09 Ocak 2011

Nereye Kadar?



Yine aynı senaryo, yine aynı haksız kazanım.

Adalet denilen kavramı önemsemeyen bir güruh var karşınızda, nasıl kazandığımız önemli değil, yeter ki kazanalım diyen!

İlk yarı Villarreal oyunu sürklase etmiş, Real Madrid hiçbir şey yapamıyor, top Cani ve Cazorla'da sürekli, dönen topları Borja karşılıyor, bekler Capdevilla ve Angel Lopez bindiriyor yorulmadan, Rossi ve Ruben de arkaya sızıyorlar, harika bir takım. Biraz daha dikkatli olabilseler devreyi üç farklı önde bitirebilirlerdi.

Ronaldo'nun kişisel gayretiyle bulduğu iki gol Real Madrid'i ayakta tutmayı başarıyor ve ikinci yarıya umutla bakmasını sağlıyordu Jose'nin.

Devrede, Mourinho'nun taktiksel hamleleri de oldu. Villarreal'in orta sahanın merkezinde kurduğu -Xavi & Iniesta & Messi- Cazorla & Cani & Rossi üçgeni karşısında Lass Diarra çok kötü bir performans sergiledi, bunun yanı sıra Marcelo da bölgesini koruyamadı.

Lass oyundan çıkıp aynı görevle Khedira dahil oldu oyuna ve Jose, ilginç ve riskli bir denemeye gitti, üçlü savunma! Rakibin Barça formatlı merkez orta saha üçgeni ve Angel Lopez -Dani Alves- bindirmeleriyle tehlikeli olmasını engellemek için, Ramos'u üçüncü merkez savunmacı yapıp sol bölgeye gönderdi, Raul Albiol'u sağa çekti ve ortada da Carvalho oynadı.

Bu yapıda Marcelo sol açık, Di Maria sağ açık oynadı nerdeyse. Geriye hiç gelmediler, biraz da oyundan düşen, sinen Villarreal'in savunmaya çekilmesi sonucu.

Hakemin ikinci yarı başladıktan kısa bir süre sonra, gözü önünde olan açık arkadan çekmeye sarı kart göstermemesi, bir şeylerin olacağının habercisiydi.

Villarreal çok net pozisyonlar vermeden dayandı 79. dakikaya kadar. Ardından olanlar oldu. Ronaldo golü kaçırdı, kaleciden döndü top, pozisyonun devamında Benzema topa vurdu, rakipten sekti ve kalecinin önünde yatan Ronaldo, yerinde fırlayıp iki savunmacının arkasına geçip topu ağlara gönderdi.

Benzema'nın topa vurduğu an Ronaldo ofsayt pozisyonundaydı ve bu çok açıktı. Yan hakemin gözüne perde iniverdi. Villarreal takımının tamamı ve Teknik Adamı pozisyona itiraz etti ama değişen bir şey olmadı. Carlos Garrido oyundan atıldı.

Gol sevincini Jose Mourinho, bütün Villarreal kulübesinin önünden geçerek klasik parmak işaretleriyle kutladı. Alan ihlalinden onun da atılması gerekiyordu, atılmadı.

İlk yarıda oyun anlamında ezilmenin getirdiği baskıyı atmak için bir gol daha bekledi Jose ve bombayı son golde patlattı.

Yine rakip takımın kulübesinin sonuna kadar ilerledi. Daha sonra kulübenin arkasında bulunan Madridistalara yumruk göstererek yaşadı sevincini. Aslında yumruğu kulübeye göstermek niyetindeydi, istese kendi kulübesinin arkasındaki veya ters tarafındaki seyircilerle de paylaşabilirdi sevincini, tercih etmedi bilinçli bir şekilde. Birilerini tahrik etmeliydi.

Kendisine yakışanı yaptı yine Jose Mourinho, karaktersiz ama iyi bir Teknik Adam, özel olmayan. Bu kez karşılık verenler oldu kulübeden, Cani'ydi sanırım, su şişesini fırlatır gibi yaptı yüzüne doğru, sonradan salladı mı göremedim hengamede.

Real Madrid'in de Mourinho'dan aşağı kalır yanı yoktur elbette, özellikle tarihiyle. Yanlış hakem kararlarıyla kazanmaya devam ediyorlar. Klasik Real Madrid. Penaltılar, kırmızı kartlar, ofsaytlar, ceza sahasına yakın noktalarda faul almaya çalışarak kazanılan ucuz duran toplar, verilmeyen sarı kartlar, gole adam gibi sevinmek yerine rakibi tahrik etmek için depar atan, yumruk sallayan Teknik Adamlar.

20 gün önce bir tablo sunmuştum;

Real Madrid yine yırttı. Lige tutunmayı bir şekilde sürdürüyorlar.

Osasuna maçı ikinci yarı tek gol 2 puan,
Sociedad maçı 74. dakikada galibiyet golü 2 puan,
Hercules maçı 82. dakikada galibiyet golü 2 puan,
Gijon maçı 83. dakikada galibiyet golü 2 puan,
Valencia maçı 74. dakikada galibiyet golü 2 puan,
Sevilla maçı 76. dakikada galibiyet golü 2 puan,

toplamda 12 puan çok zor kazanıldı. Çekirge zaten birkaç defa sıçrayıp Camp Nou'a lider olarak erişmeyi başarmış ancak bataklığa saplanıp kalmıştı o gece. 5 - 0'dan sonra bataklıktan hakemler çekip çıkardı onları Valencia maçında, sıçramaya yeniden başladılar sarı kartları çoğaltarak, sonları hiç iyi olmayacak.

Hak ettiklerinden fazla puan alıp, lig yarışında kalmaya devam etseler de, kazanamayacaklar sonunda.


2 puan da Villarreal maçıyla eklediler ve toplamda 14 puana yükselttiler bu durumu. Getafe maçındaki haksız penaltıyla açılan maçı saymıyorum.

Guardiola'nın hafta içi, geçen sezondan daha fazla puan kazanmamız gerekebilir söylemi boşuna değilmiş, bir bildiği varmış yıllarca bu kulübe karşı rekabet eden biri olarak.

Tahrik edici ve çirkef tavırlarıyla, hakem kararlarıyla, bireysel performansa dayanan oyun anlayışlarıyla, federasyon zırvalarıyla -olay biliniyor, Osasuna maçında yaşananlar, üstüne bir de seyahat özgürlüğüne kısıtlama getiren bir öneri sunuyorlar Barça'ya, maçtan bir gün önce gidilsin deplasmanlara diye, amaçları ritmi bozmak, zihinleri saha dışı işlerle uğraştırmak- zorlamayla Santiago Bernabeu'de Barça maçına çıkarılacaklar, final ayağına. FC Barcelona, kendi göbeğini kendisi kesecek.

Belki de kaderin bir oyunu bu, Mourinho'nun takımlarının lig maçlarında evinde yenilmezlik rekorunu kırma onurunu da Barça yaşayacak ve bizlere yaşatacak. Real Madrid'in bu gece sergilediği oyunla herhangi bir şansı olamaz zaten, Villarreal'in ilk yarı sunduğu resitali her iki devreye de yansıtan ve bunu daha üst seviyede başaran, yakaladığı pozisyonları kaçırmayan bir FCB bulacaklar karşılarında. Hakem kararları, Mourinho'nun özel saha içi ve dışı taktikleri de sökmeyecek tarihin en iyisi önünde.

Lig dışında yenilgileri oldu elbette, biri de Barça'ydı, Rijkaard döneminde Stamford Bridge'de, unutmamıştır Jose.

Yarın ödül zamanı, Xavi, Iniesta ve Messi'den biri yılın oyuncusu seçilecek. Onlarsa hasta çocukları ziyaret ettiler Pazar günü, asıl ödülü çocukların sevgisinden aldılar.

9 Ocak 2011

A. Eren Loğoğlu

Hiç yorum yok: