22 Ağustos 2010

Kaldığı Yerden, 8. Kupa



Maç bitti, kupa seremonisi yapılacak, gözler Puyol'u arıyor, ilk 11'de değildi, oyuna da girmedi kenardan. Kaptan, eşofmanı çıkardı önce, sonra Xavi geldi yanına, bandı verdi asıl sahibine, hani maç bitmemiş de uzatmalarda kaptanlık yapacakmış gibi aldı senyerayı Puyol, özenle ve ciddiyetle koluna takıverdi. Bunlar kupayı kaldırmak için yaptığı hazırlıklardı, işini ne kadar önemsediğini, verilmesi gereken mesajın, gelecek nesillere aktarılması gereken arşivin ne olacağını düşünecek kadar bilinçliydi.

Puyol kadroda olmasa o gün, barda izlese maçı, hani senaryo bu ya, maç sonunda kupa seremonisi için ararlar telefonla mutlaka, 'Kaptan, bir taksi çevir de Camp Nou'a gel hemen, kaldırılması gereken bir kupa var' diye.

13. kez yükseldi arşa kupa, Puyol'un ellerinde. Kupa kaldırma koleksiyoncusu bu güzel adamın, çok uzak olmayan bir zamanda, futbolu bırakmasının ardından kulübe hizmet edeceği öngörülebilir. Belki Teknik Heyetin bir parçası, alt ya da üst yapıda yöneticilik, ya da belli mi olur, kupa hassasiyetiyle bağlantılı bir müze sorumluluğu görevinde de bulunabilir. Maçın sonlarına doğru Guardiola'nın bir karesi geldi ekrana, sahayı izliyordu derin bakan gözlerle, eller çenesindeydi, düşünceliydi, hemen solunda Puyol, aynı duruşla bakıyordu arkadaşlarına, içinden akıp gelen katıksız bir eylemdi bu, geleceğine dair ilk izlenimdi.

Maça geçelim;

İki ayaklı kupanın ilk maçında Dünya Kupası kazananları yoktu. Bu maçtaysa 5 sahada 3 kenarda oranıyla kadrodaydılar, yine bir denge unsuru vardı. Inter'e elenişten ders alan Pep, öndeki üçlüde bücürleri -Bojan, Messi, Pedro- tercih ederek, Ibra ve Villa risklerine hiç girmedi, sonucunu da çok çabuk aldı ilk yarıda. Sezon öncesi yazılarda bahsettiğim üzre Abidal merkez savunmada denendi ve Pep onun çok hızlı oluşunu bu bölgede sürekli kullanmak isteyecektir. ilerde oynayan Barça'yı, arkada hızıyla toparlayacak bir Abidal'e ihtiyaç var, keza Pique, Puyol ve Milito çok hızlı savunmacılar değiller. Bunun dışında taktiksel bir farklılık gözlenmedi, yine daha önce bahsedilen Messi'nin hücumun merkezine alınması deneyi teoriden kanuna dönüşüverdi. Xavi'den Messi'ye uzanan pas, dehşete düşürecek kadar etkileyiciydi. 2. yarı rölantiye alınmış bir kurgu sahadaydı. Villa için daha erken, Iniesta hazır değil, sakatlıktan hala tam kurtulamadı.

Pep'in 8. kupası, devamı da olacak. Katalanlar elleri patlarcasına alkışlayacaklar şehirlerinin ve halklarının takımını.

Lorca şiirlerinden damlayan al kanlar gibi akıcı, enternasyonel tugaylardan George Orwell'in, selam ettiği Katalonya'dan doğan sapsarı güneş gibi yakıcı, 4 kırmızı şerit ve sarıların, sarı kırmızılıların, senyeralar eşliğinde, blaugrana sırtlarında, omuzlarında 110 yılı devirmiş yasaklar, baskılar dolu bir tarih, geçid olmayan kaleler, Marx'ları Johan Cruyff'un Komünist Manifesto tadındaki Total Futbol anlayışıyla yakaladıkları devrim süreci devam ediyor, dur durak bilmeksizin.

Latin Amerika toprağının doğurduğu hasta bir çocuğu annesinden uzakta büyütürken iyileştiren, iyileştirirken büyütenlerin yalansız, dolansız öyküsü devam ediyor. Leo'nun, 23 yaşında bir büyük ustanın, şampiyonluktan sonra bugün Katalanca konuşmayacağım deyip, kısa konuşmasını 'Yaşasın özgür Katalunya' şeklinde bitiren, babası Diego'nun futbol izinden giden, 3 gol atıp yine topunu alan küçük çocuğun saf ve temiz hikayesi devam ediyor.

Rüya içinde rüya, o rüyanın içinde bir başka rüya, rüyanın içinde yine bir başka rüya devam ediyor. Marion Cotillard gibi sanatsal bir güzellikte, bir Fransız kadını gibi zerafet dolu, Bordeaux şarabı gibi doyumsuz tad bırakan bir oyun devam ediyor, uyanmadan, rüyada kalalım istiyorum, böylesi daha iyi.

22 Ağustos 2010

A. Eren Loğoğlu

1 yorum:

Ozan dedi ki...

10 oldu 10 :D avrupa kupası ile dünya kupasını da bu kadro aldı :D

konfederasyonu alırlardı ama kasmadılar nedense