09 Haziran 2009

Taraf Olunmadan, Seyir Zevki Olur mu?



Olmuyor, taraf olunmadan seyir zevki alınmıyor oyunlardan. Elbette bunun tersini düşünenler, sadece oyunu sevenler vardır, onların görüşüne de saygılıyım ancak Iniesta Chelsea'ye son dakika golünü attığında, oyunu sevip sevinmek ile Barça'yı tuttuğunuz için sevinmek arasında alınan haz açısından bir fark yok mu, kanımca var. Örnekler çoğaltılabilir, Federer'in FH'inden alınan haz, eğer onu tutuyorsanız başka, tenisi seviyorsanız başkadır ki bu o sayıya verdiğiniz tepkiden ölçülebilir.

Bir bakalım nerede, nasıl, hangi sebepten taraf olmuşum;

Bir kere Galatasaray, her şeyin üstündedir. Dayım kaynaklıdır ki O'nun da Galatasaraylı oluşu, abilerinden dolayı yani diğer dayımlardan gelir. Onlar da Metin Oktay'dan etkilenmişlerdir, dedem iyi bir Beşiktaş'lı olduğu halde. Babam futboldan hiç anlamazdı, annem de öyle, zira ailem, kız kardeşlerim de dahil ben üzülmeyeyim diye çocukluğumdan itibaren futbola ilgi duydular, her biri benim kadar olmasa da, iyi Galatasaraylılardır, annem benden daha çok heyecanlanır, birlikte maç izleme fırsatım olduğunda. Babam da bu uzun süreçte futboldan anlamaya başlamış ve her maçı takip eder bir konuma yükselmiştir. Ailemin büyük çoğunluğundaki ilginç Galatasaray tutkusu -amcamlar da Galatasaraylıdır, haliyle kuzenlerimin büyük kısmı da- belki de bende bu sevginin fanatizm boyutuna erişmesine olanak sağlamıştır. Sporun her alanında Galatasaraylıyımdır, futbol A ve altyapı, basketbol, voleybol, su sporları, her türlü karşılaşmasına gidip desteklemişliğim, tribünde ultrAslan - Üni kurucularından biri ve taraftar olarak da yer almışlığım vardır.

Adana Demirspor sevdası, memleket ayağına. Terim ve Şaş, yoğunluğu artıran unsurlardır.

İspanya: FC Barcelona (90 - 94 Rüya Takım kaynaklı başlayan bir ilgi, Katalan halkından biri gibi hissettiğimi söyleyebilirim)

İtalya: AC Milan (88 - 94 Efsane Takım, Kızıl Kara Tugaylar eksenli bir başlangıcı var, Berlusconi'den nefret etsem de)

NBA: Detroit Pistons (Bad Boys kaynaklı), Chicago Bulls (Michael Jordan)

F1: Ferrari, Michael Schumacher, Nico Rosberg (Benetton döneminden bu yana MS, Ferrari ise hem İtalyan oluşu, hem de kırmızı renginden ötürü, Akdeniz kültürüne sonuna kadar bağlıyım)

Arjantin: Boca Juniors (Diego'dan dolayı, River taraftarına göre Di Stefano daha büyük oyuncudur)

Tenis: Roger Federer, Novak Djokovic, Ana Ivanovic (Roger tek idi ama yarattığı dominasyonun getirdiği heyecansızlık başka alternatifleri de bünyeye kattı)

Snooker: Ronnie O'Sullivan (Oyun tarzını, hızlı oluşunu sevmem sebebiyle)

Beyzbol: Boston Red Sox (Jack Shepherd'dan ve Yankees rakibi olmasından dolayı)

Anti olunanlar: Fenerbahçe'nin hiçbir şeyinden haz etmem, Kadıköy'de oturuyorum, yaptıkları her şey daha çok gözüme batıyor. Anti tez olayının da bunda etkisi var. Yaptıkları hiçbir şeyin doğru olduğunu düşünmem, hep bir açıklamam olur.

Real Madrid ve Inter 2. sırada gelirler. Franco'dan girmiyorum, beni bilen biliyor zaten. Nadal'dan ve Alonso'dan da nefret ederim yine. Nicole'den ve son sene hileli 1. liğinden ötürü Hamilton'ı da sevmem, zaten İngilizlere her alanda -müzik, sinema, tv dizileri, spor gibi- çok büyük saygı duysam da kalitelerinden dolayı, Akdeniz kültürüyle hiç bağdaşmayan ve beni yansıtmayan yapıları sebebiyle sıcak bakmam. McLaren'ı da sevmem bu sebepten.

Düzen takımları Chelsea ve ManUtd'den haz etmem. New York'un hiçbir takımını tutmam Amerikan Sporları'nda, hele de Yankees, uzak olsun. Elbette düzenin karşısında biri olarak, nasıl ki Franco'nun Madrid'ini sevmiyorsam, Hollywood'un Lakers'ından da nefret ederim. Beat L.A. her zaman ve her yerde.

Brezilya'yı sevmem, Katalan oluşumdan ötürü Milli Takım tutma gibi bir ihtiyaç hissetmem zaten, Türk Milli Takımı için çoğunlukla heyecanlanmam, milliyetçi değilimdir. Diego kaynaklı bir Arjantin ilgisi vardır.

9 Haziran 2009

A. Eren Loğoğlu

12 yorum:

Adsız dedi ki...

Fransa'dan hangi takım?

Adsız dedi ki...

abi aslında düşüncelerimizin benzerliğini görünce şaşırmadım değil ama merak ettiğim bazı konular var.

"Franco'dan girmiyorum, beni bilen biliyor zaten" ve "miliyetçi değilim" demişsin ama milan gibi bir klübe sempati beslediğini söylemişsin. livorno sanki sana daha uygun klüp profili çiziyor :)

katalanların milliyetçi söylemleri ile aynı zamanda ispanya milli takımına en çok futbolcu gönderen klüp olmaları sağlam bir duruşları olmadıklarını gösteriyor benim için, hele ki böyle önemli bir konuda. şirketleşmenin bokunu çıkarmaları cabası :)

adana demirspor da sağlam taraftar ve siyasi duruşuyla benim büyük saygımı kazanmıştır, şaş ve terimden bahsetmeye gerek bile yok.

pistons'da da senleyim ama ben ancak 2. bad boys dönemine yetişebildim, o da yetti açıkçası.

boca gene siyasi duruşuyla saygımı kazanmış ama la docenin tribüne silah sokmasıyla baya antipati topladılar. renklere girmeyelim bile.

teniste nadal'ın hırslı oyununu kendime çok benzettiğim için bir sempati duyuyorum ama r. madrid taraftarı olması can sıkıcı tabi.

ronnie o'sullivan sana katıldığım başka bir konu. sol elini de kullanabilmesi, seyir zevkine verdiği önem ve buna rağmen ona yapılan haksızlıklar gözümdeki değerini baya arttırdı.

antilerimiz 1e 1 aynı ama diego kaynaklı arjantin yerine hagi kaynaklı romanyayı tercih ediyorum :) arjantin, hollanda gibi hücum futboluna önem veren ülkeleri de ispanya, ingiltere gibi daha dengeli oynayan takımlara tercih ederim her zaman. ayrıca itayanın tüm turnuvalardan men edilmesi gerektiğini düşünüyorum. :)

ömer.

Adsız dedi ki...

madem abi kobe'ye değindin ben de yazmadan geçmeyeyim, bana basketbolu sevdiren adamdır kobe. onun yeteneğine aşık olup basket oynamaya/izlemeye alıştım açıkçası.

linkini attığın makaleyi okuyacağım ama yine aklıma takılan bir fdl mevzusu var, meselenin aslında pankart olmadığı biliniyor da, yine uA uni'den bir abim söylemişti, fdl sol görüşlü ve klüple çatışıyor, bu yüzden kapandı diye, sen ne düşünüyorsun bu konuda?

barçanın bu yönünü bilmiyordum ama bence ispanya milli takımına verdikleri futbolcularla ve şirketleşmeleriyle bende pek kredileri yok.

bocaya da diego için katlanırım demişsin ama sanırım boca taraftarının da d10s ile arası eskisi kadar iyi değil sanki, riquelme ile bir mevzu olmuştu aralarında ve taraftar roman > diego tarzı bir pankart açmıştı yanılmıyorsam.

ayrıca napolililerin arjantin'i desteklemeleri sadece bir rivayet değilmiş, italya'dan Türkiye'ye taşınan milan taraftarı bir tanıdığımdan öğrenmiş oldum bunu da :)

italya candır ama o milli takımın oynadığı oyuna futbol falan denmez, zira catenaccio ve türevleri ne çirkindir..

cevabın için teşekkürler. ömer.

aksilaz dedi ki...

Türk milli takımımın desteklenenler kısmında olmasını yeğlerdim. Gerçi bunu aklım almıyor ama sorgulamaya gerek yok sadece bir soru yeter. Semih Hırvatistana o golü attıktan sonra bile sevinmedim deme lütfen :) sevgilerimle buda benim sevdigim takımlar:
Fransa- Lens
İtalya-Roma
Almanya-Dortmund
İspanya- tabi ki Real Madrid
İngiltere - Liverpool
Yunanistan-AEK
Arjantin-River
Anti olduklarım
Bütün Brezilya ve bütün vatandaşları
Tabi ki fenerbahçe
İnter
Marsilya
Bayern Munıh

A. Eren Logoglu dedi ki...

St. Etienne demeyeceğim. :) Herhangi bir takım tutmuyorum Fransa'dan.

Anti olanlar kısmına Bayern Münih ve Maria Sharapova da eklenebilir.

Kobe'yi de severim, yeteneklerinden dolayı, ek olarak söylemeliyim.

Milan ve Berlusconi'yi ayrıştırmaya çalıştım zaten. AC Milan'ın bir de Berlusconi öncesi vardır, milliyetçilikten tamamen uzak. Kızıl Kara Tugaylar örneğini bu sebeple verdim.

Bu makaleyi okumalısın: http://www.korotonomedya.net/kor/index.php?id=7,59,0,0,1,0

Katalanların milliyetçi olduğu doğru ancak bu bizim coğrafyaya benzer bir eğilim değil. Tarihin onlara verdiği bir görev bilinci. İspanya İç Savaşı'nda sosyalistlerin, komünistlerin ve anarşistlerin, Katalan halkının savunduğu değerler, Barselona kenti, bunların oluşturduğu olgu FC Barcelona, bu anlamda çok değerli. Faşizmin karşısında yer alan bir tavır bu, benim de sevdiğim ve pek çok insanı etkileyen, İspanya'ya demokrasi getirme mücadelesine olan katkısıdır, Barça'ya tutkuyla sarılmanın sebeplerinden biri.

Bad Boys'un ilk dönemine dair bir belgesel var, bulup izlemelisin.

Renginden haz etmesem de Diego için katlanırım Boca'ya, aşırı desteğim yoktur zaten.

Hagi kaynaklı Romanya'yı elbette destekledim, saçlar sarıya boyalı takımı anımsıyorum. 90 Dünya Kupası'nda Napoliler'in İtalya'yı değil de Arjantin'i desteklediği de rivayet edilir.

İtalya candır, Akdeniz kültürü, öyle deme.

Eren.

A. Eren Logoglu dedi ki...

Elbette sevindim, inkar edemem ama Galatasaraylılar'ın attıkları gole daha çok sevinirim. Gole sevinmem ya da zaman zaman Türkiye'yi desteklemem milli bir çerçeveden bakışın etkisiyle değil, bu coğrafyada yaşayan halkların bir anlık sevinçlerine ortak olabilmenin ürünüdür.

Sevgili Ömer, herhangi bir oyunda, kültüründen, felsefesinden, oyunundan, herhangi bir sebepten ötürü taraf olunması gereken bir takım varsa, bu FC Barcelona'dır. Senden ricam, eğer ilgini çekerse, Barcelona etiketli yazılarımı okumandır, gönlündeki kredileri sınırsız olacaktır, inanıyorum.

Aceto'nun FDL'ye dair güzel bir yazısı vardır, pankart ve fesih konularını içeren;

http://acetobalsamico.blogspot.com/2009/02/fossa-dei-leoni.html

Naumoski ile adım attım diyebilirim ama en doğrusu Lakers - Celtics isimli 89'da oynadığım bir PC oyunu vardır, bball.exe idi dosyası, başlangıç onu almalıyım.

Eren.

Adsız dedi ki...

eren abi acetonun o yazısını okumuştum önceden ama hala tam emin değilim niye grubu feshettiklerinden, onu da milanlı abimize sorarım bir gün artık :)

yarın büyük ihtimal okurum bütün barca etiketli yazılarını, şimdi geç oldu yatmak lazım, 4te kobenin maçı var zaten :)

ben de ancak david rivers'a denk gelebildim, 91 doğumlu olmama rağmen naumoskiyi nedense izleme şansım olmadı.

ömer.

Adsız dedi ki...

Fransa - Monaco
Almanya - Dortmund
İtalya - Juventus
İspanya - Barça
İngiltere - Liverpool
Arjantin - Boca( renkleri çok büyük etken)

Anti olduğum tek şey var o da galatasaray

Adsız dedi ki...

Tamamen benim düşünce yapıma uygun ancak bukadar olur.Ama burada benim nefretime sebep olan nedenlerin başında, bahsedilen takımların başındakilerin devlet destekli bir maddi yapıya sahip olmaları (kara para ilşkisi) Vergisini veren insan asla bu kadar yatırım yapamaz .Bu takımlar illegalitenin semboludur dunyada.

Adsız dedi ki...

abi barca etiketli yazılarını okudum da hakikaten bi kredileri var artık bende, ama hala ispanya milli takımına oyuncu göndermelerini anlayamıyorum?

ayrıca söylemeyi unuttum, ispanyada bilbao'ya baya sempatim vardı, hala da vardır yaptıkları sponsor anlaşmalarına rağmen. küçükken sokakta beraber top oynadıkları adamları stadlarında görüp destekliyorlar, futbol çok daha coşkulu yaşanıyor orada.

ömer.

A. Eren Logoglu dedi ki...

Şu yazıyı da okumanı öneririm daha bugün yazıldı, Barça tarihi ve Galatasaray parallellikleri nefis anlatılıyor;

http://gayin-sin.net/2009/06/10/rijkaard-bir-futbol-devrimcisinden-galatasaraya-uzanan-bir-hikaye-ii/

Eren.

zachpaulsen dedi ki...

Kişi bazında Antilerim; ömer üründül, lucescu, otto rehagel, samet aybaba, fatih terim , mustafa denizli, erdoğan arıca (bilimum 9-10 düşük profilli mafya, oligarşik türk antrenör grubu), oyunun kurallarında 150 yıldır radikal değişiklik yapmayan köhnemiş, minimum 60 yaş üstü (şenes dahil) olan dinazorlar grubu FİFA ve onun uzantısı UEFA. neymiş efendim oyunun ruhu bozulurmuş.

takımda bazında; tabi ki bayern münih, italyan'nın alayı (milan hariç) bu arada italya'nın turnuvalardan men edilmesi fikrini şiddetle destekliyorum. İngiltere'de bir tek liverpool'u severim milli takım dahil özellikle manu'ya acaip gıcığım var (ferguson özelinde).

anti madrid tabi ki. madrid benim için eşittir fenerbahçe. aynı tip iki takım. gelenek, kültür gibi değerlerden nasibini almamış anlık başarılarla avunan 2 takım. al işte bu sene aziz yıldırım kısa vadeli başarı için gitti gene Daum'u getirdi. yine çarçur edilecek 50 milyon €. onun 10 boy büyüğü de madrid.

fransa ile ilgili bir bağım yok. arjantini tabi ki severim. ayrıca brezeilyaya rağmen arjantini severim d10stan ötürü. peleyi hiç sevmem. fazlaca fifa işlerine bulaşmış state man havası var.

lakers'ı ezelden beri severim. özellikle 80-90 arası oynadıkları oyun kadro, magic beni büyülemişti. hala daha orlando finalinde hedoya rağmen içten içe lakers'ı istiyorum. tam bir boston düşmanıyım. bird'den nefret ederim. göt beyazı, sarışın, zıplayamaz ve acayip ballıdır. estetik yoksunudur. ibrahim kutluay gi

aydın örs benim için başka bir antidir. efes'in euroleague 'yi alamamasının baş müsebbibidir. naumoski'de bir başka sorumlusu. aydın örs aynı zamanda euro 2001 finalinde harun'u kenarda unutup kerem tunçeri dangözü ile oyuna devam ederek finali de hiç haz etmediğim biş başka takım olan yugolara elleri ile vermiştir. sağlam küfür etmişliğim vardır o zaman için hala da ederim aydın'a gördüğüm yerde.

defansif futbolla övünen, destekleyen, bütün tiplere ayrıca gıcığım. mekanize, robotik, duygusuz premier ligden nefret ederim.

ve tabi ki galatasaraylıyım. hala ağlarım, duyugulanırım takımımın maçlarında. rejkaard'ın getirilmesini de tamamamen kulübün genlerinde olan o gelenekçi, ama bir o kadar da değişime açık vizyoner yapıya bağlanırım. içten içe gururlanırım bununla. özellike fenerin yaptığı bu kısa vadeli çözüm arayışlarını gördükçe onlara da bir o kadar acırım. çünkü düşüncede ve vizyonda en az 50 yıl geride olduğunu bilirim