17 Mayıs 2009

Nerede Kalmıştı, Federer!



Bitti, sonunda!

Şampiyon, bu oyunun en iyisi, tenis tarihinin kendisi, Roger Federer, Rafa Nadal'ı, hem de evinde, Madridliler'in önünde, toprak kortta yenerek ATP World Tour bünyesindeki 2009 Madrid Open'ı kazandı.

Ben daha ölmedim dedi, bunu bekliyordu O'nu sevenler ve Nadal'ı sevmeyenler. Yüzyılın en büyük rekabetlerinden birinde defter yeniden açılıyor, sırada Roland Garros var, Federer'de tek olmayan.

Turnuvanın resmi sitesi, Nadal'ın yenilgisi sonrası, yaklaşık 20 dakika kendini kapatmak zorunda kaldı, ne de olsa Madrid.

Federer breaks Nadal streak for first 2009 title

World No.2 Roger Federer won his first title for 2009 at the Madrid Mutua Madrileña Madrid Open defeating Rafael Nadal 6-4 6-4 and breaking the Spaniard’s 33-consecutive clay court match-winning streak.

Federer served six aces and broke Rafa’s serve on both occasions when he had the opportunity, fought off four break points on his own serve and won 63 points to the world No.1’s 58 during the course of the one hour and 26-minute match.

Tournament top seed Nadal was gracious in defeat. “Roger was much better than me and deserved to win today,” he said immediately after the match, “the surface was faster than the courts I’ve been playing on recently and suited him better.”

And the world No.1, who defeated Novak Djokovic in a marathon semifinal on Saturday, said that fatigue had not been a factor in the final.

“Playing four hours was not a problem for today,” he said.


17 Mayıs 2009

A. Eren Loğoğlu

5 yorum:

ege dedi ki...

bu galibiyet, wimbledon ve avustralya bozgunları ile roland garros hezimetinin rövanşıymış gibi hava esiyor, ilginç.
bu hava neden yaratılıyor olabilir...bence
*en başta nadalın 1 numara, federerin 2 numara olması
*federerin iki yıldır nadalı yenemiyor olması
*federerin iki yıldır bu turnuva gibi bir master kazanamaması
*bu yıl henüz şampiyonluğunun bulunmaması, dahası 8 aydır kupa kaldıramaması
*bu yıl rafa, andy ve novak üçlüsüne sürekli yenilmesi, bunlara karşı galibiyetinin bulunmaması
*kazanırken gösterdiği asaleti, kaybederken gösterememesi. sahte asilliğinin raket parçalarken, maç sonunda hakemle el tokalaşmazken filan ortaya çıkması.
daha da uzatılabilir ama bu galibiyet bunların bazılarına son vermiş olsa bile bu geçen dönemde federerin hiç de iyi bir sınav vermediği gerçeği ortada duruyor.
bu yenilgi sadece madridlilerin değil, ispanyolların önünde geldi. üstelik madrid'te ilk defa da yenilmiyor. bu bağlamda nadal 5 yıldır binlerce katalanın alkışlarıyla barcelonada kupa kaldırıyor, katalanımsı geçinenlerin takdirleri olmasa da olur.
son olarak, geçen dönemde madrid ayarındaki turnuvaların ve şampiyonunun es geçilmesi gibi umarım roland garrosta da es geçilecek bir sonuç ortaya çıkar önceki senelerdeki gibi.
sevgilerle...
més que un club
bu arada şu linke de bakılmasını tavsiye ederim:)
http://4.bp.blogspot.com/_CK1LAdpUE2s/SP9Cal3o2HI/AAAAAAAABbs/TA7ltykJ58Q/s400/_42203520_cannavaro_getty_300.jpg

A. Eren Logoglu dedi ki...

Roland Garros öncesi, toprak kortta, yenilmez denilen adamı, üstelik de kaç maç sonra yeniyorsan, bu bir zaferdir.

Avustralya Açık sonrası, Federer'in gözyaşlarında bulabilirsin asaleti, bulmak istersen.

Rafa'nın benzer durumlarda çok daha agresif tavırlarını, itirazlarını gözlemlemiş biri olarak, asilliğin O'na zaten yakışmadığını ve kendisini doğru yansıttığını düşünüyorum.

Nadal'ı sevmem, hiç hem de, Real Madrid'in şampiyonluk kutlamalarına katılan, amcası Barça oyuncusu bir yiğeni sevemem zaten. Madridliler'in önünde, üstelik de sevdiğim Federer'e yenilmesi büyük bir hazdır benim için. Ha her Katalan, benim gibi düşünmek zorunda da değil, Federer'i tutmak zorunluluğu da yok, herkesin bir tercih sebebi var, Rafa'yı İspanyol olduğu için, diğer milletlere karşı destekleyen Katalanlar olması da son derece doğal. Benim tercihimi, Katalanımsı geçinenlerin takdiri olmasa da olur söylemiyle, önemsiz hale getirmek istemişsin ama başarılı olduğun söylenemez. Takdir ediyorum, önemsenmesi umrumda değil ki. Geçinmek sözcüğü bana uymaz ayrıca, dar gelir. Ben taraf olurum, geçinen olmam hiç bir zaman.

İstediğim ATP'yi es geçer, istediğimi yazarım, istersen okursun, istersen de okumazsın, tenis eleştirmeni değilim, çok da zamanım yok, mutlu olduğum sonuçlar olduğunda yazarım genellikle, seni mutsuz ediyorlarsa bu benim sorunum değil.

Sonu més que un club ile yapmışsın, böyle düşünen biriyle de farklı olunabiliyor demek ki, bunu da anlatmış oldun mesajının içinde.

Link çalışmıyor, bilgine.

Eren.

A. Eren Logoglu dedi ki...

Link kesilmiş, sebebini çözemedim, gmail adresimde vardı, bu fotoğrafı biliyorum, bakılmasını istemişsin, yayınlıyorum başka bir linkten; http://notboringarsenal.blogspot.com/2008/10/federer-st-jakob-park-henry.htmlAynı linkte Federer, Henry yakınlığı da görülebilir. Federer, bir organizasyon sebebiyle Real Madrid oyuncularıyla buluşmuş ve poz vermiştir. Henry arkadaşlığı O'nu nasıl ki Barça'lı yapmazsa, formayla poz vermesi de Madrid'li olduğunu göstermez. Federer'i takip edenler iyi bilirler ki, kendisi iyi bir futbol izleyicisi ve sıkı bir FC Basel -bordo ve mavi- taraftarıdır. Bu sebeple bakılmasını istediğin fotoğrafın benim tercihimi tutarsız hale getirmek gibi bir iddiası olmuyor.

Bunun yanında Nadal'ın Real Madrid taraftarı olması, Şampiyonluk kutlamalarına katılması, bunları yaparken amcasının Miguel Angel Nadal gibi bir Barçalı olmasından ötürü O'nu sevmemek, antimadridista ekseninde tutarlılığa dönüşüyor. Yine de tercihlerin tutarlı olmak gibi bir zorunluluğu yok, bu sempati, sevgi duyma, keyif alma meselesi. Sen yine de beni yeni yetme, başarısı sebebiyle Barça'yı tutanlardan zannetme, Galacticos döneminde az üzülmedim, 90'ların başına dayanır Katalan olma sevdası.

Bir de bu ve benzer konularda, farklı bakış açıları olabileceğine dair -Casillas'ın Marca röportajı- bir link atayım; http://www.goal.com/en/news/1705/real-madrid/2009/02/17/1113996/casillas-compares-real-madrid-barcelona-rivalry-to-federer-nadalÖnce Roland Garros, sonra da Wimbledon.

Eren.

ege dedi ki...
Bu yorum yazar tarafından silindi.
A. Eren Logoglu dedi ki...

Nihayet!

Senin bana, Katalanımsı geçinenlerin takdirine gerek yok demene karşın, ben zaten neden Nadal'ı tutuyorsun demedim sana, sadece Federer'i hangi sebeple sevdiğimi, Nadal'ı sevmediğimi açıklamak zorunda bıraktın, mühim değil, sohbet etmiş olduk ama tanımadan, etmeden Katalanımsı geçinmek söyleminde bulunman hoş olmadı.

Nadal'ı sevmen sorun değil. Amcasının sevincinin sevgini artırması da öyle, amcalık görevini yerine getiriyor, ne kadar güzel söylemişsin işte, Nadal'ın yeğenlik görevini yerine getirmediğini de. Dayılarımızın takımlarını tutan bir nesiliz biz, Nadal değil, ki bu amca Dream Team Barça'nın oyuncusuydu. Madridli oluşunu her röportajında dile getirir Rafa, yakın arkadaşları Raul ve Casillas'tır, 2 Bayrak Adam. Real Madrid Başkanı Nadal'ın maçlarına gelir. Sıkı bir Madrid taraftarı olarak Nadal'ın Barça daveti olsa haftaya, kabul edeceğini sanmıyorum, sana göre de edebilir, bu değişkenlik gösterir elbette ama bu Nadal'ın Real Madrid taraftarı olduğu gerçeğini değiştirmez. Ayrıca Barcelona oyuncularının Nadal'ın maçlarını takip ettiği bilinir, İspanyol olmasının getirdiği bir yansıma bu, çok doğal. Real Madrid taraftarı olması onlar için önemsiz, milliyetçilik duygularıyla İspanyol destekleme arzusu bu. Böyle bir milliyetçi duygusu olmayan, İspanyol olmayan ben ve benim gibilerin Nadal'ı tutmaması da bir o kadar doğal.

Tenis oyuncularının Real Madrid'le olan ilişkisinin açılımını yorumlarımda bulabildin sanırım. Madrid'in Tenis oyuncularına özel bir ilgisi var mı, popüler kültür etkileşimi yaratmak gibi bir amacı mı, bilmiyorum.

Keyif almana sevindim.

Eren.