05 Aralık 2007

Lost Sezon 3 Bölüm 1 - Bölüm 13 Analizi



Lost'un 3. sezonu da hayretler uyandıran bölümlerle başladı ve devam ediyor.

Öncelikle 3. sezon 1. bölümde Others ekibinin nerede yaşadığını, uçak düştüğü sırada neler yaptıklarını, uçağın düşeceğinden ve yolcuların kimler olduğundan haberdar olmadıklarını ve uçak düşerken ne yapacaklarına dair plan oluşturduklarını, adanın başka bir yerinde rutin bir hayat sürdüklerini, edebiyat sohbetleri düzenlediklerini (Stephen King'e yine bir gönderme yapıldı bu bölümde de), diziye yeni katılan Juliet'in ada yaşantısından ya da başka bir şeyden dolayı mutsuz olduğunu, adanın Others ekibinin yaşadığı kısmında 90'lar teknolojisi kullanıldığını, Ben'in yani sahte Henry Gale'ın Others ekibinin lideri olduğunu, hatta biraz da diktatör bir tavır içerisinde olduğunu, Juliet ile de aralarının iyi olmadığını (kitap sohbetinden bir çıkarımdır), Jack'in dolaylı yoldan da olsa babasının ölümünde rol oynadığını, Jack, Kate ve Sawyer'ın farklı yerlerde tutulduğunu ve Karl ve Juliet'i kullanarak Others'in onların güvenini kazanmak istediğini, Jack'in tutulduğu denizin altındaki hatch'in Dharma'nın deney odalarından biri olduğunu, Others ekibinin bu mekanlara hakim olduğunu, Juliet'in doktor olabileceğini gördük.

İlk bölümün sonlarına doğru Jack ve Juliet arasındaki bir konuşmada, Juliet Dharma'nın çok uzun zaman önce bulunduğunu, önceden kim olduklarının önemli olmadığını, şu an kim olduklarının tek önemli şey olduğunu söyledi.

Others ekibinin dünya ile de bağlantıları olduğunu da öğrendik, Jack ile ilgili pek çok bilgiyi onunla paylaştılar.

2. bölümde ise, Ben'in pek çok yeri monitörlerden izlediği bir odanın olduğunu, Sayid, Jin ve Sun'ın tekneyle iskeleye ulaştıklarını, Sayid'in bir plan yaparak Others'a tuzak kurduğunu ancak bunda başarısız olduğunu, Sawyer'in Others ekibini akıllıca gözlemlediğini, Alex'in Kate'yle gizlice konuştuğunu, güven kazanma durumunun burada da geçerli olabileceğini, Ben'in yani Others'ın, Jack ve arkadaşlarıyla işbirliği yapmak istediğini gördük.

3. bölümde John Locke, Desmond ve Eko'nun hatch'deki patlamadan kurtulduklarını, Lock'ın önce Eko'yu daha sonra ise kim olduğunu bilmediğimiz birisini kurtarması gerektiğinin Boone tarafından ona söylendiğini, geçmişinde ot üretiminde bulunan bir aile içerisinde yer aldığını, hatch'e neler olduğunu Desmond'ın ağzından öğrenmiş olduk. Ayrıca Desmond'a da birşeyler olduğu açık. Çıplak olması ve Locke'ın konuşmasını önceden bilmesi yeni soruları da beraberinde getirdi.

Havaalanı sahnesi konusunda da ilginç teoriler var. Jack'ın Ben tarafından aranması, güvenlik kontrolünden geçiyor olması Others ekibiyle işbirliği yapacağı anlamına çekilmektedir. Boone'un verdiği ilginç haberler de başka sorulara sebep olmaktadır Claire,Charlie ve Sayid ile ilgili. Desmond'un pilot, Hurley'in de çalışan olması, Ben'le ortak bir noktalarının olabileceği düşüncesini ortaya çıkarıyor.

3. sezon 4. bölüm Ben'in "the sub is back" cümlesiyle açılır. Sun'ın Coleen'i teknede vurmasından önce akıllarda soru işareti bırakan, Others tekneye nasıl sahildeki Sayid ve Jin'e görünmeden okyanustan geldi sorusuna ise aslında bir ipucudur. Sawyer'ın kaçmasını engellemek amacıyla kalbine bir iğne vurulur ve bir kol saati takılır. Söyleme göre bu saat nabız ölçmektedir ve kalp pili nabız belli bir seviyeyi geçince duracaktır, saatin görevi de bunu Sawyer'a göstermektir. Ben bu durumu 8 nolu bir tavşanı titreşimle heyecanlandırarak öldürüp(?) Sawyer'a kanıtlamaya yoluyla anlatır. Juliet Jack'i Coleen için ameliyathaneye götürür, bu sırada Sawyer ve Kate Jack'i görürler. Jack ameliyathane girişinde omurga röntgeni görür ve 40 yaşlarında bir erkekte büyük bir tümör olduğunu anlar ve bunun için Others tarafından kaçırıldığını düşünür. Others daha önce böyle bir ameliyat olayıyla karşılaşmamıştır ve Juliet de cerrah değildir ancak bir kadın doğum uzmanıdır. Danny Sawyer'i öldürmekten son anda Kate onu sevdiğini söylediği için vazgeçer. Uçaktan düşenlerin kampında Desmond yıldırım düşeceğini önceden anlayarak önlem alır. Sawyer geçmişte bulunduğu bir hapishanede müdürle anlaşarak hayatının "con" olayını gerçekleştirir ve hapisten kurtulur, üstelik yakalattığı paranın bir kısmını Clementine'in, yani kızının hesabına yatırılmasını ister. Ben Sawyer'ı adada yüksek bir yere çıkarır ve ona pil takmadıklarını sadece şüpheye düşmesini istediklerini, saatin nabız ölçtüğünü söyler ve 8 nolu tavşanın ölmediğini, başka bir adada olduklarını gösterir. Diğer ada tanımak ve aşık olmak içindir ve kaçacak bir yer yoktur. Ben Sawyer'a "con" yaparak bir "conman"in takdirini kazanmak istemiştir. Sawyer'in ölüm ve Kate arasında olan ince çizgideki dansını, Ben "Fareler ve İnsanlar" kitabından sözlerle yorumlar.

3. sezon 5. bölüm Eko'nun çocukluğuyla, geçmiş hayatından flashbackle başlar. Eko adada Yemi'yi görmeye, onunla konuşmaya ve geçmişiyle yüzleşmeye başlar. Yemi Eko'ya "It is time to confess" ve ardından seni bekliyorum diyerek, Eko'yu yönlendirir. Jack tümörün Ben de olduğunu düşünerek ona bunları söyler. Coleen ölmüştür ve Jack de Ben tarafından, onun törenine götürülür. Eko'nun geçmişinde Yemi uçakla götürülürken, Eko uçağa alınmamış ve peder olarak kalmıştır ve kilisenin aşı sevkiyat işleri yaptığını öğrenmesi gecikmez. Adada ise Eko "Blacksmoke" daha önce canavar olarak da bilinen siyah dumanla karşılaşır. Ben Jack'e yaptıkları bütün hamlelerin onun pes etmesi ve kendini Others'tan biri gibi görmesi, yapacaklarını istemesi amacıyla olduğunu anlatır. Ben'in kendisinde tümör olduğunu öğrenmesinden 2 gün sonra uçak düşmüş ve omurilik cerrahı Jack de kazadan kurtulmuştur, onun için bu Tanrı'nın varlığının kanıtıdır ve Jack'i psikolojik olarak bu söylemleriyle etki altına almaya ve ameliyatı yapmayı istemesini sağlar duruma getirmeye çalışır. John Locke onunla gelenler (Nikki ve Paulo da katılır) Eko'yu bulurlar ve Yemi'nin adaya düştüğü uçağın altında bulunan ambara giderler. Tek gözü kapalı bir adam monitörde görünür. Bu sırada Eko hatchde değil, uçağın yanındadır. Juliet Jack'e bir film izletir, muhtemelen bu kendi planının bir parçasıdır ve söylediklerine inanmaması gerektiğini tv'de kendi kaydında elinde kağıtlara yazarak anlatır ve Jack'in Ben'i ameliyat masasında kaza süsüyle bırakmasını ister. Adada Yemi Eko'yu bulur, Eko af dilemez, çünkü yaptıkları hep hayatta kalmak içindir. Yemi ona benimle kardeşinmiş gibi konuştun diyerek, başka soru işaretlerini beraberinde getirir. Akla gelen şey "Blacksmoke" un insan şekline girebilmesidir. Keza ilk sahnede Blacksmoke Eko'yu yakalar ve öldürür. Bu sahne ayrıca adaya düşen asıl uçağımızın pilotunun da nasıl öldüğünün anlatıldığı sahnedir ve canavar artık "Blacksmoke"dur. Burada söylenen bir teori ise John Locke'in flashbacklerinde gördüğümüz box company işinde kullandığı hesap makinesi sesiyle, Blacksmoke'un sesinin aynı ses olmasından yola çıkarak, dumanın kumanda edilebilen mekanik bir makina olduğudur ancak bu nasıl Yemi olduğunu açıklamaya yetmeyecek, sadece gücüne bir cevap olacaktır. Eko John'ın kulağına ölmeden önce bir şeyler fısıldar. John "We're the next" diyerek kafalarda soru işareti bırakır. Bölümde ayrıca Yemi'nin kilisesinin kapatılmasından dolayı Eko'nun ona bir kilise borçlu olduğu flashbacklerde verilerek Eko'nun neden adada kilise inşa etmeye çalıştığına da cevap verilir.

3. sezon 6. bölüm Kate'in geçmiş hayatı, flashbackiyle başlar. Kate yani Monica Kevin'le, bir polisle, evlenecektir. Jack Ben'e onu ameliyat etse bile adadan gitmesine izin vermeyeceğini bildiğinden ameliyatı yapmayacağını söyler. Alex, Kate'e Sawyer'ı öldüreceklerini söyler, aynı şeyi Juliet de söyleyecektir ve bunu engellemenin tek yolu Kate'in Jack'ten Ben'in ameliyatına girmesini istemesidir. Kate bunu ağlayarak yapar ve ameliyatı yaparsan bizi gönderecekler der. Jack ikna olmamıştır ve Kate artık Sawyer'ın öleceğine emindir. John Eko'yu gömerken asasında şu yazıyı okur. "Lift up your eyes and look north John 3:05". Kate kafesten kaçar, Sawyer'ın kafesine gelir ve sevişirler. Jack'in tutulduğu hatchden çıkarak monitörlerin bulunduğu odadan Kate ve Sawyer'ı bu durumda görmesi sağlanır. Kate Sawyer'a onu sevdiğini söylemez. Ben de bu duruma şaşırdığını ve bahis şansı olsa Kate ve Jack'e oynayacağını söyler. Jack bu durumu gördükten sonra ameliyatı yapmaya karar verir, Ben'in son planı tutmuştur. Ameliyata karşılık Jack'e adadan kurtulma sözü verilir. Flashbacklerde Kate'in ne zaman hamilelik testi kullandığı da gösterilir. Kocası Kevin Tampa'da teslim alınan kaçağın iadesi yani Sawyer'ın salıverilmesi üzerinde çalışmaktadır. Kate bütün geçmişini ona anlatır, bir kaçaktır çünkü babasını öldürmüştür. Kocasına onu sevdiğini, ama yanında kalamayacağını söyler, bu söylem aslında bu bölümün sonuna bir göndermedir. *Flashbackler sık sık adada olacak olan olaylara göndermeler yapmaktadır, sanırım asıl amaçta karakterlerin geçmişi değil, bu durumdur* Diğer adada Jack ameliyatla ilgili planını gerçekleştirir ve ameliyatı beklemeye alır, böylece Kate ve Sawyer'ın kaçmalarını sağlayacak ve ameliyatı öyle bitirecektir. Aynı sırada Danny Kate'in gözlerinin önünde Sawyer'ı öldürecektir, Kate ne istersen yaparım diyerek, engel olmaya çalışır ve imdada Jack yetişir, telsizle Kate ile konuşur ve ondan kaçıp kurtulmasını ister, kurtulunca 1. sezon 1. bölümdeki karşılaştıklarında Jack'in ona anlattığı hikayeyi anlatmasını ister. Kate ise ona "I can't live without you" diyerek bu kez sevdiği insanın yanında kalacağını ve bir kaçak olarak yaşamayacağı mesajını izleyenlere verir. Bölümün en can alıcı ve merak uyandıran cümlesini ameliyat sırasında Danny söyler."Shepherd wasn't even on Jacob's list."

3. sezon 7. bölüm Juliet'in flashbackiyle başlar ve bu ilktir, Others olması sebebiyle. Juliet Miami Üni. Tıbbi Araştırma Merkezi'nde çalışmakta ve laboratuvardan kardeşi için aşı çalmaktadır, bu sırada eski kocası Edmund'la karşılaşır. Diğer adada ameliyat esnasında Jack başka bir adada olduğunu öğrenir ve Tom'a Juliet'in kendisinden Ben'i öldürmesini istediğini söyler. Ben narkozun etkisinden kurtulur ve Juliet ile konuşmak ister. Alex Kate ve Sawyer'a bot bulabileceğini ama önce erkek arkadaşı Karl'ı kurtarmaları gerektiğini söyler. Ben Jack'e Juliet'le konuşması için 3 dakika istediğini söyler. Michael Walt'la konuşmak istediğinde de verilen sürenin 3 dakika olması ilginçtir. Juliet halen eski kocasının soyadını kullanmaktadır, bu bir nevi onun etkisi ve kontrolünden çıkamadığının anlamıdır. Mittelos Bioscience isimli bir şirket ona kendileriyle çalışma teklifinde bulunur, sebep ise Juliet'in erkek bir farenin hamile kalmasını sağlamasıdır. 26 yaşında bir kadının uterus röntgenleri ona gösterilir. Bu kişinin kim olduğu bilinmemekte ama Sun'ın hamile olması ile Juliet arasında bir ilişki çıkması da beklenebilir ya da Others'dan biri için bu teklif yapılmaktadır. Juliet teklifi Edmund yüzünden kabul etmez ve ancak otobüsün altında kalsa bunun işi alması için işe yarayacağını söyler. Görüşmeyi yapan kişi daha sonraki bölümlerde Others ekibinde gözükecek olan Richard'dır. Karl 23 no.lu odada "Otomatik Portakal" filmindeki gibi bir beyin yıkama işlemine tabi tutulmaktadır (yüksek ses, tvde anlamsız aslında anlamlı görüntüler, 3 boyut gözlük) ve kurtarıldığında kendinde değildir. Flashbacklere geri döneriz ve Juliet kızkardeşi Rachel'in hamile kalmasını sağlamış ve bu haberi Edmund'la paylaşmıştır. Tam o esnada Edmund'a otobüs çarpar ve Edmund ölür. Diğer adada ameliyat devam ederken Tom Jack'e hatchin patlamasından sonra artık adadan ayrılamadıklarını anlatıyorken, Jack Ben'in bir atardamarını yanlışlıkla keser. Juliet Danny'i, tam o Kate'i vuracak iken öldürür ve Karl, Kate ve Sawyer'in adadan ayrılmalarına izin verir. Jack telsiz ile Kate'yle konuşur ve Kate ağlayarak o hikayeyi anlatır, Sawyer bunu ilk defa duymaktadır ve şaşkın bir ifade belirir yüzünde, bu biraz da Kate'in aslında Jack'in sevdiğine doğru bir yönlendirmedir. Jack Kate'den kendisi için asla tekrar dönmemesi adına söz vermesini ister ama alamaz, Kate çok üzgündür ama gitmek de zorundadır. Juliet sadece Ben'in isteği üzerine Alex'i göndermez. Jack ameliyatı başarıyla gerçekleştirir. Jack'in ameliyat sonrası ne olacağına "They" karar verecektir. Ben ameliyat esnasında Juliet'e de ameliyatı yaptırması karşılığında adadan ayrılabilme sözü vermiştir. Flashbacklerde Juliet tekrardan Richard ve Ethan'la, üstelik de Edmund'un ölü bedeninin bulunduğu odada karşılaşır ve onların Edmund'u öldürdüğünü anlar. Rachel'ın hamile olduğu da kendisine söylenince teklifi korkarak kabul eder. İşin Portland'da olmadığı da ona söylenmiştir.

3. sezon 8. bölüm Desmond'un Claire'i boğulmaktan kurtarmasıyla başlar fakat onu boğulurken göreceği ve duyacağı bir yerde değilken onu kurtarmak için harekete geçmiştir. Artık herşey apaçık ortadadır. "That guy sees the future, dude". Alkollü oldukları bir esnada Charlie Desmond'dan bu olayları nasıl bildiğini anlatmasını ister, anlatmayınca da onu korkaklıkla suçlar ve Desmond bunun üzerine Charlie'yi öldürmeye kalkışır. Bu esnada Desmond'un hatchde 108 dakika dolduğunda neler yaptığını gösteren sahnelere geçilir. Desmond'un anahtarı çevirmeden önceki son sözü "I love you, Penny"dir. Anahtarı çevirdiğinde başından geçen olaylar bir film şeridi gibi gözlerinin önünden geçer. Bu esnada bir sekans yaşanır ve Desmond gözlerini açar ancak geçmiştedir yani flashback izlemekteyizdir. Penny'yle aynı evde yaşamakta, saat 1:08 ve mikrodalga fırın button'ın basılmadan önceki uyarı sesiyle yemeğin piştiğini uyarı olarak vermektedir. Desmond saatteki sayıyı ve bu sesi hatırlamaktadır yani geleceğini görmektedir ve görüş muhtemelen boya yaparken merdivenden düşmesiyle başlamıştır. Penny'nin babası Widmore Labs. ya da Industries'ın sahibi Charles Widmore'un yanına, ondan kızını istemek için gider. Charles'ın odasında "namaste" yazan ve kutup ayısı bulunan bir tablo da gözlerden kaçmaz. Charles bir Maccutcheon viski açar ve onu Desmond'la paylaşmaz, çünkü o bu pahalı içkiye, tıpkı kızına olduğu gibi layık değildir. Desmond oradan ayrılır ve Oasis'ten Wonderwall çalarak para kazanmaya çalışan Charlie'yi görür ve hatırlar. Bu gözünde beliren anlık görüntülerin geçmişte olduğunu düşünür. Ve bugün diyerek Charles'ın ona layık olmadığını söylediğini, kravatını attığını ve Penny'in nerede olduğunu sorduğunu ve sonra da yağmur yağdığını söyler. Hakikaten yağmur yağar, ancak karşılaştığı kişi Penny değil, Charlie'dir. Bu sekansın ne anlama geldiğini hala çözememiş bulunmaktayım. Charlie'nin Desmond tam onun müziğini duyduğunda şarkının şu sözlerini söylemesi de gözlerden kaçmaz. "You're gonna be the one who saves me ?". Desmond zamanda yolculuk yapabildiğini anlar ve bir bilim adamı arkadaşından yardım ister. Zamanda geri gidip hayatını tekrar yaşadığını düşünmektedir, ona bunları bir barda anlatır. O esnada barda 2. sezon ilk bölümde duyduğumuz Desmond'ın hatchde dinlediği şarkı olan "Make Your Own Kind of Music by Mama Cass" şarkısı çalınır, Desomnd duyar ve hatırlamaya başlar. Maçın son dakikasında bir gol olacak ve sonra Jimmy Lennon kapıdan girip barmenin kafasına sopayla vuracaktır. Ancak söyledikleri gerçekleşmez. Bunun üzerine Desmond bunlara bir sünger çeker ve hayatına çekidüzen vermek ister, ilk olarak da Penny'e evlenme teklif edecektir, yüzük bakmak için bir mağazaya girer. Satıcı Ms. Hawking ona beğeceği bir yüzük gösterir ama yüzüğü almayacağını söyler, sonra Desmond'a adını söyler, Penn'ye evlenme teklif etmediğini, kalbini kırdığını bu yüzden babasının düzenleyeceği bir yat yarışına katılacağını, böylece sonraki üç yılını bigisayarlara rakam girmekle geçireceği adaya ulaşacağını söyler(ta ki o güvenlik koruması anahtarını çevirmeye mecbur kalıncaya kadar) Eğer bunları yapmaz ise, herkes ölecektir. Desmond Ms. Hawking'in kendisini bilinçaltı olduğunu düşünür, amacı Penny'yle evlenmesine engel olmaktır. Desmond tekrar sünger çektiği olayların gün yüzüne çıktığını anlayacaktır, Ms. Hawking geleceği görmektedir ve bunu Desmond'a sokakta bir adamı gösterip, adamın bir süre sonra ölmesiyle kanıtlar. Fakat Desmond şaşkındır, neden onu kurtarmamıştır, buna da cevap gecikmez, çünkü evrenin olayların akışını düzeltme yöntemi vardır ve ölen adam bugün kurtarılsa yarın başka bir şekilde ölecektir. Desmonda oradan ayrıldıktan bir süre sonra askeri ilanları görür.(katılacaktır da yat yarışından önce) Penny ile buluşur ve hep yanında sakladığı o meşhur fotoğraf çekilir. Fotoğrafı da hatırlayınca artık bu ilişkiyi sürdüremeyeceği anlar ve bunu parasız olduğu konusuyla bağlamaya çalışarak Penny'e anlatır. Tekrar bara gelir, hata yaptığının o da farkındadır ama bunu seçmemiş, olması gerektiğinin farkına varmıştır sadece. Barda bir gün önce söylediği olaylar gerçekleşir ancak sopayı kafasına yiyen barmen değil kendisi olmuştur. Ve sekans sona erer. Desmond tekrar anahtar çevirme sahnesine döner ki, burada da hatchin patlamasıyla havaya uçmuş ve muhtemelen kafasını yere vurarak tekrar geleceği görme yetisine kavuşmuşturr. Sekans dışı zamanlarda ise bu yeteneğinden yoksun yaşamıştır. Tekrar adadadır, fotoğrafı görür ve tekrar dönmek ister çünkü bu kez aynı hatayı yapmayacaktır ama şimdilik bu mümkün değildir. Charlie'ye Claire'ı değil onu kurtardığını hem de bunu 2 defa yaptığını ancak evrenin olayların akışını düzeltme yöntemi vardır diyerek de bilinçaltına gönderme yapar, ona öleceğini söyler.

3. sezon 9. bölüm Kate'in Jack'ten vazgeçmediğini Sawyer'a söylemesiyle başlar. Ancak şimdilik Sawyer'ın emirlerini yerine getirmeye mecbur kalacaktır ve bundan rahatsızdır. Sawyer artık Kate'in kime aşık olduğu konusunda ciddi şüpheler içindedir. Kanoda Karl beyin yıkama seansında duyduğu şu cümleyi "god loves you as he loves jacob" diyerek kurtulmalarına şükretmeleri gerektiğini bildirir. Ancak aynı cümle Jacob'ı peygamber değil de, listeyi yapan kişi olduğunu düşündüğünüzde muhtemelen farklı anlamlar da içerebilir ya da bu bir Lostseverin teori manyağı olduğunun göstergelerinden biridir. Jack'in Tayland günlerinden flashbackleriyle bölüm devam eder. Jack burada dövme yapan Achara isimli bir kadınla tanışır. Karl adaya çıkınca sorulan bazı sorulara cevap verir, bu adada yaşamaktadırlar ve iş için diğer adaya geçmektedirler, kaçırdıkları insanlara daha iyi bir hayat verdiklerini de belirtir. Diğer adada Jack'ten dikişleri temizlemesini isterler, çünkü Ben'in dikişleri iltihaplanmıştır ve bu isteğin yöntemi Juliet'in Danny'i vurmasından dolayı başının dertte olmasıdır. Juliet bunun kişisel bir istek olduğunu söyler. Jack kabul etmez. Isabel, çağrılan şekliyle Şerif, Juliet'i Danny'den dolayı yargılamaktadır ve Jack'e konuyla ilgili sorular sorar. Jack, Juliet'in kendisinden Ben'i öldürmesini istemediğini söyler ancak Isabel bunun bir yalan olduğunu bildiğini ve neden Juliet'i savunduğunu Jack'e sorar. Jack kafesine dönmüştür ve tanımadığı insanlar onunla konuşmak istemektedir. İçlerinde uçağın hostesi Cindy ve kaçırılan çocuklar da vardır ama Jack beklediği yanıtları onlardan da alamaz. Bu insanlar Juliet'in mahkemesini izlemek için gelmişlerdir. Alex Jack'e neden babası Ben'i kurtarmak istediğini sorar. Jack dikişleri temizlemesine karşılık, Ben'den Juliet'in yargılanmasını engellemesini ister. Flashbacklerde Jack'in o sıralar dövmelerinin olmadığını görürüz. Achara'nın ona dövme yapmasını ister ancak Achara dövme yapmadığını, insanların ne olduğunu görebildiğini ve "it's not decoration, it's definition" diyerek durumu anlatır. Onları markalamaktadır ama Jack'e dövme yapmak istemez, çünkü o yabancıdır, onlardan biri değildir, yapmasına izni olmadığını söyler. Jack'e bir lider, büyük bir adam olduğunu ve bunun onu yalnız ve korku dolu ve kızgın yaptığını anlatır. Jack bunları dövme olarak yapmasını ister ama Achara bunun insanlarına karşı gelmek olduğunu belirtir ve sonuçlarının olacağına Jack'e anlatır, Jack inatçı bir kişiliktir, dövmelerini yaptırır ve dövmelerin ne zaman ve nerede yapıldığına dair cevaplar alsak da, karşımıza Tayland'da neler dönüyor, bu dövme olayının gizemi nedir gibi başka bir çok soruya da yelken açmamızı sağlar. Jack dövme olayı yüzünden dayak yer ve ülkeden uzaklaşmak zorunda kalır. Juliet de adada Danny olayından ötürü damgalanmıştır ve Jack bunu görür. Aslında bu olayın diğer damgalanma olayıyla yüzeysel de olsa bir ilişkisi vardır ancak çıkaramadığımı belirtmeliyim. Juliet yargılamadan kurtardığı için Jack'e Ben'in kendisine de söz verdiğini anlatır. Sawyer artık herşeyin farkındadır, Kate öleceğini bildiği için onunla sevişmiştir ve Jack için vicdan azabı çekmektedir. Sawyer'in söylemiyle, aslında izleyiciye yapılan bir göndermedir diye düşünüyorum, Jack-Kate-Sawyer aşk üçgeni çözümlenmiştir. Isabel diğer adaya geçmeden önce toplanılan sahilde Jack'e dövmelerinde ne yazdığını okur. "He walks amongs us, but he is not one of us" Sanırım bu da Jack'in Others'la olan ilişkisine dair bir göndermedir. Ancak Jack bu yazan, anlatılan değil diyerek geleceğe dair de ipuçları vermiştir kanımca.

3. sezon 10. bölüm Hurley'in çocukluk flashbackiyle başlar. Babası Hurley'e umutlu olmanın aptalca birşey olmadığını ve kendi talihini kendin yaratman gerektiğini araba tamiri esnasında anlatır ancak sonra evden kaçar ve bir daha dönmez. Vincent bir anahtar bulur, bu Hurley'in umuda yolcululuğunun başlangıcıdır. Flashbacklerde Hurley'in çevresinde çok absürd talihsizlikler gelmeye devam eder. Adada ise Hurley bir Dharma minibüsü bulur, Roger'ın cesedi de içindedir, muhtemelen Roger'ın flashbacki bir gün gösterilecektir, minibüsü çalıştırmak için yola koyulur. Kate ve Sawyer kampa döner. Hurley'in babası flashbacklerde eve geri dönmüştür, Hurley sebebin para olduğuna inanır. Hurley evden ayrılır ve Avustralya'ya doğru yol alır. Adada ise Charlie ve Hurley "Victory or Dead" için beraber minibüse binip yokuş aşağı kayalara doğru ilerlerler, son anda minibüs çalışır ve eğlenceli dakikalar başlar Sawyer, Jin ve onlar için. Minibüsün teybinde çalan şarkı da bir o kadar anlamlıdır. "On the road to Shambala Everyone is lucky". Kate Jack'i bulmak adına Others'ın evlerinin olduğu yere gitmek için yola koyulur, o sırada John Locke ve Sayid'e rastlar. John nereye gideceklerini bildiğini, bunu Eko'nun asasında gördüğünü söyler. Kate aslında Danielle'den yardım istemeye gelmiştir, çünkü Alex, kızı, Others'ın elindedir. Burada farklı teoriler olmakla birlikte Ben'in Alex'i Danielle'dan kaçırdığı bana en mantıksal gelendir, yani öz babası değildir.

3. sezon 11. bölüm John, Sayid, Kate ve Danielle, tek gözlü adamın yaşadığı yeri bulurlar. Evin üzerinde bir uydu vardır ve girişte de bir at beklemektedir. Sayid'in flashbacki devreye girer, usta bir aşçı olan Sayid, başka bir restoran sahibi tarafından yanında çalıştırılmak istenmektedir ama bunun sebebi iş değil, geçmişle hesaplaşmaktır. Adada Sayid, tek gözü kapalı adam tarafından vurulur. Sayid durumunu anlatınca adam adının Mikhail Bukanin ve Dharma Initive'in yaşayan son üyesi olduğunu söyler. Others'la bir anlaşma yapmış, sınırı geçmemesi karşılığında yaşamasına Others tarafından izin verilmiştir. Anlattıklarına göre 11 yıl önce gazete ilanıyla Dharma'ya, dünyayı kurtarmak için başvurmuş, iletişim konularında uzman birisidir. Kaldığı yer de "Flame" olarak adlandırılan bir hatchdir ve dış dünyayla iletişim kurma amaçlıdır ancak çalışmamaktadır. Flashbackde ise Sayid, geçmişte işkence yaptığı bir kadının kocası tarafından, yani restoran sahibi tarafından, yakalanır ve işkenceye maruz kalır, amaç ona bu kadına işkence yaptığını itiraf ettirmektir. Mikhail adaya denizaltıyla gelmiştir, bu istasyon onunla da iletişimi sağlamaktadır. Sayid, bu onun karakter özelliğidir, Mikhail'in yalanlar söylediğinin farkındadır, asker olmasının bir getirisi olarak da evde yalnız olmadıklarını düşünmektedir, bunu da at ile açıklar. Flashbackte Sayid geçmişini restoran sahibine anlatır ancak karısına işkence yaptığı kısmını ısrarla kabul etmez fakat kadın o olduğundan emindir. İtiraf etmez ise Sayid, ölecektir. Adada Sayid askeri yeteneklerini göstermeye devam eder, tıpkı flashbackteki kediye benzeyen Nadya, Sayid'in sevdiğinin de ismidir, halının altında birşeyler varmış gibi halıyı çekmeye çalışmış ve bu Sayid'in gözünden kaçmamıştır. Evin bir bodrum kısmı vardır ve Ms. Clue orada yakalanacaktır. Hatch, C4 lerle doludur ve bilgisayara, santraç oyununu kazandıktan sonra 77 numarası girilirse, düşman saldırısı olduğu düşünülüp patlatılacaktır. Bilgisayarda görünen kişi oryantasyonlarda görünen kişi yani Dr. Marvin Candledir. Bir oryantasyonda farklı bir isim de kullanmıştır. Mikhail de John'ı yakalamıştır, Ms. Glue, Mikhail'den takas değil kendisini öldürmesini ister ve Ms. Glue ölür. Sayid bir harita bulmuştur ve harita yuvanın yerini göstermektedir. Flashbacklere geri döneriz, işkence edilen kadın Sayid'e, kediyi neden affettiğini anlatarak, kendisini de affedeceğini ancak itiraf etmesi gerektiğini, saygı istediğini belirtir. Sayid konuşur, pişmandır, üzgündür. Kadın onu affeder ve bunu da kediye bağlar. Adada ise bu flashbacke gönderme yaparcasına Sayid, Mikhail'i öldürmez. Hatch patlar ve oradan uzaklaşılır.

3. sezon 12. bölüm Claire'in flashbackiyle başlar. Annesiyle birlikte bir trafik kazası geçirir ve anne ancak makinelere bağlı olarak yaşayabilmektedir. Adada ise Mikhail olayları anlatmaya başlar, iletişim de ciddi sorunlar vardır sebebi ise elektromanyetik dalgalanma yani hatchin patlamasıdır ve bunları anlayamayacaklarını onlara söyler, bunun sebebi ise Jacob'ın listesinde olmamalarıdır ve bunun sebepleri vardır. Mikhail kazadan kalanlar hakkında herşeyi bilmektedir ve onlara anlatır, tam John Locke'ın felç olduğunu söyleyecektir ki, lafı kesilir. John Locke durumu farkeder. Ekip aranan yere gelmiştir ancak güvenlik amacıyla aralarından geçenlere elektrik veren bir direk mekanizmasıyla karşı karşıyadırlar. Bu bir tuzaktır. John Locke hem deneme hem de artık sırrıyla ölmesi gerektiğine inandığından Mikhail'i direklerin arasına atar, Mikhail ölür, sistem çalışmaktadır. John'ın C4 lerden de haberi vardır ve yanına almıştır, yani hatchin patlamasını, dış dünyayla iletişimin kesilmesini istemiştir. Bu onun adada kalmasını sağlayacak, adanın gizemini ve gücünü devam ettirecek ve felçli olarak yaşamayacaktır. Flashbackte Jack'in babası Christian Shephard'ın Claire'in da babası olduğu ortaya çıkar. Bir teori daha doğrulanır. Claire babasının adını bile öğrenmek istemez, sebep annesinin bu şekilde yaşamasının anlamsız olduğu fikridir. Adada Desmond yine Charlie'yi kurtarmıştır ve bunu Claire'e anlatır. Claire, annesiyle kazayı yapmadan önce onunla çok kötü bir biçimde ayrılmıştır, ona onu sevmediğini hatta nefret ettiğini söylemiştir. Adada Claire bir not yazarak işaretlenmiş kuşlara notu bağlar. Kuşlar muhtemelen yuvaya gitmektedir. Kate ve ekip yuvaya gelir, Jack'i Tom'la amerikan futbolu oynarken görürler.

3. sezon 13. bölümde Jack, Juliet, Tom oyuna devam ederler, Kate buna şaşırır ve Jack'e birşeyler yaptıklarını düşünür ancak John Locke Jack'i iyi tanıdığını gösterir ve bunu yaptıysa mantıklı bir sebebi vardır der. John Locke'ın flashbacklerine döneriz. Evinde Nikki'in oynadığı(bir sonraki bölüm göreceğiz) bir filmi izleyen John Locke'ın ziyaretine bir çocuk, Peter Talbot gelir. Anthony Cooper John'ın babası yine bir "con" çevirmektedir ve bu sefer iş çok büyüktür. Çocuğun annesinin ciddi bir serveti vardır ve John'ın babasıyla evlenmek üzeredir. Peter bunu John'a anlatır. Adada ise Kate ve Sayid yuvada yakalanırlar. John Locke ise büyük düşünerek Ben'i bulmaya gider ve bulur, ondan denizaltıyı ister. Ben Tom'dan Tallahassee"li adamı getirmesini ister. Flashbackde John babasıyla buluşur ve evlenmemesini ister yoksa gerçekleri Peter'in annesine anlatacaktır. Babası evlenmemeyi kabul eder. John Locke denizaltıyı yokedecektir, Ben bunu anlar ve onu yoketmesi için yönlendirir. Çünkü denizaltı yarın Jack ve juliet'i götürecek, ayrıca Others'ın burada sonsuza dek kalması için de aracı olacaktır. Kate ile Jack arasında duygusal sahneler yaşanır. Jack Kate'e gitmesine izin verdiklerini söyler, Kate onlara inanmaması gerektiğini söylediğinde ise, bunu Sawyer'ın kurtulması için kendisinin ona söylediğini belirtir, Kate Jack'in Sawyer'la sevişmesini öğrendiğini anlar ve ona Others'ın ne söylediğini sorar, o sırada Juliet gelir, konuşma kesilir, Kate çok üzgündür, Jack keşke benim için dönmeseydin der ama sonunda da senin için ben geri döneceğim diye de ekler. Flashbacklerde Peter ölmüştür ve John'ın adresi cebinde bulunmuştur. Aile 200 milyon dolar servete sahiptir ve John Locke artık babasıyla bu işi çözmek zorundadır. Adada ise John ile Ben arasında inanılmaz diyaloglar yaşanır. Ben'in John'ın adaya düştükten sonra yürüme anındaki hislerini sorarken, John aslında onun düşündüğünün kendisinin neden iyileşmediği olduğunu anlar. Ben cevapta gecikmez, o da John'ın hastalığın iyileşme sürecinin ortadan kalkmasından korktuğunu bilmektedir. Bu adayı terkedince tekerli sandalyeye geri döneceğini bildiğini, bu yüzden denizaltıyı yoketmeyi düşündüğünü söyler. Sayid Alex'e annesine benzediğini ve onun ölmediğini söyler. Ben ısrarla denizaltıyı patlatmasının doğuracağı sonuçların önemli etkileri olacağını John'a anlatır. Denizaltı buradan ayrılabileceklerine dair bir aldanmadır. Ben pek çok kişinin adada doğmadığını asker olarak buraya getirildiğini ve gerekli olduğunda adadan ayrılabilmeleri gerektiğini de bilmeleri adına denizaltıyı patlatmaması gerektiğini söyler aslında bu bir yanılgıdır. Ekibinin adaya tam bağımlı olmadığını fakat John'ın tam bir bağımlılık gösterdiğini söyler. Ona görmek isteyeceği birşey göstereceğini, bir kutu hayal etmesini, içinde ne hayal ederse o olacağını bilmesini ister. John Locke kutudan denizaltı çıkmasını hayal edebilirsin diyerek, tamamen yönlendirildiğini bizlere kanıtlar. John tarihi nutuğunu atacaktır. "Because you're cheating! You and your people! You communicate with the outside world whenever you please. You use electricity and running water. You have guns. You're a hypocrite! You don't deserve to be on this island. If you had any idea what this place really was, you wouldn't be putting chicken in your refrigerator." Ben cevap verir ama nafile "You've been here 80 days, John, I've been here my entire life. So how is it that you think you know this island better than I do?" John son sözünü söylememiştir "Because, you're in the wheelchair and I'm not." Ben son olarak Jack'le bir anlaşma yaptığını ve bir saat içinde denizaltıyla gideceğini ve elektromagnetik dalgalanmadan dolayı adanın bulunamayacağını, denizaltı olsa da olmasa da, Jack'in tek yönlü bir yolculuk yapacağını bilmesini ister. Evden çıkışta Alex babasının yönlerdirme gücünün yüksek olduğunu John'a anlatır ancak bu da John'ı durduramayacaktır. Jack ve Juliet son bir veda için Ben'e uğrar. Jack Ben'den arkadaşlarını bırakmasını ister. Arkadaşların seni, sense kendini kurtarmaya çalışıyorsun, onları tutmanın bir anlamı olmadığını söyleyerek söz verir. John Locke yakalanır, denizaltı patlamıştır. Flashbacke geri döneriz, John babasının Peter'ı öldürdüğünü düşünmektedir, bunu söyler ve babasından neden sözünü tutmadığının hesabını sorar. Anthony "I'm a conman, not a murderer" der, ayrıca kadının evliliği Peter'in ölümünden dolayı ertelediğini isterse bunu arayıp sorabileceğini belirtir. John Locke telefonu aldığında ise, onu 8. kattan aşağı itmiştir. John Locke'ın nasıl felç olduğu sorusu da böylece açıklığa kavuşmuştur. Juliet'i adaya gelmeye ikna eden Richard adada gözükür. Ben John'la konuşmaya gelmiştir. John Ben'in tüm bunları istediğini anlamış fakat iş işten geçmiştir. Ben John'ın hayalini gerçekleştirdiğini çünkü hem Jack'e hem de insanlarına verdiği sözü aslında tuttuğunu, ama asıl istediğinin de sözleri tutmamak olduğunu John'a söyler. Ben John'a sihirli kutuda ne olduğunu gösterecektir. Ben odaya doğru ilerlerken John'a öz babasının onu öldürmeye çalışmasının psikolojik olarak onu nasıl etkilediğini sorar. John'ın denizaltıyı yoketme sebebi, babasından korkması ve onun olamayacağı tek yerin de bu ada olmasıdır. Ben John'a adayla bir ortaklığı olduğunu ve bu sebeple çok önemli birisi haline geldiğini söyler. Zamanla olayları anlayacağını ve bu sebeple de ona yardım etmesi gerektiğini söyler çünkü kendisi tekerlekli sandalyede John değildir. Kutudan John'ın babası çıkar. Anthony'in Sawyer olduğuna dair teoriler de kanımca doğrudur. Sürekli hem James Ford'da hem de Anthony'de con kelimesini ısrarla kullanmak sanırım bu amaca yöneliktir.

Şimdi gelelim akıllarda kalan sorulara. Pek çok soruya bölümlerde neler olduğunu anlatırken cevap bulduk ama hala cevaplanmayan sorular ve yenileri var.

Others ekibinin ne olduklarına dair hala tam bir tanımlama yer almadı. Mikhail'in konuşmalarından ortaya çıkan sonuçlar da var, Jack'in durumu özümsemesinden ortaya çıkan sonuçlar da var, Ben'in John'a anlattıklarından ortaya çıkan sonuçlar da var, ancak hala muamma, adaya neden getirildikleri hala belli değil, Jacob hakkında hala bir bilgi yok, sadece Ben'in de üstü olduğu anlaşıldı.

Michael ve Walt'un nerede oldukları belli değil.

Libby'in geçmişi hakkında yeni bilgiler daha gösterilmedi.

Sezon 2'nin finalinde Penny'ye çalışan kişiler adanın yerini tespit etmişlerdi ancak bir ilerleme kaydedilemedi.

Danielle ve Ben arasındaki geçmiş sanırım anlatılacaktır.

Desmond'a yüzük satmayan kadın Ms. Hawking gerçek midir, bilnçaltı mıdır, Desmond'un olduğu o sekanslarda kafalarda oluşan sorular da var haliyle. Penny yerine Charlie olması, ne anlama gelmekte, Penny'in babasının Dharma ile ilişkisi nedir ?

Blacksmoke artık net görüldü, ne yapabileceği de görüldü ancak bu mekanizma nasıl çalışıyor ve aslında adada olmayan ama gözüken hayali ya da gerçek insanların Blacksmoke ile ilişkisi nedir. Yemi'nin gerçek Yemi olmadığını söylerken bunu kastetme olasılığı yüksek.

Rüyalar kısmında da bir açıklık yok. Bu bir deneyin ürünü mü yoksa yine Blacksmoke bağlantılı birşeyler mi çıkacak.

Medyumu hala unutmadık, hem Rose'a hem de Claire bakan 2 farklı medyum vardı.

Hatch patlamasından sonra adada artık hiçbirşey eskisi gibi olmayacak mesajı veriliyor. İletişim koptu, denizaltı yok, ada artık bulunamaz gibi bir imaj çizildi, bu ne kadar doğru ?

Tayland'da neler oldu, kim bu dövme işiyle uğraşan insanlar, Dharma ile ne ilgileri var ?

Sayıların ve adanın gücü dizinin 6. sezonuna kadar çözülemeyecektir muhtemelen.

7 Nisan 2007

A. Eren Loğoğlu

Hiç yorum yok: