Yanlış okumadınız, zaman makinasıyla geleceğe de -20 Nisan, Mestella- gitmedim. Basketbolda Copa Del Rey, Türkçesi Kral Kupası FCB'nin, El Clasico sonucunda hem de. Real Madrid, kralın kupasında ve başkentte kaybetti, yanlıları önünde.
Başkanlar Rosell ve Perez de oradaydı. Kupayı, Franco'nun ölümünden sonra İspanya Kralı olan ve hala bu ünvanı taşıyan Juan Carlos'un elinden aldı Roger Grimau.
FC Barcelona bu kupayı geçen sene de kazanmıştı, Bilbao'da Madrid'i yenerek. Üst üste 2. defa müzeye götürüyorlar ve 22. Kral Kupası'na erişip, Real Madrid ile de eşitlendiler en çok kazanan olarak.
Franco'nun ölümünden sonrasına bakıldığında FCB 14, Real Madrid sadece 5 defa kupaya uzandı, yanıltıcı değil. Sanırım futbolda da benzer bir istatistik var Kral Kupası'nda. Lig şampiyonluklarında da, Franco öncesi ve sonrasının bariz farklı olduğu görülebiliyor, Barça en azından eşit şartlarda rekabet edip, kendi modelini ortaya koyarak önüne geçebiliyor egemen olanın. Futbol devriminin 1979'da başlaması da rastlantı değil, anayasa ile otonom bölge hakkı kazanılmasının bir yıl ardı.
Bu kısa tarihi bilgilendirmeden sonra tekrar maça dair verilere döneyim. Yaklaşık 1 ay önce de iki takım karşı karşıya gelmiş ve Barça kazanıp ezeli rakibinden liderliği almıştı, hala devam ettiriyor üstünlüğünü. Benzer hikaye futbolda da görülüyor. 5 - 0 kazanılan El Clasico sonrası Barça liderliği yakaladı ve bırakmadı. Kaderin garip bir oyunu.
Bir başka futbol & basketbol benzerliği, Real Madrid'in Barça'nın basketbol hegemonyasını kırmak için Avrupa'nın en iyi Teknik Adamı Messina'yı takımın başına getirmiş olmasıydı. Barça'nın başındaysa Katalan Xavi Pascual var.
Aralarında maçlar 11 - 3 oldu Pascual önde ve Messina Madrid'in başında 10 - 1 durumunda Barça'ya karşı, yalnızca 1 kez kazanıp 10 maç kaybetti. Bunların içinde pek çok şampiyonluk ve kupa var elbette. Bakalım Mourinho'nun akıbeti ne olacak? 5 - 0 ile açılışı yapmıştı.
Maçtan birkaç detay;
Maçı son çeyrekte kopardı Katalanlar. Grimau ve Sada'nın penetre ve asistleri etkili oldu, pota altı oyuncularını iyi beslediler. Navarro'ya çok iş düşmedi.
Sezona Süper Kupa'yla başlamışlardı, Kral Kupası'nı da eklediler haneye, sırada lider olunan lig ve Euroleague son 16'da da grubunda lider, final maçı da Barcelona'da olacak.
Herşeyi silip süpürme, futbol ile birlikte duble zamanı!
***
Gijon maçına dair birkaç veri;
- Sona eren rekorlar, 16 maç üst üste ve deplasmanda 10 maç üst üste kazanma.
- Pep'in sezonu programladığından çok bahsettim. Hatta sezon başında takım kötü başladığında buna özellikle vurgu yapan bir yazı kaleme aldım.
http://erenlogoglu.blogspot.com/2010/10/benzerlik.html
Endişeye mahal olmadığını ve Barça'nın sezona kötü başlayıp Kasım sonunda doruk noktasına erişeceğini belirtmiştim. Öngörü gerçekleşti o zaman. Benzer durum Şubat ayında da görülüyor.
2 sezon önce üst üste 3 maç kazanamamıştı Barça, Betis, Atletico Madrid, Espanyol olmak üzre. Sezonun sonu biliniyor, treble. Yine geçen sezon Şubat ayında kaybetmişlerdi Atletico'ya.
Sergio ve Puyol varken Barça hiç puan kaybetmemiş bu sezon, ilginç ve önemli bir veri. Aslında onların yerine oynayanların sistemi nasıl aksattıklarını anlatıyor, özellikle Javier'in.
13 Şubat 2011
A. Eren Loğoğlu
Galatasaray:3-2:Samsunspor
-
Koreografi konusunda Galatasaray taraftarının eline su dökecek yok da, 10
Kasım günü deplasmana gelen ve armasında Atatürk olan Samsunsporlu
taraftarl...
2 gün önce
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder