Ne demişti İslam Çupi; "Fenerbahçe büyüklüğü ne şampiyonluk büyüklüğü, ne kupa büyüklüğüdür. Onun büyüklüğü başka bir büyüklüktür işte, adı konamaz..."
Mottodan da anlaşılacağı üzere başarısızlıklarını büyüklük şemsiyesi altında taraftar yağmurlarından saklayabilmekti amaç. Adı konamayan, Kupa ve Şampiyonluklara anlam yükleyemeyen bu ifade, onlara verilen önemin de azalmasının temel sebeplerinden biriydi. Bu mottonun, kulübün kuruluşundan yıllar sonra ortaya çıkmış olmasına rağmen, benimsenmesindeki en temel nokta, ezeli rakibin başarıları yanında artarak süregelen başarısızlıklara kılıf uydurmaktan öte değildi.
Büyüklüğe bir şey katamayan, Türkiye'nin Kupası'nın anlamı olmayınca, 26. yıl da hasretle son buldu. Fenerbahçe'li oyunculara kızmamak gerekir, bu motto tarafından önemsiz konuma iteklenen bir kupanın kulbundan tutmak nasip olmadı, Fenerbahçe'nin Kaptanı Brezilya'lı Alex'e. Belki de Türkiye'nin Kupası'nın gönlü razı olmuyordur, başka coğrafyalardan gelenlerin kaptanlık yapıp kendisini arşa yükseltmesine.
Maçın teknik analizine çok girmeye gerek yok, ne oynadığı bile belli olmayan ama çok diri, önde yetenekli oyunculara sahip Beşiktaş, orta bölgede kazandığı topları seri oynayarak etkili kontrataklara dönüştürdü, maçın hikayesi buydu kısaca. Savunmalarına gelen topları sürekli semaya diktiler, bu da bir futbol anlayışıydı. Geri 4'lüdeki Ekrem Dag, İbrahim Toraman bek sisteminin zaafiyetini çabuk farkeden Mustafa Denizli'nin Üzülmez hamlesi önemliydi. BJK, savunmada 3,5'tan 4 -3 stoper 1 bek- oynarken tam 4'lüye döndü bu hamleyle. Savunmanın önündeki Cisse ve Ernst'den, Cisse çok geride kalırken, Ernst sürekli yardımlaşmalara katıldı ve bunda başarılı oldu. Bu 2'linin önünde Holosko, Tello, Yusuf, en önde ise Bobo görev aldı. Tello'nun maça olan etkisi üst düzeydeydi, soğukkanlılığı, düşünce ve hamle çabukluğu maça damga vurdu 2. yarı. Yusuf'un akıl ve tecrübe dolu 2 pozisyonluk katkısı, sonucu belirledi.
Beşiktaş;
Ekrem---Gökhan---Sivok---Toraman
------------------Cisse------------------
------------Tello-------Ernst-------------
-------Holosko---------------Yusuf--------
-------------------Bobo---------------------
Ernst'in Cisse'ye yaklaşması, Tello'nun öne çıkışlarıyla, sistem 4-2-3-1'e dönüşüyordu. Premier League yayınları yapan Skysports olsa da, gerçek saha üzerine futbolcu resimlerini diziliş olarak yerleştirip, bir de oyun içerisinde daha çok nerelerde oynayacaklarını yerlerini değiştirerek gösterseydi!
Ayrıca;
TRT'den de ricada bulunmak gerekir. Her 17 Mayıs'ta pozitif ayrımcılık yaparak Galatasaray - Arsenal maçını tekrar yayınlıyorlar. 1983 Türkiye Kupası Finali'ni de, hangi tarihe denk düşüyorsa, medya ahlakı gereği, tekrar vermelidir TRT. Bu büyük başarıdan haberi olmayan, kaydına ulaşamayan Genç Fenerbahçeliler de, böylelikle tarihe tanıklık etmiş olurlar. Kaptanlarının Türkiye Kupası'nı kaldırışını hayal etmek durumunda kalmadan bir 27 yıl daha, huzurla yaşayabilirler.
14 Mayıs 2009
A. Eren Loğoğlu
Galatasaray:3-2:Tottenham Hotspur
-
Ayaktopunu İngilizlerin icat edip, sömürgeler vasıtasıyla gittikleri
ülkelerde tanıtmaları sonrası geçen yıllarla birlikte her millet kendi
çapında bir ...
1 hafta önce
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder