21 Eylül 2010

Küfür ve Zemin Meselesi



Pino'ya edilen küfür konusunda her iki tarafın da, aslında birbiriyle çelişmeyen, doğru bir yaklaşım sergilediğini düşünüyorum. Futbolcu da taraftar, yönetici, sokaktaki vatandaş gibi küfreder, bunu samimiyetle, art niyetle ya da durum üzerine doğal tepki vermeyle gerçekleştirebilir, Sarp'ın hangisini referans alarak böyle davrandığını bilmek güç!

Erkeklerin sürekli birlikte bulunmak zorunda olduğu bir ortamda küfrün olması kaçınılmazdır, askerlik bunun en çarpıcı örneğidir. Futbolcular da antremanda, maç içersinde, kendi aralarında mutlaka argo ve küfürlü konuşuyorlardır diye tahmin ediyorum.

Sarp'ın pozisyon gereği, kendisine verilmeyen bir pasdan dolayı arkadaşına veya pozisyonun gole dönüşmemesine olan kızgınlıkla küfretmesini doğal karşılamak gerekir.

Diğer bakış açısından da durum değerlendirilebilir. Sarp, pası vermeyen Ayhan, Arda ya da Sabri olsaydı aynı küfrü edemezdi savını ortaya sürmenin geçmişe dayanan pek çok yansıması bulunmaktadır ve hiç de yabana atılacak bir düşünce değildir bu. Tahminim Sarp'ın benzer bir küfrü bahsi geçen isimlere edemeyeceği yönündedir ama bu tahmin, küfrün hangi amaçla edildiğine dair de bir yargı oluşturmamaktadır.

İlk senaryoya inanmak ve olayın üzerinde çok da durulmaması gerektiğini düşünüyorum.

Bu zemin konusuna farklı bir bakış açısı getireceğim;

Güzel futbolu bu coğrafyaya getirme hususunda bir zamanlama hatası yapıldı gibime geliyor, kulüp tarafından. Skibbe'yle sütten ağzı yanan ve Rijkaard'la yoğurdu üfleyerek yiyen bir konumda şu an Galatasaray. İkisinin de getirilme sebebi, yerden kısa ve hızlı paslarla oynayan bir takım yaratma hayaliydi. Bunun içinse şartlar pek oluşmamıştı, mesela zeminlerin durumu ya da Galatasaray'ın futbol karakteristiğinin uygunluğu düşünülmemiş, gözden kaçırılmıştı. AKP'nin neo liberal politiklarının sonucunda Türkiye, ABD ve Avrupa Birliği'ne iyice eklemlenme sürecinde Avrupa Şampiyonası, Dünya Şampiyonası, hatta Olimpiyatlar gibi organizasyonlar alacaktır ve bu da haliyle zeminlerin düzelmesi anlamına gelir, ülkenin pek çok yerinde stad çalışmaları var zaten. Tahminen 2016 gibi Lincoln'ün oynayabileceği zeminlere kavuşulacak ancak Galatasaray güzel oyun projesinden vazgeçip, özüne, savaşçı karakteristiğine dönecek ve yine zamanın ruhunu yakalayamamış olacağız, tamamen sezgisel bir gelecek tahminidir, somut verilere dayanmayan.

21 Eylül 2010

A. Eren Loğoğlu

Hiç yorum yok: