30 Eylül 2010

Eto'o & Zlatan & Villa, kontra Drogba



FC Barcelona, son 6 yılda 4 defa La Liga şampiyonu oldu ve bu sezonların üçünde Eto'o kadrodaydı.

2004 - 2005, 2005 - 2006, 2008 - 2009 yıllarında ligde 35 maçın üzerinde oynadı, toplamda 45 maçın üzerinde sahada yer aldı. Gol sayıları da 29, 34 ve 36 idi.

Şampiyonluğun kaçırıldığı 2 sezonda, 2006 - 2007 ve 2007 - 2008'deyse ligde 18 ve 19 maç oynadı, toplamda da 27 ve 28 maç sahada yer aldı. Gol sayıları da 13 ve 18'de kaldı.

Barça'dan CL kazanan sıfatıyla Inter'e geçtiğinde, orada da bu unvanını korudu. Maç sayısında bir azalma olmamasına karşın, 47 maça çıktı, sadece 16 gol atabildi Eto'o, Mourinho sezonunda. Bu durum, bir teknik adamın oyuncusuna dayattığı görevlerin ve oyuncu veriminden çok takım başarısını önemsemesinin ürünüydü. Mourinho'yu bu sebepten ötürü eleştirmek yersiz olur, başarılı olduğu sürece bu yöntemi hiçbir zaman sorgulanmayacak, verimi azalan oyuncular ve görsel zevki çalınan seyirciler tarafından.

Rafa Benitez dönemine bakalım bir de, 9 maç 11 gol, inanılmaz ve Eto'o klasında.

Eto'o ile takas edilen İbra için aynı şeyleri söyleyemiyoruz.

Internaziole döneminde 116 maçta 66 gol atan oyuncu, FC Barcelona'da beğenilmeyen performansına karşın 42 maçta 22 gol atmayı başarmış ve yaklaşık bir oran yakalamış. Mourinho'nun 2008 - 2009 sezonunda 46 maçta 29 gol ile en yüksek gol oranına ulaşmış ve Barça'ya geçişinde küçük bir düşüş yaşamış sadece. Yani beklentileri karşılamamış olsa da, verimliliğini koruma noktasında teknik adam değişikliği herhangi bir fark yaratmamış, Mourinho'dan Pep'e uzanan yolculuğunda.

Farklı açılardan da bakılabilir konuya elbette. Wesley Sneijder'in Mourinho'nun yöntemiyle parladığı düşünülebilir örneğin. Aslında bu da bir yanılsamadır. Real Madrid'in son şampiyonluğunda, 2007 - 2008 sezonunda 37 maçta 9 gol atan Sneijder, Mourinho'nun Inter'inde de 41 maçta 8 gol atmış, benzer bir performans sergilemiştir. Bir orta saha oyuncusunu gol istatistiği üzerinden değerlendirmeyi de sakıncalı bulduğumu belirtmeliyim.

Şu da var, verimlilik sadece gol sayısı mıdır diye düşünüldüğünde, elbette hayır cevabı alınacaktır ancak forvet özellikle hedef santrfor için dikkate alınması gereken asli unsurların başında da gol sayısı gelir. Futbolun hiçbir zaman hiç kimse tarafından yasaklanamayacak meyvesi gol olduğuna göre ağaca tırmanmaya sabırsızlanmanın da gayet anlaşılır bir yanı vardır.

Zlatan'ın AC Milan istatistiğini de belirtelim, 6 maç 5 gol, belki de aradığı yerdedir, ne dersiniz?

Eto'o yerine Zlatan, onun da yerine getirilen David Villa'ya göz atalım, verimlilik açısından.

Valencia'da 212 maçta 129 gol gibi harika bir golcü performansı var. Barça'daysa 8 maçta 4 gol ile başladı, kabul edilebilir, % 10 gibi bir oran farkı mevcut. Zlatan'ın 22'de kaldığı, Eto'o'nun 34'lerde dolaştığı bir havuzda, ondan da beklenti 30 gol ve üzeridir her daim, bunu da yapabilecek koku duyusuna fazlasıyla sahiptir Villa. Belki biraz daha zaman geçmesini bekleyeceğiz ve Pep'in en azından Mourinho gibi başarılı olurken de oyuncu verimini düşürmediğine dair örneklemelerde Eto'o'nun isminin yanına onu da yazabileceğiz.

Keza burada Drogba örneğine de geçiş yapılabilir. En verimli sezonunun, tesadüf olmasa gerek, Mourinho'nun Chelsea'den ayrılmak zorunda olduğu seneye denk gelmesi de düşündürücüdür. 2006 - 2007 yılında Drogba 60 maçta 33 gol gibi muhteşem bir istatistiğe erişmiş ancak Jose'nin kellesini kurtaramamıştır. Mourinho'dan sonraki iki sezon büyük bir düşüş göstermiş, AC Milan'a savunma futbolu oynatmakla eleştirilen Ancelotti'yle de yeniden sahalara dönüş yapmıştır, 44 maçta 37 gol ile. Bu sezon da aynı performansı devam etmektedir, 7 maçta 5 gol ile.

Mourinho'nun takımı başarıya götürürken uçtaki santrforu verimsizleştirmesine dair küçük bir tahlildi bu, keza Drogba örneğinde görüldüğü gibi tersi de gerçekleşmiştir, başarısızken verimin artması şeklinde.

Şu da unutulmamalı, bu oyuncular gol istatistiklerini ne kadar önemserler ya da transferleri düşünülürken, bu sayılara ne kadar dikkat edilir verimlilik anlamında, ayrı bir tartışma konusudur çünkü Mourinho'nun, takımlarına kazandırdığı başarılarla, oyuncuların da pek çok apolet taktıkları ve bu apoletler üzerinden de değerlendirildikleri gerçeği asla değişmeyecektir.

30 Eylül 2010

A. Eren Loğoğlu

2 yorum:

Thiam Jaba dedi ki...

Eto'o keşke gitmeseydi, bu takımın taktiğine dünya üzerinde en çok uyan forvet eto'o. ayrıca çok büyük bir oyuncu. keşke kişisel sorunlar olmasa veya bir şekilde halledilseydi.

sukullaci dedi ki...

tabi villa barca'nın nispeten kötü sayılabilecek bi anına denk geldi. finansal sorunlar, toure gitti, mascherano geç geldi, messi sakatlandı, ilginç rotasyonlar, başkan değişimi,dünya kupasındaki oyuncuların dinlenememiş olması falan derken takım ideal 11i düzenli oynatma şansı bulamadı. şartlar daha iyi olsaydı villa daa fazla rahatlıkla atardı.