23 Mayıs 2009

BJK 102 Galatasaray 115, Yarı Final Zamanı!



Çok heyecanlı, gel gitleri olan bir maç oldu.

Hosley'nin olmamasını avantaja dönüştürdü takım. Hosley, patlama potansiyeli olan bir oyuncu olmasına rağmen, dengesiz hücum denemeleri ve hücum silahlarının -şut, dripling, pas gibi- yetersiz olması sebebiyle takım oyununu sürekli sekteye uğratıyor. Atkins bu anlamda daha başarılı, maçın sonlarında da bunu ortaya koydu. Çok potansiyelli bir oyuncu olmamasına rağmen, basketbol bilgi düzeyi yeterince iyi, asistleri ve rakibinden sıyrılıp, bir adım önde attığı turnikelerden bu anlaşılıyor. Sadece oyun içinde çok kopukluklar yaşıyor, erken şutlar deniyor, takımı oynatmak yerine.

Graves, kullandığı her topun değerini bilen bir oyuncu. Her yaptığı iş olumlu kanımca. Drive edip smaçla bitirebiliyor, top kontrolü iyi, şutu var, iç ve dış hücum tehditlerine sahip, O'ndan daha çok yararlanmalı Teknik Ekip.

Milojevic'ten söz etmeye gerek yok, bugün ortalarda yoktu ama tam bir basketbol dehası.

Tolliver da dış şutlarda çok başarılıydı, zaten şut soktuğu gün iyi, diğer günler kötü bir izlenim veriyor.

Takımın aslında iyi bir iskeleti var. Hüseyin, Cüneyt, Murat, Tufan, Cemal, Polat yapısının yanına, Graves ve Milojevic'i de takımda tutarak, 3 yabancı -bütçe sıkıntısında Atkins de kalabilir- 2 de Türk oyuncu eklenirse, Yarı Final'den daha öteye de gidilebilir. Yabancı kalitesini biraz daha artırmamız gerekiyor, TBL incelemesi yapılmalı, Lofton gibi oyuncular kaçırılmamalı ve en önemlisi Teknik Ekibi yabancı, daha profesyonel basketbol adamlarına teslim etmek.

Gerisi kendiliğinden gelecektir.

23 Mayıs 2009

A. Eren Loğoğlu

1 yorum:

lahoooov dedi ki...

Daha güçlü bir sponsor desteği olmadan yarı final ötesinin gelmesini, ben çok olabilir bulmuyorum açıkçası.
Ülker Fener'e hem ismini hem de en iyi oyuncularını verdi, Galatasaray ve Beşiktaş'a ise sadece markalarını..Efes'in durumu, tarihi zaten ortada.
Bu bağlamda, yepyeni bir yapılanma ile gerçekten rekabet manasında birşeyler yapabilecektir Galatasaray. Örneğin Türk Telekom Galatasaray adı ile. Bunun izdüşümü olarak da Efes Pilsen Beşiktaş ile resim tamamlanacaktır.
Şirket takımları, diğer takımlara nazaran neredeyse sınırsız bütçeleri ile dev durumdalar, ancak taraftar desteklerinden de yoksunlar. Koskoca salonlarda oyuncuların sevgili ,ana baba ve arkadaşından başka kimse olmuyor. Bu şirketler, canları istemeyince de çekip gidiyorlar. Beslen, Tofaş gibi..Türk basketbolunda sağlıklı bir yapının oluşması için, şirket takımlarının mali gücü ile büyük kulüplerin taraftar desteğinin bir yerde kesişmesi gerekmekte. Bunu Fenerbahçe başardı. Artık her sene başa güreşen, üstüste şampiyonluklar alan, Avrupa'da Uleb'te düzenli olarak oynayan, turlar atlayan, Avrupa heyecanı yaşayan bir takımları var, tabi ki bunu da Ülker'den aldıkları destekle başardılar. Galatasaray ve Beşiktaş'ta ise durum daha farklı.
Galatasaray için Türk Telekom'la başlayan yakınlaşma, Beşiktaş için ise Tuncay Özilhan'ın Beşiktaş'lı oluşu ve olası bu birleşmelerin de oluşturacağı ortam ile bu birleşmelerin, Türk basketbolundaki sürekli gelişimin temelini oluşturacağını, Efes'in Koraç kupasından sonraki özlenen Avrupa kupalarına damga vuracak Türk basketbolunu getireceğini düşünüyorum.
Alttaki takımlar zaten belli, mevcut takım ile, ya da birkaç takviye ile 1 altta, 2 üstte yer alır, Avrupa'da da her ne kadar ekol olsalar da, kıytırık Litvanya, Hırvat takımlarından acayip farklar yer döneriz. Uleb kupası, oradaki gerçek basketbol ve rekabetin ise hep uzağında kalırız diye düşünüyorum.