Yazının akla düşme ve oluşma sebebi, Guardiola'nın 1 yıl daha kulübüyle anlaşmaya varması, en azından 30 Haziran 2012'ye kadar sözleşmesi bulunuyor denilebilir.
İki soru kurcalıyor yine de zihinleri;
1 - Neden hep 1 yıl?
2 - Ve bu, daha ne kadar böyle devam eder?
Bu iki soruya cevap ararken sizi biraz geçmişe götürecek ve onun hakkında biyografi okuyormuş tadı almanızı dileyeceğim, elimden ancak bu gelir.
Elbette hikaye Cruyff'la başlıyor. El Periodico gastesine yazdığı son makaleye göz atalım kısaca;
"Di Stefano'nun Madrid'i ya da 70'lerin Ajax'ı gibi, Pep'in Barça'sı da futbolu yeniden keşfetmemizi sağlıyor. Futbol tarihinde bir devir olarak nitelendirilecekler mi? O yolda ilerliyorlar ve eğer Mayıs ayında Şampiyonlar Ligi'ni kazanırlarsa, bu tartışmalar sona erer. 3 yıl içersinde 2 Final ve 1 Yarı Final, yeterli olmalı! Lig şampiyonluğu ya da Şampiyonlar Ligi'ni kazanamazlarsa da bu takım futbolda yeni bir dönem yarattı aslında. Atılan gollerin çokluğundan, yenilen gollerin azlığından, rekor puanlardan, istatistiklerden ve kupalardan bağımsız olarak.
Asıl devrim futbol oynama şekilleri ve bunu kendilerine özgü oyuncularla yürütmeleri üzerinedir. Sürekli kazanmak olmadan bir döneme imza atılabilir mi peki? Buna inanıyorum, 1974 Hollanda takımı hala övgüyle anılıyor. Total futbol kavramı hiç Dünya Kupası kazanamayan Hollanda takımıyla doğdu. Savunmacıların hücum, hücumcuların savunma yaptığı, topun bizde olduğu, topa hükmedip etrafa taşıdığımız bir oyun şekli. Benim sağa, senin sola gittiğin, sabit bir santrforla ya da santrforsuz. Hep topa sahip olarak ve ritimle. Enerjimizi koruyup, sürekli kaybedilen topları takım halinde kazanarak ve daima rakibin ceza sahasının civarında bulunarak.
Ve otuz küsür yıldan sonra total futbol, Barça'nın sergilediği oyundur. Eski, klasik 10 numaranın, sabit 9 numara gibi görev aldığı -Messi'nin üçlünün merkezinde oynayıp santrforsuz yapı sunmasına atfen- veya sağ bölgede kanat oyuncusu gibi davrandığı, hatta sadece 9 numara değil, en iyi sol bekler gibi hamlelerde bulunduğu bir düzen, 21. yüzyılın total futbolu, daha iyi bir versiyon. Merkez savunmacıları, hücuma birçok orta saha oyuncusundan daha iyi top taşıyabiliyor, ekstra kısa orta saha oyuncuları, aşırı teknikleriyle, birlikte kusursuzluk yaratabiliyor, forvetleri 7, 9, 11 numara gibi davranabiliyor ve ayrıca savunmanın ilk hattını oluşturuyorlar, çünkü kaybedilen topları kazanmak için o an bunu yapmaları gerektiğini görüyorlar.
Futbol oyununda devrimdir bu ve futbol tarihinde devrimler çok fazla değildir.
İlk Rüya Takım -Cruyff dönemi- ve sonrasındaki Rijkaard döneminden bir adım ilerisi. Sacchi'nin Milan'ı da bir adım öteye gitmişti ancak Guardiola'nın liderliğindeki Barça daha çok ilerledi. Ve ısrar etmem gerekiyor, kupalardan, şampiyonluklardan konuşmuyorum. Sadece yaşanan anları referans gösteriyorum, pek çok muhteşem rastlantıyı -teknik adamlar, oyuncular, cesur düşünceler ve oyun tarzı- barındıran.
Guardiola tarafından olası kılınan ve La Roja'nın -İspanya- da bundan yararlandığı -1 Dünya Kupası, 1 Avrupa Şampiyonluğu- devrim, pek çok unsurun bir araya gelmesiyle ortaya çıktı. Müthiş bir takım ruhu, yeryüzünün en iyi oyuncularının varoluşu, hücum düşünen cesur bir teknik direktör ve taktiksel olarak becerikli bir grup oyuncu. Bu takım gibi oynayabileceğine inanan varsa, yanlış söylemeyebilir ama en azından bunu yapmalarını bekleyebiliriz onlardan."
Johan, kendisi dışında süreci çok açıklayıcı bir yöntemle işlemiş. Cruyff dönemini anlatmayışını büyüklüğüne yorup, kaldığı yerden devam ediyorum Sarı Fare'nin.
1973 yazı, futbol tarihinin kaderinin değiştiği en özel anlarından biriyle hatırlanıyor hala. Ajax'ı üç yıl üst üste Avrupa'nın zirvesine taşıyan adamın, Maradona'dan önce en yetenekli olanın, Johan'ın, Barça'ya imzasıyla. Bir kağıda kalemle atılan bir şekil, anlamlı / anlamsız çizgiler bütünlüğü. "Devrim vaktiyle bir ihtimaldi ve çok güzeldi" sözünü kıskandırırcasına bir eylemdi aslında o imza. Etkisi yıllar sonra bile hissedilen bir güzellik. Johan Cruyff'la FC Barcelona'nın buluşması.
En çarpıcı tarafını, basına Barça'yı Madrid'e tercih ettiğini çünkü bir diktatörle -Franco- ilişkilendirilen bir kulüp için oynayamayacağını anlatarak ortaya koyuyordu. Katalanların gönlünü bir çırpıda kazanıyordu. Barça'nın makus talihini yenmesini sağlıyor ve 1960'dan bu yana şampiyon olamayan kulübü zirveye taşıyordu. Bernabeu'de Madrid'i 5 - 0 yeniyordu takımı. Ve oğluna bir Katalan ismi Jordi'yi veriyordu.
1979 yılında kurulan futbol akademisi -La Masia- düşüncesi Johan'a aitti, Futbol tarihinin yeniden yazılacağı kütüphaneydi orası. Ve hikayenin başlangıcında yer alan çocuk, Joseph, 1984 yılında, 13 yaşında yolunu tutacaktı futbol okulunun.
(Baba, oğul ilişkisi gibiydi, bu yüzden Pep Guardiola'nın hikayesi Johan Cruyff'la başlar, oğlu anlatmak için önce babayı biraz tanımak gerekir, aralarındaki ilişkiye bakmak, bağlantı noktasına.)
Daha sonra top toplayıcı olacaktı Camp Nou'da, hayallerini süsleyen atmosferde. Ve 1990'da altyapıdan yetişen bir Katalan orta saha oyuncusu olarak çıkacaktı sahaya, Johan Cruyff takımın başındaydı. Yine kesişiyordu kaderleri. Üst üste 4 lig şampiyonluğu ve Avrupa Şampiyonluğu kazanan Johan'ın Rüya Takımı'nın parçasıydı. 1997 yılında kaptanlığa yükseldi. 4 numaralı forması La Masia'da büyüyen çocukların tercihiydi. Önce Xavi, sonra elinden ödül alan Iniesta ve bir sonraki kuşak Fabregas, onun gibi olmak istiyorlardı. (Cruyff'la başlayan, Pep'le devam eden bu hikayenin yolu, muhtemelen bu oyunculardan biriyle ilerde yine kesişecek)
2001'de takımdan ayrıldı, çeşitli futbol coğrafyalarında zorlu tecrübeler edinerek tekrar döndü Katalunya'ya. Cruyff'un gölgesi hala üzerindeydi kulübün. 2003 yılında seçilen başkan Laporta'ya önerdiği Rijkaard isminin başarılı olması, Johan etkisinin yayılmasına sebep oluyordu. 2007 yazında çok zor günler geçiren ve bir alt kümeye düşen FC Barcelona B takımının başına getirildi Guardiola. Takımı şampiyon yapınca ve A takımın kötü gidişi durmayınca, Pep Rijkaard'ın yerine geçiyordu. Sadece 1 yıl içinde olması gereken yere erişmişti, artık FC Barcelona Teknik Direktörü'ydü. Cruyff'un payı vardı bu tercihlerde de.
La Masia'dan yetişen, top toplayıcılık yapan, Cruyff'un rüya takımında yer alan, kaptanlığa yükselen, koluna senyerayı takan, oyun zekası gelişmiş iyi bir orta saha oyuncusundan daha doğru bir seçim olamazdı FC Barcelona için. Katalan Milli Takımı idealine sürekli vurgu yapan iflah olmaz bir Katalandı aynı zamanda. Kulübün ve şehrin değerlerine körü körüne bağlı, 30 yıllık sürecin tamamına yakınını yaşamış, içinde yer almış bir adamdı. Ondan daha iyi bu kulubün işleyişini bilen, tanıyan olamazdı.
Guardiola oyuncuyken Barça'nın teknik heyetinde görev alan ve günümüzün en değer verilen Teknik Adamı Jose Mourinho, "Bir gün Barça'nın başına geçeceğini ve bunun mükemmel sonuçlar doğuracağını ona söylemiştim, o ve Barça kusursuz eşleşmeydi ve bu o kadar belliydi ki" şeklinde konuşacaktı onun hakkında.
1 yıl B takımı çalıştırmasının yararını, Rijkaard sürecini yakından takip etmekle görecekti. Gelir gelmez beklenmeyen operasyonlara girişti, Ronaldinho'yu gönderme cesareti bunlardan sadece biriydi. Messi'ye benimle her maç gol atacaksın diyaloguna girmesi, nevi şahsına münhasır bir planı olduğunun göstergesiydi. Guardiola, Rijkaard'ın hatalarını doğru teşhis edip tedavisini uygulayacak ve Barça'nın futbol kültürünün sahaya yansıtılmasını sağlayacaktı. "Futbol basit bir oyundur ve zor olan basit oynamaktır" düsturunda olduğu gibi onun yarattığı oyun tarzı aslında birilerinin zannettiği gibi en iyi oyuncuları bulup sahaya doğru görev ve yerleşimle sürmekten çok daha zor, öte bir şeydi, kolay değildi. Sadece herkes yapabilirmiş gibi gözüküyor oysa ondan başka hiç kimsenin başarabileceği bir iş gibi de durmuyordu.
Cruyff'tan alıntıladığım giriş yazısında -Türkçeye çevirmeye çalışarak- oyun tarzının önemi ve bir döneme damga vurması anlatılıyordu, total futbolun son hali, tiki taka.
Küçük hamleler yaparak nihai kusursuzluğa -29 Kasım 2010, Barça 5 Madrid 0- eriştirdi Pep takımı. Dani Alves, Pique, Keita transferleri, altyapıdan güvendiği Sergio ve Pedro'yu A Takıma alma, Xavi & Iniesta'yı merkezde yan yana ve birbirini tamamlar pozisyonda oynatma -oyun bir kanaddan diğerine genişletildiğinde topun bu iki oyuncudan birisiyle buluşması pozisyon üretimi açısından çok önemli- ve Messi & Eto'o & Henry dönüşümlü hücum hattı ilk sezonun gösterişsiz, küçük ama bir o kadar etkili müdahaleleriydi.
Ertesi yıl Eto'o kontrol altında tutulamadı, dönüşüm devam ediyordu, Cruyff'un da tavsiyesi alınarak Ibra tercih edildi onun yerine. Bu tercihin sebebi Chelsea maçlarında kilitlenen Barça'nın bu türden bir oyuncuya ihtiyaç duyabileceği gerçeğiydi. Hareketli oyun yapısına uyum sağlayamadı Ibra, Pep'in deneyip yanıldığı en ciddi saha içi hamle de buydu açıkçası. Pedro ve Sergio büyük gelişim gösterdi.
Bu yazsa temizlik vardı yine. Henry, Toure, Marquez, Ibra gibi dört önemli, rotasyonun parçası oyuncuyla yollar ayrıldı ve David Villa, Mascherano düşünüldü onların yerini doldurmak üzre.
Guardiola, ilk 2 sezon tecrübesinin de etkisiyle farklı denemeler üzerine yoğunlaştı. Üçlü savunma, santrforsuz model, eşit dağıtılan sürelerle yaratılan rotasyon stratejisi gibi pek çok yenilik ekledi takımın saha içi kurgusuna.
Cruyff'un öğretileri üç yıl boyunca her maç istisnasız uygulandı, yorulmadılar hiç, pes etmediler ve bildikleri oyundan asla vazgeçmediler.
2007 Mayıs'ından bu yana topu rakibe vermediler, topla oynama oranı yüzde % 50'nin altına hiç düşmedi Pep döneminde. Lig tarihinde üst üste 100 maç bu şekilde oynadılar. (Madrid, 4 - 1 kaybedilen maç, Rijkaard dönemi) Şampiyonlar Ligi ve Kral Kupası'nda da geçerliydi bu istatistikler. Pep'in 2,5 yıl görev aldığı süre zarfında topa her maç hükmettiler, bu bile başlı başına tarihe geçecek bir olay.
Bununla sınırlı değil elbet veriler.
159 maç 117 galibiyet, sadece 14 yenilgi, atılan 407 gol. 8 kupa -2 Lig, 1 ŞL, 1 Kral Kupası- (ve olası 2 kupa da sezon sonunda, ŞL için konuşmak adına erken) da kazanıldı şimdiden.
Oyuncuyken Camp Nou'da 10 El Clasico maçına çıkan ve hiç kaybetmeyen Pep, bu geleneği Teknik Adam olarak da devam ettirdi. 5 El Clasico'yu da kazandı, iç ve dış saha fark etmeksizin, takımı 16 gol atıp sadece 2 gol yedi bu maçlarda. Bernabeu'de 6 gol atarak ve Camp Nou'da 5 - 0 ile galibiyet çıkarıp, tarihe yazıldı. Günümüzün en iyi Teknik Adamı Jose Mourinho karşısında 5 maçta 3 galibiyet ve 1 beraberlik aldı.
Onun döneminde Messi, sırayla 38, 47 ve 40 gol gibi sayıları yakaladı ve sezon daha sürüyor.
Tarihin en iyi takımını yönetiyor, o yarattı denilebilir. Aslında Barça hakkında konuşurken en büyük haksızlık ona yapılıyor, esamesi okunmuyor bazen ama o bunlar takmıyor kafasına ve kaybetmiyor kazanma hırsını.
Bir sebebi var elbette, babasının -Johan- başarılarını geçmek isteyen oğlun çabası. 2012 yazında 4 seneyi doldurmuş olacak ve üst üste 4 yıl lig şampiyonluğunu kazanabilir, inanmak başarmanın yarısı, diğer yarıyı zaten tamamladı. ŞL'ni iki defa kazanması onu Barcelona tarihinin en iyisi yapabilir, burada da yolu yarıladı.
Sözleşmesini bir yıl uzatmasının altında yatan temel algı bu, varılacak noktayı işaret ediyor. Cruyff'un 11 kupasının üzerine çıkmak da bir başka amaç. Daha ilk yılında treble yapan genç bir teknik adam için, bu tür ulaşılması zor hedeflerin kazanma motivasyonu belirli bir seviyenin altına düşürmediği de söylenebilir. 2012 bu yönden anlaşılabilir, peki ya sonrası yahut niçin tek yıl sözleşmeler, Guardiola, Sir Alex Ferguson olur mu ya da bir başka takıma gider mi?
Kariyer gelişimi olarak bakıldığında Fergie'yle benzerlik bulunmuyor çünkü Sir, ilk lig şampiyonluğunu 7 yıl, ilk ŞL'niyse 13 yıl sonra kazandı. Ayrıca Barça tarihinde en uzun süre görev alan teknik adam 8 yıl ile Johan Cruyff. Eğer Guardiola, bununla da başa çıkmak isterse, ekstra bir 5 yıla daha ihtiyacı olacak. Görevini hiçbir şüpheye yer vermeden Xavi'ye devredebilir böyle bir durumda. Xavi'nin röportajları okunduğunda Pep'den sonra onun rolüne soyunacak en ciddi adayın o olduğunu görebiliyorsunuz, nedense Puyol o ışığı vermiyor hiç ve Luis Enrique umut vaat etmiyor B takımında. Guardiola & Xavi geçişi sancı da içermez hem, en uygun senaryo gibi.
Sürekli 1 yıl sözleşme yapması, sanırım ilk yıl bütün başarıları elde etmesiyle ilintili. 5 yıl kendisini kulübe bağlayacak uzun vadeli bir program yapılmasına gerek görülmüyor, zaten ilk seneden büyük bir aşama kaydedilmiş.
Barça için 2013, şimdiden planlanması gereken tehlikeli bir yıl. Xavi ve Puyol'un takımın iskeletinde kalıp kalamayacağı öngörülemiyor şu an. Belki de bunun farkında olarak ve 4 yılda erişilecek seviyenin daha üstüne çıkılamayacağını düşünerek hesap kitap yapıyor Pep.
Katar'ın teklifi astronomik ve ciddi. 2022 Dünya Kupası orda, Barça'ya sponsor oluyorlar, bir şekilde yollar kesişiyor ve Guardiola eninde sonunda oraya gidecekmiş gibi geliyor. Belki de Katar'ı yönetir 2022'de. 8 - 9 yıl Barça'da kalma programını da etkilemiyor bu tercih.
Sir Alex Ferguson'un kendi yeri için işaret ettiği tek isim de Guardiola. Adaya giderse rezil olur söylemlerine inat ve Fergie'nin güvenini boşa çıkarmamak adına da kabul edebilir bunu.
Barça'yı çalıştırmak isterdim diyen de iki Teknik Adam var, Arsene Wenger ve Alex Ferguson. Guardiola ayrılırsa bir gün ve kulüp içersinden bir tercih olmazsa Wenger'in ismi ilk sıraya yazılır gibi duruyor, bu notu da ekleyelim.
Jose Mourinho'yla rekabet etmeyi istememek de bir başka gerekçe olabilir. Keza tam tersi de geçerli, Mourinho da Barcelona'yla çok fazla karşı karşıya gelmek istemeyecektir. Bu karşılaşmadan olumsuz etkilenenin çok fazla İspanya'da duracağını söylemek de zor. Jose'nin daha önce terk-i diyar edeceğini tahmin ediyorum.
Ben yine de Guardiola'nın 2012 yazında ayrılacağını düşünmüyorum, Sir Alex Ferguson gibi yıllarca takımın başında kalacağını da sanmıyorum çünkü Barça oyunu gibi kendisi de dinamik bir kulüp, sürekli karakter üretimi halinde ve tek adam müessesesi ona göre değil. Manchester United tam bir futbol kulübü ve çalışmak ideal ortam ancak FC Barcelona bir kulüpten daha öte, birden çok parametre var yönetme hususunda.
Ve Pep Guardiola, tarihin en iyi oynayan takımının başında, en azından 2012 yazına kadar, tarihi yeniden yazacak. Tarihe tanıklık etmek de bize düşüyor.
Ona dair, arşivden -2008'den bugüne can alıcı olan, yıllar sonra değeri tarihin gelişimiyle artacak- bazı yazılar, süreci -teknik ve yönetimsel açıdan- daha iyi anlamak için;
http://erenlogoglu.blogspot.com/2009/05/tek-model-yok.html
http://erenlogoglu.blogspot.com/2009/05/triplete-copa-lliga-champions-visca-el.html
http://erenlogoglu.blogspot.com/2009/06/barcann-basar-srr-99-09.html
http://erenlogoglu.blogspot.com/2010/02/etoosuzluk-zlatan-barca.html
http://erenlogoglu.blogspot.com/2010/03/4-6-8.html
http://erenlogoglu.blogspot.com/2010/03/barcay-kim-yonetiyor.html
http://erenlogoglu.blogspot.com/2010/04/j-o-h-n.html
http://erenlogoglu.blogspot.com/2010/04/mutluluk.html
http://erenlogoglu.blogspot.com/2010/05/katalanlar-fiesta-zaman.html
http://erenlogoglu.blogspot.com/2010/05/7-david-villa-kusursuzluga-dogru.html
http://erenlogoglu.blogspot.com/2010/06/baktgnz-her-yerde-sampiyon.html
http://erenlogoglu.blogspot.com/2010/07/6-xavi-8-iniesta-6-iniesta-8-xavi-14.html
http://erenlogoglu.blogspot.com/2010/07/tiki-taka.html
http://erenlogoglu.blogspot.com/2010/08/josephin-3-senesi.html
http://erenlogoglu.blogspot.com/2010/10/barca-dna-adaptasyon.html
http://erenlogoglu.blogspot.com/2010/11/xavi-barcann-felsefesi.html
http://erenlogoglu.blogspot.com/2010/11/kaptanlar-teknik-adamlar-barca.html
http://erenlogoglu.blogspot.com/2010/11/de-te-fabula-narratur-los-lunes-al-sol.html
http://erenlogoglu.blogspot.com/2010/12/barca-rubin-uclu-savunma-pas-says.html
http://erenlogoglu.blogspot.com/2010/12/bir-altyapdan-daha-ote-la-masia.html
http://erenlogoglu.blogspot.com/2011/01/6-8-10-ucgeni-kalp-ve-beyin-ikilemi.html
http://erenlogoglu.blogspot.com/2011/01/altn-kalpli-top-sevdals-cocuk.html
10 Şubat 2011
A. Eren Loğoğlu
Galatasaray:3-2:Samsunspor
-
Koreografi konusunda Galatasaray taraftarının eline su dökecek yok da, 10
Kasım günü deplasmana gelen ve armasında Atatürk olan Samsunsporlu
taraftarl...
2 gün önce
2 yorum:
Bizim memlekette herkes Guardiola :)
- Zaten hazır takıma geldi kuruldu
- Messi var, Xavi var, Iniesta var
- Mourinho daha iyi teknik direktör
- O kadroyla ben de şampiyon olurum
- Messi var, Xavi var, Iniesta var
- İyi hoca ama başka yerde başarılı olamaz
- Asıl yetenek küçük takımla başarı kazanmak
- Messi var, Xavi var, Iniesta var
bence kalmalı, yıllarca sene kalmalı, 2012 de kesinlikle bırakmamalı en azından messi bırakana kadar orda olmalı
Yorum Gönder