11 Ağustos 2010

S e v d a d a n d ı r

I

Hengame içersinde geçen onca ömür

Ezan vakti, duyulunca canhıraş çığlıklar

Cambaz çağrısı,
Top sahasından gelen çocukların yarattığı sanrıyla

Cümbüş zan altı
Keyfekeder bir kader

Vücut çalımı yemeyen ölüm
Tabutta rövaşata

Ve sonunda bitti seyrüsefer
Ezeli ve ebedi curcuna azameti

Hiçliğin tadı, doyumsuz damak ziyafeti

II

Tümden gelen nasıl varırsa tüme
Diyalektik der ya öyle

Dönüşür su damlası da yağmura
Yaşanmışsa da yeniden heves edilen rüyalar gibi

Göz önüne ve dil ucuna gelip gelmeme kararsızlığında
Sıkışmış görüntü ve ses

Enfes sararmış bir sözcük, ağırlığını taşımaz
Altın saklar değerini altında kocamış bir yastığın

Saklanmaz kabına sığmayan çocuk
Dehlizleri aşar da kurtulur esaret kodesinden

Bedel öder uğruna
Dağılmış pazar yerlerine benzemeden önce ucuzluk

III

Bir soru var, bir yanı kemirir beynimi, bir yanı kurcalar;

Yağmur'dan mı yoksa sevdadan mı?

Sevdadandır dedi annem.

11 Ağustos 2010

A. Eren Loğoğlu

Hiç yorum yok: