İbrahim Afellay'ın Barça transfer sürecinin son iki günü;
http://www.youtube.com/watch?v=hHYRA3rfXdw
Hava yolu ile Barselona'ya geliyor Afellay. Alanda onu birkaç yetkili karşılıyor, çok az kamera var etrafında, taraftar yok. Kulübün sponsorlarından olan bir firmanın otobüsüne biniyorlar daha sonra. Camp Nou sınırlarından girip bir ofise uğruyorlar. FC Barcelona'nın nerdeyse bütün kurumsal yapısı stad çevresine yerleşmiş, basketbol ve diğer spor salonları, kulüp binası, ofisler, müze, FCBotiga yani ürün mağazası, La Masia, altyapının maçlarını yaptığı mini bir stad, genç takımlar için özel bir kampüs, pek çok çim saha, spor yapılabilecek farklı alanlar, buz pateni vs. gibi.
Stadın içersinde sağlık merkezi var ve Afellay'ın genel kontrolleri burada yapılıyor. Birkaç test için hastaneye gidiliyor sonra.
Bir restoranda annesi ve birkaç yetkiliyle yemek yiyorlar, arka duvarda -muhtemelen- bir Miro tablosu göze çarpıyor. Ve ardından başkan Rosell ile buluşuyor Afellay, annesiyle birlikte. Hala Camp Nou Bölgesi'ndeler. Rosell, en iyi oyuncuların, en karakterli oyuncuların ve en iyi teknik adamın olduğu dünyanın en iyi takımının bir parçası olmaya geldin diyerek başlıyor sözlerine. İmzalar atılıyor ve kulüp binasından ayrılıyorlar. Kapıda medya ve taraftarlar bekliyor. Fotoğraflardan sonra tanıtım toplantısının yapılacağı odaya geçiliyor. Son olarak da soyunma odasında formayı giyip, tünelden geçerek Camp Nou çimlerine çıkıyor Afellay ve top sektirme ritüelini sergiliyor.
Bu da Camp Nou turu, database ve teknoloji bölümüne dikkat;
http://www.youtube.com/watch?v=835fF44ET4o
***
Levante maçının zor geçeceğini biliyordu Barça'yı yakından takip edenler. 8 - 0 kaybettikleri Madrid maçı aldatıcıydı, geride beklemeyip kontrataklar yedikleri için. Puyol sakat, Pique cezalı, Messi -tatilini uzatıp antremanlara katılmadı- izinli, Afellay da 3 Ocak'tan önce oynatılamıyordu kural gereği.
Savunmanın merkezinde eksikliği Sergio'yu geriye çekerek çözmeye çalıştı Pep. Yanına da Abidal'ı koydu. Sağ bek Alves, sol bek Maxwell şeklinde, dörtlünün önünde Mascherano yer aldı.
Pep, bu savunma hamlesiyle hem az süre alan Mascherano'nun gönlünü alacak, hem de onu oynatmak için kadrodan kesmek zorunda kalacağı Sergio'dan vazgeçmeyecekti, oyuncuların dengeli kullanımı açısından güzel bir düşünceydi.
Xavi & Iniesta yan yana merkezde, sağda Pedro, solda Bojan, en uçta da David Villa konumlandı ilk yarıda.
İlk yarı Bilbao maçının tamamen aynısıydı;
Barça, Kral Kupası maçına rotasyon ile çıktı. Pinto, Maxwell, Mascherano, Keita ve Bojan sahadaydı bu sebepten.
İçlerinde görevini en iyi getiren Javier idi, muazzam oynadı. İlginç olan, rotasyona giren 5 oyuncundan üçünün değiştirilmesiydi, Pep yanlış yaptığının farkındaydı.
Maçtan önce Guardiola'nın her maçı aynı onbirle oynayamayız, diğer oyuncuların da oynamaya ve kazanmaya ihtiyacı var söylemi doğruydu. Ancak uygulama alanı, 12 gün sonra maç yapacağı bir zaman mıydı, tartışılır.
Kupa sistemi belli, iki maçlı eleminasyon, ilk maç, kendi sahanda avantajlı bir skor elde edip deplasmana çok rahat çıkılabilirdi, bu şansı kaçırdı Barcelona.
Pep, oyuncu tercihleri dışında ilginç bir denemeye gitti bu maçta da. Santrforsuz oynanan ya da Messi'nin merkezde yer aldığı düzende, Messi olmadığında, onun görevini kim devralabilir sorusuna cevap aradı ve oraya Iniesta'yı yerleştirdi.
Orta üçlü, Masch ve önünde Keita & Xavi'ydi, kanatlarda Pedro ve Bojan, uçta da Iniesta.
Aksaklık, daha önce de vuku bulan Xavi'nin Iniesta'dan ayrılmasının bedeliydi. Bu ikilinin arası, mesafe olarak, açıldıkça, takımın üretkenliği de azalıyor. Top yine Barça'da, sürekli sağdan ve soldan geliyorlar, deniyorlar ama pozisyon bulmakta zorlanıyorlar bu durumda. Bir başka etken de Messi'nin 50 dakika sahada olmamasıydı. Barça, İspanya'ya dönüşüverdi bir anda, gol kısırlığına bürünüverdi.
Bilbao'nun bir avantajı var Barça'ya karşı, yapılı oyunculardan oluşuyor kadroları, özellikle merkez savunma ve önündeki orta sahalar. Bu adamlara çalım atmak zor, geçerken temasta da bulunuyorlar. Chelsea'nın robot görünümlü orta sahasının -Mikel, Essien, Lampard, Ballack- bir alt versiyonu gibiydiler, Javi Martinez ve türevleriyle. Iniesta'nın içerde kaldığı bu yapı Barça'nın ritmini tamamen bozdu. Etkisiz eleman Keita'yla -Inter maçında da aynı sıkıntıyı yaşatmıştı- Xavi'nin terse dönme şansı da ortadan kalktı.
Zaman geçtikçe direnci yükseldi Bilbao savunmasının. Barcelona kalesine geldikleri pek görülmedi zaten, niyetleri de yoktu kupa maçı olmasından ötürü. İyi bir alan savunmasıyla maçı 0 - 0'a bağladılar.
Pep, 1 - 0 ve 0 - 0 arasındaki farkı önemsediğinden Messi ve Villa'yı oyuna aldı, Barça kendine has hücumlarına geri döndü son 30 dakika ancak yetmedi.
Bu arada Sevilla'dan gelen Adriano'nun kredisini tüketmeye başladığını ve Bojan'ın hayal kırıklığı yaratmaya devam ettiğini de belirtmeliyim.
Tur 2. maça kaldı, çok zor olacak ama Barça yolunu bulacaktır.
Yine Messi yoktu, çözüm ne olabilirdi, takım merkezde onun oynamasına alışmıştı iyice ve Messi'nin sonuca etki eden varlığı aranıyordu. Rubin maçından sonra da şunları ifade etmiştim buna dair;
Çok pas yapmak sonuca giden bir yol değil, Johan'ın top bizdeyken onlar gol atamaz düşüncesinin ürünü olsa da. Kendi yarı sahanda maç boyu paslaşarak kazanamazsın çünkü. Burada devreye efektif paslaşma tanımlaması giriyor. Barça oyuncuları çok hareketli olmaları, sürekli pas açısı yaratmaları, üçgenler kurmaları ve en önemlisi tehlikeli bölgede, önceden çalışılmış set hücumları ve yaratıcılıklarıyla sonuca ulaşmayı da başarıyorlar. Oynun seyrini güzelleştiren de bu. Bir de Barça'nın topla ilerleyen oyuncuyu rahatlatmak için -Messi gibi- diğer oyuncuların istasyon olduğu pas organizasyonları var, küçük üçgenlerle kurulan ve pas sayısını çok artıran.
Dünya Kupası'nda İspanya'yı izlerken aşırı keyif aldığımı söyleyemem. Sürekli pas yapmak sıkıcı görünebiliyor bazı zamanlar ki bu eleştiri çok sık yapılıyor bugünlerde, haklılık payı da var. Barça'nın felsefesini oturtmayı başardılar ve kupayı kazandılar ancak bunu yaparken Barça kadar efektif olamadılar ve çok gol atamadılar. Tehlike bölgede Barça kadar etken değillerdi, bunun sebebi de Arjantinliydi. Messi, Barça'nın kusursuz pas felsefesini sonuca ulaştıran postacısı. Futbol denilen oyun çelik bir kapıysa, La Masia kusursuz anahtarı üreten fabrika ve Messi, anahtarı kilide takıp açmayı bilen tek küçük çocuk. Sır bu.
Rubin maçının istatistiklerinde bir başka nokta kaleye atılan şutlardı. 13 gol okazyonu vardı Barça'nın ve çerçeveyi sadece 3 defa bulabildiler, ikisi gol oldu zaten. Gol girişimlerinin nerdeyse tamamı, pas organizasyonlarının devamında Messi ve Iniesta'nın sağladığı son adımı atamayıp, uzaktan şut denemeleri şeklindeydi. Xavi'yi de aradılar açıkçası.
Eleştiri amaçlı yazmıyorum bunları, Barça'nın felsefesinin yanında, bu denli baskın olmasında biraz da dehaya varan akıldaki oyuncuların ve yeteneklerinin katkısı olduğunu göz ardı etmeyelim diyorum. Puyol, Xavi, Iniesta, Messi olmadan da Barça sorunsuz bu oyunu sergiler önermesini şimdilik rafa kaldıralım. Bu takım çok özel bir dönem yaşatıyor bize ve birkaç yıl daha yaşatacak. Sonrasında eksilen parçaların yerlerinin nasıl doldurulduğuna bakacağız. Şundan da eminiz, Barça kusursuz pas oyununu ve topa hükmetmeyi yine başaracak, buna ağlarla buluşturan set hücumlarını, varyasyonları, yaratıcılığı ekleyip tehlikeli bölgede, 10 yıl sonra da seyir zevkinin doruğa eriştiği bir takım oluşturabilecek mi, bunu zaman gösterecek. En azından çocuk bizde, fabrika bizim, umud fazlasıyla var.
Messi olmadığında yaşananlar bire bir Levante maçında da gerçekleşti. 45 dakika çare bulunamadı buna ve toplamda tam 135 dakika Barça Camp Nou'da gol atamadı, kısırlığı net açıklayan bir veriydi.
Bilbao maçında mükemmel oynayan Mascherano bu maçın en kötüsüydü yanlış pas tercihleriyle. Pep de onu çok beklemeden oyundan aldı ancak riske girdiği bir nokta vardı, ona da değineceğim.
Levante'nin, Messi ve Barça'nın yapısından bağımsız olarak 45 dakika gol yememesinin sebebine bakalım biraz;
-----------------Kaleci----------------
----XXX---XXX-----XXX-----XXX---XXX----
-------XXX----XXX-----XXX----XXX-------
---------------------------------------
------------------XXX------------------ Orta Saha Çizgisi
---------------------------------------
---------------------------------------
---------------------------------------
---------------------------------------
Yerleşim böyle olunca boşluk bulmak zorlaşıyor. 3 merkez savunmacıyla oynayan rakibin pozisyon vermesi için, onları zorlayan merkez oyuncunun -Messi- çok hareketli olması, dar alanda rahat adam eksiltmesi, sürekli yer değiştirmesi gerekiyor. İkinci ve daha önemli olan hareketse beklerin -Alves ve Abidal, bu maç Maxwell- ısrarla çok ilerde oynayıp, rakibin geri beşlisinin taç çizgisine doğru genişlemek zorunda kalmasını sağlaması, böylelikle savunmada daha geniş boşlukların oluşması ve bu boşluklara sızan kanad oyuncularıyla -Pedro ve David- pozisyona girmesi şeklinde belirtilebilir. Üçüncü yapılması gereken de Xavi ve Iniesta'nın bu boşluklara sızan oyuncuları topla buluşturması.
Rakibin 5 - 4 yerleşimini bozmak için bunlar şart ve dikine adam eksilten -Messi, Iniesta, Pedro ve Thiago- oyuncuların varlığı da çok önemli.
Pep devrede Messi'nin yerine merkezde kim oynarsa 5 - 4 yapısı bozulur sorusunun cevabını araya araya buldu, Pedro! Delici, Messi kadar olmasa da dar alanda dikine adam eksilten, hareketli, sert şutları ve son vuruşları iyi olan bir oyuncuydu.
İkinci yarıya Bojan sağda, Villa solda ve en uçta Pedro'yla devam etti Guardiola. İkinci hamleyi de yaptı, Alves tamamen sağ açık gibi oynadı 15 dakika boyunca.
İki gol de, ilk iki şartın yerine gelmesiyle gerçekleşti, Alves'den Pedro'ya uzanan bir şekilde. Kağıt üstünde doğru olan, teoriye dönüşüverdi. Bundan böyle Messi yoksa Pedro oynayacaktır merkezde. Barça'nın her maçının teknik bir ders niteliğinde olması ve bunu gözlemleyebilmenin verdiği hazzın tarifi yok elbette.
Mascherano oyundan çıkarıldı golden sonra ve Thiago girdi oyuna. Levante cezayı kesti çünkü ön süpürücüsüz bırakılan takımın düzeni bozulmuştu bir kere. Xavi'yi o bölgeye çekerek öndeki üretkenliği de zayıflattı Pep. Sanırım 2 - 0'ın rehavetiydi bu ve tecrübe böyle bir şey, zamanla kazanılıyor. Bu gece puan kaybı olmadı ama son 10 dakika asıl bölgesi ön süpürücü olan bir oyuncudan yoksun olmanın cezasını daha da ağır çekebilirdi. Pep sürekli kendini geliştirse de daha gideceği çok yol var kriz anlarında alınan kararlar noktasında.
Javier kötü bir performans sergiliyordu ancak eğer o oyundan alınacaksa Sergio öne kaydırılıp savunmanın merkezine Milito alınabilirdi, orda da iki sol ayaklı merkez savunmacıyla oynamak istememiş olabilir Guardiola, hak verilebilir.
Javier'in ya da ön süpürücünün kötü oynu önündeki Xavi & Iniesta'yı da etkiledi, belki bu açıdan Sergio daha verimli bir oyun akışkanlığı sunabilirdi.
Yine de bu değişikliğin olumlu bir tarafı vardı, Thiago. Bileklerine çok hakim, inanılmaz soğukkanlı, kolay çalım atabilen ve dinamik bir oyuncu. Bence geleceği çok parlak, tarzı Iniesta'yı andırıyor, Bilbao, Inter, Chelsea gibi takımlara karşı kullanılabilir, Jeffren ile birlikte.
Bojan'sa büyük bir hayal kırıklığıydı, Katalunya maçında sonra yükselen beklentileri karşılayamadı.
Maçtan sonra oyuncular saha zemini hakkında şikayetlerde bulunmuşlar, gözümden kaçan bir ayrıntıydı.
Messi 27 gol, Pedro 13 gol, David 13 gol gibi bir tablo var ileri üçlü için. Pedro giderek büyüyor, geçtğimiz sezon 23 gol attığı düşünülünce. Ibra'nın da 21 golü vardı ve Villa onu yakalayıp geride bırakacaktır, istatistik olarak, oyun anlamında zaten önünde.
Ve maç başlamadan yapılan törenle bayrağı devraldı Xavi, Migueli'den. 549. defa Barcelona formasıyla sahada yer aldı. Puyol'un yokluğunda kaptandı aynı zamanda, kolunda senyerayla çıkma onurunu da yaşadı.
Aktif oyunculardan bu rekora en yakın isim 32 yaşındaki Puyol, 506 maç ile. 28 yaşındaki Victor Valdes 384, 26 yaşındaki Iniesta 335, 23 yaşındaki Messi 237, 20 yaşındaki Bojan 148, 23 yaşındaki Pique 115, 22 yaşındaki Sergio 113, 23 yaşındaki Pedro 94 maç oynamışlar.
Muhtemelen Iniesta, Messi ve kendini geliştirirse Bojan bu rekorları alt üst edecektir.
Aktif olmayan oyunculardan Rexach 449, Amor 421, Zubizaretta 410, Alexanko 400 maç giymişler kutsal formayı. Bu efsane isimlerden Rexach, Johan ile yıllarca birlikte çalıştı ve en önemlisi Messi'yi kazandırdı kulübe. O da Cruyff gibi bir üst mertebede. Zubi Sportif Direktör, diğer iki isim de kulüp bünyesinde görev alıyorlar şu an.
Barcelona değer veriyor ve değerlerine sahip çıkıyor, onları erişilmez yapan sadece sahada sergilenen oyun değil!
2 Ocak 2011
A. Eren Loğoğlu
Galatasaray:3-2:Tottenham Hotspur
-
Ayaktopunu İngilizlerin icat edip, sömürgeler vasıtasıyla gittikleri
ülkelerde tanıtmaları sonrası geçen yıllarla birlikte her millet kendi
çapında bir ...
2 hafta önce
2 yorum:
hocam çok güzel bir yazı olmuş gene.
bir kaç sorum olucak.
*i.affelay a 20 numaralı formayı vermişler,acaba bi anlam sezmelimiyiz ilerleyen zamanlar için?
*bu camp nou nun hemen yanında bir stad daha var o acaba barcelonanın ilk stadımı?
*pedro nun altın sezonu acaba bu sezonmu olucak(herhangi bir sakatlanma olağan dışı bir gelişme olmazsa)
ve thiago,hangi klübe gitmeli?oda bence manchester united veya arsenal e gitmeli.özellikle alex ferguson onu çok çok iyi bir oyuncu yapabileceğini düşünüyorum,gelecektede fabregas gibi onuda klübünden ayırabilirler.
PSV ve Hollanda Milli Takımı'nda da 20 numarayı giyiyordu ve ilginç bir şekilde Barça'da kullanan yoktu bu sayıyı. Daha önce forma numaralandırma hakkında bir yazı kaleme almıştım, ordan da ekstra bilgiler edilebilirsin, bu işin bir sistematiği var Barça'da. B oyuncuları ilk 22'den numara almıyorlar, genellikle 30 ve yukarısıyla başlayıp, kademe atladıkça forma numaraları da ilk 11'e doğru yaklaşıyor, sanki bir hedefmiş gibi.
Barça B'nin maçlarını yaptığı stad, Mini Estadi adı. İlk stad Les Corts idi, daha sonra yıkılmış ve Camp Nou'ya geçilmiştir, bunun da ayrı bir hikayesi vardır;
Real Madrid stadına ismini veren Santiago Bernabeu, İspanya İç Savaşı'nda Franco birlikleriyle birlikte Katalunya'ya karşı savaşmıştır. Bunun ödülü olarak da iç savaştan sonra Real Madrid başkanlığına getirilmiş ve stada adını vermiştir. Çok uzun bir süre de -Franco'yla aynı dönem, bir nevi futboldaki sac ayağı- başkanlıkta bulunmuştur.
Kubala'nın gelişiyle Madrid'e kafa tutan takım, taraftarı da etkisi altına alır ve sığmaz olur Les Corts'a. Krallığın desteğiyle yapılan Bernabeu'ye karşı, Camp Nou halkın çabasıyla inşa edilir böylelikle.
Thiago, Cesc ve Pique gibi profesyonel sözleşme öncesi koparılacak ve Ada'ya gidecek yaşı çoktan geçti, 19 olmalı. Şans bulmaya başladı takımda, devamı gelecektir, ayrılacağını sanmıyorum.
Yorum Gönder