Üç koca destan
Üç koca dünya
Üç denklem
Üç şifre
Üç atom çekirdeği
Ve bir çakmak
Bir kıvılcım
Bir de dinamid
Orhan Kotan'ın sözleri, Ahmet Kaya'nın bestesi ve sesiyle, dosta düşmana karşı bir duyuru niteliği taşır.
FIFA Ballon D'or ödülünden bahsediyorum aslında. Muhtemelen en kritik golleri atan, asıl adamın tamamlayıcısı rolüyle Iniesta çakmak, diğer ikisi sahada yer alsa da, takımı sonuca götürme rolüyle Messi kıvılcım ve ana yapı taşı, üzerine sistemin inşa edildiği adam rolüyle Xavi de dinamid olurdu, ateşleme mekanizması ekseninde. La Masia'nın üç atom çekirdeğiydi onlar.
Futbol tarihinde bir ilk idi, aynı sezon aynı altyapıdan üç oyuncunun aday olması. Daha önce AC Milan iki kez, ilk üç adaylığa ambargo koymuştu ancak altyapısından çıkardığı isimler değildi. FC Barcelona'nın tarihin bu evresine nasıl damga vurduğunun da ifadesiydi adaylıklar.
Xavi 11, Iniesta 12 ve Messi 13 yaşında La Masia'dan içeri girmişlerdi. Xavi 31, Iniesta 26, Messi 23 yaşında şu an, sırayla 20, 14 ve 10 yıldır bu kulübün, organizasyonun içersinde yer alıyorlar.
France Football dergisinin Ballon D'or ödülüyle, FIFA Dünyada Yılın Oyuncusu ödülü tek çatı altında birleştirildi bu yıl ve adına FIFA Ballon D'or denildi. İsviçre'nin Zürih şehrinde 10 Ocak 2011 Pazartesi günü sahibine teslim edilecek ödül, Xavi, Iniesta ya da Messi'ye. Oylamaya teknik adamlar, milli takım kaptanları ve dünyanın dört bir yanından gazeteciler katılacak.
Her iki yarışmada da son yıllarda paralel seçimler vardı, hatta son 5 yıl tamamen aynıydı.
2005 Ronaldinho, 2006 Cannavaro, 2007 Kaka, 2008 Ronaldo ve 2009 Messi.
Tercihlere bakıldığında Şampiyonlar Ligi, Dünya Kupası performansının öne çıktığı görülüyor. 2009'da FC Barcelona bütün turnuvaları silip süpürdüğünden Messi, 2008'de aynısını bir sezon önce gerçekleştiren Manchester United'dan Ronaldo ödülleri kazanmışlar. 2007'de Şampiyonlar Ligi Şampiyonu AC Milan'ın en değerli oyuncusu Kaka seçilirken, 2006'da Dünya Kupası kazananı İtalya'dan Cannavaro uygun görülmüş. O sezon Şampiyonlar Ligi Şampiyonu olan FC Barcelona'dan Ronaldinho'nun seçilmemesi muhtemelen İtalya'nın müthiş bir süpriz yapması ve 2005'te de bu ödülü kazanıp takdir edilmesinden dolayı olabilir.
Benzer sebepten Messi'nin kazanamayacağı düşünülebilir. Şampiyonlar Ligi Şampiyonu olan Internaziole'den bir oyuncu olmaması, oylamanın Dünya Kupası etkisiyle sonuçlandığını anlatıyor. Wesley Sneijder'in her iki platformda da final maçında oynayan ve takımının en önemli ismi olarak ilk üç adaylığa girmesi beklenebilirdi, en azından Messi'nin yerine. Bayern Münih'den Robben, Atletico Madrid'den Forlan da diğer alternatifler olabilirdi.
Tartışmasız Messi, dünyanın en iyi ve yetenekli oyuncusu. Bunu Xavi ve Iniesta da belirtiyor, hatta Guardiola da. Aday olarak yer alma sebebi de kanımca bu, oylamaya katılanların gözünde bıraktığı resim çok etkileyici Messi'nin.
Geriye Xavi ve Iniesta kalıyor. Hangisi kazanacak?
2010 Dünya Kupası Finali'nde galibiyet golünü atan ve 2009 macerasında Chelsea zaferini golüyle taçlandıran, İspanya ve Barcelona'nın kalbi -Jarque'ye adamasıyla- Iniesta mı yoksa İspanya ve Barcelona'nın nerdeyse aynı olan sisteminin beyni Xavi mi?
Kalp mi, beyin mi?
Katalanlar Xavi kazansın istiyor, sebebi yalın. Yaşlanıyor ve ödülü bir daha kazanma şansı olmayabilir efsanevi oyuncunun. Iniesta ve Messi'nin önünde daha uzun bir yol var Barcelona ve başarılarla dolu. Bir ihtimal de Xavi'nin Katalan olmasından dolayı halkta böyle bir beklenti bulunması. Gerçi Iniesta da Katalan sayılıyor onlar için, Katalanca konuşuyor, Visca Katalunya diye bitiriyor konuşmalarını ve Katalunya Milli Takımı'nda da oynadı, Johan Cruyff, Jordi Cruyff, Hristo Stoichkov, Johan Neeskens ve Kubala, hatta Di Stefano gibi.
Bu düşünceye ben de katılıyorum. Ayrıca sistemin beyni, bütün parçaları birbirine bağlayan en önemli unsuru kılmak Xavi'yi, çekici hale getiriyor ödül için. Onun varlığının değeri, yokluğunda daha iyi anlaşılıyor, sistemin verimi yarı yarıya düşüyor. Benzer mantıkla Messi'nin İspanya Milli Takımı'nda oynamadığı ve buna karşın iki büyük turnuvada da sonuca gidildiğini görmek, asıl adamın Messi olmadığını söylüyor. Gerçekten de öyle. Messi, sistemi daha büyüleyici gösteren, estetiği artıran, kusursuzluğa yaklaştıran, kolay sonuca götüren isim. İspanya'nın maçlarının az gol içeren ve Barça'ya göre sıkıcı durmasının sebebi de onun üretkenliğinden yoksun kalınması şeklinde açıklanabilir.
Burdan Iniesta'ya geçiş yaparsam, onun adaylığını kuvvetlendiren en ciddi veri Güney Afrika'da Hollanda'ya attığı gol ve onun yer alamadığı iki maç ile Barcelona'nın Şampiyonlar Ligi'nde Inter'e elenmesi olarak gösterilebilir. Başarılarda her daim Xavi'nin yanında yer alıp, görece başarısızlıkta onun olmaması, önemini biraz artırıyor gibi.
Yine de hangisinin yeri en zor doldurulur diye bakıldığında ben Xavi sonucuna varıyorum. Bunun elbet teknik sebepleri de var.
Barça TV, kısa ve samimi bir video hazırlamış üç adaya dair;
http://www.youtube.com/watch?v=CnPkUiinUIQ
Barselona şehrinde bir taksici, ödülü hayallerine erişmek için 10000 km koşan birisine verirdim diyor Camp Nou stadının yanından geçerken. Bir ekmek fırını ustası, ödülü çok çalışıp bundan yakınmayan kim olursa ona verirdim diyor. Mamalarını masaya ve yere saçan ikizlerin annesi, ödülü hiçbir zaman pes etmeyen kim olursa ona verirdim diyor. Xavier Romero, FC Barcelona Tekerlekli Sandalye Basketbol Takımı'nın 7 numarası, ödülü işinde örnek olan kim olursa ona verirdim diyor. Bir grafiti sanatçısı, ödülü tutkularına benzersiz bir dokunuş sağlayan kim olursa ona verirdim diyor. Salıncakta sallanan Barça formalı bir kız çocuğu, ödülü Xavi'ye verirdim diyor. Xavi, ben almayayım, İniesta'ya verirdim diyor. Iniesta, Messi'nin reklam panosunu gösterip, Leo'ya verirdim diyor. Ve Messi, ödül herkes içindir şeklinde bitiriyor. Ödül Katalanların, Barselona şehrinin, kulübün, taraftarların, herkesin ve en çok da La Masia'nın. Çiftlik ekrana geliyor, görüntünün sağında altyapıya bir şekilde yolu düşenlerin, FC Barcelona isimli başyapıt içersinde rol alanların isimleri akıyor aşağıdan yukarıya.
Üçünü birbirinden ayırd etmek çok zor. La Masia'nın çocukları onlar. Özellikle Xavi ve Iniesta'yı. Nazım Hikmet'in Havana Röportajı'nda ayıramadığı bazı kavramlar gibi;
dolaşıyorum Havana sokaklarını
asfaltla ağaçları birbirine karıştırıyorum
otomobillerle asfaltı birbirinden ayırdetmek olmuyor
yağmurla güneşi
ak bulutlarla masmavi yüzme havuzlarını
kadınlarla yemişleri birbirine karıştırıyorum
çocuk bahçeleriyle hürriyeti
hürriyetle bu şehrin insanlarını birbirinden ayırt etmek olmuyor
mitralyetlerle kapıları birbirine karıştırıyorum sütunlu sütunsuz demir tahta cam büyük küçük bütün sokak kapılarıyla mitralyetleri mitralyözleri
kum torbalarından barikatlarla Atlantiği birbirine karıştırıyorum
Amerikan uçak gemilerinin hayaletini gözleyen tanyerleriyle kum torbalarından barikatları birbirinden ayırdetmek olmuyor
köylü analarla Cumhurbaşkanı sarayını birbirine karıştırıyorum
Hoze Marti’nin anıtları heykelleri büstleriyle Fidel’in fotoğraflarını birbirine karıştırıyorum hele taş basma resimlerini
Fidel’le türküleri birbirine karıştırıyorum Enternasyonal marşıyla çaçaçayla
paçangayla Fidel’i
somos sosyalistas palante palante
bir alanda art arda tek sıra dizilip ellerini birbirinin sırtına koyup rumba oynayan yüz bin kişiyle Fidel’i birbirine karıştırıyorum
Fidel’le Havana’yı birbirinden ayırdetmek olmuyor
Ödülü hangisi alırsa alsın, kazanan videoda da söylediği gibi herkes olacak, La Masia, bir kulüpten daha öte olan FC Barcelona, güzel oynun kendisi ve futbol sevdalıları.
8 Ocak 2011
A. Eren Loğoğlu
Galatasaray:3-2:Tottenham Hotspur
-
Ayaktopunu İngilizlerin icat edip, sömürgeler vasıtasıyla gittikleri
ülkelerde tanıtmaları sonrası geçen yıllarla birlikte her millet kendi
çapında bir ...
2 hafta önce
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder