06 Şubat 2011

Şimdi Onlar Düşünsün, Fark 10



Kaptan Puyol dışında ideal kadrosuyla sahadaydı Barça. Abidal merkez savunmacı, Maxwell sol bek şeklinde.

Çok fazla yazacak şey yok maça dair. Barça 2 - 0'dan sonra hiç tempo yapmadı, yine de çokça gol pozisyonu üretti ancak topu da biraz rakibe vermek zorunda kaldı.

Atletico Madrid, Barça'nın topla oynama oranını % 72 - 73'lerden % 65 civarına çekmeyi başardı, özellikle ikinci yarı performansıyla. Keza Agüero, Forlan ve Reyes gibi potansiyeli çok yüksek, ayaklarına hakim, teknik oyuncular onlarda da vardı ve bunu iyi kullanıp tehlike de yarattılar. Önceki yıllarda Barça için kriptonit etkisi vardı Atletico'nun, Madrid şehrinde. Camp Nou'da da intikam türküsü besteleniyordu haliyle. Bu sefer senaryo farklılaştı. Guardiola döneminde, Barça'yı 2 defa yenen tek takımdı Atletico Madrid ve Forlan'ın 10, Agüero'nun 5 golü vardı Barça'ya karşı. Ayrıca 99 / 00 sezonundan bu yana Barça hiç 2 lig maçını da kazanamamıştı. Ayrıca La Liga tarihinde Camp Nou'da Barça ağlarını en çok havalandıran takım yine onlardı, anti tezi nerdeyse Barça'nın.

Tüm bu verilerin ışığında Barça ilk maçı Pep'in özel stratejisiyle kazanıp, ikinci maçı da rahat oynadı. Çünkü 16. maçlık seri ve her oyunu güzel oynayarak kazanmanın gerekliliği takım üzerinde baskı oluşturuyordu. 30 - 75. dakikalar arasını Pep'in beğenmeyip, Real Madrid'e böyle yakalanırsak kupayı kazanamayız sözleriyle özetliyordu maç sonunda.

Atletico Madrid'i önceki Camp nou performanslarına nazaran daha dirençli yapan, kendisi gibi oynamak yerine, diğer takımlara benzeme çabasıydı. 4 - 5 - 1 formasyonuyla kendi yarı sahalarına kapanıp, Forlan'ı bile oynatmadılar ilk yarı. İstediklerini de aldılar, maçta çok gol olmadı.

Abidal'ın azametini de atlamamak gerekiyor. 2007 yılında 14 milyon Euro bedel ile transfer edildiğinde homurdanmalar olmuştu ancak görülüyor ki Abidal, dünyanın en iyi merkez savunmacılarından biri olma yolunda ilerliyor. 31 yaşında olsa da 3 - 4 yıl aynı seviyede oynayabilecek bir fiziksel yapısı var ve kariyerini burda noktalayacağını defaatle dile getiriyor. Barcelona'yı diğer kulüplerden ayıran bir başka nokta daha, çok önemsediğim bir konudur, bazı saha içi sorunları transfer yapmak yerine mevcut kadro üzerinden çözmeye çalışmak. Sezon başında Marquez & Dmitry gittiğinde, Milito da sakatken, medya ve taraftarlar mutlaka savunmanın merkezine oyuncu alınmasından dem vurdular. Biraz ekonomik zorluklar -David Luiz isteniyordu- biraz da Guardiola'nın dar kadro tercihiyle transfer yapılmadı o bölgeye. Pep, daha ilk maçtan Abidal'ı oraya aldı, önceleri de oynamıştı ve kusursuz bir parça buldu Pique & Puyol'un yanına. Onu kesemeyeceğini anlayan Milito da devre arası ayrılmak istediğini açıkladı. La Masia'dan Fontas da zaman zaman forma şansı bulup, kendisini gösterdi, bir taşla kuş sürüsü.

Üst üste 16. defa sahadan galip ayrılarak, Di Stefano'nun Real Madrid'inin rekoru tarihe gömüldü. Messi bu sezon 40. golünü attı, ligde 24 ile Ronaldo'nun önüne geçti, kariyerinin 10. hat trick performansı, topu alıp evine götürdü mahallenin en kısa boylu veledi.

Barça, ligde 61 puanda, 70 gol atıp sadece 11 gol yediler, +59 averaja sahipler, Real Madrid'in nerdeyse iki katı, puan farkı 10'a yükseldi. Takımda kaleciler dışında gol atamayan tek oyuncu Mascherano. Bu sezon 38 maçta 111 gol atmayı başardılar.

Şubat fikstürü çok zorlu ve yoğun. 1 hafta milli maç arasının ardından, Gijon deplasmanı, ardından Londra'da Arsenal, içerde Bilbao ve deplasmanda Mallorca karşılaşmaları olacak. Barça'yı bu sezon çok zorlayan 4 takımdan -Copenhagen, Villarreal, Bilbao, Mallorca- ikisiyle bu periyod içersinde oynayacaklar, önemli bir viraj, CL ilk maçını da katınca.

6 Şubat 2011

A. Eren Loğoğlu

2 yorum:

nusret dedi ki...

Messi,Atletico Madrid'e attığı gol sayısını 14'e çıkardı.Ve,bir takıma attığı en fazla gol sayısına ulaştı.

bss dedi ki...

o değilde bu başlık bence güzel bi totem oldu :)))