süre alacaktır.

***

Messi'nin 4'er gol attığı bir dönem olmadı, 3'er gol attığı bir dönem vardı geçtiğimiz sezon ve o da ligin sonu değildi. Dolayısıyla bu argümanı çürütmez. Almeria'ya sezon ortasında 8 gol atmakla, sezonun son maçı küme düşmüş Almeria'ya 8 gol atmayı eşdeğer yapamayız.

Zaten ısrarla vurguladığım nokta Messi ve Ronaldo'nun sezon performansının nasıl gelişim gösterdiğidir, iç yüzüdür.

Ben Barça'lıyım, kendimi herhangi bir ırkın parçası olarak değerlendirip de takım da tutmuyorum, Türk olduğu Türk takımları tutmak, Bursalı olduğu için Bursaspor'u tutmak gibi kısıtlayıcı bir düşünce algısı olamaz, bu coğrafyada yaşıyor olmak bu sınırların dışına çıkmamak ve onları takip etmemek, sevmemek için engel değil. Bir Fransız kıza da aşık olabilirsin veya yerli otomobile değil Audi'ye tutkulusundur, bu Barça'yı Real'i niye takip ediyorsunuz meselesi çok abartılıyor.

A. Eren Logoglu dedi ki...

Cruyff'un bir bildiği vardır. Pep ayrılabilir ve Pep'in bu son finalinizmiş gibi oynayın motivasyonu da buraya işaret ediyor.

Xavi ve Puyol yaşlanıyor, Mourinho transition game konusunda ilerleme kaydediyor. Cesc gelirse ben bir sezon daha kalıp 4. şampiyonluğu alacağını ve Johan'ın rekorunu egale edeceğini düşünüyorum. 2011 ŞL kazanılırsa 10. kupa olacak, Süper ve İspanya Süper Kupası finalleriyle 12.'yi elde etme şansı var. 4 yıl üst üste de olursa artık misyonunu tamamlamış olabilir. Keşke gitmese ama giderse de alternatif üretmek gerekecek Xavi ve Puyol'un yerini doldurduktan sonra.