29 Haziran 2009

Michael Owen?



Bir oyuncunun transferini incelerken dört temel unsurun göz önünde bulundurulması gerekir; Kariyer, performans, takıma uyum, bedel. Bunlar üzerinden bir değerlendirme yapalım olası Owen transferine dair;

Owen, Liverpool ve Real Madrid'te oynamış, 100 ve üzeri gol atmış, Liverpool Tarihi'nde önemli bir yeri olan ve Galacticos'un son parçası olarak konumlandırılacak kadar isme sahip efsane bir oyuncudur.

Performansı ise düşüş göstermektedir, özellikle son 4 yılı, Newcastle macerası incelendiğinde.

Owen'a şu perspektifden de bakılması gerekiyor. Mourinho'nun dünyaya sunduğu 4 - 3 - 3 formasyonlu yeni düzen, Owen gibi çabuk, hızlı, teknik ama fizik gücü yetersiz forvet oyuncularının, en uçta, öndeki 3'lünün ortasında oynama şansının olmadığını anlatır. Takımların çoğu, tek forvet -santrafor- içeren bu modern düzeni benimsemiş ve farklı özelliklere sahip, fizik gücü yeterli oyuncuları tercih ederler, Drogba, Torres, Adebayor, Eto'o, Zlatan gibi. Owen ve benzer özelliklere sahip oyuncular ya Henry gibi 3'lünün kanatlarında oynamaya evrilecekler ya da yok olup gideceklerdir. Owen, bu evrilme sürecine dahil olamayan oyunculardan biridir, Saviola gibi.

Gelelim Galatasaray'da ne yapar sorusunun cevabına. Baros'tan daha başarılı olamaz. 3'lünün kanatlarında oynama şansı pek yok, bu da iki anlama gelir; Birincisi Baros'tan süre çalması, ikincisi ise formasyon değişimi zorunluluğu. Rijkaard'ın formasyon değiştireceğini zannetmiyorum. Tek başarılı olma şansı Fowler gibi bir oyuncuyla -Baros- ikili forvet şeklinde denenmesidir, bu da Galatasaray'ı Rijkaard'dan beklenen modelin uzağına sürükler.

30 Haziran 2009'da sözleşmesi bitiyor, bonservis bedeli yok tıpkı Tomas Rosicky gibi.

Galatasaray'ın transfer etmesi gereken isim, Babel gibi kanatlarda oynayabilen bir forvet olmalı ya da orta saha özellikleriyle Rosicky.

29 Haziran 2009

A. Eren Loğoğlu

6 yorum:

hayhay dedi ki...

Açıkcası ben sizin de bahsettiğiniz "sistem ve owen" ikilisinin uyumsuzluğu nedeniyle Rijkaard'ın Owen'ı istemiş olabileceği ihtimaline bile inanmıyorum..

Rosicky, Babel ikilisi arasında ise kararsızım..Küçük Mozart'ın yaşı 28, bonservisi elinde, sağlıklı versiyonunun oyuna katacakları babel ile karşılaştırmak bile ayıp olur.. Düzenli forma giymesi durumunda sakatlanmadan eski oyununun yarısını oynasa bize yeter de artar..Bonservisiz geleceği için çok rahat alınabilecek bir risk... Ama bildiğim kadarıyla sakatlığı diz bölgesinde ve isminin transfer piyasasında hiç geçmemesi(kewell da böyle bi durum yoktu mesela ) beni düşündürüyor.. Gelecek sene için en büyük hedeflerden biri de kadro istikrarı olacaktır çünkü..

Babel ise yine çok sevdiğim bi adam. 2 sene önce yeni Henry olarak lanse edilmişti. Rijkaard'In hem vatandaşı olmasından, hem total futbol eğitimini Ajax da almasından, hem de yine Rijkaard'ın Barcelona da her ne kadar verim alamasa da Henry'yi ne kadar çok istediğini düşünürsek ilk tercih, daha risksiz ve uzun vaadeli düşünebileceğiniz Babel olmalıdır bence.

Ama o durumda da Servet'in transferinin gerçekleşmeyecek olması bonserviste yolumuza taş koyar mı ? yönetici abilerimizden anlayış bekliyoruz :)

hagi dedi ki...

selamlar,
owen konusunda aynen katılıyorum,adının büyüklüğü dışında ne katkısı olur,tartışılır.

Öte yandan babel'i alırsak takımda her an oynayabilecek durumda 3 tane sol açık olmuş olacak.(arda-kewell-babel).hele ki geçen sene ikisinden hangisini solda oynatacağımızı şaşırmış iken 3.sü işleri iyice karıştırır bence.bu bölgede direk oynayacak bir adamdan ziyade kadro derinliğini arttıracak ve rotasyonda kullanılabilecek bir oyuncu daha uygun olacaktır diye düşünüyorum.

bir de 4-3-3'te takımın temel ihtiyacı olan orta 3lüye transfer yapılması konusunda bir iradesizlik görüyorum ben takımda.bence 1. öncelik bu bölge olmalı, rijkaard'ın bu bölgeyi ayhan-barış-topal'dan teşekkül ettirmeyeceğini düşünüyorum,geçen sezonki bülent korkmaz döneminden bu 3 ismin hücumda çok kısır kaldığını görmüştük zira.

A. Eren Logoglu dedi ki...

Hagi ve Hayhay selamlar,

2 oyuncuyu karşılaştırırken pek çok faktörü katmamız gerekiyor değerlendirmeye;

Rosicky'nin bonservisi yok, kendisini kanıtlamış, üst seviyesi belli bir oyuncu, bunlar artıları. Eksileri ise sakatlık sorununun ne durumda olduğu.

Babel'in bonservis sorunu var, Rosicky'e göre daha genç ancak Rosicky gibi oyunlar ortaya koymadı daha, sadece gelecek vaad ediyor. Çok büyük patlama da yapabilir elbet.

Hani her faktörün eşit olduğu bir ortam olsa, tercihim Rosicky'den yana olurdu, çünkü onun çok iyi olduğu zamanları izledik ancak Babel'i izlemedik, Rosicky'den daha iyi olacağı zamanları bekliyoruz sadece.

Şartları göz önüne alınca da, Rosicky'nin sakatlık sorunundan ötürü daha büyük bir risk, Babel'in ise genç yaşı ve patlama yapma olasılığından dolayı daha akıllıca bir transfer hamlesi olacağını düşünüyorum, tabi 5 - 6 milyon Euro civarı bir bedel ile.

Hemen hemen paralel düşünüyoruz.

Orta 3'lüde oynayabilecek alternatifler şunlar; Topal, Sarp, Barış, Ayhan, Linderoth, Arda, Lincoln ve Serdar.

Lincoln'un durumu hala belirsiz, transfer olursa mutlaka bir yabancı bu bölgeye alınacaktır, Rijkaard'ın Arda'yı Iniesta gibi kullanma olasılığı var, aslında Lincoln bu iş için daha uygun gibi çünkü Arda solda çok verimli. Tobias'ın da tamamen düzelip, değişmez bir oyuncu olma olasılığı yüksek. Barış ve Ayhan da rotasyona girecekler. Daha umutlar beslenen Serdar ve Topal'ın yokluğunda Mustafa Sarp da var.

Topal, Arda, Tobias gibi bir 3'lü görebiliriz.

Eren.

hayhay dedi ki...

Eren bey;

Açıkcası Arda'nın Lincoln'ün görevini yapamayacağını düşünsem de, İniesta rolünü Lincoln'den çok daha iyi yapabileceğini düşünüyorum. Defansif anlamda daha sağlam duracağı,kendi alanını daha iyi savunacağı kesin gibi ama pas arası yapmayı öğrenmesi gerekiyor..Ofans anlamında lincoln bitiriciliği şu aşamada yok ve oyun stili olarakta bundan sonra olacağını sanmıyorum, fakat Arda ortadayken pas alışverişinin çok daha akıcı olacağını düşünüyorum, geçen sezon ortaya geçtiğinde o akıcılığı gördüm. Kaldı ki Arda üstüne adam çekip, boştaki oyuncuya pası geçirebilmesi lincoln'den artısı. Adam eksiltmede de eksiği yok fazlası var.

Hep söylüyorum, Lincoln Schalke günlerindeki fiziğe sahip değil, orda özellikle ismini duyurduğu ilk senesinde hafif tombula kaçan, ayağı yere sağlam basan ve delici özelliği bugünkünden çok daha etkili olan bi adamdı.

Zaten futbolcular arasında sevilmediği ve gelmesi durumunda dışlanacağı çok açıkkken, en son Alp Yalman'ın da "Lincoln adam değil" açıklamasından sonra artık Galatasaray da oynama ihtimali yoktur bana kalırsa..Gönderilirse benzer tipte oyuncu yerine lucas rodrigo biglia ismi geçiyo ki çok mantıklı..

Şurda bi şeyler karalamıştım lincoln özeli, Galatasaray genelinde.
http://vurdurmuyorlar.blogspot.com/2009/06/lincoln-olay.html

hagi dedi ki...

selamlar,

bence Arda'dan bir iç oyuncusu yaratmaya çalışmak ne kadar makul bu tartışılmalı.
Bir defa olağanüstü hücum yeteneklerinden faydalanmayı azaltacak bir hamle olacaktır bu. ayrıca arda'nın bunu yapabileceğinden de emin değilim, geçen sezon orta 5 linin solunda oynadığı bir kaç maçta hücum yönünden kısır kaldığını hatırlayınız.

Bence ondan bu kadar "iki yönlü" olmasını beklemek çok makul değil.Hele ki ileri üçlünün solunda belki bu ülkenin yetiştirdiği en büyük yetenek olarak bu kadar başarılı iken neden oradan alıp 2. bölgeye çekelim?(sanki biz çekiyoruz bu arada :) )

neyse, demem o dur ki işte bu sebepten 3. bölgeye bir babel transferi yerine 2. bölgeye essien tipi bir adam transfer önceliğimiz olmalıdır görüşündeyim,saygılar...

schiacciato figliodilog dedi ki...

owen bize gelsin de rijkaard onu oynatacak yer bulur. merak etmeyin siz.